0 0
Read Time:5 Minute, 44 Second

Rusya’nınGürcistan’a karşı savaşının gerçekte ABD’ye karşı, ABD’nin yıllardır adım adımördüğü kuşatmaya karşı bir çıkış olduğu yeterince açık bir olgudur. Fakat bukuşatmanın mimarı ABD idiyse, Kafkas cephesi üzerinden baş taşeronu da Türksermaye devleti oldu. Türk sermaye devleti ABD’nin Rusya’yı Kafkasya üzerindenkuşatma girişimlerine başından itibaren katıldı ve birinci dereceden bir roloynadı. Bu nedenledir ki Rusya’nın Gürcistan savaşı ile bu kuşatmaya vurduğudarbe, aynı zamanda Türkiye’ye de vurulmuş bir darbe sayılmalıdır. Songelişmelerin üzerinde yeterince durulmayan, resmi çevreler ve düzen kalemleritarafından ise bilinçli olarak es geçilen bir başka yönü de işte budur.

Kriz patlakverdiğinden beri hükümet üzerinden resmi çevrelerin takındığı tavır ile sermayemedyasının olayı sunuş tarzına bu açıdan tam bir yüzsüzlük egemendir. Onlaragöre, Türkiye bu krizin tarafı olmadığı gibi taraflara eşit mesafedekikonumuyla çözümüne katkı sağlayabilecek en önemli bölge ülkesidir de. Konumu,krizin taraflarıyla rahatça konuşmaya ve onları öteki bölge ülkeleriylebirlikte ortak çıkarlarda uzlaştırmaya uygun biricik ülke de Türkiye’dir. Busöylem buna inandırıcılık kazandırmaya yönelik bazı girişimlerle dedesteklenmektedir. Savaşın ertesinde yapılan Rusya ve Kafkasya turları ile buturlarda alelacele dile getirilen ve yaşadığı isimlendirme macerasından dolayıalaylara da konu olan “Kafkasya İşbirliği ve İstikrar Platformu” girişimi bununifadesidir.

Kriz patlakverdiğinden beri basında sürekli yinelenen bir öteki söylem ise şu oldu:Türkiye bu krizin tarafı olmadığı halde mağduru olmak riski ile yüzyüzedir.Zira Rusya ile yıldan yıla gelişen çok kârlı ekonomik ve ticari ilişkilerivardır; krizin büyümesi ve kontrolden çıkması bu ilişkilere büyük zararverebilir, Türkiye hak etmediği mağduriyetlerle yüzyüze kalabilir…

İşin aslındagüncel planda bütün mesele de budur, sergilenen onca yüzsüzlüğün gerisinde tümda bu alandaki sıkıntı vardır. Sorun Türk burjuvazisinin stratejik tercihleriile taktik çıkarları arasındaki boğucu sıkışmadan doğmaktadır. Rusya güçsüz veçaresiz konumdayken, dolayısıyla da sorunsuzca kuşatılırken, bunlarıbağdaştırmak kolaydı. Oysa patlak veren kriz ve bunun Rusya’nın meydanokumasına dönüşmesi, bu kolay bağdaştırma döneminin de sonu anlamınagelmektedir. Rusya adı konulmamış kısmi ticari amborgosu ile bunun böyle olduğunufiilen ilan etti bile.

Türkiye son60 yıldır batı emperyalizminin, özellikle de Amerikan emperyalizminin bölgedekiileri karakolu oldu ve NATO’nun Güney Doğu kanadını tuttu. Doğu Bloku’nunçökmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, bu misyonu zayıflatmak bir yanayeni bir düzeyde güçlendirdi de. O zamandan beri Türkiye toprakları Amerikanemperyalizmi için bir aktif saldırı ve sıcak savaş üssü olmakla kalmadı, Türkdevleti de Türkiye’yi kuşatan tüm kriz bölgelerinde ABD hesabına taşeronluğasoyundu.

Bubölgelerden biri de Kafkasya’ydı. Kafkasya’nın iki ülkesi, Gürcistan veAzerbaycan, Türk devletinin bu taşeronluğunda çok özel bir yer tuttular. Türkdevleti bu iki ülkenin ABD denetimine alınabilmesi ve Rusya’ya karşı birerileri karakola dönüştürülmesi için üstüne düşen hemen herşeyi yaptı. Buçerçevede her iki ülke ordusunun eğitimi, donanımı ve modernleştirilmesindeaktif görevler üstlendi*. Türk subayları bu doğrultuda Amerikalı veİsrailli uzmanlarla yakın bir işbirliği içinde çalıştılar. Bu çabanıngizlenemeyen hedefi, Barış İçin Ortaklık (BİO) programı çerçevesinde Gürcistanve Azerbaycan’ı NATO üyeliğine hazırlamaktı. Bu, ABD’nin Rusya’yı Kafkasyaüzerinden siyasal ve askeri yönden kuşatmak planının temel halkasıydı. Türkdevleti bu projenin de taşeronluğunu üstlenmiş oluyordu.

Bütünbunlar, Kafkasya krizi karşısında şu sıra yüzsüzce tarafları uzlaştırmak rolünesoyunanların gerçekte bu krizi hazırlayan sürecin aktif hazırlayıcılarıarasında olduklarını, yani doğrudan taraf olarak hareket ettiklerinigösteriyor. Gerçekte Rusya da bunu böyle görüyor, ama resmen dile getirmeyişimdilik çıkarlarına uygun bulmuyor. Fakat resmen yapılamayan Rus basınıüzerinden fiilen ve yeterli açıklıkta yapılıyor. Şaakaşvili’yi hazırlayıpdonatmakla kalmayan, onu Osetya saldırısı için bizzat cesaretlendirenlerinarasında Türk devletinin de bulunduğu, Rus basınında açık açık söylenipyazılıyor.

ABD’ninKafkasya kuşatmasının öteki boyutunda, Rusya’yı devre dışı bırakmaya yönelikenerji aktarım hatları vardı. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı veBakü-Tiflis-Erzurum Şahdenizi projesi bunun ifadesi idiler. Bu ikisini aynıamaç doğrultusunda ve ticari bir hat olarak Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Hattıtamamlıyordu. Türkiye Amerika’ya ait tüm bu projelerin de merkezinde olan ülkelerdenbiri oldu. Böylece Amerikan emperyalizminin Rusya’yı kuşatma ve etkisizleştirmestratejisine tam destek vermekle kalmıyor, bundan kendisi için dolaysızekonomik yarar da sağlıyordu. Rusya’nın Gürcistan savaşının tüm bu projelere devurulmuş önemli bir darbe olduğu konusunda yaygın bir görüş birliği var bugün.O halde Türkiye bu bakımdan da Rusya’nın çıkışının dolaysız hedeflerinden biriolmuş, Gürcistan üzerinden Türk burjuvazisinin çıkarlarına da önemli bir darbevurulmuştur.

Fakatbasında kısmen dile getirilse de resmi çevreler bu konuda renk vermemeye özengösteriyorlar. Onlar halen bugüne kadar Rusya ile yolunda olan ekonomik veticari ilişkileri korumakla meşguller. Bunda haksız da sayılmazlar. Zira builişkilerin bir yanında hayati değerde ithalat bağımlılığı (petrol ve doğal gazihtiyacının büyük bölümü), öteki yanında büyüyen bir ihraç pazarı, kârlıyatırımlar, büyük müteahitlik işleri ve yıldan yıla büyüyen turizm geliri var.**Beklenmedik biçimde gündeme gelen bir krizle bütün bunların heba olmasınıistemezler, bunu kaldırabilecek durumda da değiller.

Fakatolayların halihazırdaki gelişim seyri işlerinin zor olduğunu gösteriyor.Rusya’nın adı konulmamış ticari ambargosu bunun ifadesidir. Bu kuşkusuz NATOsavaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişine verilen izne bir misillemedir. Bugeçişler halen de sürmektedir. Aynı şekilde ABD’nin bunun daha dakolaylaştırılmasına yönelik baskıları da. ABD Rusya’nın Gürcistan çıkışınıkolay kolay sineye çekemeyecek, ne edip edip buna karşılık vermeye çalışacaktır.Bunun faturasının çıkacağı ülkelerden biri de Türkiye olacaktır. Amerikansaldırganlığının sözcüleri basında Türkiye’yi “safını seçmeye”çağırmaktadırlar, gerçekte safı her bakımdan açık ve gözler önünde olduğuhalde. Buna rağmen bu türden bir çağrının yapılması, ortada Türkiye’yeüstlenilmesi zor dayatmaların bulunduğunu göstermektedir.

Bir yandanNATO üyesi, ABD’nin bölgedeki ileri karakolu ve Kafkasya’daki aktif taşeronuolmak, öte yandan bunu bu güçlerin dört koldan kuşattığı Rusya ile kârlı iş ilişkileriylebağdaştırmak artık eskisi kadar kolay olmayacaktır. Rusya’nın Gürcistan çıkışıile başlattığı yeni dönemin Türk burjuvazisi ve devleti için anlamı budur.

Muhtemelenbu olgunun Türk iç politikasına da önemli etkileri olacaktır. Bundan böyle ABD’ninRusya politikası ile tam uyum göstermek, iç politik çekişmelerde onun desteğinialabilmenin önemli olanağı haline gelmiştir. AKP halen Rusya ve İran ileilişkilerde bu uyumu yeterince gösterememenin sıkıntılarını yaşamaktadır.Amerikancı ve natocu Türk generallerinin bu konularda AKP’den daha uyumludavranacaklarından kuşku duyulmamalıdır. Nitekim halihazırdaki Boğazlar’dangeçiş izninin onlar tarafından verildiğine ilişkin dikkate değer spekülasyonlaryer almaktadır basında.

Rusya sorunuABD için şimdi artık İran sorunundan da önemli hale gelmiştir. Zira Rusyabundan böyle ABD hegemonyasını tanımadığını açıkça ilan etmiş, Gürcistan’akarşı savaşını da bunun eylemli ifadesi olarak sunmuştur. ABD, buna etkili birkarşılık vermeyi başaramazsa eğer, zaten çözülmekte olan hegemonik konumundahızlı bir gerileme kaçınılmaz olacaktır. Rusya politikasında kendisiyle tamuyumlu bir Türkiye ihtiyacı da bu çerçevede bir önem ve anlam kazanmaktadır.

Kızıl Bayrak

* “Türkiye, … Gürcistan özelkuvvetlerinin 700 subayını Harp Akademileri’nde eğitmektedir. 13 Türk özelkuvvet subayı, Tiflis’te Gürcü askerlerini eğitmektedir. Türk Deniz Kuvvetleri, Gürcü Deniz Kuvvetlerine ikihücumbot hediye etmiştir. TürkSilahlı Kuvvetleri Gürcistan Silahlı Kuvvetleri’ne 100 milyon dolar lojistikyardım yapmıştır.

..” (Hürriyet, 11 Ağustos 2008)

** Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ve ticariilişkiler konusunda basında yer alan bilgiler şöyle:

– Rusya’dakiTürk yatırımları 5 milyar doları, üstlenilen müteahhitlik projeleri ise 25milyar doları aşıyor. Rusya Türk müteahhitlerin en fazla iş aldığı ülke:2000-2005 yılları arasında yüzde 14.7 ile ilk sırayı alıyor.

– İki ülkearasındaki ticaret hacminin 2008 yılı sonunda 38 milyar dolara ulaşmasıumuluyor. Rusya Türkiye’nin en büyük ithalat yaptığı ülke (yüzde 16) ve enfazla ihracat yaptığı 5’inci ülke (yüzde 5). Mavi Akım projesiyle Türkiyeenerjide büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı hale gelmiş durumda. Petrolde ithalatınyüzde 40’ı, doğalgazda da yüzde 64’ü Rusya’dan sağlanıyor.

– Rusyaartık Türkiye’nin en fazla turist çektiği ülke (2.5 milyon).

(Sosyalizm için Kızıl Bayrak, Sayı:2008/36, 5 Eylül2008)

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter