0 0
Read Time:3 Minute, 43 Second

Düzen medyası daha 28 Şubat tartışmalarını bitiremeden yeni bir andıçla "sarsıldı." Sarsıntı, andıcın tam da TSK'yı aklama çabalarının üstüne gelmesi, yani zamanlamasıydı. Yoksa, ‘demokratik ordu' yavelerine kendileri de inanmıyorlar.

Hatta pek çok düzen kaleminin açıkça savunduğu gibi, ordunun demokratik olması gereğine de inanmıyorlar. ‘Vurdu mu oturtacak', ‘asker gibi asker' bir Genelkurmay Başkanı isteyeninden, ‘Irak'a, Irak'a!' naralarıyla savaş çığırtkanlığı yapanına kadar, Türk medyasının, tam da Türk ordusuna yaraşır -ilişik değil adeta yapışık- bir düzen kurumu olduğu biliniyor.

Düzen medyası, buna rağmen andıçlanıyorsa artık gerisini düşünün. Yani, 28 Şubat yıldönümü vesilesiyle girişilmiş tüm o ‘demokrasi' reklamları bir çırpıda boşa çıkarılmış oldu. Ne AB süreci, ne bu zorlamayla çıkarılan yasalar, ne sivil iradeye tabilik… Tüm bunlar ordu cephesinde en küçük bir değişiklik yaratmamıştı. Ordu aynı ordu idi.

Zihniyetiyle, çalışma ve elbette savaşma tarzıyla; gerici, ırkçı, darbeci, kontracı, komplocu vb. özelliklerini aynen korumaktaydı. Ordu cephesinden her seferinde farklı bir bahane yaratılmaya çalışılmasına rağmen, AB sürecine karşı gösterilen direncin temelinde de bu, tek başına iktidar geleneğinin sarsılması ihtimali bulunuyor. Onların ABD ile ilişkilerinde bildikleri/alıştıkları bir tarz var; efendi uşağın iç işlerine karışmaz; çoğu durumda destekler, yardım eder, alkışlar. Amerikan demokrasisinin gereğidir bu. Türk ordusu da, elbette, Amerikan demokrasisine tabi olmak babında ‘demokrat'tır. Ancak "Avrupa demokrasisi" (ya da üyelik sürecini hep askıda tutmaya yönelik gayretler) bu alışkanlıkları baltalayacak dayatmalar getirmektedir. Türk ordusu, NATO'da kucak kucağa olduğu Avrupa emperyalizminin üyelik üzerinden dayatmalarına bu yüzden direnmektedir.

Herşeyin hızla "değiştiği" bir çağda TSK neden bu kadar katı bir "muhafazakar" tutum sergilemekte, diye düşünülebilir. "Neden değişmesin, pekala da değişebilir, öyle bir değiştiririz ki" hayalleri kurulabilir. Ama TSK'nın en son andıç olayıyla bir kez daha kanıtladığı yapısal özellikleri, bu hayallerin de artık sonu olmalıdır. TSK'nın elbette pek bağlı olduğu gelenekleri, alışkanlıkları var. Hiyerarşik bir örgütlenmesi, kontracı bir yapılanması var ve benzeri. Ama onu asıl değişmez kılan üstlenmiş bulunduğu vazifesidir. Ordunun tepesinden sık sık ifade edildiği gibi, kurulu düzeni -onlar cumhuriyeti demeyi tercih ediyor- koruma/kollama görevidir bu. Aynı sisteme sahip başka ülkelerin aynı görevle yükümlü başka ordularından farklı gibi görünen, zaman zaman ifrata kaçan tutumlarını anlamak için de, dönüp, cumhuriyetin kuruluş sürecine bakmak gerekiyor. "Cumhuriyeti biz kurduk, biz koruduk, dolayısıyla da yönetimde son söz de bizimdir" tutumu o ilk yıllardan kalmadır. Mustafa Kemal ve ekibinin "kurucu" rolünün, kendilerine bu hakkı "doğal" olarak devrettiğini düşünüyorlar.

Sermaye sınıfı cephesinden ordunun bu kaprisi çok da sorun yaratmıyor. Zaman zaman modern burjuva imajlarına halel geldiğini düşünseler de, temelde, düzenlerinin bekası sağlandığı sürece, yönetimde sivillerin mi, apoletlilerin mi ağırlıklı söz sahibi olacağı onlar için sorun değil. İkide bir demokrasi raporları hazırlatıp yayınlatmayı, tartıştırmayı alışkanlık haline getirmiş olan TÜSİAD baronları, düzenlerinin sarsıldığı korkuları ne zaman yoğunlaşsa, darbelerin en güçlü destekçisi, finansörü oluyorlar.

Dolayısıyla, Türk ordusu gericilikteki bu tutuculuğunu, bir yandan da koruyup kollamakla yükümlü olduğu sermaye sınıfının desteğiyle sürdürüyor. Bir yandan efendileri ABD'nin, diğer yandan sermaye sınıfının desteğiyle, ırkçı/faşist/gerici/darbeci/katliamcı bir ordunun keyfi yönetimi altında, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarının gelişme, ilerleme umutları ezilmeye çalışılıyor.

Ordunun demokratikleştiğine dair hayallere son vermek, gerçek bir demokrasiye kavuşabilmek için gericilik bataklığı kapitalist düzeni ortadan kaldırmak gerekiyor.

(Kızıl Bayrak, Sayı: 2007/10, 16 Mart 2007)

www.kizilbayrak.net sitesinden alınmıştır.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter