0 0
Read Time:17 Minute, 13 Second

Derginin 1.sayısının çıkışını takiben D.G.M tarafından 3 yazıdan dolayı toplatılmasına karar verildi. Ama 2-3 celse süren dava süreci sonunda “yazılarda bölücülük propagandası yapılmadığı, kültürel haklardan bahsedildiği” vs. gibi özgürlükçü bir gerekçeyle beraat kararı verildi. Dergi toplam 5 sayı yayınlandı ve objektif-subjektif nedenlerle  yayın hayatına son verdi.

OGNİ dergisi “belkemiği” olan, yayın çizgisinde tutarlı, sizinde değindiğiniz gibi LAZ halkının tarihinde herhalde satır başı olacak bir yayın organı idi. Geçen süreçte gerçekten önemli bir fonksiyon ifa ettiği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Nitekim aradan geçen uzun süreçte birçok yayın organı çıkmasına rağmen aynı nitelikte ve onu aşan mevkute çıkarmak maalesef mümkün olamadı. Bu söylediklerim bardağın dolu tarafıdır. Ancak boş tarafından bakarsak şunları düşünmekte mümkündür. Aynı içerikte  bir yayın organını eldeki materyalle bizler en fazla 2-3 sayı daha çıkarabilirdik. Bu itibarla hem daha güncel olması hem de kitlelere ulaşabilmek için 15 günlük periyotta çıkan, yöreden haberlere de yer veren  gazeteye dönmek gerekirdi. Objektif ve subjektif nedenlerle bunu beceremedik. Yayın hayatının kısa sürmesi tabiidir ki kitleler üzerinde olumsuz etki bıraktı. Daha kapsamlı ve tabana yönelik çalışmalar yapılmasında zaman kaybına sebep oldu.

O tarihten bugüne periyodik bir yayın organı çıkarılabilseydi, fonksiyon ifa edecek sivil toplum kuruluşları oluşturulabilseydi tabiidir ki Laz halkının kimlik mücadelesi, bilinç düzeyi herhalde daha ileri boyutlarda olurdu. Devletin şu veya bu şekilde “açılımdan” bahsettiği bir ortamda daha çok ciddiye alınır, azınlık haklarının anayasal güvenceye alınması aşamasında söz sahibi olabilirdik. Ancak bunun sadece dergi faaliyetiyle olmayacağını da unutmamak gerekiyor.

Türkiye Cumhuriyetinden Laz dili ve kültürü adına beklentileriniz nelerdir?

Türkiye Cumhuriyetinden bir şeyler beklerken önce kendimize bakmakta fayda var gibime geliyor. Yukarıda kısaca değindiğim gibi “çuvaldızı başkasına sokarken iğneyi de kendimize batırabilme cesaretini gösterebilmeliyiz. Maalesef aradan geçen uzun seneler boyunca dişe dokunur bir şey yapılamadı. Bu nedenle de tıpkı TRT olayında olduğu gibi ciddiye alınmadık. Eğer tersi olsaydı şimdi demokratik haklarımızı daha güvenle ister, pazarlık masasına zamanı geldiğinde diğer halklarla birlikte otururduk. Ancak bundan sonra olur mu? Olmalı ama bilemiyorum. Ancak şu da görünen bir gerçek ki esas olarak dış dinamiklerin zorlamasıyla ülkemizde orta vadede bir takım açılımlar gerçekleşecek. LAZ halkının bulunduğu ruh hali itibariyle istemlerin makul ve kabul edilebilir oranda olması gerekiyor. Bunlar ise dil üzerindeki baskıların kaldırılması, azınlık haklarının anayasal güvenceye kavuşturulması, okullarda seçmelide olsa Lazcanın okutulması, yöremizdeki Üniversitelerde Laz enstitülerinin açılması vs. olabilir.

Lazcanın zenginleştirilerek gelecek nesillere ulaştırılması konusunda ümitli misiniz? Bu konudaki çalışmalar sizce sevindirici mi? Halkımızın geleceği adına umut verici mi? Bu konuda ulus bilincinin payı ne sizce?

Çalışmalar bu seviyede gittikçe Lazcanın geliştirilerek konuşulur hale getirilmesi, gelecek nesillere ulaştırılması, konusunda maalesef fazla ümitli olamıyorum. Evet sizlerin de dahil olduğu birtakım olumlu çalışmalar var ama yeterli değil. Mutlaka kırgınlıklar unutulup güçleri bir araya getirmek gerekiyor. Burada sorduğunuz sorunun cevabını siz vermişsiniz. Evet, meselenin bam teli Laz halkının bilinç düzeyinin yeterli olup olmamasıdır. Mevcut veriler bu konuda bana yeterlidir cevabını henüz verdiremiyor.

Türkiye kamuoyu gündemindeki Demokratik açılım hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce sistem özünü değiştirmeden kabuğunu mu değiştiriyor? Anadilde eğitim perspektifinde özellikle Kürt sorunu konusunda mevcut sistemin ve şu anki hükümetin samimi olmadığına ve programının bulunmadığına katılıyor musunuz?

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
Pages: 1 2 3 4 5
News Reporter