0 0
Read Time:4 Minute, 18 Second
İngiltere gazeteleri, Başbakan Gordon Brown’ın, İngiltere’deki terör saldırısı planlarının dörtte üçünün, Pakistan’la bağlantılı olduğu sözlerini öne çıkarıyor.
Brown, dün Pakistan’da Başbakan Ali Asıf Zerdari’yle ortak basın toplantısında terörle mücadele için bu ülkeye 6 milyon sterlinlik yardımda bulunacaklarını da bildirdi.
Brown’a göre bu “terörle mücadelede en kapsamlı program” olacak.
Guardian, yorum sayfalarında Pakistan asıllı İngiliz tarihçi Tarık Ali’nin bu konudaki makalesine yer veriyor. Tarık Ali, “Brown, Pakistan’ı suçlamadan önce asıl, bu tür terör saldırılarının kızıştırılmasında, İngiltere’nin sorumluluğunu kabul etsin” diyor.
“Nasıl ki Kuzey İrlanda’da 1972’deki Kanlı Pazar olayı IRA’ya katılımı artırmışsa, İşçi Partisi’nin Irak ve Afganistan’daki savaşları desteklemesi de, genç Müslümanların kendilerini feda etmeye yönelmelerinde önemli bir rol oynamıştır. Brown’ın Pakistan’da sözünü ettiği Londra’daki 7 Temmuz saldırıları, İşçi Partisi’nin izlediği dış politikanın doğrudan sonucudur. İngiliz istihbaratı bu konuda nerdeyse tamamen fikir birliği içinde.”
Tarık Ali, ayrıca Brown’ı, “çoktandır bilinen Leşker – i Tayyibe örgütünün varolduğunu yeni keşfetmiş göründüğünü” söyleyerek eleştiriyor.
“Bu, doksanlı yılların ortalarında Pakistan gizli servisinin önayak olduğu, en şiddet yanlısı cihad örgütlerinden biridir. Sekiz sene önce de söylediğim gibi, örgütün amacı, Hindistan yönetimindeki Keşmir’de yeni bir cephe açarak Ruslara karşı mücahitlerin verdiği savaşı tekrar etmekti. Suudiler ve Pakistan hükümetinden gelen nakit, yoksul ailelerden gençlerle 50 bin üyesi oldu.
“11 Eylül saldırıları sonrası Müşerref desteğini çekince büyük ölçüde küçüldü, ancak tamamen yokolmadı. Peki, Mumbai’deki saldırıların ardında onlar mı vardı? Büyük olasılıkla ama kendi başlarına hareket etmiş olamazlar. Hindistan’da yardıma ihtiyaçları vardı ki hem Batı hem de Hintli elitler bunu söylemekten kaçınıyorlar.”
Tarık Ali, makalesini “teröre karşı sıkı dururken; terörün sebeplerine karşı aynısını yapmamak, 11 Eylül’de olduğu gibi, sonu olmayan bir yoldur” sözleriyle tamamlıyor.
Taleban’a destek
Guardian ayrıca deneyimli muhabiri Ghaith Abdul Ahad ‘ın Taleban’ın üst düzey komutanları ve Taliban destekçileriyle yaptığı özel mülakatlara yer veriyor.
Taleban’la yüz yüze başlıklı manşetten yer verilen haberde, Taleban saldırılarının 2001 yılından bu yana ilk kez sene en yüksek seviyeye ulaştığı belirtiliyor.
Çatışmaları Taleban tarafında izleyen muhabir, yeni Taleban’ın nasıl şekillenmeye başladığını anlatıyor ve örgütün, hükümetin ve Amerika Birleşik Devletleri önderliğindeki koalisyonun politikaları karşısında hayal kırıklığına uğrayan Afgan halkının desteğini bulmaya başladığı görüşü dikkat çekiyor.
İngiliz sterlininin son günlerde Avrupa ortak para birimi Euro karşısında rekor seviyelerdeki düşüşü geniş yer buluyor.
Sterlin’in kaderi
Independent, habere “Sterlin kaderine terkedildi” manşetiyle yer vermiş.
Sterlin’in değer kaybedişi, İngiltere ekonomisinin, küresel krizden en fazla etkilenen ülkeler arasında olacağı kaygılarını doğuruyor.
İngiltere’de faiz oranlarının da elli yılı aşkın süredir en düşük seviyede olması da bu kaygılara ekleniyor. İngiltere gazeteleri hükümetin sterline destek politikasına yanaşmamasını öne çıkarmış.
Times’ın aktardığına göre Muhafazakâr Parti ve Liberal Demokratlar, sterlinin düşüşünden hükümeti sorumlu tutuyor, “vergi kesintilerine kaynak ayırmak için kamu borçlanmasının artışına izin verme kararı, ekonomiye olan güveni çökertti” diyorlar.
Ancak Maliye Bakan yardımcısı Yvette Cooper, BBC’ye yaptığı açıklamada, hükümetin sterline destek için devreye girmeyi planlamadığını söyledi.
Cooper, önceki hükümetlerin döviz kurlarını hedef alma girişimlerinin başarısız olduğu yorumunu yaptı. Cooper, bunun yerine enflasyonu kontrol altında tutmaya ve ekonomiye destek vermeye çalışacaklarını dile getirdi.
Petrol arzı
Petrol ne zaman tükenecek?
Guardian’ın deneyimli yazarlarından George Monbiot, Uluslararası Enerji Ajansı’nın baş ekonomisti Fatih Birol’a bu soruyu sormuş ve aldığı yanıtın şaşkınlığını yansıtan bir yazı kaleme almış.
“İngiltere hükümetinin hiç bir hazırlık yapmadığı dev bir tehdit geliyor mu aklınıza?
“Devlet memurları, ajanlar ve danışmanlardan oluşan bir ordu, devamlı terör saldırısı, mali çöküş, sel hatta asteroit çarpma ihtimallerini değerlendiriyor. Ama bir büyük tehlike konusunda çok rahatlar. İngiltere, bugüne kadar küresel petrol arzını ve günün birinde düşüşe geçmesi ihtimalini hiç değerlendirmemiş.
“Sorduğunuzda yanıt belli, küresel enerji kaynaklarının, yakın gelecekte, yeterli olduğu tahmin edilmektedir.” Bunu da Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna dayanarak söylüyorlar.
“Ajans, 2007’de hükümetin görüşünü destekliyor, “dünya enerji kaynaklarının, 2030’a kadar artan talebe karşılık geleceğini” söylüyor.
“Bundan sonrası için ise hükümetten yorum yok. 2020’ye kadar petrol üretiminin sınırlarına ulaşılmasına karşı da herhangi bir değerlendirme yapmaya ihtiyaç duymadıklarını belirtiyorlar.
“Monbiot, Amerikan Enerji Bakanlığı petrol uzmanlarından Robert Hirsch’in raporuna dikkat çekiyor.
Rapora göre “dünyanın petrol arzında artışa, zamanında hafifletici bir müdahalede bulunulmamasının; ekonomik, sosyal ve siyasi maliyeti beklenmedik boyutlarda olabilir.”
Üretim ne zaman duracak?
Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2008 raporunda da radikal değişiklikler var.
“Ajans ilk kez olmak üzere dünya petrol arzı tıkanabilir, yorumunu yaptı: Küresel petrol üretiminin 2030’a kadar zirve yapması beklenmese de,
petrol üretimindeki aşırı dalgalanmaların, planlama döneminin sonuna doğru durulacağı tahmin ediliyor.
“Fatih Birol, “bunun ilk ayrıntılı ve halka açık veri olduğunu” söyledi. “Peki, petrol üretimindeki artış ne zaman duracak? ” Bu soruya yanıtı ise şu oldu Birol’un. “OPEC dışında üretimin üç – dört yıl içinde düzlüğe ulaşması ve düşüşe geçmesini bekliyoruz. Küresel düzeyde, Opec’in zamanında yatırım yaptığını varsayarsak, üretim sürecektir ama 2020’de düzlüğe ulaşacaktır.” Birol’un verdiği tarih doğruysa, hazırlanmak için 11 yılımız var.”
Bağımlı Gazzeliler
Guardian, Gazze’de binlerce genç erkeğin işgal altında yaşamanın stresini hafifletebilmek için, reçeteyle satılan ağrı kesicilerin bağımlısı olduklarını yazıyor.
Öğrenciler, işçiler hatta profesyoneller dahi karaborsadan tramadol adlı, morfine benzeyen ancak daha hafif bir ağrı kesiciyi satın alıyor.
“Bir araştırmaya göre, 14 ile 30 yaşları arasındaki erkeklerin yüzde 30’u tramadol’u düzenli olarak kullanıyor ki bu rakam 15 bin kişiye denk. Gazze’deki Şifa hastanesinden bir doktor, “her gün, uyuşturucu krizine benzer asmptomlarla başvuranlar oluyor” diyor.
“Araştırmayı yapan Profesör Mazen el Sakka’ya göre, sorun İsrail’in geçen Haziran ayında bölgeyi ablukaya almasıyla mantar gibi çoğaldı. Uzmanlar, bunun siyasi durum, işsizlik ve abluka gibi sorunların yarattığı stresten kaçınma yolu olduğu yorumunu yapıyor.”
BBC Turkish / 15.12.08
Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter