0 0
Read Time:7 Minute, 42 Second

Özgür Politika (1.12.06) – Belçika'da DHKP-C davasından tutuklu Musa Aşoğlu, Hürriyet Gazetesi'nin ‘F Tipi'ni arar oldular' başlıklı haberini yalanladı. F Tipi'nin Türkiye'de kurumsallaştığını belirten Aşoğlu,

Belçika'da kendilerine yönelik tecridin ise Türkiye ile işbirliğinden kaynaklı özel uygulamalar olduğunu söyledi.

Hürriyet gazetesinin 21 Kasım tarihinde "F Tipini de arar oldular" manşetiyle verdiği haberine Belçika'da tecrit altında tutulan DHKP-C davası tutuklularından yanıt geldi. Hürriyet'in haberine konu olan Brügge cezaevinde tutulan Musa Aşoğlu gazetemize gönderdiği mektupta "Objektif olarak bakıldığında henüz ne F Tiplerini, ne de TMY'leri arama durumunda değiliz. Ki bize burada uygulanan genel bir durum değil, özel bir durumdur. Ama Türkiye'de F Tipi işkence kurumsaldır" dedi.

Ekim tarihinden bu yana içinde tutuldukları koşullara karşı bir açlık grevi başlattıklarını ifade eden Aşoğlu, ancak asıl hedeflerinin Türkiye'deki F Tipi zindancılık anlayışı olduğunu söyledi.

Aşoğlu'nun gazetemize gönderdiği mektubu aynen yayınlıyoruz:

*****

Merhaba,

Ben Belçika'daki DHKP-C davası tutsaklarındanım. Gazetenize aboneyim. İçinde bulunduğum tecrit koşullarında gazeteniz ülkemizdeki gelişmelerden haberdar olmamda önemli bir rol oynuyor. Size yazmamın sebebi 21.11.2006 tarihinde Hürriyet Gazetesinde manşetten verilmiş olan "Şimdi F Tipi arar oldular" başlıklı yazısı.

 

Elbette ki bir okuyucu olarak itirazımız olan konularda bizzat ilgili gazeteye okuyucu mektubu göndermeliyiz. Ama devletin ve kontrgerillanın sesi olan bir gazetenin böylesi aykırı seslere yer vermeyeceği de açıktır. Oysa halklarımızı çok yakından ilgilendiren böylesi bir konuda devrimci- demokrat- yurtsever kamuoyunun olayın muhatapları tarafından bilgilendirilmesi bir ihtiyaçtır.

Sayfalarınızda bir okuyucu mektubu veya bir haber olarak açıklamama yer verirseniz mutlu olurum. Davamız Fehriye Erdal davası çerçevesinde faşist rejimin birçok demagojisi ile kamuoyuna sunulmasına rağmen, asıl olarak siyasi bir davadır. Bu konuda mahkemenin kararları çok nettir. Hakimler "Sanıkların burada bireysel olarak suç işleyip işlememeleri önemli değildir. Sanıkların örgütü Türkiye devletine karşı silahlı mücadele veriyor. Onun için sanıkları Türkiye'deki tüm eylemlerden sorumlu tutabiliriz" diyerek Nazi hukukunun kolektif cezalandırma yöntemi kullanılmıştır. Kararda devamla "Sanıkları tehlikeli kılan örgütlerinin Marksist Leninist ideolojisirdir, sanıklar da bu siyasi çizgidedir. Türkiye devleti de saldırı altında olduğu için kendini meşru savunmuş ve önlemler almıştır. Türkiye devletinin işlediği söylenen insanlık suçları da bu meşru önlemlerin bir parçasıdır" diyerek Türkiye faşist rejiminin halklarımıza karşı işlediği tüm insanlık suçları aklanmaya çalışılmıştır.

‘Özel uygulamalara tabiiyiz'

Faşist rejimle işbirliği içinde bu çerçevede yargılandık, tutsak edildik. Şu an benim dışımda Şükriye Akar, Bahar Kimyongür ve Kaya Saz bu davada tutsağız. Şubat 2006 tarihinde bu yana özel tecrit uygulanmasına tabi tutulmaktayız.

Şubat'tan beri uygulanan tecrit uygulanması şunlardır: Kaçma olasılığını engelemek, başka tutsaklarla ve dış dünya ile ilişkilerin olduğunca engelenmesi amacıyla; tek kişilik hücrede tutma, havalandırma- kütüphane- spor- çalışma- kurs yasağı, sadece yakın akrabalara, o da cam arkası kapalı ziyaret hakkı, mektuplaşmaların müdüriyetin keyfiyetine göre belirlenmesi ve 24 saat boyunca yarım saatte bir mazgaldan kontrol… Tek tanınan hak da günde bir saatliğine tek kişilik havalandırma hakkıdır. Bu tecrit uygulamasını protesto etmek amacıyla alındığımızdan bu yana bu havalandırma hakkını hiç kullanmadım. Son iki aydır da tüm gece hücre ışığını açık bırakma uygulamasına başladılar.

‘F Tipi , Türkiye'de kurumsaldır'

Tabi tüm bu uygulamalar, yargılanmamıza da damgasını vurmuş olan faşist rejimle yapılan pazarlık ve işbirliğine dayanıyor. Bundan dolayı içinde bulunduğumuz koşulları F Tiplerinin bir uzantısı olarak görüyorum. Elbetteki ki ülkemizdeki tecrit hücreleri Avrupa'dan ithal edilmiştir. Avrupa'nın çıkarları sözkonusu olduğunda devreye sokabileceği ve DGM'lerini de, TMY'sını de aratacak yasaları vardır. Örneğin Türkiye'de bile resmi olarak çıkan bazı yayınlar, sizin gazeteniz örneğinde olunduğu gibi yasaklanabilmekte, birçok siyasi kişi düşüncelerinden dolayı tutsak edilebilmektedir. Öte yandan Türkiye'nin AB süreci Türkiye'nin demokratikleşmesiyle değil AB'nin gericileşmesi oranında yol almaktadır. Ama yine de objektif olarak bakıldığında henüz ne F Tiplerini, ne de TMY'leri arama durumunda değiliz. Ki burada bize uygulanan genel bir durum değil, özel bir durumdur. Ama Türkiye'de F Tipi işkence kurumsaldır.

‘Açlık grevindeyiz'

Son uygulamalarla birlikte ve de Türkiye'de Behiç Aşçı'ların sürdürdüğü ölüm orucunu desteklemek, F Tiplerindeki ve buradaki tecrit uygulamasını protesto etmek amacıyla 30 Ekim tarihinden bu yana süresiz açlık grevine başladık.

Yani direnişimizin asıl hedefi de Türkeye'deki F Tipi zindancılık anlayışıdır. Böylesi açık bir durumu bile faşist rejimin F Tiplerini aklamak ve adeta lüks otel gibi çizmeye çalışılmaktadır. Mücadelemizin renklerinin bile yasaklandığı, devrimci yayınların moral vermesin diye F Tiplerine giremediği, mektuplarda değerlerimizden bahseden kelimelerin yasaklanıp, aylarca mektup ve etkinlik yasağının verildiği, en ufak protestoların aylar süren ziyaret yasaklarıyla ödetildiği, yıllarca süren tek kişilik tutsaklıklar ve en fazla üç kişilik toplumsal (!) ilişkilere müsade edilen F Tiplerini arar olduğumuz yüzsüzlüğünü yapabiliyorlar. F Tipini allamaya pullamaya çalışan Hürriyet'in bizim bulunduğumuz Brugge Hapishanesinde yüzme havuzu, fitness salonu, salon saha futbolu, konser, sinema salonu olduğunu, bilgisayar- dil kurslarını, çalışma- kütüphane ve en az yüz elli ikiyüz kişiyle ortak havalandırmaya çıkma olanaklarını göstermek gereklidir ve bunlardan şu an bizim dışımızda herkes yararlanmaktadır.

‘Hürriyet İmralı ve F Tipi'ni aklama çabasında'

Oysa F Tiplerindeki her sınırlı olanak bile bir tartışma konusudur ve cezaevi sistemi yaptırımlara kayıtsız şartsız uymayı hedeflemektedir. Yine bizim durumumuzu örnek göstererek F Tiplerini, İmralı'yı övme aklama girişimleri zavallı girişimlerdir. İşte Hürriyet gazetesinin 21 Kasım tarihli manşet yazısı da F Tipleri şahsında faşist rejimi aklama misyonunun bir parçasıdır. Tabi manşet bu olunca, günün yazısı köşesindeki düzenin has kalemlerinden, halklarımızın düşmanı Oktay Ekşi de şebeklik yapmadan edemezdi. Yazar mıdır, Adalet Bakanı mıdır, hapishane müdürü müdür belli değil. Ama attığı başlığa baktığında; "Beğenmiyorsanız Buraya Gelin" cürettini göstererek zavallı bir zindancıdan başka birşey olmadığını gösteriyor. Bizim protestomuza dayanarak F Tiplerinin aklandığını sanarak TAYAD'ın Associated Press binası işgalini ve "F Tipi Hapishanelerde 122 kişi öldü. Tecrite son" sloganı "ti"ye almaya çalışıyor. Ama F Tiplerini aklamak (!) yetmiyor. Bir adım daha atarak KKK Önderi Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki tecridini bile aklamaya çalışıyor. F Tiplerinin karşılaştırılacağı başka hapihanelerde elbette ki var; Guantanamo, Ebu Gureyb, Bagram (Afganistan)… Elbetteki bu hapishaneler AB-ABD dışında da olsa F Tipilerinde olduğu gibi asıl olarak AB-ABD'nin ruhlarının yaşatıldığı yerlerdir.

‘Hükümet Türk oylarını almak için tecrit uyguluyor'

Son olarak: Bize yönelik özel tecrit uygulamasının bir sebebi Fehriye'yi faşizmin ellerine teslim edememenin ezikliğinin yanı sıra, mevcut Adalet Bakanı Onkelinx'in bize yönelik cezalandırma ve tecrit uygulamasını, geçtiğimiz ay Brüksel'in Türk mahallesindeki seçimlerde liste başı olarak gerici-faşist kesimin oylarını almak için sermaye olarak kullanması da var. Sözde Sosyalist Parti'li olan bu bakan seçimlerde Türkiye'lilerin oylarını almak için listesinde MHP'li faşistlere yer vermekten ve Ermenilere yönelik soykırımı bile inkar etmekten çekinmemiştir. Adalet Bakanı'nın bu tavırlarına dayanarak Hürriyet gazetesi de bu seçim kampanyasında sözde Sosyalist Parti'yi desteklemiş ama sonlarının hüsran olmasını engelleyememiştir.

Ne Hürriyet ne de başka bir güç faşizmi ve onun F Tiplerindeki, İmralı'daki, zindancılığını aklayamaz. 122 şehidimiz, altıyüz sakatımızla F Tiplerinin, faşizmin zindanı olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur.

Musa Aşoğlu

Penitentiair Complex Brugge

LEGEWEG 200

8200 stç Andries/ BRUGGE

BELGİE

(Yeni Özgür Politika)

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter