Abdullah Öcalan, avukatlarıyla yaptığı görüşmede iki hatasından söz ediyor:
1- Reel sosyalizmin etkisinde kalmak,
2- Ulusların kendi kaderini tayin hakkını ulus devlet olarak algılamak.
Öcalan'ın "özeleştiri" dediği bu açıklamaları yeni değil. Mahkeme sürecinde ve sonrasında yaptığı savunmalarda da PKK'nın kuruluş yıllarındaki ideolojisinin yanlış olduğunu açıklamıştı:
1- PKK, Marksist-Leninist bir örgüt olarak ortaya çıkmıştı. 1989-1991 gelişmelerinden sonra Öcalan, "Sovyet tipi" sosyalizmi hedef olmaktan çıkaran analizler yaptı.
2- Öcalan, savunmalarında, "ulusal kurtuluşçuluğu, bağımsızlığı, milliyetçiliği, devleti" de yanlış yöntem ve hedefler olarak ilan etti. Hangi tipte olursa olsun "devlet"in olduğu yerde demokrasinin ve eşitliğin olamayacağını savundu. Bunun yerine, ütopik bir yaklaşımla "komünal-konfederal" örgütlenme ve yaşam biçimi önerdi.
Art arda farklı tezler
3- Öcalan, bağımsız Kürt devleti tezinden vazgeçerken, yerine "demokratik cumhuriyet" tezini koydu, bunu başlangıçta "iki uluslu yeniden yapılanma" biçiminde ifade etti. "Federasyon"u "safsata" olarak isimlendirdi, son olarak "üniter yapı için çözüm"den söz etmeye başladı.
4- Öcalan ve PKK'nın 1984'ten bu yana değişik koşullar ve aşamalarda yeni "tez"ler öne sürdüğü biliniyor. Ancak, bu süreçte değişmeyen, zaman zaman reddedilse bile uygulamada vazgeçilmeyen tek yöntem terör, tek ideoloji de milliyetçilik (Kürt milliyetçiliği) oldu. Hareketin etnik milliyetçi ekseni, PKK'nın "Marksist-Leninist" olduğunu iddia ettiği dönemlerde de değişmedi.
5- Öcalan'ın bugün yanlış bulduğunu açıklaması, terör yöntemi ve ulusal kurtuluşçu (Kürt milliyetçisi) söylemle, Türkiye'de on binlerce cana mal olan ayrılıkçı bir süreç ve akım başlattığını ve Güneydoğu'da kısmen destek bulduğu gerçeğini değiştirmez.
6- Türkiye'deki ayrılıkçı akımın gördüğü dış destek sürerken, Irak'ın ABD tarafından işgaliyle şekillenen Kuzey Irak'taki Kürt devlet oluşumu, ayrılıkçı akımı ve Güneydoğu'yu, "Büyük Kürdistan" hedefi doğrultusunda, himaye etmeye, kendine tabi kılmaya, yönetmeye çalışıyor.
Türk-Kürt ittifakı
Şimdi bu koşullarda Öcalan, "Türk-Kürt ittifakı" öneriyor. Neye karşı?
Kendi söylemiyle üç ittifak olasılığına karşı:
1- Kürt-Sünni Arap ittifakı,
2- Kürt-Şii ittifakı,
3- ABD-İsrail-Kürt ittifakı (+ PKK).
Öcalan, üçüncü seçenek üzerinde duruyor ve "eğer" diyor, "PKK da ABD-İsrail-Kürt ittifakı içinde yer alırsa o zaman Türkiye için, içinden çıkılmaz bir kaos olur."
Bu sözlerin bir "tehdit" içerdiği de açık: Eğer PKK'nın Türkiye'ye karşı ittifaklar içinde yer almasını istemiyorsanız, "Türk-Kürt (PKK) ittifakı" kurulmalı…
İşte tam bu noktada soru kendiliğinden geliyor:
Bu nasıl olacak?
Kürtler, Irak'ta ABD'nin en büyük destekçisi ve işbirlikçisi…
PKK silahlı tehdidini sürdürüyor, Kuzey Irak'ta ABD'nin göz yumması ve Barzani'nin koruması altında, TBMM'de bazı milletvekilleri, Güneydoğu'da belediye başkanları Barzani'nin avukatı gibi.
DTP liderleri, belediye başkanları "Diyarbakır-Kerkük" hattı peşinde…
Evet…
Nasıl olacak bu?
(Milliyet, 11 Mart '07)