A. AGIRI / Bilindiği gibi kurt ulusal özgürlük sorunu Kürt açılımı adi altında millet meclisinin gündemine taşındı. Siyasi partilerce tartışıldı. Sorunun çözümüne ilişkin görüş ve öneriler değerlendirildi. Var-yok eksininden çıkarılarak sorunun varlığı resmi olarak kabul edildi. Kuskusuz sorunun meclise taşınması orada tartışılması Kürt varlığının Türk millet meclisi tarafından kimsi kabul görmesi, Kürt ulusal güçleri açısından önemli bir gelişmedir.
Kuruluşundan itibaren imha ve inkâra dayalı politikaların planlanıp uygulandığı bu merkezde Kürt varlığının kabul görmesi önemli bir kazanım olarak değerlendirilebilinir. Şöyle ki tarihsel süreç içerisinde imha ve inkâra dayalı politikalarin uygulanması aşılmıştır. Ayni zamanda uygulanan asimilasyon politikaları başarılmamıştır. Klasik yöntemlerle Kürtleri egemenlik altında tutmanın koşulları artik mevcut değildir. Ordu merkezli yönetim iradesi uluslararası boyutta mercek altında alınmıştır. Sürgün, katliam ve darbe planlanması ve uygulanması artik mümkün değildir. Bu anlamda kirli ve suçlu cumhuriyet amaç ve hedeflerine ulaşamamıştır.
Kurt ulusal sorunu rejimi zorlamaktadır. Daha fazla klasik politikaları dayatmanın anlamı yoktur. Değişim, kirli ve suçlu geçmişi gizlemenin gereğidir. Kurt ulusal güçlerini egemenlik altında tutmanın yeni yöntemleri bulunmalıdır. Kürtleri cumhuriyete entegre etmenin gereği olarak değişim zorunludur. Yapılan tartışma ve değerlendirmeler kısaca böyle özetlenebilinir. Elbette bu sorun daha çok tartışılacak, içinde barındırdığı çözüm ve çözümsüzlüğü de beraberinde getirecektir. Bu tartışmalar ışığında ufukta bir çözümün olmadığını söylemek gerekir.
Ancak yaşanan bu gelişmeler bir o kadar da karmaşık ve yanıltıcıdır. Çözüme ilişkin somut bir öneri olmadığı gibi çözüm adresi de belli değildir. Yine sorunun üretildiği yerde tartışılması, Kürt varlığının kısmi kabul görmesi surecin sorgulanması doğru değerlendirildiği oranda politik değeri anlaşılır. Başlı başına olumlu bir kazanım olarak değerlendirilebilinir. Yine sorunun üretildiği yerde çözüm üretmenin de tarihsel bir yanılgı olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekir. Bilinen bu mekanizmanın gerçekliği bilince çıkarıldığı oranda doğru çözüm adresi belirlenmelidir.
Mustafa Kemal ve kurmayları önderliğinde kurulan bu meclisin tarihsel işlevine bakıldığında her türlü politik yöntem denenerek Kürtler de bu meclise alınıyor. Burada tutularak ulusal demokratik arayışları engelleniyor. Kandır, oyala, ertele politikalarıyla denetim altına alınıyor. Bu çatı altında tutularak iradeleri kırılıyor. Türkleştirme meclisten başlamak üzere topluma dayatılıyor. Tasfiye, teslimiyet burada başarılıyor. Katliam sürgün kararnameleri burada çıkarılıyor. Kürtler bu meclis iradesiyle egemenlik altına alınıyor. Sömürgecilik burada meşrulaştırılıyor. Kurt ve Kürdistan bu mecliste öldürülüyor. Yaşanan ulusal direniş hareketleri bu meclis kararları ile bastırılıyor…
Bilinen bu meclisin tarihsel misyon ve gerçekliği göz önüne bulundurulduğunda Kürtlerin bu meclise alınması ya da girmesi Kürt ulusal güçleri arasında tarihi bir felaket olduğu bilinen bir gerçektir. Eğer Kürtler bu mecliste yer almasalardı bu bilinen yaşanan felaketlerin gerçekleşmesi bu kadar kolay olmayacaktı. İmha ve inkâr bu kadar rahat gerçekleşmeyecekti. Ulusal demokratik haklarımızı elde etme mücadelemiz engellenemezdi. Bu kadar acı çekmez, katliam ve kıyıma uğramazdık.
Yaşanan bu tartışmalar ışığında sorunu ve Kürt varlığı kabul görüyor. Ama sorunun varlığı kabul edilmekle birlikte somut bir çözüm önerisi de sunulmuyor. Tabii ki bu bir devlet projesidir, bir tasfiye hareketidir. Ulusal hak ve özgürlükleri yok etmeyi amaç edinen bir zemindir. Burada oyalama kandırma ve aldatma esasidir.
Ulusal demokratik güçler buna karsı duyarlı olmak zorundadır. Burada Kürt ve Kürdistan tanımı meclis tarihi boyunca kabul görmemiştir. Bugün Kürt varlığı bu meclis tarafından kabul görüyorsa ortaya çıkan ulusal direnişi bastırmak içindir. Esas olarak Kürt sorununun çözümü Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklanan haklarını elde etme mücadelesidir. Çözüm cumhuriyete entegre olma değil; kendi meclisini kurma, anadilinde eğitim görme, kaderi, yaşamı ve geleceği üzerinde söz ve karar sahibi olmaktır. Bugün yapılan ise bu temel taleplerin kıyısına bile yaklaşmamaktır… Bu temel taleplerin gerçekleşmesi için her şeyden önce özgür bir iradeye, kendine ait bir program ve stratejiye sahip olması kaçınılmazdır. Öncelikle bu eksikliklerin aşılması gerekiyor…
25 Aralık 2009