0 0
Read Time:5 Minute, 17 Second

1. Bölüm
Bir varmış bir yokmuş, eski zaman içinde, kalbur saman içinde, çok eski zamanların birinde, daha İsa Mesih'ın, günahsız Meryem'den doğmasına, 715 yıl, Muhammed Mustafa'nın nebi olmasına 1326 yıl, Şükrü Hoca Nasname'yi kurmasına 2715 yıl ve daha siz ananızın rahmine düşmeden yaklaşık 2716 yıl önce Medya denen bir ülke varmış. http://www.rizgari.org/images/niviskar/muratdagdelen.jpg Medya denen bu ülkede, Medler denilen bir halk yaşarmış. Hani bugün karda yürüdüklerinde ayaklarından "Kaaaart", "Kuuuurt" sesler çıkardıkları için isimleri Kürd olmuş denilen Kürtlerin atalarıymış bu Medler.

Dağlık yükseltilerde yurt edinmeyi sever, doğayla haşir neşir olurlarmış. Savaşçılıkları, cesaret ve dürüstlükleriyle tanınan, bu kavimin insanları, her biri kendi başına yaşayan altı aşiretten oluşuyormuş. Bu kavimler köylerde yaşar, her köy kendi başına bir devlet gibi davranırmış.

Medlerin içinde, bilgeliği, adaleti ve verdiği kararların doğruluğu bilinen Dioces (Diya herkes bir kadın olmasın?) isimli adaletiyle meşhur bir zat varmış. Medler aralarındaki problemleri Diocese götürür ve aralarında onun hüküm vermesini isterlermiş. Diocesin verdiği kararların kesin doğru olduğuna herkes inanır ve hükümleri tartışmasız uygularlarmış.

Dioces bir birlerinden ayrı duran, merkezi bir yapılanmadan yoksun oldukları için karmaşa içinde yaşayan Med boylarını bir araya getirmiş ve bir devlet kurmuş. Kurulan bu devlete de herkesin oluru ile kral olmuş. Böylelikle aşiretten devlete, ardından büyük bir imparatorluğa dönüşecek Medlerin hikayesi böylece başlamış. Diocesin krallığı 53 yıl sürmüş. Elli üç yıl boyunca adaletten hiç ayrılmamış.

Bu kadim kavmin insanları, savaşçılıkları ve dürüstlükleri ile bilinirler ama gel gör ki, yazı sanatında tembellermiş. Gelecekte insanlar bizi okusun, nasıl yaşadığımızı, ne yiyip, ne içtiğimizi bilsin başımızdan geçenleri öğrensin diye bir şey yazmazlarmış. Önemli buldukları olayları ya hikaye biçiminde anlatır, yada şarkılar haline getirip söylerlermiş. Bu insanların yaşadıkları böylelikle nesilden nesile ağız yoluyla anlatılır ama, yazılı olmadıkları için her nesilde başka söylenceler biçimini alırmış.

Uzun lafın kısası önce altı klanın bir araya gelmesi ile oluşan küçük devlet, Dioces'in torunu Astyages kral olduğu zamana gelindiğinde büyük bir imparatorlukmuş. Sınırları Anadolu'da Kızılırmak nehrinden, Asur ülkesine, Iran'dan Orta Asya'ya ve Afganıstan'ı içine alan topraklara kadar uzanırmış. Astyagese gelinceye kadar Med imparartorluğu sadece kısa süren bir aralık diliminde (28 yıl) İskitlerin işgaline uğramış. Oda bakın nasıl olmuş.

Karda yürürlerken "Kaaaart" "Kuuurt" gibi sesler çıkaramadıkları için Türk oldukları zannedilen İskitler, Batı Türkistan taraflarından kalkıp, talan etmek amacıyla yeni yurtlar ararken, önce (Bugün ki Güney Rusya'da oturan) Kimmerler denilen halkı talan etmiş, yurtlarından sürmüş neleri var neleri yok, aldıktan sonra Medya'ya doğru büyük bir ordu ile gelmişler. O sırada uydularla gözlem yapma ve Nokıa 93 N marka cep telefonuyla haberleşme olanakları olmadığı için Asur'lularla savaş halinde olan Medler, bu büyük çapulcu ordunun dumanını gördüklerinde "Ulan bu ne dumandır, yine cinler düğün mü yapıyor?" Demişler. Olayın iç yüzünü ancak, cin düğününde halay çeken cinler olarak düşündükleri İskit savaşçılarının üzerlerine atılmasıyla anlamışlar ama iş işten geçmiş. Böylelikle Med saltanatı İskit istilası sonucunda 28 yıl kesintiye uğramış. Hatta bir söylenceye göre "Cin Çarpması" sözü o günlerden kalmıştır. Bu olay Dioces oğlu, Phraortes, (Fahro olmasın?) oğlu Kyakseres (Keyherkes Zazaca da key, keye, keya ev anlamına gelir yani Keyherkes herkesin evi) zamanında olmuştur.

Gel zaman, git zaman Dıoces oğlu, Phraortes oğlu Kyakseres oğlu Astyages (Kes u astvar/ Astvarkes At gibi güçlü/ zazaca) Kral olmuş.

Astyages kral olduktan sonra, eşi hamile kalmış ona bir kız çocuğu doğurmuştu. Kızın adını Mandane koymuşlar.

Astayages bir gece rüyasında kızının işediğini görmüş. Kızın işemesi öylesine bolmuş ki, bugün olsa yedi tepeli şehrin su sorunu o dakikada çözülür hatta gelecek yıllar için su sorunu diye bir şey kalmazmış. Kızın işemesinden dolayı yayılan sular, önce Astyagesin şehrini, sonra bütün dünyayı sellere boğmuş. Astyages çığlıklarla uyanmış, "yetişin ulan neredesiniz? Yokmu bir Allahını seven? Beni sudan çıkarın , boğuluyorum imdat (Hawar, hawar) imdat" diye bağırıyormuş. Saray ahalisi koşmuş, gelmiş birde ne görsünler Astyyages yatağı kulaçlıyor, ayakları ritmik hareketlerle, kollarını tamamlıyormuş. yatağında yüzmeye çalışan Astyagesi zor zaptetmişler. Astyages gözlerini açmış, yaşadıklarının rüya olduğunu anlamış. Ama hala rüyanın tesiri altındaymış. "Bana hemen, donanma komutanını getirin" diye bağırmış. Saray ahalisi tam ileriye seyirtirken " Durun ulan yanlış söyledim, rüya yorumcularını getirin" emrini vermiş. Rüya yorumcuları apar topar uyandırılmış, tam teşkilat Astyagesin huzuruna getirilmiş. Astyages, onlar geldiklerinde hala suda yüzmeye çalışan bir yüzücü gibi ritmik hareketlere devam ediyormuş.

Rüya yorumcuları " Buyrun büyük kral, bizi emretmişsiniz" Demişler.

Astyages bu gece rüyamda gördüklerimi size anlatacağım, iyi düşünün iyi yorumlayın, yoksa hepinizi oyarım anladınız mı? ( O zamanlar daha henüz patlıcan oyacağı keşfedilmediğinden oyma işlemleri kazık denilen odundan bir nesne ile yapılıyormuş.)

Anladık Kralımız demişler. Astyages rüyasını anlatmaya başlamış. 04.10.07

Devam edecek…..

Kaynak: www.rizgari.com

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter