A. AGIRI / İç ve diş dinamiklerin tetiklediği demokratik acilim adi altında geliştirilen Kürt sorunu, Ermeni sorunu, alevi sorunu ile ilgili tartışmalar yapılmakta, çözüm arayışları sürdürülmektedir. Bununla rejim sorgulanarak, anti demokratik uygulamaları teşhir edilmekle birlikte ilgili eleştiriler giderek yoğunlaşmaktadır. Bu eleştiri ve çözüm arayışlarıyla rejimin iç çelişki ve çatışmaları derinleşerek Cumhuriyetin ezberini bozan gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak tartışma ve çözüm arayışlarının Cumhuriyetin resmi duruşu ve ana çizgilerini koruma ekseninde yapılması muhtemel bir çözümü zorlaştırmaktadır.
Tartışmalardan da anlaşılacağı üzere resmi kabul gören bu sorunlar çözülmeli, cumhuriyet demokratikleşmeli, bunun gereği olarak Kürtlerin varlığı kabul edilerek inkâr siyasetinden vazgeçmeli, Kürtler cumhuriyete entegre edilmeli, Ermenilerle geliştirilecek iliksilerle geçmiş unutturulmalı. Alevileri Sünnileştirme politikaları terk edilmeli, bu öngörülen çözümle rejim kurtarılmalı uluslararası ilişki ve güç dengelerinin gereği olan düzenlemelerle rejimin onu açılmalı. Cumhuriyet yeniden elden geçirilerek kabuk değiştirmeli, bununla milli birlik ve beraberlik yeniden sağlanmalı…
Bilindiği gibi bu sorunlar tarihsel süreç içerisinde de tartışılmıştır. Rejim bu sorunlardan dolayı eleştirilmiştir. Sorunların çözümü yönünde özgürlük ve demokrasi arayışları hep olmuştur. Cumhuriyeti koruma ve kollama gerekçesiyle bilinen halk hareketleri her turlu yöntem kullanılarak bastırılmış, büyük bedeller ödenmesine rağmen çözülmeyen bu sorunların inkârı da rejim güçlerince başarılmamıştır. Gelinen aşamada cumhuriyet eksenli demokrasi arayışlarının fazla etkili olmadığı gibi cumhuriyet politikalarının da amaca ulaştığı söylenemez.
Kurt sorunu, Ermeni sorunu, Alevi sorunu Cumhuriyetin ürettiği politik sorunlardır. Bu sorunların varlığı cumhuriyetin amaç ve ilkelerinin gereğidir. Ermeni katliamı, Kurt halkının ulusal demokratik haklarının gasp edilmesi, Alevilerin Sünnileştirilmesi cumhuriyet felsefesinin gereğidir. Her türlü demokratik iradeyi kırma cumhuriyetin kuruluş amacıdır. Cumhuriyetin bu kuruluş esprisi anlaşılmadan çözüm arayışlarının başarı şansı yoktur. Zaten üretilmek istenen çözümün de çözümsüzlük olduğu bilinmektedir.
Cumhuriyetin planlanması, amaç ve hedeflerinin saptanması, politik örgütlenmesi yüzyılı aşan tarihsel geçmişinde saklıdır. Arka planında ittihat ve terakki vardır. Bununla ilgili ittihat terakki kadrolarından olan Hüseyin Cahit bu politik amacı söyle ifade etmektedir; “Milleti hakime Türklerdir ve Türkler kalmalıdır. Her ne pahasına olursa olsun bunun gereği yerine getirilmelidir, bu bir devlet kurtarma operasyonudur”. Buradaki milleti hakime anlayışı; Türk irk egemenlik anlayışıdır, yani sömürgeci ırkçı anlayıştır.
Ermenilerin katledilmesi, Rumların sürülmesi bu amaca uygun politik çalışmanın ilk etabıdır. Daha sonra “Tek millet, tek dil, tek din, tek vatan” amacına uygun kurulan cumhuriyet bu politik çalışmanın aldığı son biçimdir. Bu amaç ve hedeflerle ifade edilen cumhuriyet politik bir dayatmadır, iç dinamiklerden yoksundur. Toplum iradesini kırma, toplumu teslim alma projesidir. Demokratik hak ve özgürlükleri gasp etme amacına uygun politik bir savaş mekanizmasıdır. Süreç içerisinde de bunu bir kültür, hukuk ve yaşam olarak topluma dayatarak kurumlaştırmıştır.
Uygulamalarından da görüldüğü gibi kuruluşla birlikte muhaliflerini etkisizleştirmek için siyasi cinayetler işlemeyi sistemli hale getirmiştir. Adına Türkiye dediği halklar cenneti olan bu coğrafyayı halklar cehennemine çevirmiştir. Dilleri, dinleri, kültürleri, inançları yasaklayarak halklar mezarlığına dönüştürmüştür. Her defasında “vatan elden gidiyor” bahanesiyle darbe yapıp ülkenin her tarafını kışla haline getirmiştir. Irkçı asimilasyoncu eğitim sistemi ile kitleleri zehirleyerek, paranoyak bir toplum oluşturmuştur.
Hak özgürlüklerin karşıtı temelinde kurulan bu cumhuriyetin üretim aleti silah, sahibi ordu ve bürokrasidir. Yönetim anlayışı komplo ve yalandır, üretim biçimi yağma ve talandır. Uygulamaları ise, baskı, zulüm, katliam ve işkencedir. Bunlar bu cumhuriyetin sut annesidir. Bununla beslenerek günümüze kadar gelebilmiştir.
Bu yöntem ve işleyişe dayalı politik uygulamalarına karşı onurlu mücadeleler aralıklarla surmuş, önemli halk direnişleri yaşanmıştır. Bu direnişlerle teslimiyet ve ihanet yer yer boşa çıkarılmış, uzun yılların ezilenlerin mücadelesine ışık tutmuştur. Birçok engel ve zorluklar bu direniş mirası sayesinde aşılmış, rejimin teşhiri, tecridi bununla sağlanmıştır. Bununla cumhuriyetin amaç ve hedefine ulaşması engellenmiştir.
Ancak dayatılan teslimiyetler zamanla etkili olmuş, toplumsal direnişlerin kırılmasında ihanet de önemli rol oynamıştır. Her türlü açık ve gizli ihanet sonuna kadar kullanılmış, toplumsal dinamiklerin zayıflamasına yol açarak, kitlelerin mücadele enerjisi boşa çıkarılıp rejimin kanallarına akıtılmıştır. Bununla rejimi aklama çalışmaları politik bir gelenek haline gelmiştir.
İdeolog ve kalemşorların nimetlerini anlatmakla bitiremedikleri bu cumhuriyet bilinmektedir. Bunlar resmi tarihi yazmanın gereğidir. Resmi ideolojiyi yücelterek kurumlaştırmak, bunların resmi görevidir.
Ancak cumhuriyet gerçeğini bildikleri halde cumhuriyete arka çıkan Kemalist sola ne demeli? Birkaç istisna hariç, rejimin demokratik olduğu, Kemalizm’in ilerici olduğu komünist partilerinin, işçi partilerinin, sosyalist partilerinin programında mevcuttur, cumhuriyetin ikinci besin kaynağı da bunlardır. Cumhuriyete sözde demokratik karakteri uygun gören bunlardır, rejimi aklamada önemli rol oynadıkları direnişlerle ilgili değerlendirmeler de vardır.
Kürt ulusal kurtuluş hareketlerini gericilikle, Ermeni katliamını Ermeni mezalimliğiyle, Aleviliği mezhepçilikle, suçlayıp; yapılan katliamları meşru gösterdiler. Halka sırtlarını donup Kemalizm’i ilerici gösterdiler. Darbelere çanak tuttular, ulusların kendi kaderini tayin hakkini tekellerine aldılar. Misak-i milli sınırlanın yedek bekçileri haline geldiler. Olmayan demokrasiyi varmış gibi göstererek kitleleri yanılttılar.
Bilinmelidir ki; barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük demokrasi bunlarla birlikte cumhuriyet aşılarak elde edilecek. Yani mevcut cumhuriyetteki demokrasi arayışları rejimin kirli ve suçlu yüzünü gizlemeye yöneliktir.
Cumhuriyetin demokratikleşmesi, tepedeki iktidar savaşı ile değil, gerçekten demokrasiye ihtiyacı olan, toplumsal güçlerin, ezilenlerin, emekçilerin, dıştalanmış çevrelerin sarsıcı mücadeleleriyle mümkündür!