0 0
Read Time:2 Minute, 40 Second

alt(09.01.09) – Düzenin, devrimci tutsakları teslim almaya, her türlü insani koşuldan tecrit etmeye çabaladığı cezaevlerinde yeni işkence ve baskı yöntemleri devreye sokuluyor. Edirne E Tipi Cezaevi’nden bir tutsak tarafından gönderilen mektupta maruz kalınan uygulama şöyle anlatılıyor:

“Üstbaş aramasından sonra ayakkabısız, çoraplı ayaklarımın altına zorla dedektör tuttular. Yani kendileri ayağımı kaldırıp çorabımı aradılar. Hal böyle olunca ben de boş durmadım. Şiarımızı haykırdım ve ondan sonra görüş yerinde girdim.”

Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği (TUYAB) bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısı ile cezaevlerindeki faşizan uygulamaları basın ve kamuoyuyla bir kez daha paylaştı. Cezaevlerinden geçmişten beri çeşitli faşist uygulamalar değişmezken üstbaş aramasından sonra ayakkabısız olarak çıkılan görüşte ayak tabanında zorla dedektörle arama yapılması yeni bir uygulama olarak kayıtlara geçmiş oldu.

Yasaklar tecriti derinleştiriyor…

TUYAB’ın açıklamasında Edirne E Tipi’nden Erol Engin isimli tutsaktan gelen haberlerin yanısıra cezaevlerinde genel olarak uygulanan baskı yöntemleri de sıralandı:

– Hapishanelerde kullanım suları düzenli akmıyor

– Sıcak su haftada bir saat veriliyor

– Tutsaklara fiziksel direnme güçlerini zayıflatmak için verilen yemekler az ve besleyici değil

– Diyet yemek diye verilen yiyecekler; patates, makarna vb.

– Elektrik paraları tutsaklardan tahsil ediliyor

– Kış aylarında merkezi sistem ile ısıtılan hücrelerin kaloriferleri yakılmıyor, tutsaklar soğuktan kaynaklı birçok enfeksiyon kapıyor

– Adli Tıp raporlarında, “Cezaevi şartlarında yaşamını devam ettirmesi mümkün değildir.” denilen tutsaklar tahliye edilmeyerek ölüme terkediliyor.

– Tutsakların her türlü karşı çıkışı disiplin cezaları ve işkencelerle karşılık buluyor. Sayısız tutsağa verilen cezalar arasında, 6 ay, 1 yıllık, açık-kapalı görüş yasakları, mektup yasakları, telefon yasakları ve hücre cezaları bulunuyor. İadeli taahütlü gönderilmeyen mektupların ise garantisi yok.

– Kitap ve dergiler üzerinde uygulanmakta olan yasaklar düzmece komisyon kararlarıyla hayata geçiriliyor. Birçok kitap ve derginin tutsaklara ulaşması engelleniyor.

– Tutsaklar kimi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ellerindeki malzemeleri ufak araçlara çeviriyor. Örneğin, jiletten bıçak; çöp kovalarından sehpa; çöplerden de toprak yapmak gibi. Buna bile tahammülü olmayan hapishane idaresi amaç dışı kullanım adı altında yeni bir disiplin cezası gerekçesi oluşturuyor.

– Tutsakların, telefon görüşmeleri ve ziyaretlerinde Kürtçe konuşulması yasaklanıyor, tutsakların ailesiyle yaptıkları görüşmeler Kürtçe konuşulduğu gerekçesiyle engelleniyor. Kürt aileleri bu gerekçeyle yakınlarıyla görüşemiyor.

– Sevkler ve mahkemeye gidiş-gelişler tutsaklar açısından tam bir işkenceye çevriliyor. Sürgün sevk işkencesine maruz bırakılan tutsakların elleri zincirlerle bağlanıyor, hücre tipi ringlerle taşınıyorlar. Bu ringler, kışın dışarıdaki hava sıcaklığından daha soğuk; yazın ise daha sıcak ve nefes almayı bile zorlaştıracak kadar nemli, havasız

Tutsak yakınlarına da baskı…

TUYAB adına Semiha Köz’ün okuduğu açıklamada tutsak yakınlarının da tecrit işkencesinden paylarını aldıkları söylendi.

Günlük yaşamlarında gerici, şoven kışkırtma ve saldırılarla kendi akrabalarından, mahalledeki komşularından bile yalıtılmış bir tecriti yaşayan ailelerin birbirlerini görmemeleri için görüş günü ve saatleri birbirlerini göremeyecek biçimde düzenleniyor.

E Tipi Muş Hapishanesi’nden Mehmet Yamaç’ın yaşadığı işkenceyi anlattığı mektubundan da alıntı yapılan açıklamada TUYAB’ın talepleri ise şöyle sıralandı:

– Uluslar arası sözleşmelere göre 15 kişiden az olan mekanlar, tecrit sayılmaktadır. Hücre Tipi Cezaevleri bu esasa uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Bu düzenlemeler yapılana kadar hücre kapıları gündüzleri açık tutulmalıdır.

– Ceza İnfaz Kanunu (CİK), içinde Baro, ÇHD ve TTB’ nin de yer aldığı kurumlarca insan haklarına uygun biçimde değiştirilmelidir.

– Tutsakların tüm haklarını koşulsuz olarak kullanması sağlanmalıdır.

– Bağımsız İzleme Kurulları oluşturulmalıdır. Bu kurum içinde tutsak yakınları İHD, ÇHD, Baro, TTB ve sanatçılar yer almalıdır.

– Hasta tutsakların tedavileri yapılmalı ve hasta tutsaklar bir an önce tahliye edilmelidir.

Kızıl Bayrak / İst

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter