AK Parti’nin yerel seçimi kazanma ölçüsü ne olacak? Ülke genelinde alınan oy oranı mı? Yoksa kazanılan belediye sayısı mı?
Yoksa her ikisi birden mi?
Bugün 12 büyükşehir belediye başkanlığı için AK Parti teşkilatında yapılacak eğilim yoklaması bir anlamda bu sorulara da yanıt verecek. Yoklamanın 16 büyükşehir belediyesinden 12’si için yapılacak olması, 12’sinin AK Partili başkanlarda olmasından kaynaklanıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, önce elindekileri korumak istiyor. Sonra sıra diğerlerine gelecek. Kalan 4 büyükşehir belediyesinden İzmir ve Mersin CHP’nin, Eskişehir DSP’nin, Diyarbakır DTP’nin elinde. Erdoğan için CHP’nin elindeki Trabzon ve Edirne ile DTP’nin elindeki Tunceli’nin de özel önem taşıdığı bilgisi kuliste konuşuluyor.
Erdoğan önce elindekileri korumak istiyor dedik, ama ilk sorun da elinde tuttuğu büyükşehir belediyelerinden birinde çıktı.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın AK Parti’den istifası ilk bakışta o kadar belirleyici bir gelişme gibi görünmüyor.
Belirleyici olabilmesi için Durak’ın 29 Mart 2009 yerel seçimlerine başka bir partiden büyükşehir belediye başkan adayı olarak girip girmeyeceğini görmemiz gerekiyor. AK Partililere soracak olursanız, ‘onun ,işi bitti’ havasındalar, ama kuliste Durak’ın daha önce üyesi olduğu DYP’nin devamı sayılan Demokrat Parti’den aday olabileceğinden söz ediliyor.
Durak DP’den aday olursa Adana’ya yeniden belediye başkanı olamayabilir, ama AK Parti’nin oyunu zayıflatabilir ve aradan CHP sıyrılabilir.
AK Parti Gökçek’e muhtaç
Hafta sonu Zeki Sezer’in rozetini takmasıyla DSP’ye dönen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün cazibesi de aynı şekilde İstanbul’da CHP’nin alabileceği oylarda azalmaya ve AK Parti adayının seçime daha rahat girmesine yol açabilir.
AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, aday gösterildiği takdirde, Sarıgül’lü DSP sayesinde eli güçlenmiş olarak seçime girer.
Benzer şekilde Ankara’da Melih Gökçek’in durumu var. AK Parti’nin Ankara’da Gökçek’li oylarının Gökçek’siz oylarından fazla olduğu sır değil. Gökçek olur da AK Parti’den aday gösterilmezse ve Gökçek başka bir partinin adayı olursa (bu DP de olabilir, başka bir parti de) AK Parti’nin kazanması çok zor olur.
O durumda da CHP’nin adayı Murat Karayalçın’ın eli güçlenmiş sayılır.
Dün Melih Gökçek’e Başbakan’ın kendisine herhangi bir işaret verip vermediğini sordum. ‘Hayır’ dedi. Kendisi ne düşünüyordu? ‘Şu aşamada yorum yapmam’ dedi; koltuğuna göz dikmiş Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un aksine, temkinle hafta sonunu bekliyordu.
Erdoğan’ın eğilim yoklaması yaparken yalnızca parti örgütü değil, vatandaşın eğilimine de bakacaklarını boşuna söylemedi. Bazı AK Parti yetkililerinin ‘Melih bize muhtaç’ diye böbürlenmelerine karşın, durum tam tersi. Sanki AK Parti Gökçek’e muhtaç gibi bir manzara var.
CHP’de nabız İstanbul ve İzmir’de
Ankara’da Murat Karayalçın’da karar kılan CHP lideri Deniz Baykal, İzmit’te Sefa Sirmen ve Antalya’da Mustafa Akaydın ile iki önemli şehirde daha yarışı başlattı. Ama İzmir konusu hâlâ beklemede. Deniz Baykal, hafta sonunda Aziz Kocaoğlu’na övgüler yağdıran sorular sormuş olsa da hitap ettiği İzmirlilere, açık bir karar ilan etmedi.
İzmir, İstanbul ile birlikte CHP genel merkezinde nabzı en hızlı attıran iki şehirden biri. Baykal’ın 21 Aralık’taki CHP Tüzük Kurultayı’ndan önce İstanbul adayını ilan etmeyeceğini öne sürenler de var, AK Parti’nin muhtemelen hafta sonuna dek adayını ilan etmesi ardından daha fazla gecikmeden yarışı başlatacağını söyleyenler de. Baykal için kazanılan belediye sayısından çok, il genel meclisleri için kullanılacak oy toplamıyla kendisini gösterecek olan ülke geneli oy toplamının önemi var gibi görünüyor. Eğer AK Parti seçimlerden kayıpla çıkarsa, ne kadar kayıpla çıkacağı önemli. Örneğin yüzde 40’ın altına inerse oy oranı bu bir psikolojik dengenin kırılması anlamına gelir. Çünkü iktidar partisinin yerel seçimlerde oylarını artırması normaldir. Aynı şekilde CHP oylarını artırırsa, yüzde 25’i geçebilir mi? Bu da bir psikolojik dengenin kırılışı sayılır.
Radikal / 03.12.08