Yıl 1800’ler, ABD’de sefalet koşullarına karşı çıkan işçi sınıfı büyük kitleler halinde grev silahına sarıldı./ 1875’e gelindiğinde 8 hafta boyunca 15 bin tekstil işçisinin grevi Amerika’ya yayıldı. Aynı yıl Pennsylvania maden işçilerinin 7 ay süren grevi gerçekleşti. Git gide 8 saatlik iş günü talebi için mücadele öne çıkıyordu.
1886’da 350 bin işçinin katıldığı Mayıs grevleri gerçekleşti. On binlerce grevci işçinin Şikago sokaklarını dolduran 1 Mayıs gösterileri kanla bastırıldı. 3 Mayıs’ta Mc.Cormisck fabrikasında grev kırıcılarının protesto edilmesi sırasında polisin işçilere ateş açması sonucu ölenler ve yaralananlar oldu. Ertesi gün harekete geçen sendikalar, polisin saldırganlığını protesto etmek için High-market alanında bir gösteri düzenledi. Miting alanında önce bombalar patladı, sonra işçilerin üzerine ateş açıldı İşçilerden ölenler oldu ve pek çoğu yaralandı.
Olaylara neden olduğu gerekçesiyle sekiz yazar ve sendikacı tutuklandı. Albert Person, August Speins, Adolf Fischer, George Engel ölüm cezasına çaptırıldı ve işçilere gözdağı vermek için 11 Kasım’da idam edildiler.
1888’de Amerikan İşçi Federasyonu 1 Mayıs şehitlerinin anısını yaşatmak ve 8 saatlik iş günü kabul edilinceye değin her yılın 1 Mayıs’ında grev yapılması kararı aldı. Belçika, Almanya, İngiltere ve Fransa’daki işçi sendikaları da karara katılacaklarını ilan ettiler. 1 Mayıs şehitlerinin anısına ve Amerikan işçileriyle dayanışmak için tüm Avrupa’ya yayılan grev ve gösteriler düzenlendi. Grev dalgası kapitalist gelişmenin ilerlemekte olduğu belli başlı bütün ülkelerde daha sonraki yıllarda da devam etti, işçi sınıfı böylece bir uluslararası dayanışma örneği yarattı. 2.Enternasyonal’in kararıyla 1 Mayıs işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü, emek bayramı olarak tarihe geçti.
1890’dan itibaren 1 Mayıs bütün ülkelerde işçiler ve emekçiler tarafından bir mücadele günü olarak kutlana geldi.
Türkiye’de 1 Mayıs
Türkiye topraklarında ilk 1 Mayıs eylemi,1905 yılında İzmir’de kutlandı. Daha sonrasında 1911 yılında Selanik’te yapıldığı biliniyor. İstanbul’daki ilk kutlama ise, 1920’de işgal altında gerçekleşti. Binlerce işçinin katıldığı kutlamada, Karaköy’den Haliç’e yürüyen işçiler, hem 1 Mayıs’ı kutlamış hem de işgal güçlerine karşı mesaj vermişti. İstanbul’da, 1925 yılına kadar büyük katılımlarla kutlanan 1 Mayıs, aynı yıl çıkarılan ‘Takriri Sükûn Yasası’ ile yasaklandı.
Türkiye’de 1 Mayıs, 1960’lara gelindiğinde yine çıkarılan bir yasayla bu kez ‘Bahar Bayramı’ olarak ilan edildi. Ancak bu tarihten sonraki ilk kitlesel eylem, DİSK öncülüğünde 1976 yılında gerçekleştirildi. 1977 yılında DİSK öncülüğünde Taksim’de yapılan mitinge ise saldıran kontrgerilla 37 işçiyi katletti. 500 bin kişinin katıldığı ’77 1 Mayıs’ında 37 işçi ve emekçinin kanını döken bu faşist güçler hala yargılanmış değiller.
12 Eylül karşı devrimi ile siyasi partiler fesih edilmiş ve bütün sendikalar kapatılmıştı. Daha sonra yavaş yavaş ayaklarının üzerine kalkmaya başlayan siyasi güçler ve sendikalar bu seferde, 1989’da Taksim’e çıkmak istemiş ama Taksim’e çıkmak isteyen işçilere saldırı olmuş ve bu saldırı sonucunda Mehmet Akif Dalcı adlı işçi öldürülmüştür. 1 Mayıs alanlarında kan ve can bedeli verilen mücadeleyi zor yoluyla bastırmaya çalışan burjuvazi, yine kan dökmeye devam edecekti. Keza,1996 yılında 150 bin kişilik bir kitle Kadıköy’de toplandı. Sabahın ilk saatlerinde toplanan kitleye saldıran polis Hasan Albayrak ve Dursun Odabaşı adlı işçileri katletti. Miting bitimi sırasında saldırı sürmüş ve o saldırı da ise Levent Yalçın katledilmişti. O gün ise 1 Mayıs’ta gözaltına alındıktan sonra işkence gören Akın Rençber adlı bir eylemci dört gün sonra işkence altında katledildi.
Ve yıl 2007. Fiili Taksim çıkışı. ” ’77, ’89, ’96, 1 Mayıs’ında şehit düşen işçileri anmak için Taksim’de 1 Mayıs kutlanmak istendi. Taksim ve çevresini tutan çevik kuvvet amirliği o gün İstanbullu emekçilere hayatı zindan etmek istemiş, işçi ve emekçilere 25 noktadan saldırmıştır. İşçi ve emekçilerin ısrarlı ve inatçı duruşu sayesinde, bu saldırı ve engellemeler boşa çıkarılmıştır. Bütün engellemelere karşın emekçiler Taksim’e çıkmıştır. Fiili olarak ta Taksim engeli yarılmıştır.
Şimdi ise 2008 1 Mayıs hazırlıkları var. Sermaye düzeni ve onun emir eri AKP hükümeti 1 Mayıs’ı emekçilere yine yasaklamak istemektedir. Tabii ki bu yasak ve engellemeler geçen sene fiili olarak parçalandığı için, emekçiler bu kazanım sonucu meşru bir 1 Mayıs coşkusu ile yine Taksim’de olacak. “Ayakların başları yönettiği, 1 Mayıs’ta yine emekçiler Taksim’e akacak”. Hem de sınıf bilincinin eylem iradesine dönüştüğü ve de başların ayakları yönettiği bir özveriyle, siyasallaşan “ayak takımının” yani işçi sınıfının öfkesiyle, 1 Mayıs’ın tüm kızıllığıyla alanları kızıla boyamak için haydi 1 Mayıs’ta Taksim’e, alanlara!
1 Mayıs Marşı
Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat filizlenir bizde ve ülkelerde
1 Mayıs, 1 Mayıs!
İşçinin emekçinin bayramı
Devrimin kanlı yolunda
İlerleyen halkların bayramı!
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarında
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarında
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir
1 Mayıs, 1 Mayıs!
İşçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda
İlerleyen halkların bayramı!
Vermeyin insana izin, kanması ve susması için
Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler
1 Mayıs, 1 Mayıs!
İşçinin emekçinin bayramı
Devrimin kanlı yolunda
İlerleyen halkların bayramı!
Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
Gün gelir, gün gelir, zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda bir kâğıt gibi erir gider