Astyages kahinleri saraya çağırttı. Kahinler geldiler.
Astyages " sizi yeni durumu görüşmek için çağırttım. Daha önce bana, doğru kehanette bulunmayan kahinlerin sonunun ne olduğunu biliyorsunuz. Eğer böyle bir sonla karşılaşmak istemiyorsanız bütün yeteneklerinizi konuşturun. Kızım Mandane'nin oğlu benim için hala tehdit midir? "
Kahinler bu sözler karşısında, ne yapacaklarını ne söyleyeceklerini bilmez bir durumda ve korku içindeydiler. İstişarede bulunmak için kraldan izin isteyip kendilerine ayrılmış bölüme geçtiler. Burada uzun uzun konuştular, çeşitli kitapları karıştırıp, Ahura'ya yalvarıp yardımını istediler. Sonunda bir karara varmışlardı. İçlerinden en bilgili olarak kabul edilen, yaşlı kahinin öncülüğünde yeniden Astyagesin yanına döndüler.
Astyages " Söyleyin bakalım bir sonuca ulaştınız mı? Tanrı Ahura benim için nasıl bir yol gösteriyor? "
Yaşlı kahin "Büyük kral bilirsin ki, Tanrı Ahura başka kullarına vermediği bazı yetenekleri bize vermiş. Ahura geleceği işaretlerle bize gösterir, bu işaretler, bazen bir boğanın barsaklarında, bazen bir rüya da, bazende gökyüzünde ki yıldızlarda gizlenmiştir. Ahuraya şükürler olsun ki, biz senin rüyanda gördüklerinin sırrını çözmüş bulunuyoruz. Kyros gerçek yaşamında, çocuk oyununda kral olmuştur. Senin gördüğün rüya bir çocuk oyununda gerçekleşmiştir. Artık için rahat edebilir. Kyros bir daha kral olamayacaktır. Böylelikle senin rüyanda gördüğün tehdit ortadan kalkmış battal olmuştur."
Astyages " size inanmak istiyorum, peki bu durumda ne yapmalıyım."
Kahin " Büyük kral bize kalırsa bu tehlike ortadan kaltığına göre, çocuğu gerçek ailesine teslim et, Pers'lerin arasında yaşasın, nasıl olsa bir Pers'ten kral olmaz, böylelikle senin ve dolayısıyla biz kahinlerin saltanatı devam eder."
Kahinlerin dediklerini yapan Astyages, Kyros'u gerçek ailesinin yani Pers'lerin arasına yolladı. Sorun bitmiş görünüyordu. Aradan yıllar geçti, Kyros büyümüş tam bir delikanlı olmuştu. Tabi geçen zaman içinde kendi gerçeğini öğrenmişti. Akranları arasında en cesur, en yakışıklı ve en bilgili olan genç Kyros'tu. Herkesin sevip saydığı ve değer verdiği bir gençti.Liderlik vasıflarına haizdi. Kader onun geleceğini ilmik ilmik örüyordu.
Geçen yıllara rağmen Astyages'e olan kinini unutmamış olan Harpagos, Kyros'a olan ilgisini hiç azaltmadı.Kyros'a her zaman hediyeler gönderiyor, onu kendisine bağlamaya çalışıyordu. Bunda başarılı olmuştu. Onun güvenini ve dostluğunu kazanmıştı.
Geçen yıllar içerisinde Astyages'in yönetimi de artık Med'ler (Kürtler) için bile çekilmez bir hal almıştı. Harpagos Med (Kürt) ileri gelenleriyle iyi ilişkiler kurmuş, onları Astyages'ten kurtulmaları gerektiğine inandırmış ve bir çoğunu ikna etmiş etrafında toplamıştı.
Harpagos artık zamanın geldiğine inandığı bir dönemde en güvenilir adamıyla, Kyros'a bir mektup gönderdi.
Mektupta "Astyages'ten öcünü alma zamanı geldi. Bunu tanrılarda istiyor, çünkü tanrı seni korudu ve ölmene izin vermedi. Tanrılar sana böyle bir kader biçmiş. Astyages'i devirip kral olacak ve saltanat süreceksin. Eğer kaderin böyle yazılmamış olsaydı şimdi çoktan ölmüş olacaktın. Kadere karşı gelmek tanrılara karşı gelmek olur. Eğer Astyages'i devirmek için savaşa karar verirsen, ben ve daha bir çok ordu komutanı senin yanına geçeceğiz. Ordular karşılaştıklarında Med (Kürt) ordusunun başında ister ben, isterse başka bir komutan olsun senin safına geçeceğiz. Her şey ayarlanmıştır. Yeter ki sen tanrıların sana biçtikleri bu yazgıdan yüz çevirme" Yazıyordu
Bu mektup üzerine Kyros Pers aşiretlerini çağırdı. Onları Med lerden (Kürt) kurtulup özgürlüklerine kavuşabileceklerine ikna etti. Tanrının kendisini bu işin dünya'ya gönderdiğini söyledi.
Kyros önderliğinde Pers'ler savaş hazırlıklarına girişip, bir ordu hazırladılar. Bu ordu harekete geçince Astyages bunları yok etmek için, büyük acılar yaşattığı Harpagos komutasında Med (Kürt) ordusunu yolladı. İki ordu karşılaştıklarında, Med'lerin (Kürt) önemli bir kısmı Kyros ordusuna katıldı, komploya katılmayan bazı askerler savaşarak öldüler, kimileri de savaş meydanında ardına bakmadan kaçtı. Med ordusu tam bir bozguna uğramıştı. Durumu haber alan Astyages, ilk önce kendisini aldattığı Kahinlerin hepsini kazığa vurdurttu. Sonra kalanlardan bir ordu oluşturup, yeniden Pers ordusu ile savaşa tutuştu. Savaşta yenilip Kyros'a esir düştü. Esir düşmüş Astyagesi Harpagos'un yanına getirdiler. Harpagos Astyages'in ona çektirdiklerini anlatıp, içinde yıllardır biriktirdiklerini kustu. Yıllardır bu günü bekliyordu.
Astyages'e alaycı bir tavırla." Daha dün Kral'ken köle olmak nasıl bir şey" Diye sordu.
Astyages Harpagos'a bakıp acı acı güldü ve konuşmaya başladı. "Harpagos, sen insanların en aptalı ve en akılsızısın. Madem'ki bütün bu işleri sen yaptın, beni öldürüp, tacı kendi başına koyabilirdin. Öcünü almak için yaptığın bu iş sonucunda tacı bir Pers'in başına koydun. Anlamıyormusun? Tacı Pers'in başına koymakla bütün Med'leri (Kürtleri) Pers'lerin kölesi Pers'leri de Med'lere (Kürt) efendi yaptın."
Ol hikaye böyle anlatılır.
Kürtler için büyük bir trajedi ile biten bu hikayede, anlamak isteyene önemli dersler vardır. Çünkü tarih sadece dünümüz değil, bugünümüz ve aynı zaman da yarınımızdır.
165- 168 yıl hüküm sürmüş Med (Kürt) imparatorluğu bu savaşla yıkılmıştır. Kyros'un kurduğu Pers imparatorluğu Mısır'dan Güney Rusya steplerine, Yunanistan dan Kuzey batı Hindistana kadar olan coğrafyada büyük bir cihan imparatorluğu olarak yaşamış. Kurulduktan yaklaşık iki yüz yıl sonra, Büyük İskender ordusunun istilası sonucunda yıkılmıştır.
Yeni bir hikayede buluşmak dileğiyle kalın sağlıcakla.
09.11.2007
Murat Dagdelen
Muratdagdelen21@hotmail.com