0 0
Read Time:2 Minute, 35 Second

altKapitalizm, kriz, Yunanistan’da isyan ve dersler üzerine-Yüksel Akkaya

Yoksulların, ezilenlerin, horlananların, göçmenlerin isyan girişimleri uzun aralıklarla, uzun dalgalar şeklinde de olsa, yayılmaya devam ediyor. Bunların en görkemlisi olarak kapitalizmin kalesi ABD’nin Los Angeles kentinde yakılan ateş, okyanusları aşarak, isyanların, devrimlerin şehri Paris’e ulaşmıştı. Şimdi Paris’te yanan ateş Atina’da bir kez daha harlanarak güneye inmeye başlamış bulunuyor. Böylece “baldırı çıplakların” öfkesinin anlık olmayıp bir mekanla sınırlı kalmadığını da bize bir kez daha gösteriyor. Adeta “objektif koşulların” her an ve her yerde uygun olduğunu gösteriyor… Ancak, “subjektif koşullara” dair de önemli uyarılar içeriyor…


Kapitalizmin altın çağlarından biri kabul edilen 1945-1975 arası 30 yıllık refah döneminden sonra işçi sınıfı bozulan/bozdurulan yapısını, aklını yaşanan yaygın kriz dönemlerine rağmen düzeltebilmiş, aklını “toplayabilmiş” değil. Öyle olduğu için de kapitalizm ve krizlerinden en çok etkilenen “alt sınıflar” öfkelerini sokaklara, hafif çaplı isyanlar şeklinde yansıtırken, ne yazık ki işçi sınıfı bu durumu “soğukkanlı” bir şekilde izlemekle yetinmektedir. Bu durum, ezilenlerin, yoksulların, horlananların, dışlananların, göçmenlerin devrim gücünü sınırlamakta, büyük öfkeyi, bir başkaldırı, bir isyan durumundan ileriye taşımamasına yol açmaktadır. Kuşkusuz, bu durum sadece işçi sınıfının “soğukkanlı” bakışı ve ataleti ile açıklanamaz; ancak koşullardan birinin eksikliği, önemli bir eksikliği olarak not edilmeli ve bir başka eksikliğe de bakılmalıdır.

Büyük önemli bir potansiyel taşıyan, devrim açısından, işçi sınıfı kadar yıkıcı ve etkili olacağını gösteren işsizlerin, yoksulların, ezilenlerin, horlananların öfkesi, devrimci, sosyalist siyasal yapıların yeterince ilgisini çekmemiş görünmektedir. Öyle olduğu için “küçük” bir olay ile başlayan ve hızla yaygınlaşan bu öfke, isyan, ne yazık ki bir devrimci çıkışa dönüştürülememekte, genellikle kendiliğinden, dağınık eylemler olarak kalmakta, belirli bir zaman diliminden sonra “yorularak” geri çekilmekte, isyan tarihine bir etkili eylem olarak daha yazılmaktadır. Bu anlar, Leninlerin, Maoların, Castroların, Chelerin ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha göstermektedir. Kapitalizmin krizleri sürekli olarak nesnel koşulları oluşturup, yaygınlaştırırken, bu nesnel koşulları karşılayacak, yönetecek bir öznel yapının yokluğu devrimci olanakların da heba olmasına neden olmaktadır. Bu anlarda Bolşevik parti öncülüğü, işçi sınıfının mücadelede etkin yerini alışı çok daha büyük önem arz etmektedir. Los Angeles’te başlayıp, Atina’da kendisini bir kez daha gösteren bu süreç, devrimci dinamikleri ve olanakları bir kez daha değerlendirmeğe açık bir çağrı olarak kabul edilmelidir. Zira, her üç isyan da biriken bir toplumsal öfkenin, kapitalist hayat tarzının, politikaların bir sonucudur; bu isyanlar güçlü bir başkaldırı isteğinin dışa vurumudur.

Los Angeles, Paris ve Atina bir kez daha bize göstermektedir kapitalizmin çare bulamadığı işsizlik, yoksulluk, yoksunluk beraberinde horlanma, dışlanmayı da getirerek büyük bir ökeye neden olmakta, sürekli bir isyan halini canlı tutmakta, en ufak bir olay ile de kendisini açığa çıkarmaktadır.

Paris’te olduğu gibi Atina’da devrimci, siyasal bir önderlikten yoksun süren isyan yolunu bulamamış, düzen içi siyasal muhalif yapıların müdahalesi ile sönmek zorunda kalmıştır. İşçi sınıfının örgütlü kesimi olan sendikaların Yunanistan’da bir günlük genel grev çağrısı ile sürece katılması ise anlamlı olmakla birlikte önemli değildir.

Son olarak, Türkiye ile Yunanistan karşılaştırıldığında koşullar aynı olmakla birlikte karşılaşılan öldürme olaylarında sonuçların ayrı olması devrimciler, sosyalistler için düşündürücü olmalıdır.

1) Paris’te yaşananlar ile Yunanistan’da yaşananlar arasındaki benzerlik için bakınız http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=3799 adresindeki yazı

www.sendika.org

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter