0 0
Read Time:6 Minute, 18 Second

ImageHer yıl olduğu gibi biz kadınlar, 8 Martın heyecanını yine dorukta yaşıyoruz. Biz kadınlar, özgürlük mücadelesiyle yaratılan değerlerimizin verdiği gururu arkamıza alarak geleceğe daha güvenle bakıyoruz. 8 Martın büyük bir emek birikimi, kadın özgürlüğü savunusu ve daha güzel bir dünya yaratma özlemi olduğunun bilinciyle alanlara çıkıyoruz. 8 Martı büyük özgürlük mücadelemizin simgesi olarak tüm yüreğimizle kutluyoruz.

 
Kuşkusuz böyle bir günün ideolojik, siyasal ve toplumsal bütünlüğüyle yaşanması önümüze, kadın sorununun bütün derinliği ile irdelenmesi ve kat edilen yolun ne olduğunun sorgulanması sorumluluğunu koymaktadır. Bir kez daha acı içinde en gelişmiş toplumlarda dahi kadınların dayak yediğini, dünyanın birçok yerinde kadınların pazarlandığını belirteceğiz. Kendi ülke gerçeğimize geldiğinde (bunca kazanıma rağmen) diri diri yakılan, burnu kesilen, intihara sürüklenen kadınların sayısının giderek arttığını anımsayacağız. Bir kez daha tüm çıplaklığıyla İmralı tasfiyeciliğinin en dolaysız ve yürek kanatıcı sonuçlarının kadınlar üzerinde yaşandığını göreceğiz. Kürdistan kadınının özgürlük tutkusunun ve devrimci hayallerinin İmralı partisi eliyle nasıl sömürüldüğüne, anaların bir başçavuş önünde hazır ola geçen Öcalan için yerlerde sürüklendiğine tanıklık edeceğiz. Tek bir gün direnmemiş bu kişi için yine analarımızın açlık grevlerine yatırıldıklarını içimiz burkularak seyredeceğiz. Ve bütün tanrıları yıkma iddiası ile yola çıkan kadınlarımızın koro halinde ‘sen olmazsan biz olmayız, bizi sen yarattın ey yüce önderlik’ sözleriyle tanrılarının önünde diz çökme törenlerini izleyeceğiz. Tablonun karelerini daha da çoğaltmak mümkün. Bizce önemli olan Öcalan iktidar sisteminin kadınlar ve toplum üzerinde yarattığı yıkımı görmek ve bu yıkımdan kurtulmak için gerekli ideolojik, politik ve örgütsel mücadeleyi vermektir.

ImageBu yıkımın altında birçok insanın kaldığını, hayallerin kaybedildiğini, yaşamların parçalandığını ve devrimci umutların yitirildiğini bugün vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Öcalan iktidar sistemindeki erkek egemen şiddetin en acımasız örneklerine maruz kalmış ya da tanıklık etmiş, Kürdistan adına artık hiçbir iddianın bırakılmadığını,  aykırı bir sesin komplolarla ( Nasır arkadaş örneğinde olduğu gibi) susturulduğunu görmüş yüzlerce bayan arkadaş saflardan ayrılmıştır. Bu kırık dünyaların bir kısmı Avrupa’ya, bir kısmı Güney Kürdistan’a savrulmuştur. Bu savrulmayla birlikte de bu arkadaşların ezici çoğunluğu en diri devrimci iddialarını, hülyalarını ve en acısı da kendilerine olan güvenlerini kaybetmişlerdir. Kapitalist ve emperyalist sistem karşısında yalnızlıkları ile karşı karşıya gelen bu kadın arkadaşlar sistem karşısında sıradan insanların var olma ve yaşama tutunma mücadelesinin içinde kendilerini bulmuşlardır. Bu durum çok acı olsa da bir trajedidir. Sistem karşısında tutunmayı, kaybedilen yılların bıraktığı açığı kapatma olarak algılayıp çok daha gerilere savrulabilmektedirler. Kuşkusuz her arkadaşın ülke ve kadın sorununu kavrayışları ile yaşadıkları kırılmanın boyutlarında farklılıklar olsa da geleceğe bakışları hemen hemen aynıdır; bu da örgütlü zeminden uzak durma biçimindedir. İdeolojik yörüngesini kaybetmiş ve sistem karşısında bireysel zemine düşmüş her insanın yaşadığı duygu ve düşünce karmaşasını, çaresizliği, umutsuzluğu ve gelgitleri bu arkadaşlarımız fazlasıyla yaşamaktadırlar. Dünün gerillaları olarak kadın özgürlüğü adına mücadele vermişler, görkemli direnişlerin sahipleri olmuşlardır. Özgürlük tılsımının etkilerini tüm benliklerinde hissetmişler, bilinçli emekleriyle her türlü egemen şiddete kafa tutmanın ve kadınlar olarak “biz de varız” demenin gururunu yaşamışlardır. Bir amaç peşinde koşan insanların bunları unutmaları elbette olanaksızdır.  Yine bu arkadaşların edindikleri bilinçle kadınlar adına nerede söz söylenebileceğini çok iyi bildiklerine inanıyoruz.

Toplumsal olaylarda bilinçli çarpıtmalarla geriye düşmeler her zaman mümkündür. İmralı tasfiyeciliğinin etkileri kuşkusuz halkımız üzerinde çok derindir ve etkileri daha on yıllarca da sürebilir. Bu bir olgu olsa da ülkemizin sömürge olduğunu ve kurtuluşa ihtiyacının acilliğini değiştirmiyor. Bugün Kürt kadınlarına İmralı eliyle dağıttırılan gülleri Türk egemenleri postallarıyla çiğneyip kadınlarımızı aşağılamaya devam etmektedir. TC devleti bütün gerçekliğiyle değişmeden karşımızda durmaktadır. Değişmesi ve bu düzeni değiştirmesi gerekenler biziz. KUKM tarihi halkımızın onurlu var oluş tarihidir. Bu tarih içinde Kürt kadını görkemli ayağa kalkışını gerçekleştirmiştir. Devrimci sosyalist değerlerle donanarak bütün gerici öğeleri parçalamış, örgütlü başkaldırısını gerçekleştirmiştir. Kadının özgürlüğü için, özgür bir toplum için, özgür kadın ve erkek ilişkisinin yaratılması için bu mücadele içinde sayısız kahramanlık örnekleri yaşanmıştır. Her Kürdün aklında sayısız kahramanın ismi vardır. Bu halk yaralarını bu mücadele içinde onardı ve küllerinden yeniden doğmayı başardı. O halde bunu yeniden başarmak mümkündür. Bu görev en başta da bu mücadelenin yükünü sırtlamış, bunun için sayısız acı çekmiş, işkence görmüş ve bugün İmralı ihanetinin durumunu kavramış arkadaşlarındır.

Çağrımız özgürlük tutkusunu yaşayan tüm kadınlaradır.

Çağrımız bütün putları parçalamak isteyenleredir.

Kadınlar olarak büyük kucaklaşmayı gelin 8 Mart özgürlük ateşini yakarak kutlayalım. Bu ateşi bedenlerimizde değil, bilinçli eylemimizle tutuşturalım.

8 Mart hepimize kutlu olsun!

                                                                                           8 Mart 2006

                                                                                      Sema SULTAN
Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter