0 0
Read Time:5 Minute, 23 Second

Ortadoğulu Müslümanlar ne kadar bahtsız. İlk olarak Filistinlilerden demokrasiyi kurmalarını talep ettik ve onlar da gidip yanlış partiyi, yani Hamas'ı seçtiler. Daha sonra Hamas küçük bir iç savaşı kazandı ve bugün Gazze Şeridini yönetiyor. Ve biz batılılar hala da gözden düşen başkan Mahmut Abbas ile görüşmek istiyoruz.  Bugün "Filistin'in" -tırnak işaretlerini kullanmaya devam edeceğim- iki başbakanı var. Ortadoğu'ya hoşgeldiniz!
Kimle görüşebiliriz? Kimle konuşacağız? Elbette aylar önce Hamas'la görüşmüş olmamız gerekiyordu. Fakat biz Filistin halkının demokratik olarak yaptığı seçimi beğenmedik. Fetih'e ve onun yozlaşmış liderlerine oy vereceklerini sanıyorduk. Fakat İsrail'i tanımayı veya zerre itibarı olmayan Oslo Anlaşması'na uymayı reddeden Hamas'ı seçtiler.

Bizim tarafımızdan hiç kimse Hamas'ın hangi İsrail'i tanıyabileceğini sormuyor. 1948'in İsrail'ini mi, ya da 1967 sonrası sınırları olan İsrail'i mi? Yoksa "Filistin"'in sadece %22'si müzakere dışı iken o bölgede Yahudiler için geniş yerleşkeler inşa eden İsrail'i mi?

Ve dolayısıyla bugün; vefalı memurumuz, (BBC, CNN ve FOX news'un dediği gibi) ılımlı Filistin lideri Abbas ile konuşmayı düşünüyoruz. Oslo hakkında içinde işgal kelimesi hiç geçmeyen 600 sayfalık bir kitap yazan, İsrail'in geri çekilmesinden ziyade İsrail'in yeniden düzenlenmesine değinen; kravat taktığı ve Beyaz Saray'a gidip doğru şeyleri söylediği için güvenebileceğimiz bir lider olan Mahmut Abbas'la mı? Filistinliler, Hamas'ın kanlı zaferinin simgeleneceği bir İslam cumhuriyeti istedikleri için değil, ama Abbas'ın Fetih'inin yozlaşmasından ve Filistin yönetiminin çürümüşlüğünden kurtulmak için Hamas'a oy verdiler.

Yıllar önce evinin duvarları İsrail tankları tarafından delik deşik edilmiş bir Filistin yöneticisinin evine çağırıldım. Hepsi gerçek. Ama beni asıl dehşete düşüren banyodaki altın kaplama musluklardı. O musluklar ve onların türleri Fetih seçiminin bedeliydi. Filistinliler Arap dünyasını kanser eden bu yozlaşmaya son vermek için Hamas'a oy verdi ve böylece bütün deneyimli ve güvenilir Batı, oy kullanma hürriyetini kulandıkları için Filistinlileri açlıkla ve şiddetle cezalandırdı. Belki de "doğru" kişilere oy vermeleri için "Filistin" i Avrupa Birliği'ne kabul etmek yeterince nazik bir davranış olacaktır.

Bu, bütün Ortadoğu'da aynıdır. Afganistan'da, hükümetinde savaş lordlarını ve uyuşturucu tacirlerini barındıran ve dolayısıyla Helmand çöllerinde "teröre karşı savaşta" masum Afgan halkının ölümüne sebep olan Hamid Karzai'yi destekleriz.

Mısır'daki Hüsnü Mübarek'i seviyoruz; işkencecileri geçenlerde Kahire dışında tutukladıkları Müslüman Kardeşler üyesi politikacılarla işlerini bitirmemiştir kesin. O Mübarek ki, tekrar seçilmek için Bush yönetiminin desteğini  almıştır ve koltuğunu da büyük olasılıkla oğlu Cemal'a bırakacaktır.

Cellatlarına muhaliflerini ülke dışında öldürten, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'a suikast tezgahı Blair'ın son Trablusgarb ziyareti öncesinda açığa çıkan ve teröre karşı savaşta bizim tarafımızda yer aldığı için "demokrasisi" kabul edilebilir olan Libya'nın çılgın diktatörü Kaddafi'ye bayılıyoruz. (Burada Kaddafi'nin var olmayan nükleer tutkularını terk ettiği için Jack Straw tarafından devlet adamı olarak nitelendirildiğini hatırlamalıyız.)

Kral Abdullah'ın Ürdün'deki anayasal olmayan monarşisini ve Körfez'deki bütün prensleri ve emirleri severiz. Özellikle de bizim silah şirketlerimizin muazzam rüşvetler alanları. Öyle ki Scotland Yard, bizim başbakanın emriyle denetimlerini sona erdirmek zorunda kalmıştı. Başkanın, kendisinin tuhafça "Ortadoğu" dediği, Indepent'ın manşetlerini sevmemesinin sebebini gerçekten anlıyorum. Eğer Araplar ve İranlılar, çocukları Oxford ve Harvard'da okuyan krallarımızı, şahlarımızı ve prenslerimizi destekleselerdi, "Ortadoğu'yu" yönetmek ne kadar da kolay olurdu. 

Bütün mesele kontrol altında tutmak; bu nedenle, onların liderlerinin kimilerini niye desteklediğimiz, kösteklediğimiz ya da seçtiğimiz buna bağlı. Şimdi Gazze Hamas'a aitken, bizim seçtiğimiz liderlerimiz ne yapacak acaba? Bizim AB'deki, BM'deki, Moskova ve Washington'daki palavracılarımız bu sefil ve nankör insanlarla mı konuşmak zorunda kalacaklar (korkudan değil, onlar el sıkışmayı bilmezler ki)? Yoksa, Gazze'de askeri açıdan başarılı olan ve seçilen Hamas'ı ihmal ederek, Filistin'in Batı Şeria versiyonunu (Abbas, güvenli bir çift el) mu destekleyecekler?

Elbette her ikisine de lanet okumak kolay. Fakat bütün Ortadoğu'da yaptığımız şey bu. Keşke Beşar Esad Suriye Başkanı olmasaydı, keşke çatlak cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad İran'da iktidar olmasaydı. Keşke Lübnan bizim arka bahçe ülkelerimiz, örneğin Belçika, Luxemburg gibi, evde yetiştirme bir demokrasi ülkesi olsaydı. Fakat hayır, bu can sıkıcı Ortadoğulular yanlış insanları seçti, yanlış insanları destekledi, yanlış insanları sevdi, biz medeni batılılar gibi olamadılar.

Öyleyse biz ne yapacağız? Belki Gazze'nin yeniden işgalini savunabiliriz? Kesinlikle İsrail'i eleştirmeyeceğiz. Ve biz, Ortadoğu'nun kralları, prensleri ve sevilmeyen başkanlarını desteklemeye devam edebiliriz, ta ki bütün bölge yüzümüze patlayana kadar. Sonra da, bugün Iraklılara dediğimiz gibi,"onlar bizim fedakarlığımızı ve sevgimizi hak etmediler" deriz. 

Biz seçilmiş bir hükümetin yaptığı darbeyle nasıl başa çıkacağız?

16 Haziran 2007/Independent
Çeviri: Kızıl Bayrak/ Ankara

 

http://www.kizilbayrak.net/ sitesinden alınmıştır.

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter