Bush yönetimi bir zamanlar Afganistan ve Irak'taki varlığının dostane tutumlar alan komşu ülkelerce, batıdaki Türkiye ve doğudaki Pakistan tarafından destekleneceğine inanıyordu. Irak ve Afganistan'daki durumun kötüleşmeye devam ettiği geçen hafta yaşanan gelişmelerle birlikte, komşuların durumu da kötüye gitmeye başladı.
Pazar günü, tam da Türkiye Parlamentosunun Irak Kürdistanı'nı işgal etme kararını kabul etmesinden birkaç gün sonra, Kürt gerillalar Türkiye sınırı içinde 17 Türk askerini pusuya düşürüp öldürdüler. Pakistan'ın Karaçi kentinde ise, büyük bir bomba, ülkeye istikrar getireceği söylenen ABD-destekli Benazir Butto'yu neredeyse öldürecekti. Bush yönetiminin bütün Ortadoğu siyaseti; eğer ortada böyle bir siyaset kaldıysa, çamurun içinde açtığı çok sayıdaki deliği parmaklarıyla tıkama siyasetine indirgenmiş durumda.
Irak'ta, kuzeydeki Kürtler ABD'nin en güvenilir müttefikleri durumunda. Ancak, Irak'taki 5.5 milyon Kürdün yanı sıra, Kürtçe'nin çeşitli lehçelerini kullanan 11 milyon insan komşu Türkiye'nin 70 milyonluk nüfusunun bir parçası. Kapı komşusu İran'da 4, Suriye'de 2 milyon kadar Kürt daha var. Irak'ın kuzey komşularının her üçü de Irak'taki ABD işgalinin güç verdiği Kürt milliyetçiliğinin kendilerini parçalamasından korkuyor. Bu milliyetçiliğe karşı ortak bir muhalefetin oluşması, Suriye, Türkiye ve İran arasında bir ittifak platformu yaratabilir ki bu da Bush yönetiminin kabusu durumunda. Washington hem İran'ın hem de Lübnan'daki Hizbullah'ın müttefiki olan Suriye'yi yalıtmayı umuyordu. Şimdi bu durum tersine dönüyor.
Türkiye, Irak savaşına katılmayı reddettikten sonra bile, dönemin ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz tarafından 2003 Nisan ayında güvenilir bir müttefik, Müslüman dünyası için laik bir model olarak övülmüştü. Ancak o zamandan bu yana Washington'un Ankara ile olan ilişkileri ABD'nin Kürtleri kayırması nedeniyle giderek tatsızlaştı.
Türkiye Parlamentosu geçen hafta ordunun sınırın her iki tarafında da faaliyet yürüten gerillaları yakalamak üzere Irak'a harekat düzenlemesine izin veren bir kararı kabul etti. Suriye devlet başkanı Beşir Esat, Türkiye'nin kararını destekleyen bir tutum alırken, Bağdat'tan gelen baskılar altında Irak'a yönelik bir Türkiye işgali çağrısında bulunduğunu reddetti. İran da Kürt terörizminden korkuyor ve İran Kürdistanı'ndaki gerilla saldırıları karşısında Irak'taki Kürt köylerini bombalıyor. Türkiye ise, belki de Suriye'nin Kürtlere karşı verdiği desteğe karşılık olarak, bu hafta sonu Suriye ile Lübnan arasındaki bir anlaşmanın ara buluculuğunu yapmayı önerdi. Bush'un Kürtler konusunda sergilediği taraflılık Şam'a Ankara ile yeniden sıcak ilişkiler kurma yolunu açtı.
Pazar günü, PKK gerillaları bir Türk ordu birliğini pusuya düşürerek 17 askeri öldürdüler. Türk ordusu buna, gerilla olduğunu söylediği 32 kişiyi öldürerek yanıt verdi. Pazar günü İstanbul'da binlerce kişi PKK karşıtı gösteriler yaptı. Geçen pazardan iki hafta önce de PKK 28 Türk askerini öldürmüştü. İslamcı eğilimli AK Partinin bıyıklı cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkesinin kendisini korumak üzere "her türlü bedeli ödeyeceğini" açıkladı. Yeni gerilimler dünya petrol piyasalarını salladı, Türk ekonomisine zarar verdi ve zaten şiddetle boğuşmakta olan Irak'taki durumu kötüleştirdi.
Zaten başarısız bir devleti yönetmekte olan Irak liderliği, çapraz ateş altına alınmış durumda. Irak cumhurbaşkanı babacan Kürt Celal Talabani, kendisi Irak'a yönelik ABD işgalini desteklemiş olmasına karşın, Esat'ın bir Arap ülkesinin yabancı güçlerce işgali çağrısında bulunmasını ikiyüzlü bir biçimde kınadı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri tıknaz, türbanlı Mesut Barzani ise hükümetinin yurttaşlarını savunacağı ve Türk birlikleri Irak'taki Kürt kentlerinde cirit atarken seyretmekle yetinmeyeceği uyarısında bulundu. Pazar günü, herhangi bir yerel konuyla ilgili herhangi bir karar almayı başaramamış olan Irak Parlamentosu, Türk Parlamentosu'nun kararını derhal kınadı.
Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki gerilimlerin tırmanması, Irak'ın görece sakin ve zengin son köşesinin de kargaşalığa sürüklenmesi tehdidini yükseltiyor. Kargaşa muhtemelen daha yeni başlıyor. Irak Kürtleri petrol zengini Kerkük ilini konfederasyonlarıyla birleştirmeyi hedefliyor ve Irak'tan top yekun ayrılmak konusunda güçlü bir halk desteği mevcut. Türk yetkililerse her iki eylemin de Türklerin işgalini tetikleyeceğini tekrar tekrar söylediler.
Bush yönetimi ise, bu öngörülebilir sorunlara her zamanki gibi, tamamen geçici çözümlerle yanıt verdi.Yönetimdeki kimsenin Ankara ile Amerika'nın Kürt müttefikleri arasındaki gerilimleri ele alan bir siyaseti var gibi görünmüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı PKK'yi terörist örgüt olarak nitelemekle birlikte, kuzey Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi PKK'ye güvenli bir sığınak sağlıyor. Bush yönetimi NATO müttefikinin birliklerine saldırmakta olan radikal bir köylü gerilla grubunun fiili koruyucusu olarak saldırıya uğrarken ne yapacak? ABD PKK'ya karşı harekete geçmesi halinde, Amerikan yanlısı peşmerge güçlerinin güvenlik görevlerini yerine getirdiği ve yeni Irak ordusuna asker veren Irak Kürtlerini kendisinden uzaklaştırma riskini taşıyor. Ancak Bush PKK'yi sınırlandırmaması halinde, altı yıl önce savaş gerekçesi haline getirdiği Molla Ömer'in teröristleri "koruma"sı gibi bir durumda kalacak.
Bu arada, doğuda, teröre karşı sözüm ona dayanak olduğu varsayılan bir başka ülke daha çöküyor. Bush yönetimi Butto'nun Pakistan'a dönmesine izin vererek askeri diktatör Pervez Müşerref ile yaptığı anlaşmayı seve seve ihlal etti. Müşerref'in kitlesel desteği yok ve geçen yaz Kızıl Cami'de Müslüman militanları zalimce katletmesi nedeniyle ülkenin yüksek mahkemesinin güçlü meydan okumalarıyla yüz yüze kalmış durumda. Ayrıca Waziristan ve Afgan sınırındaki diğer illerdeki aşiret güçlerini ve el Kaide artıklarını da denetim altına alamıyor.
Bu durumda Washington popüler Pakistan Halk Partisinin başında bulunan Butto'nun, yakın zaman önce Parlamento tarafından başkanlığa seçilen ve üniformasını çıkartarak sivil hayata geçmesi beklenen Müşerref'in ortağı ve başbakan olarak geri dönebileceğine ikna oldu. Butto biri 1988 ile 1990 ve ikincisi 1993 ve 1999 arasında iki kez başbakanlığa seçilmiş, her ikisinde de yaygın yolsuzluk iddialarına hedef olmuştu. Askeri bir darbenin Müşerref'i iktidara taşıdığı 1999'dan bu yana sürgünde yaşıyordu. Butto hakkında hem Pakistan hem de İsviçre'de açılmış davalar var ve kendisi Müşerref rejiminin baskıları nedeniyle 2006'da İnterpol listesine alındı. Washington İslamabat'ı Butto'ya karşı açılmış olan davaları düşürmeye ve geri dönüşüne izin vermeye ikna etti.
Ancak Karaçi'deki ana vatana dönüş gösterisi sırasında Butto'yu karşılayan muazzam patlama Pakistan'ın istikrarsızlığına pek çare olacak gibi görünmüyor. Bush yönetiminin üyeleri, Butto'nun hala sürgünde olan eşi Asif Ali Zardari gibi bazılarının bombalama eylemi hakkında başlangıçta Müşerref rejimini suçlamalarından dolayı dehşete düşmüş durumdalar. Butto kampı ile Müşerref'in otoriter ordusu arasındaki barışın geleceği tartışmalı hale gelmiş durumda.
Butto'nun kendisi ise suçu El Kaide'nin ve kuzeydeki aşiret bölgesi militanlarının üzerinde atmakta hızlı davrandı. Afganistan uzmanı Barnett Rubin gibi bazı gözlemciler de, Karaçi'deki bombalama eyleminin El Kaide artıklarının saklandıkları düşünülen kuzey Pakistan'daki militanlarca planlanmış olabileceğini söylüyor. Bu bölgeler etnik ve politik anlamda gerilla şiddetinin yatağı olarak görülen güney Afganistan'la bağlantılı.
Afganistan'da ise, durum benzer bir kötüleşme sergiliyor. Bu yıl içinde şu ana kadar 5 binden fazla Afgan politik şiddet nedeniyle öldü, bunların 600'ü polis. ABD ve Afganistan'daki NATO müttefikleri yeniden canlanan Taliban'ın Helmand eyaletindeki Musa Kala kentini ele geçirdiklerini kabul ettiler. Bu hafta sonu, bu bölgede çıkan büyük bir çatışmada 50 gerilla öldü. Daha da doğudaki Kunar eyaletinde ise, Afgan ve NATO birlikleri Puştun gerillalarıyla çarpışarak biri sivil 20 kişiyi öldürüp 6 kişiyi yaraladılar. Geçen Perşembe günüyse, Kandahar civarındaki bir Taliban pususunda 6 NATO askeri öldürüldü.
Afganistan'daki ABD ve NATO askeri komutanı General Dan McNeill, Puştun gerilla hareketinin yüzde 40 ila yüzde 60 oranında Batı Avrupa'ya giden en önemli eroin kaynağını oluşturan afyon ticaretinden beslendiğini açıkladı. Amerikan ve NATO birliklerinin açmazı, Helmand gibi eyaletlerdeki karlı afyon ekimini yasaklamaları halinde köylüleri giderek daha da canlanan Taliban saflarına itmiş olmalarından kaynaklanıyor. Afganistan'da doğru dürüst eğitim almış olan sadece 30 bin asker var ki bu rakam NATO'nun bu noktadaki planlarının yarısından az ve Hamid Karzai hükümeti gelecek yıllarda isyancılarla başa çıkabileceği konusunda pek az umut veriyor.
Irak'taki başarısız devletle birlikte Afganistan'daki durumun da kötüleşmesi, Bush'un her iki devlet inşa etme projesinin de çöküşünü haber veriyor gibi görünüyor. Türkiye ve Pakistan'daki karışıklıklarsa Amerikan işgali altındaki ülkelerin çevrelenmesi açısından anahtar niteliğini taşıyan her iki müttefikle olan ABD ilişkilerini zedeliyor.
ABD, Bush yönetiminin, "teröre karşı küresel savaşı" başlattığı 11 Eylül sonrasında, El Kaide terörist ağıyla savaşmakta bazı belirgin kaynaklardan yararlandı. ABD, Ortadoğu'da laik ve NATO üyesi Türkiye'nin desteğini aldı. Güçlü Pakistan ordusunun ABD ile olan eskiye dayalı ilişkileri Bush'un, Pakistan'ın daha önce desteklediği Taliban karşısında askeri diktatör Müşerref'e yüzünü dönmesini sağladı. Şii İran ABD'ye ultra-Sünni Taliban rejimi karşısında yardım sağlayacağını duyurdu. Baascı Suriye ve Irak, laik Arap milliyetçi rejimleri olarak, Doğu Akdeniz'deki Sünni radikalizmine karşı potansiyel destekler oluşturuyordu.
Bush yönetimi ise, Las Vegas gazinolarında bir servet harcayan sarhoş bir milyoner kumarbaz gibi Irak'ı işgal edip Körfez'i kargaşaya sürükleyerek elindeki bu kaynakları saçıp savurdu. Irak'taki laik Baas Partisinin yerine Şii kökten dincileri, Sünni Selefi kökten dincileri ve Kürt ayrılıkçılarını koydu. Bush yönetiminin Pakistan askeri hükümetine bu ülkedeki Müslüman militanlarla savaşması için yaptığı baskılar, Pakistan kamuoyunun giderek baskıcı bir Amerikan kuklası olarak görmeye başladığı Müşerref'in meşruiyetini zayıflattı. Irak Kürdistanı'nın PKK'ye sığınma sağlama arzusu Türkiye'yi hem yeni Irak hükümetinden hem de Amerikalı patronlarından uzaklaştırdı. Afganistan'daki arama-imha misyonları Puştun köylülerinin büyük bir kısmını öngörülebilir biçimde ABD, NATO ve Karzai karşıtı haline getirdi. Karaçi'deki bombalar ve Irak Kürdistanı'na yönelik Türkiye saldırıları Bush yönetiminin "teröre karşı savaşı" kaybetmekte olduğunun işaretleri olabilir.
Juan Cole, Michigan Üniversitesi'nde Ortadoğu ve Uzak Asya tarihi uzmanı. Commondreams'deki orijinalinden Sendika.org tarafından çevrilmiştir.
www.sendika.org sitesinden alınmıştır.