Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun Hrant Dink suikastıyla ilgili raporunda, “Polis muhbiri Erhan Tuncel’in McDonald’s bombalamasındaki rolü çözülseydi, Dink cinayeti önlenebilirdi” sonucuna varılmış.
Dink davasında henüz karar aşamasına gelinmedi ama bu cinayet “kamu vicdanı”nda çoktan sonuçlandı.
Hrant, Trabzon Emniyeti, İl Jandarma Teşkilatı ve İstanbul Emniyeti arasındaki bir dizi “ihmal”in sonucu değil, “planlı” bir şekilde öldürüldü. Dink ailesinin, Hrant’ın arkadaşlarının ve avukatlarının feryat etmekte ne denli haklı oldukları her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. McDonald’s bombacılarına bu cinayet, “paket servisi” istenircesine sipariş edilmiş. Müfettişler, şimdi “Cinayet önlenebilirdi” diye rapor yazdıklarına göre Hrant’ın korunması değil, öldürülmesi istenmiş! Devletin kilit görevlileri de suikastı biliyorlarmış!
Agos’un önündeki kaldırımda sırtüstü yatan Hrant Dink’le ilgili bu yargı daha ilk anda vicdanları sızlattığı için, yüz bini aşkın insan İstanbul’da “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” diye yürüdüler.
Rakel Dink’in çığlığı içimizi titretti.
Mahkeme önlerinde, valilik odalarında tehdit edilen, gazetesinde bunları yazan Hrant’ı korumadılar.
Öldürülmesine göz yumdular.
Hrant’ın eşinin Başbakan Erdoğan’a “Cinayetin üzeri örtülmesin” diye gönderdiği mektup üzerine Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun hazırladığı rapor tamamlandı.
Başbakan Erdoğan “olur” verirse ihmali görülen yetkililer hakkında soruşturma açılacak.
İhmal zincirinde öne çıkan isimler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski Trabzon Emniyet Müdürü ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve cinayetin işlendiği sırada Trabzon İl Jandarma Komutanı olan Albay Ali Öz.
Ali Öz hakkında ayrıca bir soruşturma sürüyor.
Hrant Dink’e yönelik suikast istihbaratının Trabzon’da “masaya getirildiği” jandarma astsubaylarca mahkemede açıklanmıştı. Albay Öz’ün bilginin “sumen altı” edilmesindeki rolü, “ihmal” ile açıklanamayacak boyuttadır.
Dink’in avukatları Jandarma’ya yönelik soruşturmayı ve mahkeme önlerinde TCK 301’i protesto gösterileri düzenleyerek Hrant’ı Trabzon’daki “çete”nin hedefi haline getirenler nedeniyle “Ergenekon” sanıklarını da ana davayla ilişkilendirmeye çalışıyorlar.
Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun, “Dink cinayeti önlenebilirdi” raporu çok önemli.
Bu rapor, “Susurluk” skandalı ertesinde Başbakanlıkça hazırlatılan Kutlu Savaş raporunu çağrıştırdı. Musa Anter cinayeti başta pek çok faili meçhul cinayette JİTEM’in izine rastlanmıştı.
Milliyet’te o zaman Susurluk’un üzerine sadece mafya ve polis yönünden değil,Jandarma boyutuyla da gitmiştik.
Dokunulmazlıkları olanlara o zaman dokunulsaydı, Hrant Dink suikastı gibi Danıştay saldırısı da önlenebilirdi.
Milliyet/ 15.11.08