0 0
Read Time:5 Minute, 3 Second

Haramilerin saltanatını yıkacağız!

Türkiye'de her yeni gelen hükümetin yaptığı ilk açıklama önceki hükümeti suçlamak olur. Bu hep böyle olmuştur. AKP'de 2002 seçimlerinde hükümet olduğunda Erdoğan'ın yaptığı ilk açıklama önceki hükümetleri suçlamak oldu. Erdoğan, memleketi batmış halde bulduklarını, borç ve faiz bütçesi devraldıklarını, önceki hükümetlerin memleketi hep soyduklarını söyleyerek, ülkeyi yeniden inşa edeceklerini ve adalet dağıtacaklarını söylemişti!

Tayyip Erdoğan, hak talep eden işçi ve emekçilere "Ananı da al git" diyerek, ya da "asalak" olmakla suçlayarak "batmış bir ekonomi devraldıklarını" sürekli hatırlattı. Lakin ardı ardına hükümete çıkarma yapan patronlara, "Bizim işimiz patronların önündeki mayınları temizlemek" diyerek, kime nasıl adalet dağıtacaklarını daha ilk dönemlerinde gösterdi.

İşçinin kanı üzerinden büyüyen ekonomi

Nitekim sosyal yıkım programlarına harfiyen riayet eden AKP hükümeti, işçi ve emekçilerden sürekli aldı, yerli ve yabancı sermayenin kasalarını doldurdu. Patronların prim ve vergi borçlarını defalarca affetti. AKP hükümeti daha ilk aylarında patronların önündeki temel dinamitlerden biri olan "Mali Milad", diğer adıyla "nereden buldun yasasını" tümden kaldırdı. Böylece kayıt dışılığı ve kara para aklamayı serbest hale getirerek, patronlara "nereden buldun?" sorusunu hiç sormadı.

Tayyip Erdoğan 1993-2002 yılları arasında ortalama yüzde 2,6 oranında büyüyen Türkiye ekonomisinin, AKP ile yüzde 7,3 oranında büyüme başarısı gösterdiğini müjdeliyor! Bu işin ardındaki "sırrı" biz söyleyelim: AKP'nin ilk icraatlarından biri de, meclisten geçirdiği kölelik yasalarıyla üretim alanlarını patronlar için sınırsız sömürü cennetine çevirmesi oldu. TÜİK'in verilerine göre imalat sanayiinde işçilerin saat başına üretim miktarı (emek üretkenliği) 2002 sonundan 2006 yılına yüzde 30,2 artış göstermiştir. Oysa aynı dönemde reel ücretlerdeki toplam artış, yüzde 3,4'tür. Yani bir yarış atı misali fabrikalarda sırtımıza bindirilen yük AKP döneminde yüzde 30,2 artarken, ücretlerdeki toplam artış (üstelik asgari ücrete yapılan zam oranlarını 6 aydan bir yıla çıkartarak) yüzde 3,4 oldu. Yani sadece terimizden değil, kanımız ve canımız üzerinden büyüyen bir ekonomi AKP'nin eseri oldu!

İstanbul'un parsel parsel talan edilmesi

AKP'nin 4,5 yıllık icraatı boyunca dış borç stoku 130,1 milyar dolardan 206,5 milyar dolara ulaştı (toplam 76,4 milyar dolar).

Deniz-ırmak ve göl kıyıları, sulak-mera ve ormanlar talan edilidi. İstanbul "rantsal dönüşüm projesi"ne göre parsellendi.

AKP'nin 4,5 yıllık dönemi boyunca İstanbul'un dört bir tarafındaki ana yollar ve kaldırımlar defalarca sökülüp yeniden döşendi. Bostancı-Dudullu hattı, Taksim-Beyoğlu güzergahı, Edirnekapı-Sultançiftliği hattı, Küçükçekmece-Bakırköy hattı yaz-boz tahtasına çevrildi.

Beykoz'da inşa edilen Acarİstanbul gibi yerler için ağaçlar kesildi, ormanlar talan edildi.

İstanbul'u 14 yıldır yöneten "Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Kadir Topbaş" kenti soyuyor. İki dönemdir İstanbul'a ve İstanbul'un işçi-emekçilerine talan ve yıkımdan başka bir şey sunmayan bu asalak tüccarlar, bu dönem hükümet olmanın verdiği avantajlarla daha büyük soygunlara imza attılar. Bir taraftan ceplerini doldururken, diğer taraftan işçi-emekçilere düşmanlıkta, sermayeye uşaklıkta sınır tanımadılar.

Sınıfa karşı sınıf savaşı

AKP hükümeti ile insan yaşamının temel ihtiyacı olan sağlık, eğitim tamamen paralı hale getirildi, emeklilik yaşı 68'e, prim gün sayısı 9 bin güne çıkarıldı. Böylece sadece emekçilerin geleceği değil, çocuklarımızın geleceği de çalındı. Hal böyle iken işçi ve emekçiler 1 kg şekerin, 1 kg çayın hesabını yaparak AKP'yi değerlendiriyor. Tabii tüccar kurnazlığıyla Tayyip ve müritleri seçim kampanyasını bu anlayışla yürütüyor.

Sorundan beslenenler, sorunu çözemezler. Ortaçağ zihniyetli ve sermaye uşağı bu tüccar takımı yeniden hükümet olmazlarsa "kriz" çıkacağı, istikrarın bozulacağı yalanını söylüyor. İşçi ve emekçilere "birlikte başardık yarım bırakma" diye seslenerek bir 5 yıl daha hükümet olmak istiyor. Yani emekçilere "Biz saldırdıkça siz koyun sürüleri gibi boyun eğdiniz. Biz 5 yıl boyunca kanınızı içtik, ezdik, sömürdük ses çıkarmadınız. 5 yıl daha sizi ezmek ve sömürmek istiyoruz, bize oy verin" diyorlar.

İstikrar dedikleri şey, sermaye devletinin işçi-emekçileri sınırsız bir şekilde sömürme istikrarıdır. Bu tüccar takımına, tüm düzen partilerine, sermaye devletine işçi-emekçilerin vereceği tek yanıt mücadele olmalıdır.

(Kızıl Bayrak, Sayı: 27, 13 Temmuz 2007)

http://www.kizilbayrak.net/ sitesinden alınmıştır.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter