0 0
Read Time:3 Minute, 48 Second

Duvarlar hala yıkılmayı bekliyor!

İnsan tarih kitaplarından, belgelerden, anı ve biyografilerden çok şey öğrenir… Yaşanmışlıkların herbiri yaşanabileceklerin göstergesidir. Çekilen acı, yengi ve yenilgi.. Bir bir, kökünden koparılmış bir kağıt parçasına can verir. Ama bir de duvarlar vardır. Duvarların sesini bir kez duyunca insan, gelecekte bugünü yazmak yerine, bugün geleceği yazmaya soyunur.

Çünkü ışık sızdırmayan o soğuk duvarların her birinde hiçbir kuvvetin engelleyemeyeceği bir sızıntı vardır!

Duvarlar gerçeğe açılan pencerelerdir. Ve tarihler boyunca yerli yerinde durduğu sanılsa da, gören gözler, duyan yürekler için onlar binlerce kez yıkılmıştır… Ve en önemlisi belki de dünyadaki bütün duvarlar tarih boyunca hep taraf tutmuştur! İster egemenlerin elinde Filistin'e saplanan bir bıçak olsun, ister binlerce insanın tutsaklığının şahidi… Duvarlar hep kendilerini ören ellerin, harcına bulanan alınterinin tarafını tutmuştur… İşte bu yüzden her duvar bir tarih, bir insan, bir destandır…

24 Eylül 1996'da Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin duvarları korkunç bir katliama tanıklık etti. Öylesine ki, kalaslar, demir çubuklar ve coplar silahsız bir direncin başını ezmeye çalışmaktaydı. Ama direnç, inanç ve irade yalın ayaktı…

Önce "PKK'li tutsakların yanına konulan itirafçıların saldırısı ile koğuşta kavga çıktı" dediler. "Kavga büyüyünce polis müdahale etti." Bu uyduruk açıklama bile kendilerinin teşhiriydi. Kendi yazdıkları senaryo ile 10 kişinin polis müdahalesinde katledildiğini ve dahası bir de polisin saldıran gruba değil, saldırıya uğrayanlara müdahale ettiğini söylemiş oluyorlardı. Ama sonra bu senaryo beğenilmedi, değiştirildi. "Erkek tutuklular kadın tutuklularla görüşmek istemişler, müdüriyet engel olunca da görevlilere saldırmışlardı". Yeni senaryo buydu. Arka planındaki saldırı çok bilinçliydi. Zaten cezaevinde politik gerekçelerle yatan kim varsa "sapık" ve "ruh hastası"ydı. Ama sonra anlaşıldı ki, saldırı tutsakları cezaevinde hizaya çekmenin, baş eğdirmenin, korku salmanın bir aracı olarak devreye sokulmuştu.

Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde yaşanan saldırıda 30 kadar tutuklu ve hükümlü, tam donanımlı, ellerinde demir sopa, cop ve kalas taşıyan polis, asker ve infaz koruma memurunun saldırısına uğradı. Saldırı öylesine ölçüsüz, eşitsiz ve şiddetliydi ki, hayatta kalmayı başaran kimi mahkumlar daha sonra kafalarında ikiye ayrılan "kamu malı" işkence aletlerine zarar verdikleri için yargılandı. 10 tutsağın beyinleri parçalandığı için yaşamını yitirdiği katliamın ardından, katliamı gerçekleştiren katil sürüsünden 72'sine mahkeme tarafından sahip çıkıldı.

Otopsi raporları ortadaydı… Cinayetti, vahşetti, parçalanmış beyinlerdi… Cesetler tanınamaz haldeydi. Bir tutukluya öldükten sonra dahi işkence yapılmıştı!

Yapılan araştırmaların sonucu ortadaydı. Devlet ağzıyla dahi meşrulaştırabilecek tek bir gerekçe bulunamamıştı…

Sağ kurtulanların ifadeleri ortadaydı… Üç saat dar bir koridora kilitlenmişlerdi. Saldırmışlardı. Saldıranlar kalasların çivili taraflarını kullanmışlardı. Askerdi, polisti, cezaevinde personeldi… 72 sanık denmişti. 72'den fazlaydı.

Otopsi raporları, araştırmalar, sağ kurtulanlar… Hepsi bir yana, duvarlar olduğu yerdeydi. Duvarlar katliamı kaydetmişti…

Mehmet Aslan, Kadri Demir, Ahmet Çelik, Edip Derikçe, Mehmet Nimet Çakmak, Rıdvan Bulut, Mehmet Kadri Gümüş, Erhan Hakan Perişan, Cemal Çam ve Hakkı Tekin katledildiler… Düzenin her zaman hazır ve nazır ölüm timinin 72'lik bir bölüğü ise ellerini "vatan için" kana bulamanın arşa çıkaran rahatlığı ve çürümüş adalet mekanizmasının üzerilerine sinmiş kokusuyla halen ortalıkta dolaşmaktalar… Ekmek çaldığı için yıllarca hapis verilen bir ceza sisteminde, 10 kişinin ölümünden sorumlu olan gözü dönmüş tetikçiler, ortadaki açık delillere rağmen 10 yıl boyunca öylesine yargılandılar. 10 yılın sonunda kimi zamanaşımından faydalandı, kimi şartlı salıvermeden…

Diyarbakır Cezaevi'nin gördüğü ilk katliam değildi bu. O, yıllar yılı işkencenin, ölümün, katliamın gölgesinde yaşamıştı. Bugün hala Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin duvarları katiller sürüsünün tepesine yıkılmayı bekliyor!

www.kizilbayrak.net sitesinden alınmıştır.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter