0 0
Read Time:4 Minute, 5 Second

(12 yıl önce yazılan ve yayınlanan bir makale, güncel olduğunu düşünüyoruz. SŞ) / 1 Mayıs, işçinin, emekçinin bayram… İşçi sınıfının uluslararası mücadele, birlik ve dayanışma günü… 1 Mayısların tarihi kanla, emekle ve diş diş mücadelelerle yazıldı, kurumlaştı. Her şeyden önce- bilinçlerde, yüreklerde ve sıcak mücadele pratiklerinde yaşadı, yerleşti, taht kurdu; güncel mücadelede ete kemiğe büründü, süreklileşti Yüz yılı aşkın bir süredir 1 Mayıs, dünya işçi sınıfının Mücadele, Birlik ve Dayanışma Günü olarak kullanageldi; sayısız baskı, katliam, işkence ve engellemelere rağmen bu özelliklerini derinleştirerek yaşattı, sürdürdü…

1 Mayıs’ın tarihi Türkiye’de de kanla yazıldı, önce ideolojik özünü boşaltarak “Bahar Bayramı” yaptılar. Yıllarca bu saptırma ve inkârcı yaklaşımlarla idare etliler. Ancak 1970’li yıllarda görkemli 1 Mayıs kutlamaları, Cumhuriyet rejimini korkuttu. “Bahar Bayramı” saptırması boşa çıkarılmış; I Mayıs, iş­çi ve emekçi bayramı, mücadele ve birlik günü olarak gerçek kimliğine kavuşturulmuştu. İdeolojik saptırma yetmeyince, bu kez 1 Mayısı katliamlarla durdurarak önlemek istediler. 1977″de kontrgerilla, Taksini Meydanı’nı kana buladı, 35 işçinin ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına neden oldu. Hiç kuskusuz bu bir devlet katliamıydı; devlet içindeki şu veya bu kişi ya da kliğin tavrıyla açıklanamaz! Üstünden 19 yıl geçmesine rağmen 1 Mayıs katliamının failleri henüz bulunamadı, bu konuda ciddi bir soruşturma dahi yapılmadı! Neden? Nedeni çok açıktır, fail belliydi: failler, bir politikayı yerine getirmişlerdi. Bütün oklar devleti gösteriyordu.

Katliam da para etmedi, isçiler, emekçiler, devrimciler kararlıydılar, işçi, emekçi kanıyla 1 Mayıs Alanı’na dönüşen Taksim, 1978’de de gösterilere sahne oldu. 1 Mayıs’ı kararlılıkla kutlama, 1 Mayıs’ı bir hesaplaşma günü olarak algılama düşüncesi bilinçlere yerleşti, gelenekselleşti, kurumlaştı.

12 Eylül, devrimciliğe, sosyalizme, isçiye ait ne varsa, belleği, yüreği ve bilinci de dahil hepsini silip süpürmeyi önüne koymuştu. Geride tek bir iz bırakmak istemiyordu. Ortamı egemen sis­tem için dümdüz hale getirme kararındaydı. İdeolojik, politik saldırılar ve tasfiyenin yanı sıra, mücadele değerlerini ortadan kaldırmak ve yeniden gelişmesinin önüne geçmek için bir dizi yasak ve baskıcı yasa getirdiler. Bu bağlamda 1 Mayıs’ı tümden yasakladılar.

Fakat onlar, belki hukuka, devlet yönetimine hâkim olmuşlardı, ancak işçilerin, emekçilerin, devrimcilerin, yurtseverlerin yüreklerine,’bilinçlerine hâkim olamazlardı. 1 Mayıs’a sahip çıkma, 1 Mayıs’ı bir hesaplaşma günü haline getirme geleneğini biraz zayıflattılar. Ancak tümden silemediler. Öncelikle Cumhuriyet rejimine karsı gelişen ve sürekli yükselen devrimci yurtsever mücadele, Türkiye halkını da etkiledi; tasfiyeciliğe karsı direniş, parçalı, dağınık, etkisiz de olsa yavaş yavaş canlanmaya başladı. Sokaklar, meydanlar 1 Mayıs kutlamalarına sahne oldu; her yıl katılım biraz daha arttı. Ve son birkaç yıl içinde 1 Mayıs daha görkemli ve adına, şanına ve geçmişine yaraşır bir tarzda kutlanmaktadır.

Türk ve Kürt halklarının alanlarda buluşmaları, birlikte halkların kardeşliğini haykırmaları, iki halkın ortak mücadelesi, enternasyonal dayanışma açısından önemli ve mutlaka kurumsal birlikteliklere ulaştırılması gereken bir olgu. 1 Mayıs, enternasyonalist bir öze sahiptir; her türlü dar milliyetçi görüsü reddeder. Dolayısıyla 1 Mayıs’ları, halkları ortak mücadelede buluşturmada, bu buluşmanın tabanını genişletmede bir basamak olarak değerlendirmek, güncel koşulların da bir dayatmasıdır. Bu noktada Türkiye solcularına, işçilerine, emekçilerine çok daha fazla görev düşüyor.

Açık ki, özel savaş karşıtlığı içermeyen, halkların kardeşliğini somut eylem ve örgütlenme biçimlerine götürmeyen, salt kuru ve sığ bir ajitasyonla geçiştirilen bir 1 Mayıs’ın siyasal açıdan fazla anlamlı olmayacağını vurgu­lamamız gerekiyor. Bir nokta daha var: 1 Mayıs mücadele günüdür, evet. Türki­ye’de bu, egemen sistemle bir hesaplaş­ma gönü olarak algılanıyor. Bunun için taraflar bütün güçlerini ve dikkatlerini bugün için yoğunlaştırırlar. Bunun tarihsel, siyasal ve biraz da psikolojik nedenleri var. Bunların tümü anlaşılırdır. Ancak mücadeleyi yılda bir güne indir­gemek, yılın diğer günlerini daha “gevşek” bir yaklaşımla ele almak yanlıştır. Aynı zamanda bu, kendi kendini kandırmaktır. Yılın her gününü 1 Mayıslaştırmak, yılın her gününü bir hesaplaşma ve iktidar mücadelesine dönüştürmek esastır. 1 Mayıs’ları yeni atılımlar için bir başlangıç yapmak, yeni dönemdeki muharebeler dizisinin ilk muharebesi olarak algılamak, işte tutturulması gereken doğru çizgi budur.

Aslında bugün özel savaş rejimi, en zor dönemim yaşıyor. Büyük bir umutla kurulan, büyük umutlar bağlanan ANA­YOL hükümetinin durumu ortadadır. “Çözüm” için kurulduğu söylenen bu özel savaş hükümetinin kendisi bir kriz etkenidir. Özel aygıtın emekçilere ve Kürt halkına yaklaşımı da biliniyor. Yoğun sömürü, zulüm, gözyaşı, işkence ve katliamlardan başka vereceği bir şey yoktur. Bu özel savaş hükümetinin zulmüne karşı işçilerin, kamu çalışanlarının, öğrencilerin ve en son çiftçilerin kitlesel eylemleri gelişiyor. Bunlar belli ölçülerde de olsa etkili oluyorlar. Ancak zaafları var. Ortak ve merkezi bir önderlikten yoksun oluşları, en büyük zaafları oluyor. Bu, özel savaşı rahatlatıyor. Eğer merkezi bir önderlik altında, bu toplumsal muhalefet kesimleri birleştirilerek harekete geçirilirse, düşünün, hangi iktidar bu dalga karşısında dayanabilir ki?

Öte yanda devrimci yurtsever hareket ve Kürt halkı, çok yönlü mücadelesiyle özel savaş rejimini tüketiyor. Türkiye halkına barış elini uzatıyor. “Birlikte eşitlik ve özgürlüğe dayalı yeni bir dünya kuralım” diyor. Bu çağrı, yankılanmaya başladı artık. I Mayıs özel savaşa karşı ortak mücadele ve dayanışma hareketini yaratmanın yeni bir başlangıcı yapılmalı. 1 Mayıs, halkların, işçi sınıfının mücadele, birlik ve dayanışma günü olarak kutlanırsa, bu kutlayış kalıcı plat­formlara götürülebilirse anlamlıdır. Bu, sayısız içi boş laf ve gösteriden kat be kat iyidir, 1 Mayıs’a doğru yaklaşım budur!

Bijî 1 Gulanl

1 Mayıs 1996

Özgür Gündem

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter