0 0
Read Time:4 Minute, 50 Second

Çürüyen rejim temizlik operasyonuna yenilerini katıyor. Devam eden it dalaşı sonucunda düzen klikleri arasındaki çatlaklıklar büyüyor. Rejim krizi çıkışsızlığını neo-liberal politikaların hükümet cephesinde görünen yüzü AKP eliyle ortaya koyuyor. Ordu (sözde halkın çok güven duyduğu o ordu ) içinden emekli güçlerinde başını çektiği kişilerde bu operasyonlar içerisinde gözaltına alınmış bulunmakta.

Operasyonun adı ‘‘Ergenekon’’. Bu operasyon içinde kimler yok ki! Üstüne üstlük devlet bu Ergenekoncuları kendi eliyle koymuş gibi nasıl da tek tek toplayabiliyor. Ergenekon operasyonunu gerçekleştiren devlet, bu kontrgerilla örgütlenmesini sanki bilmiyormuş gibi, toplumu manipüle etmeye çalışıyor.

Bundan kaç yıl öncesine yani gerisin geri gidelim. Sermaye devleti önceki dönemlerde Kürdistan’da gelişen ve güçlenen bir hareket olan PKK’ye karşı Hizbullah terör örgütünü yaratmıştı. Hizbullah Kürt illerinde örgütlenmeye başlamış, Kürt işçi ve emekçileri içerisinde PKK’ye karşı faaliyete geçmişti. Komünist kâfirler diyerek, Kürt emekçilerinin çok küçük bir kesiminin arasına sızmış, yeri geldiğinde de vurup-katletmiştir. Hatta Kürt yurtseverleri içerisinde öne çıkmış bazı aydınları da kaçırıp öldürmüş ve gizlice gömmüşlerdir. Peki devlet ne mi yapmıştı Hizbullah’a? Baktı ki, Hizbullah büyüyor ve zamanla devletin otoritesini tanımıyor, fazlalık olmaya başlıyor hemen iplerini çekmişti. Devlet,kimi illerde Hizbullah operasyonu düzenlemiş ve birçok kişiyi kendi eliyle koymuş gibi yakalamıştı. Şimdi de devlet ‘Ergenekon çetesi’, ‘Ergenekon terör örgütü’ yaftalarıyla yeni bir operasyon düzenlemekte. Ve sanki bu Ergenekoncularla hiç alakaları yokmuş gibi şaşalıyorlar.

Yine bundan kaç yıl önce Susurluk kazası ile açığa çıkan kontrgerilla örgütlenmesi içerisinde devletin bütün pislikleri ortaya saçılmıştı. Ordu, Mafya ve siyasetçilerin içinde bulunduğu bu, katil şebeke güruhunun şimdi yeni versiyonu Ergenekon oldu.                                

İlk operasyonda alınanlar arasından biri Veli Küçük: Ordunun en üst kademesinden gelmiş ve Büyükanıt ile her daim dirsek temasında bulunmuş bir kişidir.

Diğeri ise Kemal Kerinçsiz; ırkçı, şoven histerinin legal örgütçülüğünü yapmış, Hrant Dink’in katledilmesinde başat rol oynayan 301. maddenin ısrarlı savunucusu ve de tetikleyeni olmuştur. Orhan Pamuk ve başka yazarların mahkeme kapılarını bekleyen ve ırkçı eylemlerin örgütleyicisi, yine Kerinçsiz’dir.

Operasyonda tutuklanan diğer ve benzeri şahıslar da bilindik kişilerdir. Fazla söze hacet yok. Devletin kendi içinde yaşadığı klik çatışmasını oturtmaya çalıştığı ve bu nedenle de kendi içinde tasfiye ve temizliğe girdiği gün gibi ortada.

Operasyon Türkiye’deki siyasal gündemin önemli ‘an’larında yeniden hortluyor ve yeni kişilerin yeniden gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla devam ediyor. Ekonomik kriz derinleşiyor, devlet kendini yeniden yapılandırma arayışlarına giriyor. Çubuğu yine Ergenekon olaylarına büküyor. Ergenekon filmine yeni bölümler ekleniyor. Karşı devrimci Doğu Perinçek, İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu üçlüsünün gözaltına alınması ve Doğu Perinçek’in tutuklanmasıyla tekrardan işe koyuluyorlar. Sırasıyla Jandarma Genel Komutanlığı’ndan emekli olan Şener Eruygur, Osman Gürbüz ve ATO başkanı Sinan Aygün katılıyor bunların arasına.

Osman Gürbüz’ün elinden damlayan kanın haddi hesabı yok! Suç listesinde uyuşturucudan eşini yaralamaya, öğrenci yurdunda kalan bir kadına tecavüzden Susurluk’a kadar yok yok! Dikkat edin bu şahısların neredeyse hepsi işçi ve emekçi kitleler tarafından tanınmaktalar. Ne gariptir ki bu şahıslardan bazıları ordu mensubu. Siyasi Parti başkanı ve üniversitelerde ırkçı faşist kafatasçı fikri yayan anti-demokratik zihniyetin, bir rektörü de var. Daha son haftalara kadar, periyodik olarak çıktığı bir kanalda “Genç Bakış” programında Türkiye’deki genç nesillere yine nasihat vermeye çalışıyordu Sinan Aygün. Bu arada Sinan Aygün bir hafta tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

ABD güdümlü yürütülen bu operasyonlar içerisinde bulunan bu kişilerin çoğu “Cumhuriyet Mitingleri”nin örgütlenmesi içerisinde yer almış, hatta bu mitingleri organize etmişlerdir. Bir dönem ise bu mitingleri kullanarak gündemde etkin bir politik malzeme de yaratmışlardı. O günün burjuva basını bile bu Ergenekoncuları sür manşet haber olarak veriyordu. Yere, göğe sığdıramıyorlardı onları. Ne oldu da şimdi tu kaka etmeye başladılar. Ordu ve burjuva medya nasıl oldu da hem fikir oldular bu operasyonda. Bu operasyonlara karşı en son olarak gerçekleşen Cumhuriyet Mitingi ise sönük geçti. Mitinge katılım önceki mitinglere kıyasla çok küçük bir kitle tarafından gerçekleştirildi. ‘‘Darbe yapılacaktı’’ diyen ordu darbe yaptı.

Sermayenin ortak çıkarlar eksenine dayanan bu temizlik operasyonu daha süreceğe benziyor. Süreç kızgınlaşıyor. Fakat burada görülmesi gereken bir şeyde var. ABD emperyalistleri Türkiye ile ilgili yaptığı bir açıklamasında AKP hükümetini istedikleri türden bir parti modeline uygun hareket etmekle takdir etmişlerdi. Hatta bir ayağı Kemalist, bir ayağı dinci, bir ayağı Kürt işçi ve emekçileri içerisinde de oy almasıyla da AKP Hükümetinin oturmaya başladığı görüşündeler. Yani anlayacağınız AKP, ABD ve sermaye cephesinin istediği bir siyasi rotayı tutturmaya başladığını gösteriyor. Bu da her iki tarafın sınıf çıkarlarına daha iyi hizmet edeceğinin göstergesi ise, o zaman da burjuva sınıf çıkarlarına ters düşecek engeller kaldırılmalıdır. İşte Ergenekon operasyonu da böyle bir zihniyetin ürünü sonucunda yapıldı.

ABD emperyalistleri ve düzen güçleri aslında burada birkaç taşın altını ovmayı hedeflemektedir. Ortadoğu dengelerini korumak ve Kürt ulusal hareketini ehlileştirmenin peşinde olan bu güçler, aslında burada biraz daha farklı bir taktik içerisine girmiş bulunuyorlar. Demokratik, sosyal devlet teraneleri pratiğini sözde yansıtmaya çalışan sermaye devleti aslında öyle görülmese de buradan PKK’yi azda olsa düzlüğe çıkarma yolunu açmıştır. 15-20 yıllık bir savaş süreci içinde gelişen PKK, şimdilerde ise bir 15-20 yıl içerisine yayılmakta olan bir düzen içi siyasal çözümün taşlarını da bu şekilde örüyor görünüyor.

Şimdi esas soruna geçelim. Ergenekon olayı, devletin şu dönemlerde kitleleri manipüle etmek için kullandığı bir malzeme gibi görünüyor. Aslında şimdi bir kenarda vitrine bırakılacak. Sınıflar arası mücadelenin kızgınlaşma seyrine göre yeri geldiği bir vakitte yine piyasaya çıkacaktır. Hem de devletin istediği bir tarzda çıkmak üzere organize edilerek ortaya sürülecektir.

Sermaye Devleti teşhir edilmeli

Sermaye devletinin parmağı neredeyse bütün olaylarda hep olmuştur. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de ve Şemdinli’de değişik figüranlarıyla bu katliamları birilerine bir şekilde yaptırtmıştır-yapmıştır. Şu unutulmamalı, ne Hizbullah, ne susurluk ve ne de Ergenekoncular kendiliğinden çıkmış, devletten bağımsız şekilde hortlamış falan değiller. Bu it sürülerini yaratan ve besleyen ve emekçi kitlelerin üzerine salan bu düzen iktidarıdır. Yani anlayacağınız üzere Ergenekon devlettir. Açıktan devletin ta kendisidir. 

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter