0 0
Read Time:3 Minute, 16 Second

Bush'un Irak savaşı ile ilgili "yeni stratejisi" neden eskisi gibi başarısızlığa mahkumdur?
"Yeni strateji'ye" ilişkin uzun süredir beklenen konuşmasında ABD Başkanı George W. Bush, Irak savaşına ilişkin ne değişik ne de "yeni" bir strateji sundu.  Kısa süre önce "Ulusa sesleniş" konuşmasında da konuya ilişkin açıklık getirmedi. Savaş bölgesine ek güçler göndermek mevcut sayıyı artırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Aslında "teröre karşı savaş", "misyon yerine getirildi", "zaferin eşiğindeyiz" gibi söylemlerin doğruluk payı herkes tarafından anlaşıldıktan sonra, başkanın boş laflar etmekten başka bir yetenek sergileyemeyeceği açıktı.

Savaşlar laflarla kazanılmaz, laflar sadece kamuoyuna savaşı daha iyi satmaya, pasif gözlemcilerin ve kendi birliklerinin moralini yüksek tutmaya hizmet eder.

Bush, "aşırıları" sorumlu tuttuğu 11 Eylül 2001 olaylarını da hatırlattı. Sanki Irak'a saldırının 11 Eylül olayları ile zerre kadar alakasının olmadığını bütün dünya bilmiyormuş gibi.  Ve doğal olarak konuşmasını "Özgürlük için mücadele" çağrısı ile süsledi. Ama sonunda sorunu, Irak'ta şimdiye kadar "ABD askerinin az" olmasına ve kendi hükümetinin politikalarına "haddinden fazla sınırlamalar" getirilmesine bağlayarak toparladı. Muhteşem "çözüm": 21000 ek asker!

Ama bu "yeni strateji" de başarısızlığa mahkumdur. Neden? Çünkü ABD'nin yeni kurulan Irak ordusuna zerre kadar güveni yoktur. Olamaz da, çünkü isyancılar -aşırıcılar- ABD tarafından kurulan Irak içişleri bakanlığına, polis teşkilatına ve orduya sızdılar. ABD'nin, kendi ordusunun denetlemekte olduğu bu birliklere silah nakliyatı yapması durumunda, bu silahlar birkaç saat sonra isyancılar denilenlerin elinde olacaktır.

ABD aslında "aşırıcılara" kızacak en son ülke olmalı, çünkü bu ülke silahlı isyancılar ve "aşırıcılar" tarafından kuruldu. 1776 yılında Britanya kralına karşı başkaldıran güçler o dönemin en korkunç süper gücüne karşı çıktılar. Britanya tacı  kudretin merkeziydi, yasa ve düzeni belirlemekteydi. Ona karşı koymak ve kutsal Britanya'ya karşı savaşmak son derece "aşırıydı".

Ama ABD'nin bağımsızlığı için çabalayan güçler her şeye rağmen denediler; "kurucularından"  köleliğe karşı olan ve  yeni ulusa "Amerika Birleşik Devletleri" ismini de bulan Thomas Paine, hakkında "ihanet" suçunda dava açıldığı için, Londra kulesinde kale hapsinden, belki de darağacından kurtulmak için İngiltere'yi alelacele terk etmek durumunda kaldı.

Bu ne demektir? "Aşırıcılara" (ya da teröristlere) karşı bir savaş kazanılamaz, çünkü bir düşünceye inandığı için savaşan bir düşmana karşı yürütülen bir savaştır. Şimdi, Mart 2007'de dördüncü yılına girecek olan bu korkunç ve haksız savaş için "yeni (askeri) strateji" zamanı değil. Başarısızlığı yeni bir başarısızlık izler, felaketi felaket izler. Bu "yeni strateji" veba ve kolerayı ruj dağıtarak önlemeye çalışmaya benzer.

George W. Bush yönetimindeki ABD rejiminin savaşın başlamasından bu yana "ABD'nin güvenliğini artırmak için"  aldığı önlemler  ülkeye yeni düşmanlar/karşıtlar kazandırdı. "ABD'ye yönelik tehdit" azalmadı, tersine fazlalaştı. Böyle yapmaya devam et Başkomutan George W. Bush!

Çeviri J. Özgür
(Junge Welt'in 27/28 tarihli sayısından alınmıştır…)


http://www.kizilbayrak.net/ sitesinden alınmıştır…

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter