İngiltere’nin belli başlı gazetelerindeki turumuza, hafta başından beri genelde manşetlere damgasını vuran ekonomik krizin bugün de geniş yer tuttuğunu söyleyerek başlayalım.
Guardian‘ın ön sayfasında düşüş eğrisi sanki bir uçurumu andıran büyükçe bir grafik durumu özetler gibi. İngiltere’nin yurtiçi hasılasında 2009’da da devam etmesi beklenen hızlı küçülmenin göstergesi bu.
İngiltere Merkez Bankası başkanının ‘resesyon ağır olacak’ uyarısını aktarıyor Guardian. Üretimin yüzde 2 düşmesinin beklendiğini yazan gazete, İngiltere eknomisinin yakın geleceğinde enflasyondan ziyade, tam tersi olan deflasyondan daha çok korkulduğunu bildiriyor.
Merkez Bankası yakın zaman önce İngiltere’nin faiz oranlarını yüzde 3’e kadar çekmişti. Kredi piyasasını rahatlatıp ekonomiyi canlandırmak için atılan bu adım yeterli görülmüyor olmalı ki, Guardian, 2009’da faiz oranlarının yüzde 1’e kadar indirilmesinin beklendiğini yazıyor.
Independent‘ın Maliye Bakanı Alaistair Darling’le yaptığı mülakata hem manşette hem de iç sayfalarda geniş yer ayrılmış.
Bakan, ekonomik gerilemenin faturasının ağır olacağını kabul etmekle birlikte, 2010 yılında İngiltere’nin tekrar düze çıkacağını vaadediyor. Independent’ın aktardığına göre ülkeyi ”kısa ama vurucu bir şok’ bekliyor.
Olimpiyat ruhu
Daily Telegraph‘ın manşetinde ise, 2012 yılında Londra’da düzenlenecek olan Olimpiyatlar Oyunları konusunda İngiltere’de en azından hükümet cephesinde hissiyatın ne kadar değiştiğine tanık oluyoruz. İki yıl önce Londra’nın Olimpiyatlara ev sahipliği yapması için dişe diş bir rekabet verilmiş; karar açıklandığı zaman bir bayram havası esmişti.
Fakat şimdi Kültür Bakanı Tessa Jowell ”Bilseydik başvurmazdık” diyor. Yani, ekonomik resesyonun geleceğini bilseydik.
Daily Telegraph, Olimpiyatların inşaat hazırlığı için ilk başta planlanan bütçenin geçen yıl itibariyle neredeyse dört katına çıktığını hatırlatıyor. Fakat şimdi hükümetin içine girdiği mali sıkıntı ve sözleşmeli şirketlerin üzerlerinde hissettiği baskı Olimpiyatlar Oyunlarını Londra için gurur kaynağı olmaktan çıkartıp koca bir yük haline mi dönüştürüyor?
Gazete, Olimpiyat köyü projesinin küçültülebileceğini bildiriyor. Ancak Kültür Bakanı Tessa Jowell için madalyonun bir de parlak yüzü var.
Başbakan Gordon Brown, ekonomik darboğazdan kamu harcamalarını artırarak çıkılacağını söylemişti. Daily Telegraph’a göre Kültür Bakanı da Olimpiyat tesislerinin inşaatını iş sahası açacak bir fırsat olarak görmemiz gerektiğini söylüyor.
Orta Doğulu yatırımcılar
Financial Times, ”Batı’nın sorunlu piyasaları Orta Doğu’nun ilgisini çekiyor” diye yazıyor. Gazeteye göre Orta Doğu’nun zengin özel yatırımcıları özellikle Amerika ve İngiltere’nin çöken piyasalarından istifade etmenin peşinde.
Ve öncelikli olarak düşen emlak fiyatlarının cazibesine kapılmış durumdalar. Financial Times, kredi çıkmazının Orta Doğulu yatırımcıların uluslararası mali birikimlerini etkilemiş olmasına karşın, ”zengin Orta Doğulu ailelerin elinde hala yüklüce para var” görüşüne yer veriyor.
Daily Telegraph, İngiltere’nin sıralamada gerilere düştüğü uluslararası bir listeyi haber veriyor; ama ekonomi değil bu sefer konumuz.
Kadın-erkek eşitliğini ülke ülke değerlendiren ve dün Cenevre’de yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu listesi. Aynı haber, Guardian sayfalarında da var.
Sri Lanka’nın arkasına düşen İngiltere
130 ülkeyi kapsayan ve her yıl yeniden düzenlenen cinsiyetler arası eşitik listesinde İngiltere’nin üst üste üç yıldır gerilere doğru kaydığını haber veriyor Guardian. Bu yıl genel değerlendirmede 13’üncü ülke konumuna düşerek, Sri Lanka ve Letonya’nın arkasında yer alıyor.
Eğitim, sağlık ve ekonomik bağımsızlık gibi birçok unsurun bir araya katıldığı bu listenin yanısıra, kadın-erkek eşitliği belirli konu başlıkları altında ayrı ayrı da ele alınıyor. Guardian, maaş eşitliği listesinde 81’inci sırada görünen İngiltere’nin öncelikle bu konuya eğilmesi gerektiğini yazıyor.
Genel listede tahta bu yıl Norveç oturmuş. 130’uncu ülke Yemen, en altta. Türkiye ise, Yemen’in biraz daha yukarısında, 123’üncü sırada yer alıyor.
Washington’da lobicilik temizliği
Independent gazetesine göre, ABD’de ocak ayında görevi devralmaya hazırlanan Barack Obama’nın en önemi değişim vaatlerinden birini, Washington’da siyasetin dişlilerinin dönmesinde büyük rol oynayan lobicilik faaliyetlerini kısıtlama planı oluşturuyor.
Independent, Obama tarafından geçiş yönetiminin başına atanan John Podesta’nın, ”Tarihte eşi benzeri görülmedik derecede sıkı etik kurallar getiriyoruz” dediğini aktarıyor.
Podesta, lobicilik yapan çıkar gruplarının Washington’da haksız bir nüfuza sahip olduğunu belirtiyor. Amerika’da geçiş yönetimlerini ayakta tutmanın maliyetli olduğunu aktaran Independent, normalde siyaset çarkının lobi gruplarının bulduğu para ve personelle döndüğünü söylüyor.
Ancak Obama ve ekibi, bu süreçte özel bağışları 5 bin dolarla sınırlı tutup, ayrıca para veren herkesin adını açıklayacaklarını vaadediyorlar.
Independent‘a göre Obama ve ekibi 20 Ocak’ta yapılacak yemin törenine kadarki hazırlık sürecini büyük çapta internet üzerinden ufak bağışlarda bulunan milyonlarca Amerikalının desteğiyle karşılamayı planlıyor. Kampanya sırasında bu yolla muazzam miktarda para toplayabilmişlerdi.
Fakat gene Independent’a göre, lobicilik faaliyetleri Amerikan siyasetinin içine öylesine sinmiş durumda ki, Obama’nın büyük vaatleri bu konuda yarı yolda kalabilir.
Amerika’da Kongre’ye seçilen çok sayıda siyasetçinin görev süreleri bittikten sonra lobicilik kurumlarında kendilerine güzel maaşlı işler bağladığını yazan Indepedent, ”Obama’nın yeni hükümetinde görevlendirmeyi düşüneceği Washington’un bazı en parlak beyinleri kayıtlı lobiciler” diyor.
Geçiş yönetiminin koordinatörü John Podesta’nın kendisi Amerikan İlerleme Merkezi adlı bir düşünce kuruluşunun başkanı.
Independent, eski başkan Bill Clinton’un siyaseti lobicilerin elinden kurtarma vaadinde başarısız kaldığını; şu anki Başkan George Bush’un ise pek engellemeye çalışmadığı lobicilik faaliyetlerinin milyarlarca dolarlık bir sektör haline dönüştüğünü yazıyor.
BBC Turkish / 13.11.08