DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, 2-3 Şubat 2007 tarihleri arasında toplanarak ülkemizde ve sendikal alanda yaşanan son gelişmeleri ve sorunları değerlendirmiş ve aşağıdaki kararları almıştır:
1) İçinde bulunduğumuz günlerde ülkemizde yaşananlar, toplumsal barışı tehdit eden bir nitelik kazanmıştır. Yönlendirildiği anlaşılan gelişmeler, olayları kaygı veren bir boyuta taşımaktadır. Türkiye, adeta bir yönetim boşluğu içindedir. Hükümet her olayda olduğu gibi, sorumluluk üstlenmek yerine, olaylardan ve gelişmelerden şikayetçi olmayı sürdürmektedir.
Ülkemizde yıllardan beri toplumsal muhalefetin susturulması, bastırılması ve etkisizleştirilmesini hedefleyen "politik cinayetler" ve politik katliamlar yaşanmaktadır. Bunlardan en önemlisi 30 yıl önce 34 işçinin canına malolan 1 Mayıs 77 Katliamıdır. Bu politik cinayetlerden biri olan Eski Genel Başkanımız Kemal Türkler'in katledilmesinin arkasındaki sis perdesi de tıpkı diğer politik cinayetler gibi aydınlatılmamıştır. Bugüne kadar hiçbir siyasi iktidar bu cinayetlerin üzerine gitmemiş ve bu gizli ilişkiler ağı varlığını korudukça yeni cinayetler üretmiştir. Bu nedenle, toplumda derin bir üzüntü yaratan Hrant Dink cinayetinin gerisindeki ilişki ağının ortaya çıkarılması, katil ve azmettiricilerin yargılanmalarının tam bir açıklıkla yürütülmesi; bu süreçte ihmal ve sorumluluğu olan her düzeydeki görevlilerle ilgili gerekli yasal ve idari işlemlerin yapılması son derece önemlidir.
Bu topraklarda barış ve kardeşlik içinde yaşamanın koşullarını yerine getirmede herkes kararlı olmalıdır.
2) Yaşanan gelişmeler, toplumda karşıtlık temelinde ilerleyen çatışmalı bir süreci beslemektedir. Olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurulamamakta, tartışmalar bilinçli bir biçimde çarpıtılmaktadır.
Ekonomik, sosyal ve siyasal bir çok konuda yaşanan ve sorunları karmaşıklaştıran bu durum; Hükümetin, siyasi tercih yapmaktan ve inisiyatif kullanmaktan kaçınarak, sorunları çözümsüz bırakan yöntemlere başvurmasından da kaynaklanmaktadır.
Hükümet, siyaseten sorumlu olduğu konularda toplumsal talepleri dikkate alarak, sorumluluklarının gereğini hak ve özgürlükler doğrultusunda yerine getirmek zorundadır.
Türkiye'nin demokratik yönelimlerinin, düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde büyük engel oluşturan, toplumda şiddet ve linç anlayışını yaygınlaştıran ve karşıtlıklar yaratan, yurttaşların birarada yaşama iradesini tehdit eden, başta TCK'nın 301. Maddesi olmak üzere yasalardaki anti demokratik hükümler kaldırılmalıdır.
3) Halkın gerçek gündeminden ve sorunlarından kopuk yapay gündemler, iktidarın inisiyatif almaktan kaçınan tutumu, toplumda belirsizlik, kaygı ve korku duygusunu yaygınlaşmaktadır. Geçmişte de yaşandığı gibi, bu durumun sonuçlarından, en çok işçi sınıfı ve emekçi halkımız zarar görmektedir.
Türkiye'nin gerçek gündemi, gelir dağılımındaki adaletsizlik, bölgesel eşitsizlikler, yoksulluk ve yoksunluktur. İşsizlik, düşük ücret, eğitimde eşit fırsatlardan yoksunluk, yetersiz sağlık hizmeti, güvenli gelecek beklentisi, ülke varlıklarının ve doğal kaynakların hoyratça tüketilmesi, çözüm bekleyen ve el konulması gereken temel sorunlardır. AKP'nin iktidarı süresince büyüttüğü bu sorunların, demokrasi, özgürlük, sosyal adaleti gerçekleştirecek doğrultuda çözümlenmesi, toplumun tüm kesimlerinin beklentisidir.
Önümüzdeki dönem yaşanacak olan seçimlerde sonuçları belirleyecek olan, bizlerin de talepleri olan bu beklentilerin karşılanması için ortaya konacak çözüm önerileri olacaktır.
4) AKP, çalışma yaşamına emek haklarını gasp etmek dışında bir katkı yapmamış, sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili gelişme olarak nitelenebilecek hiçbir işlem gerçekleştirmemiştir. 2821 ve 2822 sayılı yasalar bugün sendikal hakların önünde engel olmayı sürdürmektedir.
Sendikal hak ve özgürlükler, uluslararası hukuktan kaynaklanan temel haklardır. Bu hakların kullanılması karşılığında, kazanılmış bir hakkın pazarlık konusu yapılmasını, kıdem tazminatı hakkının 2821 ve 2822 sayılı yasalarda yapılacak değişikliklerin bedeli olarak gündeme getirilmesini reddediyoruz. İşverenlerin ve Hükümetin bu konudaki girişimlerine karşı, kararlı tutumumuzu sürdüreceğiz.
Bundan böyle, sendikal özgürlükler önündeki bu engelleri tanımama ve 2821 ve 2822 sayılı yasalarla bizlere çizilen sınırları aşma kararlılığındayız. Bu nedenle; örgütlenmede ve sendikal çalışmalarımızda bundan sonra yasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarımız, Anayasa'nın 90. Maddesi çerçevesinde değerlendirilecek ve kullanılacaktır.
Mücadelemizin bir boyutunu da, uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan tüm temel hakların, hukuk teamülüne yansıtılması ve ulusal mevzuata uyarlanması doğrultusundaki çabalarımız oluşturacaktır. Gıda-İş Sendikası, Sosyal-İş ve Emekli-Sen ile ilgili gelişmeler karşısındaki tavrımız da bu mücadelenin bir parçası olacaktır.
5) Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile yürürlük süresi ertelenen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, ülkede yaşayan herkesi yoksullukta eşitlemeyi hedefleyen, sosyal güvenlik ve sağlığın toplumsal niteliğini ortadan kaldıran, sağlık hizmetlerini kısıtlayan, emeklilik koşullarını imkansızlaştıran, emekli aylıklarını düşüren, uygulandığında toplumda kaos yaratacak bir dayatmadır.
Uygulanmaya başladığında ortaya çıkacak toplumsal sonuçlar, yürürlük süresinin ertelenmesiyle ötelenmiştir. Bu sürede, yasanın bugüne dek seslendirdiğimiz taleplere ve Anayasa Mahkemesi'nin kamu çalışanları için belirlediği sınırlara uygun olarak yeniden düzenlenmesi gereklidir.
6) Geçen yıl, TBMM tarafından sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili 5. ve 6. maddelerine de konulan çekincelerle onaylanan Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nın onay işleminin tamamlanması, ilgili kararnamenin Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla olacaktır.
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nın 5. ve 6. maddelerine konan çekincelerin kaldırılmasını ve dört aydan bu yana gerçekleşmeyen onay işlemlerinin tamamlanması için biran önce Resmi Gazete'de yayınlanmasını talep ediyoruz.
7) DİSK, sendikal hareketi güçsüzleştirmeye dönük saldırılar ve sorunlar karşısında, tüm çalışanlar için ortak çalışanlar yasası ve çalışanların ortak örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılmasını talep etmektedir.
Bu nedenle;
- İşçi sınıfının, emekçi halkımızın hak ve çıkarlarının savunulması,
- Çalışma hayatının demokratikleştirilmesi,
- Çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi temelinde, tüm çalışanların birliğinin bir üst yapılanmada gerçekleştirilmesi için çaba harcanması gerektiğini önemasmekte ve önermektedir.
DİSK, genel kurul kararları çerçevesinde bu konuyu tartışmaya ve geliştirmeye hazırdır.
8) DİSK'in 40. Kuruluş Yıldönümü (1967-2007) İstanbul'da ve Bölge Temsilciliklerinde, 2007 yılı boyunca yapılacak etkinliklerle yaygın biçimde kutlanılacaktır. Bu kutlamalar, DİSK geleneğinin ve örgütlenmesinin tanıtılmasına ve örgütlenme mücadelesinin yükseltilmesine yönelik olacaktır.
40 Yıllık tarihimizin tüm bilgilerinin, belgelerinin, dokümanlarının, 12 Eylül 1980 darbesinin ağır koşullarına rağmen korunması ve kamuoyunun bilgisine sunulması; DİSK'in kendine güveninin, demokrasiye inancının ve saydamlığının en açık kanıtıdır.
9) 1 MAYIS 2007, siyasal geçmişimizde ve DİSK'in 40 yıllık mücadele tarihinde önemli bir köşe taşı olan 1 Mayıs 1977 katliamının 30. yılıdır. Bu tarih, DİSK açısından son derece önemlidir. DİSK, bu yıl 1 Mayıs'ın, "77 Katliamı"nın ardındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sanıklarının yargılanması talepleriyle, özüne, geleneklerine ve mücadelesine uygun bir şekilde Taksim'de kutlanması konusunda kararlıdır.
10) Irak'ın işgalinin dördüncü yılında Konfederasyonumuz DİSK'in de aralarında bulunduğu KESK, TMMOB, TTB ile diğer meslek odaları tarafından başlatılan "20 MART SAAT 20'DE SAVAŞA DUR DE!" kampanyasına aktif şekilde katılınacak, merkezde ve bölgelerde yapılacak eylemlerle barış mücadelesi yükseltilecektir.
11) Üzerinde yaşadığımız topraklar, birçok uygarlığın hayat bulduğu ve sayısız halkların bir arada yaşadığı renkli bir mozaik görünümündedir. Bu etnik, dinsel ve kültürel çeşitlilik, toplumumuzun zenginliğini ve ona dinamizm kazandırabilecek tarihsel gücünü oluşturur. Bu zenginliği iyi kullanmamak, ayrılıkları derinleştirmek ve halkları birbirine düşman etmek Türkiye'de yaşayan insanlara yapılabilecek en büyük kötülüktür. Farklılıkların inkarına dayalı politikalar bugüne değin hiçbir sorunu çözümlememiştir.
Bu yıl kuruluşunun 40. yılını kutlayan Konfederasyonumuz etnik temelli ayrılıkların işçi sınıfı ve emekçilerin birliği anlayışına ters düştüğünü; yüzyıllardır birarada yaşayan; kültürel, ekonomik, siyasal, sosyal açılardan sorunları ve çıkarları ortak olan insanların arasında gönüllü birlikteliğin korunması gerektiğini; büyük çoğunluğu emekçilerden oluşan Türk ve Kürt kökenli yurttaşlarımızın sömürüden arınmış bir dünya için birlikte çalışmaya hazır olduklarını dün söylemiş, bugün de söylemektedir.
Bu nedenle, geçtiğimiz günlerde Ankara'da toplanan, DİSK'in de katılarak görüşlerini açıkladığı "Türkiye Barışını Arıyor" konulu konferans, toplumsal barış özlemi ve bir arada yaşama isteğinin somut bir ifadesi olarak, önemli bulunmaktadır.
F Tipi cezaevleri konusunda Adalet Bakanlığı'nın yayınlamış olduğu genelgede "iyileştirmelere gidileceği" yaklaşımlarını ve ölüm orucu eylemlerinin "ertelenmesi"ni olumlu buluyoruz. Ancak hükümet, sürmekte olan insanlık dışı tecrit uygulamaların insanlık ve ahlak gereği sona erdirilmesi ve bu insanlık dışı uygulamaya son verilmesi için gerekli düzenlemeleri bir an önce yapmalıdır.
12) Daha çok kar ve daha çok tüketme amacıyla üretim, doğal kaynakların sorumsuzca tüketilmesi, kar güdüsüyle doğanın acımasızca kirletilmesi sonucu, dünya küresel ısınma tehdidiyle karşı karşıya gelmiştir. Küresel ısınmanın orta ve uzun erimde insanların yaşantısını nasıl etkileyeceğinin işaretleri bugünden ortaya çıkmaya başlamıştır.
Sadece dünya nüfusunu değil, yeryüzünün bitki ve hayvanlarını ve jeolojik düzenini de tehdit eden küresel ısınma karşısında, yakın gelecekte ülkemizde de yaşanacak sorunların öngörülerek, alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi, halkın doğal kaynakların kullanımı ve tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Hükümet, alınması gereken acil önlemleri belirlemeli ve Kyoto Protokolü'nü onaylamayan ülkeler nezdinde, Protokolü onaylamaları doğrultusunda girişimde bulunmalıdır.
http://www.kizilbayrak.net/ sitesinden alınmıştır.