KCK Yürütme Konseyi Başkanı Mustafa Karasu, yeniozgurpolitika.com sitesinde yeralan 16 Mayıs tarihli yazısında 1 Haziran mitingine ilişkin şunları söylüyordu:
“1 Haziran’da Kadıköy’de yapılacak miting Türkiye tarihinin en işlevli mitingi olacaktır. Bu miting kadar toplumsal ve siyasal sonucu önemli olacak başka bir miting şimdiye kadar gerçekleşmemiştir. Kadıköy mitingi güçlü geçerse tarih değiştiren bir miting olarak tarihe geçecektir. Türkiye’de sorunlarda öncelik ilk defa bu kadar isabetli yapılmıştır. Kördüğümün ucundan yakalanmıştır. Türkiye’nin kördüğüm olmuş tüm sorunları, Kürt sorununu çözmeyle bir bir çözülecektir. Bırakalım sorunların çözümünü, Türkiye her alanda birkaç kat daha fazla güce kavuşacaktır. Kürt sorununun demokratik çözümü ve adil bir barış Türkiye’ye sihirli bir değnek değmiş gibi çok olumlu gelişmeler yaratacaktır.”
Karasu’nun başta Kürt sorunu olmak üzere önemli toplumsal-siyasal değişimleri sağlayabilecek bir işlev yüklediği, “sihirli bir değnek” olarak gördüğü 1 Haziran mitingi nihayet gerçekleşti. Fakat bu miting siyasal planda en ufak bir sarsıntı dahi yaratmadı. Kürt halkının geçmiş kitlesel eylemleri yanında sönük kelimesinin dahi yetersiz kaldığı bir darlık ve zayıflık taşıdı. Her şeye rağmen olumlu olarak görülüp değerlendirilebilecek bir işaret vardıysa, bu da mitinge yüklenen beklentiler ve hayallerin gölgesinde kaybolup gitti. Büyük umutlar ve heyecanlarla ülkenin dört bir yanından Kadıköy’e akan Kürt yoksul emekçileri, miting bittiğinde büyük bir hayal kırıklığıyla evlerinin yolunu tuttular.
Oysa, mitingin düzenleyicisi olan, “Türkiye Barış Meclisi” çatısı altında kendilerini ifade eden liberal aydınların keyfi yerindeydi. Çünkü, Kürt halkının kitlesel gücünü peşin peşin arkasına almanın rahatlığıyla, ülke düzeyinde politika yapma imkanını elde etmişlerdi. Miting öncesinde olduğu gibi, miting boyunca da bu imkanı iyi bir biçimde kullandılar. Zira, herşey başından sonuna kadar istedikleri siyasi çerçeve içinde kaldı. “Emekçi çözümü” adına mitinge destek verenlerin kırmızı şapkaları gibi ufak tefek sorunlar ile birlikte miting sonrasında Kürt gençliğinin “artık yeter bu maskaralık, kimi kandırıyorsunuz” dercesine kendi sloganlarını ve enerjisini dışavurması dışında pek bir sorun yaşanmadı. Diğer taraftan Kürt gençliğinin militan bir ruhla ortaya koyduğu inisiyatif de, yaratılmaya çalışılan siyasi mizansenin dışında kaldığı için pek önemsenmedi.
İşte bundan dolayıdır ki, miting sonrasında hala miting öncesindeki şevkle bahsedebilme yüzsüzlüğünü de sadece onlar gösterebildiler. Mitingin büyük bir başarıyla gerçekleştirildiğini tekrarlayıp güzellemelere devam ettiler. Doğrusu, kendileri açısından başarılı bir eylem gerçekleştirdiklerine şüphe yok. Siyasal mücadele arenasında bir hiçken birden bire kendilerini başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin tüm temel sorunlarını çözeceğine dair anlam yüklenen bir siyasi eylemin önderi pozisyonunda bulup, sonra da istedikleri gibi ağrısız sancısız eylemi başarıyla tamamlamış olmalarından dolayı övünmeleri haklarıdır.
Fakat böylelikle, liberal projelerine dolgu malzemesi olarak kullanmaya çalıştıkları Kürt halkı nezdinde büyük bir itibar kaybı da yaşamışlardır. Kürt halkı her ne olursa olsun sabrını sonuna kadar koruyarak TBM’nin dar eylem çerçevesine kendisini uydurmaya zorlamış ve kendisine verilen görevi yerine getirmiştir. Ama miting süresince, halka giydirilmiş siyasi giysinin ne denli iğreti ve yabancı durduğu da çarpıcı biçimde görülmüştür. Kürt halkı, iyi niyetlerle bu elbiseyi zoraki de olsa taşımış, mitingin bitmesiyle de üzerinden atıp gitmiştir.
Sonuç olarak, gerek düzenleyicilerin gerekse de Kürt hareketi temsilcilerinin kendisine yüklediği büyük anlam ve misyonun tersine, ortaya çıkan manzarasıyla eylem gerçekte bir fiyasko örneğidir. Bu haliyle değil tarihe kaydedilmek yaşamakta olduğumuz döneme bile kaydedilemeyecek, kısa süre içinde unutulup gidecektir. Halklar tarihi ancak zorlu militan mücadeleleriyle yazabilir ve değiştirebilirler. Tarihe geçeceği önden duyurulan mitingin kendi olumsuz örneği üzerinden kanıtladığı da gerçekte bu olmuştur.
(Sosyalizm için Kızıl Bayrak, Sayı: 2008/23, 6 Haziran 2008)