Zebaniler iktidarı ve baskılanan cinsellik / Umut KOCAGÖZ
Neo-liberal iktidarın ezilenlerekarşı saldırılarını gittikçe arttırdığını söylemek yeni bir şey olmayacak.Fakat bu saldırıları, tabii ki, yalnızca ekonomik bir düzlemde okumak yanlışolacaktır. Bu saldırıların farklı ve detay gibi görünen durumlarına bakmakistiyorum bu yazıda.
1) Baskıcı zebaniler
İktidar partisi, bir yasa çıkarmakistiyor, ve diyor ki, “18 yaşını aşmamış bireyler, gece saat 00.00’dan sonrasokakta, lokantada, barda, toplantıda olamayacaklar.” Yasaya ek bir madde deşöyle ki “satın alınan pornografik dergiler için, satın alanın kimliğikaydedilecek” yani kısaca ‘fişlenecek’. Bunun yanında bir tasarı da var ki o daşöyle: “18 yaşını doldurmamış gençler internet kafelere alınmayacaklar”.Tasarının hedefi ortada: gençler. İktidarın gençlerden korktuğu belli. Dahayeni kurulan öğrenci sendikasını da kapatmak için dava açmışlardı. Bununyanında, daha önce girişilen, girişilmekte olan birçok gençlik projesi de buneo-liberal iktidar tarafından baskıyla karşılandı. Bu böyle sürecek, bunun nedeniaçık; iktidar gençlikten korkuyor ve bu korku süreklidir.
Baskı araçlarının gençlik açısından ‘kültürel’ düzlemde olduğu söylenebilir.Ekonomik boyutunun da olduğunu sonra göstermek üzere bunun üzerinden atlayalım.Araçların niteliğini incelemekte yarar var zira baskıcılar, baskıcı zebanileredönüşmektedirler. Gerçi zebanilik, baskıcılığın hamurunda vardır ama bubelirginleşme dönemi bir direnişin de açılış dönemini içinde barındırabilir.[1]
Yasa tasarılarının amaçladığı şeylere baktığımızda, ‘cinsellik’ temasınınbaskınlığını görebiliriz. Bunun doğallığını Freud’dan aktaran W.Reich’tenokuyabiliriz. “Cinsel baskı, yani engellenmiş cinseleğilimler, özellikle kalıcı bağlar yaratma yeteneğini gösterirler.”[2] Burada kalıcı bağları, kapitalist iktidara olan bağlılık olarakokumamız gerekir. Kapitalist iktidar, kapitalist dünyaya gözlerini açan herbirey için, kendi insanlığına yabancılaşmış ‘ucube’ bir cinsellik anlayışısunar- onu insanlıktan çıkarır. Bu, bazı koşullarda, cinselliği baskı altınaalmak yoluyla, bazı koşullarda, cinselliği aşkınlaştırarak onu ucubeye çevirmeile, bazı durumlarda ise onu metalaştırarak piyasalaştırma ile sağlar. Bu üçdurum da birbirini beslediği gibi aynı anda var olabilir ve hepsinin sonucu,piyasaya ve devlete bağlı bir cinsellik ve kışkırtılmış bir cinsellikfetişizmidir. İnsan ilişkilerinin temellerinden biri olan cinsler arasındakiilişkilerin ve cinselliğin bu aşkınlaştırılmış ve piyasalaşmış biçimi,kapitalist iktidar için vazgeçilmezdir; çünkü kapitalizme bağlı kılma aracıdır.“Burjuvazinin elinde bulundurduğu tümolanaklarla aile ahlakını sürdürmeye ve güçlendirmeye çalışması, bu nedenle çokanlamlıdır. Burjuva ailesi, her şeyden önce, bir uysal yaratıklarfabrikasıdır.”[3] Türkiye gibi aile kurumunun çok‘değerli’ olduğu bir ülkede, cinselliğin din kisvesine bürünerek baskı altınaalınması, bu nedenle iktidarın kendisini konumlandırmasında önemli bir yeriteşkil eder. Evet, kapitalist iktidarın şimdiki partisi, din kisvesi ilecinselliği ve özellikle de gençliğin cinselliğini baskı ve kontrol altına almakistiyor. İktidarın giderek derinleşen krizinde bir patlamaya neden olabilecekgençlik, uyumlulaştırılmalı, uysallaştırılmalı ve kontrol altına alınmalıdıronlar için. Zebaniler, cehenneme girişi kontrol ettikleri gibi ondan kaçanlarıda kontrol etmek istiyorlar.
Baskıcı zebanilerin bu ‘kültürel’ değişim zorlamasını bu açıdan, yalnızcalaiklik ekseninden görmemek gerekir, kaldı ki, cinselliğe, alkole, ‘gecehayatına’ dair bir yaşam değişimi tasarımı, laiklik ile değil totaliter birtoplumun kuruluşuna karşı özgürlük alanında tartışılmalıdır. Kısa bir süreönce, Ankara’da zabıta ekiplerinin, alkol satan bir markete girerek marketinsahibini sopalar ile dövdüklerini gösterdi televizyonlar. Ülkede, din ile alkolkullanmanın karşıtlığı üzerine yaygın bir görüş vardır. Alkol, bir tabudur, amaçokça işlenen bir ‘suçtur’ da. Alkol, din dışıdır; bu açıdan din ileuysallaştırılmak istenen toplumda alkolün tabulaştırılması son derecenormaldir. Burada, Marx’ın yıllar önce yaptığı tespite katılmamak imkansız gibigörünüyor ‘din ezilenlerin afyonudur.’ Bu tespit, din ögesi değiştirilerek birçok biçime sokulabilir tabi. Farklı olarak, gündemdeki yaşam biçimi değişimi,yalnızca din ile açıklanamaz. Kurgulanan, tamamen teslim alınmış, uysallaştırılmış,köle toplumudur. Bunun için ülkedeki yüzyılların belirleyeni olan dinideğerler, taşları yeniden düzleyecek bir şekilde kullanılabilir, bunda birsorun yoktur. Bir de ilginç bir noktayı görmek gerekir ki, yıllardırkapitalizmin piyasalaştırdığı ve Türkiye’yi de bu piyasalaşma üzerinden ziyareteden görece daha ‘özgür’ cinsellik’in bu zebanilerce baskılanması, iktidarıntepesindeki ülkelerin onaysızlığını almamıştır. Bu ‘büyük’ zebaniler ise,gelecek olan gençliğin kendisini kuran ve olumlayan yapısını ele geçirmek veuysallaştırmak için bu projeye onay vermişlerdir. Kendi piyasa değerlerini,gelecek siyasi projeleri uğruna feda edebilecek kadar burjuvadır bu büyükzebaniler.
Bir daha tekrar etmiş olacağız, ama cinsellik’in, insanın kendisini kurmasındave olumlamasında rolü büyük. Hayata gözlerini açmasından itibaren cinsel veahlaksal baskıya alınan insanların gelecekte itaatkar, uysal, ya da tam tersiolarak otoriter ve baskıcı kimliklere bürünmesi, kapitalist iktidarın evlilik,aile kurumlarını güçlendirme sebepleridir. Yaşam biçiminde özgür bircinselliğin kurulamaması, özgür bir insanın yerine burjuva insanın kurulmasınaneden olmaktadır.
Burjuva insanın kurulması, kapitalist zebaniler için elzemdir. Cinselliğin elegeçirilmesi, bu insanı kurmakta bir araçtır; çünkü cinsellik, insanın kendinien çok gerçekleştirdiği ve kurduğu alanlardan biridir ve bu nedenle, kapitalistbir cinsellik anlayışı, kapitalist insanı kurmakta önemli bir rol oynamaktadır.Baskıcı zebaniler, çocukluktan başlayarak gençliğe ve oradan bütün topluma bircinsellik biçimi aşılıyorlar: Kölece, utanarak, baskılanarak,uyumlulaştırılarak, yok edilerek, burjuvalaştırılarak. İktidarın bir ucunusimgeleyen partinin bu yasa girişimi, hayatı ve hayatın bir bölümünü içeren cinselliğidaha çok burjuvalaştıran, totaliterleştiren, onu baskı altına alan ve insanlarıkendisine uyumlulaştıran bir amaç gütmektedir. Bu, gençliğin dinamikbaşkaldırısının ele geçirilerek gençliğin ve kurucun gücün olumsuzlanmasınıistemektedir.
2) Gençlik
Bunca söz girişiminin kendisiniolumlayacak bir nokta koyması gerekir. Benim noktam gençliktir. Burada, buaçıdan gençliğin bir tanımını yapmak zorunlu oluyor.
Öncelikle söylenmesi gereken şey, baskıcı,totaliter bir toplum oldukça, biyolojik olarak hep olacak olsa dahi, bir kimlikolarak ‘gençlik’in tükenmeyeceğidir. Çünkü gençlik, genel bir soyutlamaiçerisinde bir kimliği ifade eder. Bu kimliğin özünde ise genel olarak birkimliksizlik, ya da kısa süreli devam eden ve kolayca değişebilen kimliklilikyatmaktadır. Gençlik, bu açıdan piyasa ilişkileri içerisinde tüketici kimliğeen yakın kişidir. Genel olarak, önüne konulan çok sayıdaki kimliği tüketmesibeklenir ve o, bu tüketiciliği kendi üretiminden bağımsız olarak, hattakendisinin tüketimi ile üreterek gerçekleştirir. Ne ekersen onu biçersinönermesi, bu açıdan, baskıcı bir toplumun gençliği için idealdir. Bir misyonolarak gençlere yüklenen kimlikler, gençleri şekillendirmede, baskılandırmada,uyumlulaştırmada birebir etkilidir. Tabi bunun içinde eğitimin rolüinanılmazdır ama ona burada girmeyeceğim.
Bu tüketici kimliği açıklarken, aslındagençliğin üretici potansiyelini de yakalama şansımız vardır. Kimliksizlik ya dakimlikler arası geçiş süreçlerinden birinde, genç insan, kendisini gerçekleştirebileceğiözgürleşme pratiğine uğrayabilir. Hatta bu uğrama olasılığı, bilginin bu dereceyaygınlaştığı bir toplumda daha kolaydır. Bu uğrak, eğer gerçekten radikal birönerme taşıyorsa içerisinde, genç insanın kendisini gerçekleştirmesinde, biraçıdan ‘sosyolojik genç’ kimliğini yitirmesinde çok önemlidir. Zira bu kimliğiedinen bir biyolojik genç, kapitalist iktidar açısından oldukça tehlikelidir.
Komünizmin özü olan insanın mutlu, huzurluve kendisini gerçekleştirebileceği bir şekilde yaşaması, gencin iliklerinegirdiğinde, kan dolaşımına sızdığında, beynine ve kalbine nüfuz ettiğinde,artık genç, iktidarı ve baskıyı parçalayacak bir bomba misyonuna bürünebilir.Biyolojik olarak araştırma, öğrenme, kendini geliştirme ve gerçekleştirmeisteğini çok daha fazla barındıran genç insan, bu açıdan anti-kapitalist alanaiçkindir ve bu kapitalist zebaniler iktidarları için son derece tehlikelidir.Gençlik, bu kimlikler savaşında kendini gerçekleştirme potansiyeline en yakınolandır; çünkü kendini gerçekleştirme kimliğini ya da (karşıtı olarak) uysalkapitalist insan kimliğini henüz edinmemiştir. Zebanilerin elinden kaçması çokdaha kolaydır ve zebaniler bunun gerçekleşmemesi için elinden geleni yaparlar.
3) Sol
Var olan modernist sol, bu açıdan insanınve özelde gençliğin cinsellik ilişkilerine yaklaşımını incelemelidir. Bilindiğiüzere, solda, aile kurumunu aşkınlaştıran ve halk kavramı ile birliktefetişleştiren, cinselliği yasaklayan ve tabulaştıran anlayışlar vardır. Bu tarzilişkileri benimseyen sol hareketler, bu açıdan burjuva toplumu yeniden üretirve bu açıdan kendilerini ne kadar dışında görseler dahi düzen içidirler.İktidarın sopasının kimin elinde olduğu önemli değildir; önemli olan iktidarınvarlığının kendisidir. Bu devlette de olabilir, solda da… Buraya gelecek önemlibir eleştiriyi de yanıtlamak gerekir. Yıllarca ‘bedel’ ödemiş ve ödemeye devameden sol’un, bedel ödeten devlet iktidarı ile eşitlenmesi… Böyle bir eşitlikonur ve yoldaşlık açısından söz konusu değildir. Oysa ki önemli olan, bu açıdan,kapitalizmin yeniden üretilmesine karşı kendini konumlandırmaktır.
4) Bağlantı
Gençliği baskı altına almak isteyenkapitalist zebanilerin yeni bir dönemi aralamaya çalıştıklarını görüyoruz. Bubaskının nedeni, yeniden kurulan toplumsal ilişkiler içerisinde, gençliği vebir bütün olarak toplumu totaliterizasyona uğratmak; alık, uysal, köle bireyleryaratmak ve neo-liberal projeyi daha kolay bir biçimde hayata geçirmektir. Buproje karşısında özgürlüğü savunmak gerekir. Özgürlüğüne saldırılan bir kategoriolarak gençlik, kendi durduğu yerden ve anti-kapitalist bir kuruculuk ile,kendi varlığını gerçekleştirerek ve kendisini olumlayarak karşı yaşamıörebilir. Bu açıdan değişim hedefi, yalnızca makro-siyasal niteliklerle değil,toplumsal bir zeminde açıklanabilir. Bizim buradaki derdimiz de, yıllardırdüzen içi radikalizm tarafından unutulmuş ya da unutturulan bir konuya, güncelbir bağlantı ile müdahil olarak başak bir radikalizmin kuruculuğuna ilk eldensözcüklerle girişmektir.
1 Eylül 2008
ukocagoz@hotmail.comBu e-Posta adresi istek dışıpostalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScriptetkinleştirilmelidir
[1] Burada, pornografik dergilerinsatılmasını, insanların tadını sevdiklerinden dolayı değil de ‘zoom olmak’,‘uyuşmak’, ‘gevşemek’, ‘bu dünyanın dertlerinden uzaklaşmak’ için alkolkullanmalarını, kapitalist düş dünyasının oyunları ile internet kafelere gömülmelerinisavunmuyorum. Özellikle kadını metalaştıran pornografik dergi ve siteleri,insanları düşünmekten alı koyarak alıklaştıran alkolü, çocukların ve gençlerinkendi düşsel gelişimini engelleyen ve yer yer onları milliyetçiliğe, fanatizme,militarizme sürükleyen bilgisayar oyunlarını savunmak içten bile değil. Bunlarda, şimdiki yaşam değişiminin amaçlarını yeniden üreten şeylerdir ve kapitalistpiyasanın çok fazla kar emdiği alanlardır. Hatta bunların varlığı, kapitalistpiyasanın sanal özgürlükler dünyasında şimdi girişilen hayat biçimine göre çok‘özgür’ görünebilirler. Yazımın amacı bu değildir, asla bu değil ama şu; gerçekbir totaliterizmin kaynaklarını incelemek.
[2] Gençliğin cinsel mücadelesi / Wilhelm Reich; çev.Hüsen Portakal sf:18 İstanbul : Yaprak Yayınevi, 1991.
[3] Age. Sf:102