0 0
Read Time:6 Minute, 41 Second

BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan ile Doğan Holding Başkanı Aydın Doğan arasındakiçelişme/çatışma/savaş, siyasi iktidar ile medyatik iktidar arasındaki çokboyutlu bir mücadele. Meselenin ilk bakışta ortaya çıkan önemli boyutları var:

Yan FaaliyetOlarak Medyacılık

Sorunun özü,temeli Türkiye’de medya mülkiyetinin yapısı. Medya işverenleri,gazetecilik/habercilik/yayıncılık faaliyetinin yanı sıra çeşitli sinai, mali,ticari etkinliklerini de sürdürdükleri müddetçe, gazetecilik, bildiğimiz klasikanlamda, ‘yurttaşı, kamuoyunu doğru, çok boyutlu, dengeli, inanılır, güvenilirve hızlı bir şekilde bilgilendirmek’ tanım ve işlevinden uzaklaşıyor. Doğangrubu ve diğer grupların gazetecilik/habercilik/yayıncılık faaliyeti, esasolarak kendi dar grup, kişisel ya da özel çıkarlarını korumaya yönelik birgazetecilik türü. Bu yaklaşım, aslında irade dışı bir tutum.

Sizin gazetenizinsahibinin ayrıca inşaat şirketi, petrol kumpanyası da var ise, siz gazeteolarak, gazeteci olarak o şirket ya da o kumpanya aleyhindeki gelişmeleri haberya da yorum olarak yazamazsınız. Zaten bu tür işverenler de, farklı sektörlerdefaaliyet gösteren şirketlerini ön plana çıkarmak, onları övmek, onlarınreklamını yapmak ya da söz konusu şirketlerde usulsüzlük, yolsuzluk ya daherhangi bir olumsuzluk var ise bunları gizlemek amacıyla medya sektörünemilyonlarca dolarlık yatırım yapıyorlar. Aydın Doğan’ın bir gazeteden (kendigazetesinden) beklentisi ile bir yurttaşın beklentisi neredeyse zıtbeklentiler. Nitekim, Doğan Holding’e ait POAŞ’da vergi yolsuzluğu haber vebilgisini biz bu grubun yayın organlarından öğrenemedik, rakipleri yazdı dahaberdar olabildik.

Doğan grubuTürkiye medya manzarasında en güçlü grup. İlginçtir, Hürriyet ile KanalD’nin dışındaki yayın organları kâr etmezken, Doğan yine de, ticari ve maliolarak pek de rasyonel olmayan bir tutumla diğer yayın organlarını finanseetmeye devam ediyor. Hem piyasadaki pay oranını korumak için, hem de esasolarak manzaradaki lider konumunu sürdürmek amacıyla. 

Bu medyamülkiyeti yapısı var oldukça siyasi iktidar ile medyatik iktidar arasındakiçelişkiler/çatışmalar/kapışmalar kaçınılmaz. İki taraf, yani siyaset ve medyadünyasının kralları, kendi isteklerini, politikalarını, tutumlarını rakibinekabul ettirmeye çalışıyor.  Çoğu zaman bu iki iktidar uzlaşıyor. Türkiyebasın tarihinde doğumdan itibaren egemen medya hep devlet yanlısı olmaklakalmamış, birkaç istisna dışında genellikle hükümet yanlısı olmuştur. Medyatikiktidar, siyasi iktidarı siyasi ve ideolojik olarak destekledikçe sorun yok.Siyasi iktidar da, bu desteğe karşılık olarak medyatik iktidar kurumlarınınmedya dışı etkinliklerini kimi zaman yasal ve meşru bir şekilde, ama bazen degayrıkanuni ve gayrımeşru bir şekilde destekleyerek iktidarlararası dayanışma,destek ve yardımlaşmayı sağlayabiliyordu.  

Hem severimhem döverim 

Peki şimdine oldu da Erdoğan’la Doğan kavga etmeye başladı? Bu sorunun birkaç cevabı var:Aslında siyasi iktidar ile medyatik iktidar ilk defa kapışmıyor. Yakın tarihte27 Mayıs darbesi öncesinde de matbuat-basın hükümete karşı tutum almıştı.Demirel’in ilk Başbakanlığı dönemlerinde olsun, daha sonra Ecevit hükümeti,bilahare de Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz hükümetlerine karşı medyatikmuhalefetin varlığını hatırlıyoruz. Her bir çelişmenin kuşkusuz dönemine hasözellikleri, özgünlükleri, köken ve nedenleri var. Ama trajik olarakhatırlanması gereken son çelişme, Erdoğan/Uzan kavgası. Siyasi iktidara karşıpopülist/milliyetçi bir muhalefet çizgisini gazete, dergi ve televizyonlarındagiderek yükselen bir tonda somutlaştıran Star grubunun sonu hazin oldu. Hükümetbir gecede, polis baskınlarıyla, Uzan’ların 200 şirketine el koydu. Uzangrubunun yasa kural tanımaz yükselişi, hükümetin yasal ve meşru olmayandarbesiyle durduruldu. O dönem, Erdoğan, Uzan grubunu tasfiye ederken biryandan da egemen medyaya mesaj veriyordu: Bana muhalefet etmeyin, sizi silersüpürürüm! Mesaj alınmıştı. Doğan grubu, muhalefette iken yerden yere vurduğuErdoğan’a karşı, AKP’nin ilk seçimleri kazanmasıyla yelkenleri suya indirdi. Siyasiiktidar, medyatik iktidara karşı ilk raundu kazanmıştı. 

Ne var ki,Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkmasıyla başlayan süreçte, Doğan grubu bir yandanTÜSİAD ile, bir yandan da yayın politikalarıyla AKP’ye muhalefet etmeyebaşladı. Bu sürecin AKP açısından özelliği, yeni iktidar sahiplerinin biryandan iş dünyasında bir yandan da medya evreninde kendi özel markalarınıyaratmaya başlaması oldu. Doğan grubu artık eskisi kadar üstün ve egemendeğildi, çünkü gerek piyasada gerekse medya mahallesinde yeni rakipler (Eskioutsider’lar) sahneye çıkıyordu. Medya dünyasında Star gazetesinin AKP yanlısıbir işadamına  verilmesi, Kanal 24, Bugün gazetesi ve nihayetATV-Sabah’ın da yine AKP yanlısı kesimin mülkiyetine girmesiyle Doğan MedyaHolding gerileyen bir güç konumuna düştü. Siyasal alandaki iki gelişme debugünkü medya-siyaset kavgasında önemli unsurlar: AKP son seçimde yüzde 47likoy desteği kazandı. Bir de Anayasa Mahkemesi beklenenin aksine AKP’yikapatmadı.

Tüm bu zamandiliminde her iki tarafın elindeki kozlar birikti hatta bardağı taşırmayabaşladı. Kısa süre içinde Şaban Dişli’nin istifası ve Deniz Feneri olaylarıgelişirken, seçim öncesi gerginlik POAŞ anlaşmazlığını yumuşak bir şekildeçözerken, Hilton, CNN Türk ve Mersin’deki rafineri talepleri gerginliğiartırdı. Bir yandan da yerel seçimlerin yaklaştığını düşünürsek, Doğanhamlesinin zamanlamasının çok da yanlış olmadığını görebiliriz.

O da iktidarama…

Hem teorikhem de pratik  bir hatırlatma. Türkiye’de ve dünyanın farklı ülkelerindeve tarihin farklı dönemlerinde, siyasi iktidar ile medyatik iktidar nispeten sık bir şekilde karşı karşıya gelmişlerdir. (İlk akla gelenörnekler, İngiltere’de  Thatcher döneminde Malvinas savaşı sırasındaHükümet/BBC kavgası yine Londra’da, ABD’nin Irak’ı işgali sırasında yineBBC/Hükümet kavgası, Fransa’da nispeten daha yeni Sarkozy/Paris-Match çelişmesivs…).

Siyaset ilemedya kavgaya tutuştuğunda, medyanın tek başına siyaseti altetmesi pek mümkündeğil. Hem geçmiş örnekler hem de iki gücün/iktidarın yapısal konum ve doğalarıbunu gerektiriyor. Medyatik iktidar başlı başına, yani kendiliğinden siyasi birgüce sahip değil. Onun gücü, dayandığı, temsil ettiği, sözcüsü olduğu siyasikesimlerin gücüyle orantılı. Siyasi iktidarın ise, hele Türkiye gibi devletçigelenek ve yapının güçlü olduğu ülkelerde, medyatik iktidara karşı çok fazlakozu var. Bugünkü örnekte, Doğan grubunun öyle halkın geniş kesimleritarafından çok sevilen sayılan, büyük siyasi desteğe mazhar bir grup olmadığınıda hatırlamakta yarar var. Ne var ki Doğan/Erdoğan kavgası medyatik olduğukadar hatta ondan daha da fazla esas olarak siyasi bir kapışma olduğu için, ikitarafın taktik ve stratejilerinde kendi taraflarına çekmeyeçalıştığı/çalışacağı siyasi güçler önem ve anlam kazanıyor. Doğan grubu, AKP’yekarşı ciddi, tutarlı, gerçekten demokrat bir muhalefet, bir iktidar alternatifiolsa, bugün Erdoğan’a karşı çok daha fazla şanslı olabilirdi. Ama Erdoğan’ıniddialarının aksine, Aydın Doğan, CHP’nin bu konuda kendilerine yeterinceyardımcı olmadığını bizzat açıklıyor. (İyi gazetecilik yapmak, muhalefetpartisince servis edilecek bilgi ve belgelere bağlı ise, bu zaten gazetecilikdeğildir). Doğan/Erdoğan çelişmesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin konumu dadikkatle izlenmeli. Özellikle yeni başlayan Başbuğ döneminde, TSK’nın bu konuyadolaylı da olsa müdahil olup olmaması dengeleri etkileyebilir. Ciner veKaramehmet medya gruplarının, Doğan/Erdoğan çatışmasında meslekdaşlarını açıkbir şekilde desteklememeleri de Doğan’ın aleyhine. Cumhuriyetgazetesinin bu arada benzeri bir yaklaşımı benimasmiş gibi görünen bizimGazeteciler Cemiyetinin konuya, basın özgürlüğü açısından bakmaları bana çokdoğru gelmiyor. Doğan grubu Deniz Feneri ya da RTÜK Başkanı Akman’la ilgilihaberleri yayınlarken, esas olarak kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi amaçlamıyor.Bu haberler siyasi iktidara karşı tehdit ve şantaj amaçlı haberler. Basınözgürlüğü ile ilgisi yok. Doğan grubu tüm yolsuzluk ve usulsüzlüklere karşıhabercilik yapabilseydi (Mesela Hilton ve Mersin pazarlıklarını da yazabilmişolsaydı) kimse bir şey diyemezdi. Hem Doğan grubu yıllarca (İşleri düzgüngittiği sürece) AKP’yi desteklerken, dolayısıyla AKP’nin olumsuzluklarınasütunlarında hiç yer vermezken basın özgürlüğü ne oldu? Erdoğan’ın Doğangrubuna yönelik tehdit ve şantajları da, tabii ki kabul edilemez ama busaldırganlığın da bence basın özgürlüğü ile ilgisi yok. AKP, Doğan grubununkendisini desteklediği dönemde basın özgürlüğüne saygı mı gösteriyordu da şimdibasın özgürlüğünü çiğniyor? 

Şereflimilyar dolarlar…

Tartışmadaözellikle Erdoğan’ın yaklaşım ve üslubu hiç şık değil. Gerçi biz bu yaklaşım veüsluba ilk kez tanık olmuyoruz ama yine de bir Başbakan’ın öncelikle bir medyagrubunu ve onun sahibini muhatap almaması gerekirdi. Tartışma daha düzeyliolabilirdi ama sonuç olarak tarafların Türkiye’nin en zengin iki insanıarasında geçtiğini de unutmamak gerek. Köklü bir burjuva geleneğinden yoksunkişilerin zenginliği, kasalarındaki para ile ölçülüyor sadece. Nezaket veüslubun inceliği ile değil ne yazık ki…Tartışmaya şeref, ahlak, namus gibikavramların katılmış olması da atmosfere oryantal bir koku veriyor…Milyardoların ahlakı mı olur canım? 

Biatetmeyiz, diyen taraf bu açıklamayı pek düşünmeden yapmışa benziyor. Çünkü yinebizzat kendisi ‘Bizim devletle çok işimiz var’ da diyor. Devletle işin varsa veişlerinin iyi gitmesini istiyorsan biat edeceksin. O zaman Emin Çölaşan’ıngünahı neydi?

Doğan/Erdoğankavgasının her şeye rağmen bir de olumlu boyutu var:  Her iki tarafrakibinin kirli çamaşırlarını ortaya döktüğü için yurttaşlar geçmişte 2-3kişinin bildiği yolsuzluk, usulsüzlük ve olumsuzluklar hakkında bilgi sahibiolabiliyor. 

Sonuç olarak,Doğan/Erdoğan kavgası iki ucu kirli bir değneğe benziyor. Bir gazeteci, biryurttaş, özel olarak da bir muhalif, bu çatışmada şu ya da bu gerekçe ileDoğan’ı ya da Erdoğan’ı haklı ve meşru gösteremez. Siyasi iktidara karşımedyatik iktidarı savunmanın anlamı ve önemi olmadığı gibi, medyatik iktidarakarşı siyasi iktidarı desteklemenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Hele yarınöbür gün, geçmişte olduğu gibi, Başbakan Erdoğan, Doğan’ın Kelkit’deki birfabrikasında traktöre binip Aydın beyle gülümser edada bir poz verirse, Doğantaraftarları ile Erdoğan taraftarları ne yapacak?

sansursuz.com/ 09.09.0

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter