Görüşülsün mü, görüşülmesin mi tartışması sürerken NTV, KDP lideri Mesut Barzani ile görüştü. Barzani, NTV'den Mete Çubukçu'nun sorularını yanıtladı.
Mesut Barzani, gündemdeki üç soruna ilişkin soruya özetle şu karşılığı verdi:
1Bağımsız Kürdistan: Bağımsızlık Kürtlerin en doğal hakkıdır. Komşularımızın bu fikre kendilerini alıştırmaları gerekir.
2Kerkük: Kerkük, Kürdistan'ın kalbidir. Kerkük bir Irak kenti ve Kürdistan'ın parçasıdır. Bir Kürt kentidir.
3PKK: Türkiye bizim PKK ile askeri olarak karşı karşıya gelmemizi beklememeli. Bu konuda siyasi adımlar atılmalıdır. Türkiye'nin sınır ötesi harekâtına izin vermeyiz ve seyirci kalmayız.
Bunlar Barzani'nin bilinen görüşleri. PKK konusuna "Siyasi adım atılmalı" önerisiyle yaklaşan Barzani'nin, çözüm olarak gördüğü, Türkiye'nin PKK kaynaklı siyasi talepleri kabul etmesidir.
Türkiye'de özellikle Güneydoğu'da etkin olmaya, Türkiye'nin iç politikasında, kendi çizgisinde siyasi alternatifler oluşturmaya çalışan Barzani'nin bundan başka bir mesaj vermesi zaten beklenemezdi.
Kerkük sorunu
Türkiye'nin Kuzey Irak kaynaklı üç sorununun, "yaşamsal" önem sırasına göre, bağımsız Kürt devletinin ilan edilmesi, Kerkük ve PKK olduğunu yansıttığımız yazımızda, ilk olasılığı irdelemiştik.
Bugün Kerkük ve PKK sorununa bakalım…
Kerkük, Türkiye için neden önemli?
Türkiye, Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti ilanını Türkiye'nin geleceği açısından bir risk olarak değerlendiriyor. Bu bağlamda Kerkük özel bir önem arz ediyor. Kerkük'ün Kürt idaresine bağlanması, bağımsız Kürt devletinin ilanı yolunda önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. Ankara açısından bu yönüyle özel önem arz ediyor.
Kerkük sorununun ikinci yönü ise Türkmenler. Kerkük'te bir iç çatışmanın yaşanması olasılığı da Türkiye'yi, Türkmenlerin can ve mal güvenliği bakımından endişelendiriyor.
PKK sorunu
PKK sorununu özetlemeye bile gerek yok. Örgüt, Türkiye'de daha az, Kuzey Irak'ta daha fazla olmak üzere silahlı varlığını sürdürüyor.
PKK çizgisinin siyasi alandaki temsilcileri, taleplerini Türkiye'nin gündeminde tutuyorlar. Bunlar, Türkiye'nin iki uluslu olarak yeniden yapılandırılması, genel af, Kürtçenin eğitim dili olması gibi talepler.
Kerkük ve PKK ele alınırken, bu iki sorunun birbiriyle ilişkilendirilmesi, birbirinin karşılığı gibi görülmesi, bir terazinin iki kefesini dengeleyecek ağırlıklar gibi yaklaşılması hatalı olur.
İki sorunun Türkiye'ye karşı "pazarlık" unsurları gibi sunulması temel bir yanlışlığı ifade eder.
ABD ve Irak temaslarında, "PKK'ya karşı alınacak bazı önlemler" karşılığında Türkiye'nin Kerkük'ün statüsü konusunda "kabullenici" bir konumda durması gibi bir "denklem"in tatmin edici bulunması veya bulunabileceği gibi bir izlenim verilmesi de telafisi zor sorunlara yol açabilir.
Bu sorunların üçü de Türkiye için çok önemli…
Görüşmek amaç değil araç olduğuna göre Türkiye'nin net biçimde görüşmelerin "amacı"nı ortaya koyması gerekir.
(Milliyet, 27 Şubat '07)