0 0
Read Time:17 Minute, 13 Second


Zulmü sadece uzaklarda değil, yanıbaşımızda da arayıp sorgulama, kim olursa olsun mazlumdan yana, kim olursa olsun zalime karşı düşüncesiyle Kafkas diasporasının ve Türkiye Kafkas halklarının Kürt sorununa genelde bakışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Söyleşinin önceki bölümlerinde sorunların kangren olmasında baş sorumlunun asimilasyoncu, inkarcı zihniyet olduğuna değinmiştim. Bu madalyonun bir yüzüdür. Diğer yüzünde ise bizleri görmek gerekiyor. Çeşitli milliyetler üzerinden politika yapanlara (istisnalar hariç) şu sorunun mutlaka sorulması gerekiyor. BUGÜNE KADAR NE YAPTINIZ? Devlet Kürt sorununu iyi kötü çözmek için projeler geliştirirken masanın dışında kalabileceğinizi hesaplayarak gerekeni yaptınız mı? Onlarca senedir kültürün yok olmasından bahsedenler bugünleri düşünüp hazırlık yaptılar mı? Halkların kardeşliğini unutup, düşman sanki Kürtler imiş gibi Kürt düşmanlığının ötesinde ne geliştirdiniz? Dost acı söyler, sorunuza vereceğim cevap maalesef budur.

Başörtüsü zulmü artarak devam etmekte. Katsayı adaletsizliğinde bir değişiklik yok. Bu örnekler artırılabilir. Muhalif bir Laz olarak bu konular hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

7 Temmuz 1989 tarihinde YENİ NESİL gazetesi ile yapmış olduğum bir söyleşide bana bu soru sorulmuş ve şöyle yanıtlamıştım. Özgürlükler bir bütündür ve sınırlandırılamaz. İnanç özgürlüğü de bu kavramın ayrılmaz parçasıdır. Başörtüsü yasağının ne insani ne de hukuki olarak savunulacak hiçbir yanı yoktur. İnsanların başlarını örtüp örtmeyecekleri sadece onların tasarrufundadır. Bu yasak bir zulümdür. Bu günde görüşlerim değişmedi. Sorunun hala çözülememiş olması ise AKP adına utanç vesilesi olmalıdır. Ben böyle bir konuyu hala tartışmayı affınıza sığınarak söylüyorum abesle iştigal olarak görürüm.

Kartvelist asimilasyon politikaları ve Megrel sorunu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Çözümü konusundaki fikirleriniz nelerdir?

Tüm çatışmaların enerji için yapılacağı 21. yüzyılda AVRASYA ve çıkış kapısı Kafkasya 20 yüzyılın Orta Doğusu olmaya adaydır. Bu derecede stratejik bir bölge olan Kafkasya’da Gürcistan yayılmacı güçler için (Rusya, ABD ve orta vadede gelişen bölgesel güçler Çin, Hindistan) jeopolitik tablonun önemli aktörlerinden biridir. Güçlü bir kurumsallaşmış devlet geleneğinin olmaması, etnik çeşitliliği ve Stalin’in büyük Gürcistan hayali ile çizdiği suni Kafkasya haritası bugün ve gelecekte  Gürcistan için baş ağrısı olacaktır. Ahalkelek bölgesinde yaşayan Ermenilerin, Marneuli bölgesinde yaşayan Azerilerin muhtariyet talepleri vardır. 1944 senesinde Sovyetler Birliği Yüksek Savunma Şurasının kararıyla sürgün edilen Ahıska Türklerinin bölgelerine dönmesi halinde oraya yerleştirilmiş Ermeniler ile çatışma çıkması olasılık dahilindedir. Bu kadar yoğun etnik çeşitlilik barındıran Gürcistan’da resmi devlet ideolojisi büyük Gürcistan hayalini gerçekleştirebilmek için bize de hiç yabancı gelmeyecek şekilde daima asimilasyon üzerine inşa edilmiştir. Resmi devlet politikası diğer azınlıkların, özellikle de Megrel’lerin asimilasyonu üzerine inşa edilmiştir.

Megreller Gürcistan’ın en yoksul ve ihmal edilmiş etnik halkıdır. 1857 senesine kadar Samegrelo prensliği olarak kah Osmanlı kah Rus çarlığının himayesinde varlığını sürdüren Megreller bu tarihte çarlığın müdahalesiyle Rusya’ya bağlandı. 1918-1921’de demokratik Gürcistan’ın bir parçası olan Samegrelo 1921’de Gürcistan Sovyet yönetimine katıldı. Bu kısacık bilgi ile demek istediğim Megrel halkının ne kadar inkar edilirse, asimile edilmeye çalışılırsa çalışılsın yaşayan tarihi bir hakikat olduğudur. 2008 Rus-Gürcü savaşında Gürcülerin Senaki’de kurdukları askeri üssü ve Megrelleri Ruslarla karşı karşıya bırakarak kaçmaları Megrel halkı üzerinde çok olumsuz etki yapmış olmalı diye düşünüyorum. Bu olumsuz etki ve Megrel gençlerin ABD elebaşılığındaki emperyalizmin paralı askerleri olarak Irak’a gönderilmeleri de ayrıca not edilmesi gereken utanılacak bir durumdur. Bu ve bunun gibi nedenlerin Megrel halkı üzerinde depresyon yaratması, asimilasyoncu politikaların doğruluğunu tartışmaya açmış olması ihtimal dahilindedir. Gürcistan’ın bağımsız kimliğini, toprak bütünlüğünü (Abhazya ve Güney Osetya hariç) muhafaza edebilmesi ancak demokratikleşme ve etnik kimliklerin tanınmasıyla mümkün olabilir.

Megrelya’daki sosyo-ekonomik Kartvelist tecrit politikaları hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Megrelya’daki asimilasyoncu Kartvelist politikalarının başlangıcını Stalin dönemi SSCB’ye götürmek gerekir. Bilindiği gibi o dönemde diğer Kafkas halklarına olduğu gibi köylü bir halk olan  Megrellere de insanlık dışı sürgün cezası uygulandı. Sürgün esnasında onbinlerce Megrel-Laz  yollarda hayatını kaybetti. Bu işlem ırkçı tecrit politikalarının sonucu hayata geçti. Tabii yukarıda değindiğim gibi Gürcistan’daki başka halklara da uygulandı bu insanlık dışı uygulamalar. Bir çok halk haksız yere yurtlarından sökülüp atıldı. Ve maalesef bu “anavatan savunması” adı altındaki sahte bir gerekçeyle sosyalizm adına yapıldı. O tarihten bugüne  Gürcistan’ın en yoksul halkı olan, bilinçli olarak geri bıraktırılmış Megrel’lere karşı aynı politikalar devam etmektedir.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
Pages: 1 2 3 4 5
News Reporter