0 0
Read Time:3 Minute, 7 Second

Sayın Bakan!

Devlet gücünü elinde tutanlara mektup yazmak gibi bir alışkanlığım yok.

Böyle bir mektubu size yazmakla ‘ender’ bir iş yapıyor olmam, ne sözlerimi daha değerli kılıyor, ne de sizi çok özel.

14 Ekim 2008 günü, Engin Çeber’in tutukevinden ölüsü çıkınca, özür dilediniz.

25 Ekim 2008 tarihli yazımda, özrünüzde başka bir mana aramanın bu özrü aşındırmak anlamına gelebileceğini ifade ettim. Hatta bu özre, dile getirdiğinizden daha büyük bir önem atfettim.

Temel Demirer’in Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden yargılanması için verdiğiniz izni savunurken sarf ettiğiniz sözleri okuyunca, şimdi ister istemez şu soruyu sormak zorundayım: Siz Engin Çeber’in yakınlarından hangi sıfatla özür dilemiştiniz?

Temel Demirer, Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından, bir grup yurttaşla birlikte Ankara’da, Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir konuşma yaptı ve “Türkiye aydınları eğer 301 kere 301 suçu işlemezlerse Hrant’ın cinayetine ortak olmuş demektir” dedi. Gerçekleri haykırmaktan dem vurarak, ‘katil devlete karşı suç işlemeyenlerin’ Dink cinayetine ortak olacağını ifade etti.

Üstelik siz, özür dilemek gibi gerçekten büyüklük gösterdiğiniz gün, Engin kardeşimizin nasıl öldürüldüğüne ilişkin, bugünkü deliller ortada bile yoktu. Tutukevinde devlet yetkisiyle hareket edenler tarafından işkenceyle öldürüldüğü, artık ayan beyan ortaya çıkmış bir kardeşimizin yakınlarından özür dileyen birisi, bir ay sonra ‘Devletime katil dedirtmem’ diyorsa, ya özründe samimi değildir ya da devletine sevgisinde. Özrünüzde riya aramamıştım, sevginizde hamaset bulmak istemem.

Sayın Bakan, bu mektubum bir vesile olur ve belki, hangisinde samimi olduğunuzu anlatma fırsatı bulursunuz.

Buna ihtiyacım var. Çünkü hiç tanımadığım Temel Demirer’le ben, hiç tanımadığım Engin Çeber’in yakınıyız. Siz, ikimizden özür dilemiştiniz.

Engin Çeber, kahvede okey oynarken, taş çalma tartışması yüzünden delik deşik edilmedi. Sizin de elinde bulundurduğunuz devlet gücünün benzeri bir yetkiyle hareket eden görevliler tarafından, başı duvardan duvara vurularak öldürüldü.

Bir ay sonra, çok sevdiğiniz ve gücünü temsil ettiğiniz devletinize katil dedirtmemek için, kanunun size verdiği yetkiyi, tehdit olarak kullanıyorsunuz.

Hrant Dink 19 Ocak 2007 günü katledildi. 19 Ocak 2007 tarihinden bir yıl öncesine kadar devletin hangi görevlilerinin bu cinayeti bildiği ve bugüne kadar bunun nasıl örtbas edildiği orta yere dökülmüşse, sizin göreviniz, vicdan sahibi bir yurttaşı tehdit etmek midir?

Temel Demirer haklı çıktı, sayın Bakan. Ben yarım yamalak iktisat okudum, okulu da bitiremedim. Siz hukukçu olduğunuza göre Faruk Erem belki hocanız da olmuştur. Laf, onun: “Katili kazıyın altından insan çıkar.” Hrant’ın katilini kazımak ayrı bir maharet istiyor; kazıdıkça da, altından devlet gücüyle hareket edenler çıkıyor.

Sayın Bakan, Temel Demirer, Vecdi Gönül’den farklı ne söyledi? Siz arenanın ortasına doğru sağ elinizin baş parmağını yere çevirirken, meslektaşınız Vecdi Gönül, muhtemelen aynı saatlerde, tehcir edilenlerin ulus-devletin harcındaki öneminden söz etmekteydi. Siz Vecdi Gönül’le aslında aynı şeyi söyleyen Temel Demirer’i sırf ‘yasak kelimeler’ kullandığı için tehdit ederseniz, devlet sevginizi, devleti sevmeyenleri korkutmak için kullanmış olursunuz. Hamasettir bu, başka bir şey değil.

Lütfen benim, devletine katil dedirtmeyen birisinin devlet sevgisini sorguladığımı düşünmeyin.

Cinayetle birlikte gözümün önüne gelen iki resmin ilki, Hrant’ın kaldırımda yatan cansız bedeniyse; diğeri, Samsun’da, biri polis öbürü astsubay iki devlet görevlisinin, katil zanlısını aralarına aldıkları resimdi. Geçenlerde basın yazdı, o resimdeki iki devlet görevlisi, aklandı.

İkisi aynı anda olmaz sayın Bakan. Resimdeki iki devlet görevlisi aklanırsa, bizim vicdanımızda, devlet mahkûm olur.

Sayın Bakan, zaten anlamışsınızdır, ben devleti sevmiyorum. Nadiren yazdığım birisi olmanız, ne yazdıklarıma değer katsın, ne de sizi çok özel kılsın demiştim, sözlerime başlarken. Ama devleti sevmiyor oluşumdan dolayı sözlerimi ehemmiyetsiz bulacaksanız, inandırıcı olmak için başka bir şey yapamam.

Devlet sevginizi sorgulamıyorum. Lütfen siz de daha ‘özel’ olmaya çalışmayın.

Yurttaşlarınızı ve yurttaşlığı devletinizden daha çok sevmeye çalışırsanız, bizim devleti neden sevmediğimizi anlayabilirsiniz.

‘Özel’ olma fırsatınızı özür dilerken yakalamıştınız. Daha özel olmaya çalışmayın. Onların bir özelliği yok. Onlardan bu ülkede çok var.

‘Devlet, katil’ olmayacaksa, bu, Temel Demirer’in değil, sizin elinizde.

Ama sayın Bakan, böyle tehdit ederek değil.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.

Radikal / 22.11.08

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter