0 0
Read Time:14 Minute, 40 Second

Türkiye’de 1 Mayıs kutlamalarının kökleri 20. yüzyıl başlarına dayanmaktadır. / Osmanlı İmparatorluğu zamanında, II. Meşrutiyet’in (1908 yılında) ilanıyla işçi hareketlerinde önemli gelişmeler yaşandı.

Ardı ardına yaşanan grevler işçi sınıfının haklarını almadaki kararlığını gösteriyordu. İşçiler yeni örgütlenmelerle bir araya gelerek, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçladı.

Aynı dönemde, işçi gösteri ve yürüyüşlerinde de önemli artmalar oldu. İşçi sınıfının yaşadığı bu şekillenme sürecinin kendini en iyi ifade ettiği eylemlerden biri de 1 Mayıs kutlamalarıydı.

Yurdumuzda ilk 1 Mayıs kutlaması 1909 yılında Üsküp’te gerçekleştirildi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde işçi sınıfı farklı uluslardan meydana gelmişti. Üsküp’te yapılan bu kutlama tam da 1 Mayıs’ın anlamına yakışır bir içeriğe sahipti. Bulgar, Sırp ve Türk kökenli 100’ün üzerinde işçi, ellerinde bayraklarla yürüyüş yaptı ve taleplerini haykırdı. Aynı gün Bulgar sosyal demokratları, Selanik’te bildiri dağıtarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yaşayanlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasını, işçilerin temel haklarını düzenleyecek yasaların çıkarılmasını ve grev mevzuatının genişletilmesini istedi.

1 Mayıs İşçi Bayramı, 1909’dan itibaren İstanbul’da, Selanik’te, Üsküp’te ve birçok büyük kentte, bütün engellemelere ve yasaklamalara rağmen kutlanmaya başlandı.

1910’da 1 Mayıs, başta Selanik olmak üzere birkaç Rumeli kentinde kutlandı. Selanik’teki gösteriler değişik sosyalist ve işçi örgütlenmeleri önderliğiyle yapıldı.

1911’de yapılan 1 Mayıs gösterileri, döneminin en yaygın ve en kitlesel kutlamaları oldu. Kutlamalar Üsküp, Selanik, İstanbul, Edirne ve bazı Trakya şehirlerinde yapıldı. Selanik’te yapılan miting tam bir enternasyonal görünüme sahipti. Mitinge 14’ten fazla sendika ve Yahudi, Bulgar, Yunan ve Türk kökenli 2000’in üzerinde işçi katıldı. Kutlamalar dört ayrı dilden yapıldı. Aynı gün, yük arabası sürücüleri, mavnacılar ve liman işçileri iş bıraktı.

1912’de 1 Mayıs, Selanik ve İstanbul’da kutlandı. İstanbul’daki kutlama, Dersaadet Tecebbuat-ı İçtimaiye Cemiyeti-İstanbul Toplumsal İncelemeler Derneği ve ona bağlı işçi dernekleri aracılığıyla, Belvü Bahçesi’nde yapılan toplantıyla gerçekleştirildi. Selanik’te ise 7000’in üzerinde işçi iş bıraktı, çeşitli konuşmalar yapıldı. İşçilerin bir parkta toplanmaya başlaması üzerine, güvenlik güçleri harekete geçti. İşçilerin toplantı yapması engellendi.

1. Dünya Savaşı’nın yaklaştığı bu dönemde işçi hareketi üzerindeki baskılar arttı. 1913 ve 1914 yıllarında 1 Mayıs kutlamalarının engellenmesi üzerine, gösteriler yapılamadı.

1. Dünya Savaşı yılları boyunca (1914-1918) 1 Mayıs kutlamaları gerçekleştirilemedi.

Mütareke (ateşkes) ve Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında işçi hareketi canlı bir örgütlenme içine girerek grev ve gösterilerle ve kurduğu silahlı çetelerle işgal güçlerine karşı koydu.

1919 yılında İzmir ve İstanbul’da binlerce kişinin katıldığı mitinglerde işgal protesto edildi.

1920 yılında özellikle Karadeniz Bölgesi’nde bir dizi işgal aleyhtarı miting düzenlendi.

1921’de 1 Mayıs işgal güçlerinin tüm yasaklamalarına rağmen Türkiye Sosyalist Fırkası (TSF) önderliğinde İstanbul’da kutlandı. Tramvay, vapur ve bazı fabrikalarda çalışan işçiler iş bıraktı. Kağıthane’de gerçekleştirilen kutlamalarda işçi marşları çalındı, 1 Mayıs’a özgü kıyafet ve aksesuarlar takıldı, işçiler birbirleriyle bayramlaştı. İşçiler o gün içki içmeyi kendilerine yasakladı.

1922’de 1 Mayıs İstanbul, Ankara ve İzmir’de kutlandı. İstanbul’da ağırlıkta sol parti ve örgütlerin oluşturduğu “1 Mayıs Komisyonu” öncülüğünde kutlamalar gerçekleştirildi. Sultanahmet Meydanı’nda toplanan işçiler Kağıthane’ye yürüdü. O yıl Ankara’da ilk 1 Mayıs kutlaması yapıldı. İmalat-ı Harbiye ve demiryolu işçileri iş bırakarak aileleriyle birlikte katıldıkları bir toplantı düzenledi. Toplantıda işgal güçleri kınanarak Mustafa Kemal’e ve kurduğu hükümete destek verildiği açıklandı.

1923’te Türkiye Cumhuriyetinin kurulması yeni bir tarihsel moment oldu.

1923’te 10 milyon nüfusun bulunduğu Türkiye’de tahmini rakamlara göre 112 bin ile 145 bin civarında işçinin olduğu varsayılmaktadır. Bu sayı o koşullarda genel nüfus içinde azımsanamayacak bir orandı.

Başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde işçi örgütleri kurulmuştu. İstanbul Umum Amele Birliği bu örgütler içinde öne en çok çıkanlardan biriydi.

1923 İzmir İktisat Kongresi’nde Türkiye’nin izleyeceği “Kalkınma Yolu” belirlendi. Bu yol kapitalizmdi. Kongrede işçi sınıfı 120-130 delegeyle temsil edildi. Kongrede işçi delegasyonunun önerisiyle 1 Mayıs’ın “Türkiye İşçilerinin Bayramı olarak kanunen kabulü” ilkesi benimsendi. Fakat bu karar uygulamaya geçirilemedi.

1923 yılında 1 Mayıs Ankara’da, İzmir ve Adapazarı’nda kutlandı. İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamaları, İstanbul Umum Amele Birliği tarafından organize edilen gösteri ve yürüyüşle gerçekleştirildi. İşçi sınıfı, Cumhuriyet hükümetine ve Enternasyonel’e kutlama mesajları yolladı. Gösteride işçilerin talepleri haykırıldı. Özellikle Mesai Kanunu’nun çıkarılması istendi. İstanbul’da ayrı bir kutlama da, Mürettibin Cemiyeti ve Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası (TİÇSF) tarafından organize edilen toplantıyla yapıldı. Toplantıda İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenen ilkelerin hayata geçirilmesi için çabaların yoğunlaştırılması kararı alındı.

Ankara ve Adapazarı’nda 1 Mayıs kutlamaları İmalat-ı Harbiye işçileri tarafından gerçekleştirildi. Fakat 1 Mayıs sonrasında TİÇSF ve bazı siyasal çevrelere yönelik tutuklama operasyonları başlatıldı.

Aralık ayında Türkiye’nin ilk işçi milletvekili Numan Usta’nın çalışmalarını yürüttüğü merkezi bir işçi örgütü olan Türkiye Umum Amele Birliği kuruldu.

1924’te 1 Mayıs kutlamaları hükümetçe yasaklandı. Yasaklamaya rağmen İstanbul’da Türkiye Umum Amele Birliği, Ankara’da İmalat-ı Harbiye işçileri yaptıkları toplantılarda 1 Mayıs’ı kutladılar.

1925’te son derece sarsıcı etkiler yaratan Şeyh Sait isyanı gerekçe gösterilerek 4 Mart’ta Takrir-i Sükun Kanunu yürürlüğe girdi. Yasayla tüm muhalefet örgütleri ve basını kapatıldı. İstiklal Mahkemeleri faaliyete geçirildi; her türlü işçi hareketi fiilen engellendi. Sadece Amele Teali Cemiyeti’nin 1 Mayıs kutlamalarına izin verildi. Cemiyet ancak 1 Mayıs’ta toplantı yapabildi. Cemiyet üyelerine yasal kovuşturmalar açıldı, bazı yöneticiler tutuklanarak İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanıp, 7 ila 15 yıl arasında cezaya çarptırıldı.

1925 yılından sonra 1 Mayıslar gizlilik içinde kutlanmaya başlandı. Her 1 Mayıs yaklaştığında tutuklama kampanyaları başlatıldı. 1 Mayıs’ı çeşitli biçimlerde kutlama girişiminde bulunan işçilere muhtelif baskılar, cezalandırmalar uygulandı. Her şeye rağmen işçi sınıfı ve emek yanlısı güçler 1 Mayısları illegal ya da örtük biçimlerde kutlamaya devam etti.

1926’da 1 Mayıs gizli olarak kutlandı. 1927 yılında Amele Teali Cemiyeti’ne belirli şartlar altında 1 Mayısı kutlama izni verildi. Cemiyetin merkezinde yapılan bayramlaşmadan sonra Kağıthane’de toplanılarak eğlenildi. Kutlamaya “izin” verilmesine rağmen 1 Mayıs’a katılan bazı işçiler cezalandırıldı, bazıları ise işten çıkarıldı. 1927 1 Mayıs’ından sonra izinli ve açık olarak kutlamalara yasak getirildi. Ve bu yasak yaklaşık 50 yıl sürdü. Aslında 1 Mayıs’ın yasaklanması, Türkiye işçi sınıfının bağımsız ve birleşik bir güç olmasını engellemeyi hedefliyordu. Egemen sınıflar, sınıftan ve sınıfın gücünden korkuyordu.

1927 yılından sonra her 1 Mayıs toplumsal muhalefetin bastırılmaya, ezilmeye veya sindirilmeye çalışıldığı bir gün oldu. Egemen sınıflar, 1 Mayıs öncesinde çeşitli muhalif yapılara ve kişilere yönelik polisiye operasyonlar düzenlemeyi adet edindi. 1 Mayıs’ın anarşi ve terörle anılmasını sağlayacak dezenformasyon faaliyetleri yürütüldü. Bu havanın yaratılması için azami gayret gösterildi. Egemenler, bu çabalarında istediği sonuçları elde etti. İşçi sınıfı saflarında bile yakın zamana kadar böylesi eğilimler etkisini gösterdi.

Her şeye rağmen, 1 Mayıs’ın örtük bir şekilde de olsa piknik yapma, kır gezileri, küçük toplulukların bir araya gelmesi, simgesel bazı şeylerin takılması, el ilanı ve bildiri dağıtılması gibi hareketlerle kutlanması geleneği sürdürüldü.

1935 yılında çıkarılan bir kanunla 1 Mayıs “Bahar ve Çiçek Bayramı”adıyla genel tatil günü olarak kabul edildi. 1935’ten 1951 yılına kadar işçilere bu güne ilişkin bir ücret ödenmezken, 1951’de çıkarılan bir yasayla 1 Mayıs’ta işçilere çalışmaksızın yarım yevmiye ödenmeye başlandı. Bu uygulama da 1956’da değiştirilip, işçilere tam ücret verildi.

1 Mayıs’ın içeriğini boşaltmayı, sıradan bir tatil gününe indirgemeyi amaçlayan bu politikalar, özünde 1930’lu yıllarda CHP’nin izlediği işçi örgütlenmelerini vesayet altına alma politikalarının bir parçasıydı.

1940’lı ve 1950’li yıllar boyunca 1 Mayısların kutlanmasının yasaklanması devam etti. 1 Mayıs öncesinde çeşitli sol, muhalif işçilere, aydınlara ve gruplara yönelik gözaltına alma ve tutuklama operasyonları sürdü. Demokrat Parti (DP) iktidara, işçi sınıfına çeşitli vaatlerde bulunarak gelse de, yine yöneldiği, baskı yaptığı ve kontrol altında tutmaya çalıştığı kesim işçi sınıfı oldu. 1940’lı ve 1950’li yıllarda da her şeye rağmen 1 Mayısların kutlanma geleneği sürdü. Bütün baskı ve tehditlere karşın gelenek yaşıyor, yaşatılıyordu.

27 Mayıs askeri harekâtından sonra, 1 Mayıs öncesinde yapılan gözaltına alma ve tutuklama operasyonlarına son verildi. Yine de 1960’lı yıllarda kitlesel ve yasal 1 Mayıs kutlamaları yapılamadı. 1 Mayıslar lokal düzeyde ve küçük gruplar tarafından kutlandı.

12 Mart askeri darbesiyle Türkiye karanlık bir döneme girdi. İşçi sınıfına ve örgütlenmelerine yoğun baskılar uygulandı. 12 Mart baskı ve şiddet rejimi, etkisini 1973 sonlarına kadar sürdürdü. Bu dönemden sonra Türkiye’de toplumsal muhalefet hızla yükseldi.

Yarım asırlık bir aradan sonra ilk açık 1 Mayıs kutlaması 1975 yılında bir salon toplantısıyla gerçekleştirildi. Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP)‘in İstanbul’da Tepebaşı Gazinosu’nda organize ettiği bu toplantı yeni bir dönemin habercisi oldu.

1 Mayıs’ın kitlesel düzeyde kutlanması ise 1976 yılında gerçekleşti. DİSK’in düzenlediği yürüyüş ve mitinge Türk-İş üyesi sendikaların yanında bağımsız sendikalar ve çeşitli demokratik kitle örgütleri katıldı. Beşiktaş’tan başlayan yürüyüş Taksim Meydanı’nda yapılan mitingle son buldu. 400 bin kişinin katıldığı bu görkemli 1 Mayıs kutlaması dosta düşmana işçi sınıfının gücünü gösterdi.

1977 1 Mayıs’ı yine DİSK’in düzenlediği yürüyüş ve mitingle kutlandı. Taksim alanını yüz binler doldurdu. 1976 1 Mayıs’ından daha yoğun bir katılımla gerçekleşen bu kutlamada Türk-İş üyesi sendikalar, bağımsız sendikalar, çeşitli demokratik kitle örgütlenmeleri yer aldı. Türkiye’nin her yerinden Taksim Meydanı’na yığınlar aktı. Kitle hareketinin doruğunu gösteren bu eylem MİT, CIA ve kontrgerilla tarafından provoke edilmeye çalışıldı. Taksim Meydanı’nı gören çeşitli mekanlarda mevzilenen kontrgerilla güçleri, kitlenin üzerine yaylım ateşi açtı. Açılan ateş ve panik yüzünden 37 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. Bu kıyımın sorumluları hiçbir zaman ortaya çıkarılmasa bile, Türkiye halkı bu karanlık güçlerin kimler olduğunu bilmektedir. 1977 tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçti. 1 Mayıs 1977 katliamı yükselen toplumsal muhalefeti boğmak, kitle hareketini parçalamak, Türkiye’yi şiddet ve kaosa sürüklemek amacıyla organize edildi. 1977’den sonra Türkiye’de siyasal kutuplaşmanın artırılmasıyla ve şiddet ve terörün belirli eller tarafından yaygınlaştırılmasıyla 12 Eylül askeri faşist darbesine hazırlık yapıldığı yıllar sonra ortaya çıkacaktı. 1 Mayıs 1977 bu anlamda kritik bir dönemeci simgeledi.

1 Mayıs 1978, bir önceki yıl çıkan olaylara rağmen hemen hemen aynı yoğunlukta kutlandı. DİSK tarafından düzenlenen yürüyüş ve mitinge yüz binler katıldı. Taksim alanında yığınlar “Yaşasın 1 Mayıs” sloganı atarken, 1 Mayıs 1977 katliamını lanetledi.

1 Mayıs 1979, İstanbul’da Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından yasaklandı ve sokağa çıkma yasağı konuldu. Türkiye çapında büyük kutlama İzmir Konak Meydanı’nda yapıldı. Mitinge, DİSK ve Türk-İş üyesi sendikalar, bağımsız sendikalar ve çeşitli meslek ve kitle örgütlenmeleri yığınsal bir şekilde katıldı. Konak Meydanı tarihi bir gün yaşadı. İstanbul’da sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen çeşitli siyasi parti üyeleri ve sendikacılar 1 Mayıs’ın meşruluğunu göstermek için sokağa çıktı. Yüzlerce kişi bu meşru eylemden dolayı gözaltına alındı.

1 Mayıs 1980, İstanbul ve İzmir’de yasaklandı. DİSK ve Türk-İş’e üye bazı sendikalar 30 Nisan’da yasaklamayı protesto eylemleri yaptı. 1 Mayıs günü İstanbul ve İzmir’de izinsiz gösteriler yapıldı. DİSK, 1 Mayısı sıkıyönetimin bulunmadığı Mersin’de kutladı.

12 Eylül 1980 faşist darbesiyle Türkiye karanlığın, şiddetin ve korkunun egemen olduğu bir döneme girdi. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm toplumsal muhalefet güçleri ezilmek ve bastırılmak istendi. DİSK kapatıldı, Türk-İş’in faaliyetlerine önemli kısıtlamalar getirildi. Binlerce işçi önderi, sendikacı gözaltına alınıp, işkenceden geçirilerek tutuklandı. 1 Mayıs kutlamalarına yasak getirilerek, 1 Mayıs’ın tatil günü olması kaldırıldı. İşçi sınıfının bayramı, birlik, mücadele, dayanışma günü olan 1 Mayıs “yasadışı” bir olay gibi gösterilmeye, bu yönde yoğun anti-propagandalar yapılmaya başlandı.

12 Eylül rejimi suskun, tepkisiz, itaatkar bir toplum ve işçi sınıfı yaratmak istiyordu. Rejimin 1 Mayıs’a yaklaşımı, bir anlamda işçi ve emekçi güçlerin mücadele ve örgütlenmelerine yaklaşımını ortaya koymaktaydı.

Ülkede karanlığın devam etmesi, başta işçi sınıfının susturulmasıyla başarılabilirdi. Ama bu, eşyanın tabiatına aykırıydı, 12 Eylül darbesinden ağır yaralar alan işçi sınıfının toparlanması, yavaş da olsa, 1980’li yılların ortalarından sonra gerçekleşti. 12 Eylül rejiminin bütün şiddet ve baskı politikalarına rağmen, işçi sınıfı 1 Mayısları kutlama geleneğini sürdürdü.

1 Mayıslarda işyerlerinde bayramlaşmalar, kısa süreli iş bırakmalar görüldü. İşçiler simgesel işaretler takarak 1 Mayısları selamladı. Yapılan piknik ve kır gezilerinde 1 Mayısların önemi ve anlamı anlatıldı ve tartışıldı. 1 Mayıs kutlamaları karanlıkta yakılan kıvılcımlar oldu. Kıvılcımların aleve dönüşmesi de uzun sürmeyecekti.

1 Mayıs 1987’de 1 Mayıs alanı olarak anılan Taksim Meydanı’na çıkmak için binlerce kişi İstiklal Caddesi’nde bir araya gelerek yasal olmayan gösteri yürüyüşü yaptı. Onlarca kişi gözaltına alındı. Göstericiler meşru haklarını kullanıyorlardı. 12 Eylül rejiminin korku duvarı meşru olarak ve fiilen yıkılıyordu.

1 Mayıs 1988’de de benzer bir gösteri yürüyüşü yapıldı. 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanmasına karşın yine binlerce kişi inatla Taksim Meydanı’na çıkmaya çalıştı. Geniş gözaltına alma operasyonları yapıldı.

1989 1 Mayıs’ı İstanbul’da yasal olmayan bir gösteriyle binlerce kişinin katılımıyla kutlandı. Değişik kollardan Taksim Meydanı’na çıkılmaya çalışıldı. Bu meşru eylem sonucunda yer yer çatışmalar çıktı. Polisin açtığı ateşle bir işçi öldü, çok sayıda kişi yaralandı. Geniş gözaltına alma operasyonları yapıldı. Uzun zaman 1 Mayıs’a mesafeli yaklaşan Hak-İş kendi tarihinde ilk defa 1 Mayıs’ı kutladı.

1990 1 Mayıs’ı da İstanbul’da izinsiz bir şekilde kutlandı. Binler “Yaşasın 1 Mayıs” sloganlarıyla Taksim Meydanı’na girmeye çalıştı. Yer yer çatışmalar çıktı. Polisin açtığı ateş sonucu bir kişi yaralanarak felç oldu, onlarca kişi yaralandı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. Hak-İş 1 Mayıs dolayısıyla bir bildiri yayımladı.

1991 yılında İstanbul Saraçhane’de bir gösteri yapıldı. Türk-İş dokuz ilde ve genel merkezinde 1 Mayıs dolayısıyla salon toplantıları yaptı. Hak-İş 1 Mayıs’ta Ankara’da bir panel düzenledi.

1992’de 1 Mayıs İstanbul Gaziosmanpaşa’da yasal bir mitingle kutlandı. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş “1 Mayıs güç birliği ortak bildirisi”ni yayımladı.

1993 1 Mayıs’ı, çeşitli biçimlerde kutlandı. Türk-İş 1 Mayıs’ı İstanbul Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yaptığı yürüyüş ve mitingle kutlarken, DİSK ise Pendik’te yaptığı mitingle kutladı. Hak-İş Taksim Meydanı’na çelenk koydu. Mitinglerde on binlerce kişi alanları doldurdu.

1994 1 Mayıs’ı, içinde Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve Kamu Çalışanları Sendikası Platformu’nun yer aldığı Demokrasi Platformu tarafından İstanbul’da Abide-i Hürriyet Meydanı’nda kutlandı. Alan on binlerce işçi tarafından dolduruldu. Ayrıca Türkiye’nin değişik yerlerinde (Ankara, İzmir, Kayseri, Bursa, Samsun ve Antalya’da) kutlamalar yapıldı. 1 Mayıs kutlamaları, farklı sendikal örgütlerin bütün görüş ayrılıklarına ve farklı sendikal politikalarına rağmen, işçi sınıfının birliğini ve gücünü göstermesi açısından önem taşıdı. 1 Mayısı artık reddetmek mümkün değildi. Hak-İş ve Türk-İş gibi bürokratik ve korparatist yapılar 1 Mayıslara katılmak zorunda kaldı. Uzun süre devam eden 1 Mayıs’a mesafeli yaklaşımlar böylece aşıldı. 1 Mayıs’ın anlamına yakışır tarzda kutlamalar, işçi sınıfının genelini kapsayan bir içerik kazandı. 1 Mayıs konusunda varolan önyargılar hızla aşılmaya başlandı.

1995 1 Mayıs’ı yine Demokrasi Platformu’nun organizasyonuyla İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara’da kutlandı. Hak-İş 1994 1 Mayıs’ına devrimci yapılardan duyduğu “rahatsızlık” sonucu katılmadı. Türkiye’nin dört bir yanında on binler 1 Mayıs’ı büyük bir coşkuyla karşıladı.

1996 1 Mayıs’ı Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından Kadıköy’de kutlanıldı. On binlerce kişinin katıldığı kutlamalarda olaylar çıktı. Üç işçi polis kurşunuyla öldü, onlarca kişi yaralandı. Geniş gözaltına alma operasyonu yapıldı.

1997 1 Mayıs’ı Türk-İş, DİSK ve KESK tarafından Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda kutlandı. Önceki yıl yaşanan olaylar sonucu katılımda belirli oranda azalma olsa da, yine de binlerce kişi alanlarda toplandı.

1998 1 Mayıs’ı Türk-İş, DİSK, KESK, Hak-İş organizasyonuyla Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda kutlandı. Ayrıca Ankara, İzmir ve Türkiye’nin diğer illerinde 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Alanları on binler doldurdu.

1999 1 Mayıs’ı DİSK ve KESK tarafından İstanbul’da Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yürüyüş ve gösteriyle kutlandı. Türk-İş ve Hak-İş ise 1 Mayıs’ı salonlarda kutladı.

Yeni bin yılın başında ise 1 Mayıs DİSK, Hak-İş, KESK, Türk-İş tarafından İstanbul Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yapılan yürüyüş ve gösteriyle kutlandı. Ayrıca Ankara, İzmir ve diğer illerde de 1 Mayıs kutlamaları yapıldı.

2000 1 Mayıs’ı “küresel saldırıya karşı gücümüz birliğimiz” sloganıyla tüm Türkiye’de kutlandı. Türk-İş, DİSK, KESK, Hak-İş’in organizasyonuyla İstanbul Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yapılan 1 Mayıs’a 10 binlerce kişi katıldı. Yurdun birçok merkezinde yapılan 1 Mayıs gösterilerine toplamda 200 bin kişi katıldı. IMF, Dünya Bankası, DTÖ protesto edildi.

2001 1 Mayıs’ı 44 ilde gerçekleştirildi. Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’in organize ettiği İstanbul’daki Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yapılan gösteriye 80 bin kişi katıldı. Kitleler IMF politikaları, yolsuzluklar, F tipi cezaevleri protesto etti.

2002 1 Mayıs’ı başta Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı olmak üzere tüm Türkiye’de kutlandı. 2002 1 Mayıs’ına 100 binlerce kişi katıldı. İzmir’deki 1 Mayıs’a 50 bin kişi iştirak etti. Adana’da son yılların en büyük kitlesel gösterisi yapıldı. Ayrıca başta Samsun, Sivas Divriği, Antakya, Bolu, Trabzon, Lüleburgaz ve Hopa’da renkli ve coşkulu 1 Mayıs kutlamaları gerçekleştirildi.

Kitleler IMF politikalarına ve programlarına karşı yoğun tepki gösterdi. Krizin yıkımını yaşayan işçiler, özellikle IMF ve Dünya Bankası karşıtı sloganlarla alanları doldurdu.

2003 1 Mayıs’ı yine Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda kutlandı. 1 Mayıs Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve KESK’in organizasyonuyla gerçekleştirildi. 1 Mayıs kutlamalarına 100 bin kişi katıldı. 1 Mayıs gösterisi, savaş karşıtı bir mahiyete büründü. Ayrıca yurdun değişik illerinde de 1 Mayıs gösterileri yapıldı. ABD emperyalizmi lanetlendi.

2004 1 Mayıs gösterileri başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere 50’ye yakın merkezde yapıldı. Sendikalar İstanbul’da iki ayrı alanda 1 Mayıs’ı kutladı. Türk-İş, Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda, DİSK, KESK, TTB, TMMOB ise Saraçhane Meydanı’nda 1 Mayıs gösterilerini organize etti. Abide-i Hürriyet Meydanı’ndaki kutlamaya 25 bin kişi katıldı. Saraçhane’deki daha geniş katılımlı gerçekleşti. Ama 1 Mayıs’ın iki ayrı meydanda kutlanması, gerekçesi ne olursa olsun işçi sınıfının birliğini ve ortak duruşunu zedeledi. 1 Mayıs’ın ruhuna yakışmayan bir tavır oldu.

2005 1 Mayıs’ı Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’in önderliğinde Kadıköy’de kutlandı. Ayrıca 46 ilde 1 Mayıs gösterileri yapıldı. Bu gösterilere tahminen 200 bin kişi katıldı. Kadıköy’deki 1 Mayıs kutlamalarına 60 bin kişi iştirak etti. Sendika üyesi işçilerin gösterilere katılımı az oldu.

2006 1 Mayıs’ı 40’tan fazla merkezde kutlandı. Sosyal güvenlik ve sağlıkla ilgili yasaların meclisten geçirilmesi protesto edildi.

DİSK ve KESK’in organizasyonuyla Kadıköy’de gerçekleşen mitinge 40 bin kişi katıldı. Türk-İş Ankara merkezli kutlamalar yaptı. Türkiye çapında yapılan gösterilere 10 binlerce kişi iştirak etti.

2007 1 Mayısı’nın, 1977 katliamının 30’uncu yılı olmasından dolayı, hedefi Taksim’di. Taksim İstanbul’da fiili bir sıkıyönetim uygulanmasına rağmen 1 Mayıs alanına dönüştü. “İşte Taksim, işte 1 Mayıs” sloganlarıyla alanı dolduran işçiler ve devrimciler bir irade ortaya koyarak Taksim’i kazandı. 2007 1 Mayıs’ı Taksim’in kazanılmasıyla ve onlarca ilde 100 binlerin katılımıyla kutlandı. 2007 1 Mayıs’ı son yılların en muazzam 1 Mayıs’ı oldu. Telekom’lar ve Novamend’ler Taksim’in açtığı yoldan yürüdü.

2008 1 Mayıs’ında hedef yine Taksim. Hedef 1 Mayıs alanı. 2008 1 Mayıs’ı 1 Mayıs alanında kutlanacak. Sermayenin topyekun saldırısına: Sosyal yıkım yasalarına, sağlığın özelleştirilmesine, kıdem ve ihbar tazminatının gaspına, asgari ücretin bölgeselleştirilerek işlevsizleştirilmesine, işçi sınıfını atomize edecek yeni personel yasasına, gericiliğe ve şovenizme karşı Taksim, sınıfın ayağa kalkışını simgeleyecektir. Telekom greviyle 14 Mart’ta yükselen sınıf mücadelesi Taksim’de taçlanacaktır.

Taksim; şehitlerimize, geleceğimize ve çocuklarımıza sözümüzdür. Taksim 1 Mayıs alanıdır. Taksim inat, kararlılık ve dirençtir. Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın işçilerin birliği.

www.kizilbayrak.net

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter