Jürgen Gottschlich*/ Türkiye'deki seçim kampanyasında, son günlerde hararetle tartışılan, Türk ordusu bölücü Kürd örgütü PKK ile mücadele etmek üzere Kuzey Irak'a girsin mi, girmesin mi sorunu haricinde, dış politika meseleleri büyük bir rol oynamıyor. Buna rağmen Türkiye'nin dünyadaki diğer ülkeler, özellikle de AB ülkeleri ve ABD ile ilişkileri önümüzdeki seçimleri dolaylı olarak son derece etkiliyor,
çünkü giderek artan milliyetçilik ve Türklerin yeniden depreşen hiç bir dostu olmama travması, Türkiye'nin AB'nin kendisini istemediği duygusuna kapılmasının ve öncelikle de ABD'nin Türkiye'nin Irak'taki çıkarlarını yeterince dikkate almamasının bir sonucu.
Bütün partiler AB sorununa daha çok ikinci planda yer verirken, Washington karşısında kullanılan ses tonu giderek tizleşiyor. Hem iktidardaki AKP, hem de geleneksel olarak ABD'ye dostça bakan ordu, ABD ordusunun Kuzey Irak'taki PKK'nin hareket alanını kısıtlamak, dolayısıyla da Türkiye'de saldırı gerçekleştirmesini önlemek üzere lojistik desteği çekmek için hiç bir önlem almaması karşısında giderek daha çok düş kırıklığına uğruyor. Hatta bu bağlamdaki son suçlama, ABD ordusunun PKK'nın İran'daki eylemlerini doğrudan desteklediğinden, PKK'yı silahlandırdığı şeklinde. Ordu bu suçlamayı haklı çıkarmak için, Internet'te ABD ordusuna ait bir aracın PKK kampına silah getirdiğini anlatan PKK'lileri gösteren bir video yayımladı.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın hararetle karşı çıkmasına rağmen, bu suçlama sanıldığı kadar saçma değil. PKK'nin askeri lideri Cemal Bayık "Neue Züricher Zeitung"un kendisiyle yaptığı bir röportajda, yalnızca Iraklı Kürdlerin değil ABD'nin de PKK kamplarına göz yumduğunu, çünkü PKK'nin kendi kontrolündeki bölgede İran'dan militan İslamcıların Kuzey Irak'a sızmasını önlediğini söyledi. Bayık ayrıca CIA'nin İran'daki PKK taraftarları ile bağlantısı olduğunu da yalanlamadı.
Türkiye'deki köşe yazarlarının çoğu, özellikle de Pentagon'un PKK'ye göz yumarak, Türk Parlamentosu'nun 1 Mart 2003'te aldığı, ABD'nin Türkiye üzerinden Irak'a saldırmasını engelleyen tarihi karardan dolayı intikam almak istediğinden yola çıkıyor. Ama burada söz konusu olan yalnız geçmişteki pürüzler değil. Her iki ülkenin de Kuzey Irak'taki çıkarları birbirine tamamen zıt düştüğünden aradaki gerginlikler daha da artabilir. Türkiye Kuzey Irak'ta bir Kürd devleti kurulmasını kesinlikle engellemek isterken, Washington'da ABD ordusunun Irak'ın parçalanması halinde Kürdlerin yaşadığı kuzeye çekilmesi gerektiği yolunda senaryolar yazılmaya başlandı. Ancak ABD himayesinde bir Kürd devleti Ankara için bir kabus niteliğinde.
*Der Standard gazetesi/17 Temmuz 2007
Hazırlayan: Kaya Vural
http://www.rizgari.com/ sitesinden alınmıştır.