0 0
Read Time:4 Minute, 38 Second

16 Mart 1988 Halepçe katliamının yıl dönümü vesilesiyle Halepçe yakınlarında askerlik yapan Asuri Kökenli Serbest Akoyan ve Halepçe katliamında kardeşi ile üç yakınını kaybeden Ayşe Nebi Xıdır o günlerde yaşadıkları trajediyi anlattı.

1988 yılında Halepçe yakınlarında asker olan ve şu an Medya savunma alanında bulunan Zergele köyünde öğretmenlik yapan Serbest Akoyan yaşanan trajediyi şöyle anlattı: "Daha önce de Halepçe'ye bir kaç kez gitmiştim. Katliamın gerçekleştiği günlerde Halepçe'ye asker olarak gittim. Katliamla birlikte avlularda, bahçelerde oynayan çocuklar artık cansız bedenleriyle yerde yatıyordu. Kadınlar merdivenlerden aşağıya inme fırsatı bulamadan can vermişlerdi. Anneler hiç ayrılmamacasına sarılmışlardı çocuklarına. Adeta bir fırtına kopmuştu. Nasıl da bir anda her şeyi ölüm sessizliğine gömülmüştü? Hayatta olduğum müddetçe bu anları unutmam mümkün değil. Halepçe'de yaşadığım tüm anılarım bir anda bir film gibi gözlerimin önünden geçerken yaşananları bir vahşet olarak nitelendiriyorum" Katliamın olduğu bir dönemde askerlik yapmanın onur kırıcı bir duygu olduğunun vurgusunu yapan Akoyan, konuşmasına devamla şunları söyledi: " Baas Rejiminin baskılarından dolayı kendi aramızda bile Halepçe Katliamından ya da yaşadıklarımızdan bahsedemiyorduk. Halepçe'nin sadece insanları değil, coğrafyası de zehirlendi. Aradan geçen yıllara karşın hala suları içilmiyor" diye ekledi.

Akoyan, Halepçe'de katliamın izlerinin silinmediğini, çocuklar ve orada yaşayan insanların üzerinde psikolojik etkilerin sürdüğünü söyleyerek şunları ekledi: "Yıllar sonra yine Halepçe'ye gittim. Hala yaşanan katliamın etkilerini görmek mümkündür. Halepçe insanları korkusuzca uyuyamıyor ve çocukları rahat oynayamıyor."

‘DAĞLARA KAÇTIK, MAĞARALARA SIĞINDIK'

Halepçe katliamında yakınlarını kaybeden ve Baas Rejimin askerleri tarafında dört kez evi yakılan Ayşe Nebi Xıdır ise bir kadın ve bir anne olarak yaşadığı acıları dile getirdi. Xıdır, iki kez İran'a göç etmek zorunda kaldığını ifade ederek şöyle konuştu: "Biz Boti'de kalıyorduk. O dönemde ne zaman ne olacağı belli değildi. Ben de kardeşimi ve üç yakın akrabamı kaybettim. Binlerce Kürt Baas Rejimi tarafından katledildi. Birçoğunun nasıl katledildiği bile bilinmiyor. Kimyasal atıldığında Boti dağlarına kaçtık ve mağaralarda saklandık"

Xıdır, iki çocuk annesi olduğunu da belirterek günlerce uyuyamadıklarını ifade etti: "Günlerce uyuyamıyorduk. Bizim evimiz dört kez Saddam askerileri tarafında ateşe verildi. Eşim işkenceden geçirildi. 1974 ile 1991 yılları arasında yaşanan uygulamalara dayanamadığımız için günlerce yol yürüdük, mayınlı sınırları aşarak İran'a göç etik. Halepçe belki gözle görülen en vahşi katliamdır. Ama Enfal, Balisan'da da binlerce Kürt katledilmiş. Binlerce anneler hala evlatların yollarını gözlüyor ve çocuklarının öldüğüne inanmak istemiyor. Çünkü insan sevdiklerinin ölümünü hiçbir zaman kabullenmiyor."

SADDAM KÜRTLERE YAPILAN KATLİAMDAN DOLAYI ASILMADI.

Yine Zergele köyünde okul müdürlüğünü yapan Abdurahman İbrahim ise Kürtlere karşı yapılan katliamların bazı yönlerinin hala açığa çıkmadığını, Saddam'ın mahkemesinde Türkiye'nin Kürtlere karşı yapılan katliamlarda rol oynadığını öne sürdüğünü hatırlattı. İbrahim, " Kürtlere karşı yapılan katliamların davaları sonuçlanmadan Saddam Hüseyin'in asılması, katliamların birçok yönünü karanlıkta bırakmış olabilir. Bu katliamların failleri hala cezalarını çekmiş değildir. Bu katliamı yapan veya desek veren güçler netliğe kavuşmamış. Saddam Kürtlere karşı yapılan katliamların sonucunda asılmadı" dedi.

Saddam Hüseyin mahkemesinde başka devletlerin de parmaklarının olduğunu belirten İbrahim şöyle devam etti: "Ama bunları söylerken Türkiye-Irak siyasal ilişkilerini bozulmaması için mikrofonlar kapatıldı. Kürtler yine siyasi çıkarlara kurban edildi. Saddam'ın verdiği emirler dahilinde yüz binlerce Kürtler farklı farklı biçiminde katledilmiş ama hala ne hesabı sorulmuş, ne de her yönüyle açığa çıkmış. Enfal, Halepçe davaları sonuçlanmadan Saddam asılmamalıydı. Çünkü böylece bazı katliamların üstü örtülebilir. Bu katliam insanlık tarihinde kara bir sayfadır ve bir insanlık ayıbıdır."

ULUSAL BİRLİK

İbrahim başka Halepçelerin yaşanmaması için Kürtler arası ulusal birliğin önemine vurgu yaparak, "Tüm tehlikelere rağmen Kürt halkı özgürlüğe olan özlemlerini kaybetmedi ve bunun için mücadele etti. Bu soykırım ve katliamları tüm parçalardaki Kürtlerin Ulusal bilinciyle ve ulusal birliğini sağlamasıyla boşa çıkarabilir. Ulusal saldırılara karşı ulusal refleksler gerekiyor" şeklinde konuştu.

(ANF, Nalin Penaber, 17 Mart 07)

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter