0 0
Read Time:18 Minute, 14 Second

ImageDostlar, Arkadaşlar, Yoldaşlar, Merhaba!
"Emperyalizm yenilecek, Direnen halklar kazanacak Gecesi"
ne katılmaktan, sevincinizi ve mücadele coşkunuzu paylaşmaktan kıvanç ve heyecan duyduğumuzu vurgulamak isteriz!  

Dostlar,

 Son yıllarda en çok ayaklar altına alınan kavramlardan biri de dostluktur. Bu, nedensiz değildir! Doğası gereği karşılıksız, hesapsız ve kaygısız bir ilişkiyi ve ruhsal zenginliği anlatan dostluk, devrimci sosyalizmle zirveye çıkmış, onunla gerçek anlamını bulmuştur. Ancak bir akım olarak devrimci sosyalizmin gerilemesine paralel olarak vahşi kapitalizmin kavramları ve değerleri geçer akçe haline gelmiştir. Ne var ki bütün olumsuz koşullara rağmen devrimci dostluğun varlığını sürdürmesi önemlidir, gelecek açısından umut vericidir! Devrimci dostluk ve diğer devrimci değerlerin toplumda hak ettiği yeri bulabilmesi, her şeyden önce devrimci sosyalizmin bir akım olarak gelişmesine, güçlenmesine bağlıdır! Bunun objektif koşullar ve gelişmeler kadar devrimci sosyalistlerin etkin, enerjik ve sonuç alıcı çalışmalarına da bağlıdır!

Devrimci dostluk, karşılıksız, hesapsız ve kaygısız bir ilişkiyi anlatır. Temelinde sadece aynı ilkeleri ve değerleri paylaşmak vardır. Kürt halkının, Kürdistan emekçilerinin gerçek anlamda dostlara ihtiyacı var. Bugün ne yazık bu türden dostları son derece azdır. Gerçek dostlar, hiçbir kayıp ve dar kazanç hesabı yapmadan halkımızın gerçek kurtuluşunu, özgürlüğünü savunanlar, bunun ancak devrimci bir program ve mücadeleyle başarılacağını düşünenler, bunu her koşulda ve kritik anda dile getirenlerdir.

Bugün halkımıza dost görünenler var, ama bunların bu yaklaşımları, ilkeli olmaktan çok küçük hesaplara, dar politik kaygılara dayanıyor. Bunlar biliniyor… İmralı çizgisinin kuyruğuna takılanlar, onu meşrulaştıranlar neye hizmet ettiklerini de çok iyi biliyorlar. Ama oportünizm iliklerine işlediği için, daha da önemlisi bunu siyaset yapmanın temel tarzı haline getirdikleri için bu yaklaşımlarından vazgeçmeleri mümkün değildir.

Dostlar,

Kukusuz bölgemiz, Türkiye ve Kürdistan çok önemli gelişmelere gebedir. ABD emperyalizmi işbirlikçi rejimlerle birlikte Ortadoğu'ya yeni bir biçim vermek istemektedir. Bunu da gizlemiyor. Daha önceleri bir yana bunu, Lübnan saldırısı sırasında büyük bir pişkinlikle dile getirdiler. Ama Lübnan halkının direnişi bu tutkularını bu aşamada sekteye uğrattı. Elbette bu stratejik planlarından vazgeçtikleri anlamına gelmiyor. Tersine ortaya çıkan zorluklar, engeller ve direnç noktalarını hesaba katarak stratejilerini yenileme, saldırı planlarını yeni öğelerle besleme, yeni taktikler deneme yoluna gideceklerdir.

Kısacası, ABD emperyalizmi küresel ve bölgesel hegemonya planlarını, karşılaştığı zorluklara rağmen uygulamaya devam edecektir. Ama bu süreçte işlerin o kadar kolay olmadığını da görmüştür.

Burada önemli olan halkların direnişidir! Ancak ne yazık bu direnişler kendi içinde zaaflı, Irak'ta olduğu gibi gerici, mezhepçi, kendinden olmayanların haklarına tahammülsüz, parçalayıcı, dar, özelliklere sahiptir. ABD'nin planlarının önünde bir direnç noktası oluştursa da bu, başarı şansı olmayan bir harekettir. Bölgede sosyalist hareketin, birçok tarihsel ve güncel nedenden dolayı zayıflaması, politik İslam'ın gelişmesi, bu akımın da ideolojik ve dayandığı toplumsal sınıflar açısından gerici oluşu, direnişlerin de en önemli zaafını oluşturmaktadır. Son yıllarda ortaya çıkan veriler ve beliren işaretlere bakılırsa Kürdistan'da da bu akımın gelişme olasılığı vardır ve güçlüdür!

Bütün bu gerçeklerin anlattığı şudur: Halkların direnişinin başarısı, bu direnişlerin halkların özgürlük ve eşitlik istemlerine yanıt verebilmesi, emekçi sınıflara dayalı devrimci sosyalizmin bir hareket olarak gelişmesine, yükselişine ve politik bir seçenek olarak kendisini örgütlemesine bağlıdır! Bunun olanakları vardır. Önemli olan bizim kendi sorumluklarımıza tam olarak sahip çıkmamız, görevlerimizi yerine getirmemizdir!

Dostlar, arkadaşlar,

Bu etkinliğin aynı zamanda kardeş parti TKİP'nin kuruluş yıl dönümü olduğunu da biliyoruz. Bu vesilesiyle TKİP'nin kuruluş yıldönümünü en sıcak ve içten duygularımızla kutluyor, devrimci dostlukla başarı dileklerimizi iletmek istiyoruz!

 

 

Emperyalizm yenilecek, Direnen halklar kazanacak!

Yaşasın Devrimci enternasyonalizm ve Devrimci Dostluk!

Yaşasın Halklarımızın Ortak Mücadelesi!

 

                                                                                  18 Kasım 2006

 

                                                                     SOSYALİST-ŞOREŞGER

                                                            (Kürdistan Devrimci Sosyalistleri)


"Direnen Halklar Kazanacak!" gecesine mesajlar…

 

"Hiçbir güç halkların direnişi karşısında duramaz!"

Değerli TKİP'li dostlar, değerli emekçiler, kardeşler!
"Direnen Halklar Kazanacak!" gecenizi partimiz TKP/ML adına en içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz.

Değerli dostlar,
Emperyalist güçler ve onun uşaklarının her fırsatta ezilen mazlum halklara saldırdığı bir süreçten geçiyoruz. Bu sürecin zorlu ve karmaşık olduğunu biliyoruz. Dünya çapında sosyalist ve ulusal güçler mücadelesinin istenilen bir düzeyde olmadığı bu geçiş sürecinde, bu sürecin avantajlarını arkasına alan emperyalistler, ezilen mazlum halklara saldırmakta ve katletmektedirler. Ve işte hemen yanı başınmızda işgal edilen Irak, bunu fazlasıyla açıklamaktadır. Irak'a bakarak emperyalistlerin ne yapmak istediğini rahatlıkla anlayabiliriz.

Ve yine emperyalistlerin koç başlarının kendi ülke sınırlarında ve dışında yaptıklarına bakarak emperyalistlerin yeni hedeflerini görebiliriz. İşte İsrail, kurdurulduğundan bu yana Ortadoğu'da ABD'nin ileri bir karakolu olarak, mazlum Filistin halkına karşı yaptığı sayısız katliamlara bugün yenilerini eklemekte, saldırganlık devam etmektedir.

İşte Türkiye, başta Kürt ulusu olmak üzere, tüm ilerici ve devrimci güçlere yaptığı saldırı ve katliamlarıyla emperyalizmin hizmetine devam ediyor.

Keza, emperyalistlerin Nepal, Hindistan ve Filipinlerde yükselen sosyalizm mücadelesine karşı yaptıkları saldırılara bakarak herşeyi anlayabilir/açıklayabiliriz.

Emperyalist tekellerin, kendi kar hırsları için dünyamızı nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya getirdiklerini görüyoruz, yaşıyoruz. Ekolojik dengelerin hızla bozulduğu, yaşayan canlı türlerinin hızla yok olduğu, yaşam alanlarının, kimyasal artıklar, nükleer denemeler sonucu yok olmayla yüzyüze geldiği bir dünyada yaşıyoruz.

Fakat yine de geç kalmış sayılmayız. Bu dünyayı yaşanır bir dünyaya çevirmek, emeğin hakim olduğu bir dünya kılmak, açlığın, sömürünün, haksızlığın olmadığı bir dünya yaratmak için hala vakit vardır. Direnen halklar bunu yaratabilir. Ve nitekim, ezilen halklar, emperyalistlerin ve uşaklarının tüm baskı, yok etme ve katliamlarına karşın, dünyanın birçok yerinde direniyorlar, karşı koyuyorlar ve savaşıyorlar.

Emperyalizmin ve uşaklarının "kağıttan kaplan" olduklarını, ezilen mazlum halklar Sovyet, Çin ve bir dizi devrimle sayısız defa ispatladılar. Bugün de Nepal de ispatlıyorlar. Hak güçlüdür. Hiçbir güç halkların direnişi karşısında duramaz.

Kahrolsun emperyalizm, faşizm ve her türden gericilik!
Yaşasın direniş!
Yaşasın sosyalizm!
Yaşasın TKP/ML TKİP dostluğu!

TKP/ML-YDB

 


"Daha fazla dayanışmanın kendisini dayattığı bir süreçten geçiyoruz"

Değerli siper yoldaşları!
İnsanlık tarihi sömürücü zalim ve tüm zorbaların teker teker dünya halkları tarafından yenilgiye uğratılarak ilerlediği tarihtir.

Spartaküs'ten Şeh Bedreddinler'e, Paris Komünü'nden 17 Ekim, Çin, Arnavutluk, Büyük Proleter Kültür Devrimi ve tarihimizde daha nice devrimler, isyanlar, halk ayaklanmaları, yani haklı savaşlar ile ilerledi biz ezilen, hor görülen baldırı çıplakların tarihi…

Emperyalizmin hüküm sürdüğü dünya üzerindeki yaşam bugünkü aşamaya ulaşıncaya kadar çok acılı süreçlere tanıklık edildi, edilmeye de devam ediyor.

Emperyalist terörün, saldırganlığın ve hak gasplarının daha da arttırıldığı bir süreçten geçiyoruz. Buna paralel olarak saldırılar, Türkiye-Kuzey Kürdistan'da devlet terörü, yurtsever devrimci ve komünistlere yönelik gözaltı ve tutuklamalar, Lübnan tezkeresini protesto eden anti-emperyalistlere tutuklamalar ve Diyarbakır'da kontrgerilla katliamı ile daha da tırmanmıştır.

ABD ve AB emperyalistlerinin tam desteğiyle Türkiye-Kuzey Kürdistan'da uygulanan ve adına Terörle Mücadele Yasası denilen politikalar, özü ve amacı itibarıyla tüm halkı ve devrimci dinamikleri hedef almaktadır. Son yıllarda ulusal hareket ve komünist dinamiklere yönelik pervasız saldırılar daha da genişletilerek,  gözaltı ve tutuklamalarıyla, AB'ye uyum paketleriyle sözde demokrasi havarısı kesilen faşist Türk devletinin gerçek yüzünü de açığa çıkarıyor.

Geleceğin yerini belirsizlik, umudun yerine kaygı almamalıdır. Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryasının ve halkının biz yurtsever, devrimci ve komünistlerden beklediği, devrimin somut görevlerini pratikte yerine getirerek bu sömürü ve zulüm dünyasında kendilerine doğru önderlik etmektir. Unutmamalıyız ki bu köhne dünyanın birer yedeği ve parçası olmamak için muhalefet olmak yetmemektedir… Ve demokrasi mücadelesi veren tüm güçler ile ortak mücadele platformları içerisinde yer alırken, öncelikle politik iktidar perspektifinden şaşmamalıyız. Emperyalizmin ve emireri Türk devletinin, halkları, devrimci ve komünist güçleri dağıtarak parçalamak ve daha fazla örgütsüzleştirerek etkisizleştirmek için saldırılarını yoğunlaştırdığı böylesi süreçte, direnişte ısrar ederek düşmana karşı ortak mücadele alanlarında yeni mevziler elde etmek zorundayız. Daha fazla dayanışmanın kendisini dayattığı bir süreçten geçiyoruz.

Bu bilinçle, "Direnen Halklar Kazanacak Gecesi" adıyla gerçekleştirdiğiniz etkinliğinizi siper yoldaşlığıyla selamlıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Maoist Komünist Partisi Yurtdışı Yürütme Komitesi


 

"Direniş umut veriyor!"

Sevgili dostlar, siper yoldaşları, göçmen emekçiler, politik, sürgünler!

Partimiz MLKP adına başta böyle anlamlı bir geceyi örgütleyen siper yoldaşlarımızı ve tüm katılımcıları selamlıyoruz.

Devrim şehitleri; Habib Gül, Hüseyin Demircioğlu, Mehmet Demirdağ, Cafer Cangöz, Sebahat Karataş, Mazlum Doğan, M. Fatih Ökütülmüş'lerin şahsında bütün dünya devrim şehitlerini saygıyla anıyoruz.

Emperyalist-kapitalistlerin ezilen halklara fütursuzca saldırdığı bir dönemi yaşıyoruz. Emperyalistler, dünyanın birçok bölgesinde, başta Ortadoğu, Latin Amerika ve Balkanlar olmak üzere emperyalist emellerini hayata geçirmek için savaş ilan ederek işgal ediyorlar, darbelerle rejimleri değiştirmek istiyorlar.

Emperyalistlerin hukukunun ne kadar anlamsız ve göstermelik olduğunu Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de ve Lübnan'da gördük. Guantonamo'da, Ebu Garip'te insanlık onurunu ayaklar altına aldılar. Ezilen halklara demokrasilerini, tecavüz, işkence, çocukları katletme, geleceklerini karartma olarak sundular. Gözlerini para ve petrol hırsı bürümüş bir avuç kan emici emperyalist barbar, ezilen halklara zulüm yaşatarak, onların kanı üzerinden emellerini gerçekleştiriyorlar.

Dostlar, ezilen göçmen emekçiler;
İşgalcilere karşı ezilen halklar destansı direnişler örgütleyerek emperyalistleri kovmayı yakınlaştırıyorlar. Irak'ta, Filistin'de, Lübnan ve Latin Amerika'nın birçok ülkesinde emperyalistlerin saldırganlığı, halkların direnişiyle yüzlerine bir şamar olarak geri dönmüştür. Ezilen halklar, zalimin zulmüne karşı direnişi örgütleyerek işgalcilere boyun eğmemiş, planlarını boşa çıkarmıştır.

Emperyalist işgalciler, tüm teknik olanaklara sahip olmalarına rağmen, ezilen halkların direnişini egelleyememiştir. Ezilen halklar karşısında, silahlı olarak örgütlenmiş ordusu ve teknik donanımına rağmen aciz kalmıştır.

Dostlar,
Direniş umut veriyor. Umudumuz, Filistinli çocuğun siyonist işgalcilere attığı taşın içinde, Lübnan'da işgale boyun eğmeyen kadınların gözlerinde, Irak'ta ABD emperyalizmine diz çöktüren direnişçilerin ellerindeki mitralyözde, umut dünyanın her yanında, emperyalizme karşı direnen halkların iradesinde…

Her ulustan emekçiler,
Partimiz MLKP'ye dönük emperyalist istihbarat örgütlerinin ortaklaşa Türk MİT ile birlikte organize ettiği bir tutuklama terörünü yaşadık. 8 Eylül'de başlayan tutuklama terörü sürekavı olarak devam ediyor. Onlarca yoldaşımız zulmün zindanlarında mahkum edildi. İstanbul NATO zirvesinden başlayarak örgütlenen operasyon göstermiştir ki, emperyalist kapitalistler ve Türk burjuvazisi bölgede işgale karşı direnişi örgütleyen komünist ve devrimci örgütlere saldırırken, diğer yandan da radikal devrimci güçleri tasfiye etmek istiyor.

Yeni çıkarılan TMY, partimiz üzerinde denenmiştir. Saldırı partimiz şahsında Türkiye ve Kuzey Kürdistan topraklarında örgütlenen illegal devrimci örgütlere ve tüm muhalif kesimlere dönüktür. Bu saldırı, partimiz güçleri, siper yoldaşlarımız ve ilerici kesimlerin ortak direnişi ile yanıtlanmıştır.

Saldırılar öfkelerimizi ve kinimizi daha da büyütmüştür. Partimiz MLKP, yürüyüşünü aksatmadan görevlerine sarılacak ve düşman saldırısını düşmanın yüzüne bir şamar olarak geri vuracaktır.

Onlar dediler ki; MLKP'yi çökerttik, artık bittiler. Bizde diyoruz ki ne zindandaki direnişi, ne MKP'li siper yoldaşlarımızı katlederek, ne de bizim yoldaşlarımızı tutsak ederek bizleri bitiremezsiniz. Gücünüz yetmedi, yetmeyecek. Umudun sesi her yerde yankılanmaya devam edecek.

Onlar, gözaltı terörü ve tutuklamalarla korku havası estiremeye çalışıyorlar. Etkisiz kalın diyorlar. Biz de diyoruz ki, bu saldırılar bizi yıldırmadı, yıldıramaz. Onlar bize diyorlar ki, bırakın bu illegal mücadeleyi, Marksist-Leninist örgüt modelini ve çizgisini. Biz de diyoruz ki; zalimin zulmü varsa bizim de çelikten örgütlenmiş irademiz var. Bin sefer saldırsanız, ideallerimiz için örgütleneceğiz ve dimdik ayaktayız. Bize gücünüz yetmeyecek. Komplolarınızı boşa çıkardık, çıkaracağız. Ezilen halklar, işçi sınıfı ve emekçilerin hakları için her gün sokakta olacağız. İnadına devrim, inadına sosyalizm sloganlarımızı haykıracağız, kızıl bayraklarımızla kabusunuz olmaya devam edeceğiz.

Partimize dönük saldırı süreci boyunca bize omuz veren ve destek sunan, başta TKİP'li siper yoldaşlarımız olmak üzere tüm devrimci örgüt ve bireylere teşekkürlerimizi sizlerin huzurunda bir kez daha belirtiyoruz.

Şehitlerimize sözümüz var, zulmün kalelerine kızıl bayraklarımızı dikene kadar mücadelemiz devam edecek.

Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!
Yaşasın Maksizm-Leninizm!
Yaşasın siper yoldaşlığı!

 

MLKP Avrupa Komitesi

 


"Halkların birktirdiği öfke işgalcileri vuran silahlara dönüşüyor"

Kavga dostları, yoldaşlar!
İnsanlık bir kez daha emperyalist işgal ve savaşların kıyıcılığına tanık oluyor. Emperyalist güçlerin, birbirlerinin egemenlik alanlarını daraltıp, enerji ve petrol kaynakları ve onların dolaşım hatlarını kendi kontrolüne geçirme savaşı, hep birlikte kurdukları ittifaklarla halklara karşı savaş biçimlerinde yaşanıyor.

Birkaç koldan birçok yöntemi kullanarak girdikleri Ortadoğu'da, işgal ettikleri Filistin, Afganistan, Irak ve Lübnan'da bugün, iki binlerin başlarında yaşadıkları "zafer" sarhoşluğunun nasıl ellerine ayaklarına dolaştığını tanık oluyoruz. İçerilere girdikçe, yaptıkları her hamle, daha keskin direnişlerle yanıtlanıyor. Yıllarca emperyalist devletlerin kirli yöntemlerle uyguladıkları iç çatışmaların, ambargoların, müdahalelerin kıskacında büyümüş halkların birktirdiği öfke, şimdi işgalcileri vuran silahlara dönüşüyor. Kuşattıkları Ortadoğu'da halkların öfkesiyle kuşatılıyorlar.

Bu öfke, üretim ilişkilerindeki konumu gereği, dünyada yaşanan bütün çirkinlikleri ortadan kaldırabilecek işçi sınıfının biliçli eylemiyle buluştuğunda, emperyalist kapitalizm köklü bir yenilgi alıp, yeni bir toplumsal sistem olan sosyalizm mücadelesi bir kez daha insanlığın umudu olacaktır. Bunlar kıpırtı düzeyinde de olsa, emperyalist işgal ve savaşın yaşandığı bölgede ve uluslararası alanda birbirini tetikleyen biçimlerde bugün daha fazla öne çıkmaya başladı.

Emperyalist rekabet ve egemenlik çatışmasının somutlandığı savaş, etkilerini günlük yaşamımıza yansıyacak biçimlerde, içinde yaşadığımız topraklarda da göstermeye başladı. AB ülkeleri ekonomik ve siyasal olarak, emekçilerin yaşam alanlarını bin bir yöntemle daraltma yöneliminde vites büyüttü. Yeni terörle mücadele yasaları, sosyal kazanımların tırpanlanması, sağlık ve eğitim alanlarında hak gasplarının yasallaştırılması saldırıları hız kazandı. Göçmen emekçiler bu savaş konseptinden daha keskin biçimlerde etkilenmeye başladı. Sosyal yıkım saldırıları ve özgürlüklerin budanmasında göçmenler "günah keçisi" ilan edildi.

Yok öyle yağma! Emeği ve alınteriyle burada olan göçmen emekçiler, yıllardır sırtında taşıdığı bu sistem karşısında boynu bükük, ezik durmayacak. Irkçılığı körükleyenler asalaktır, biz emekçiyiz diyecek. Tehlikeli olan biz değiliz, biz tehlikedeyiz diye haykıracak. Sadaka değil insanca yaşam koşulları ve iş istiyoruz diyecek. Parasız eğitim, parasız sağlık ve fırsat eşitliği istiyoruz diyecek. Nedeni oldukları savaş, yoksulluk, işsizlikten çıkıp gelenlerin geri gönderilmesi karşısında, sınırdışılar durdurulsun, herkese oturum hakkı diye haykıracak.

Yaratan ve üretenlerin onuruyla dik duracağız. Bu yönüyle, emperyalist savaş ve onun yarattığı yıkım karşısında, "Direnen halklar kazancak" vurgusunu öne çıkaran bu geceyi selamlıyoruz.

Yaşasın devrimci dayanışma!
Kahrolsun emperyalist barbarlık, yaşasın sosyalizm!

Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği-Yurtdışı Komitesi  

 


"İnsanlığın eşit, özgür ve savaşsız bir dünya özlemi yokedilemeyecek!"

Bugün dünya, yeni bir emperyalist paylaşım savaşının içinde. Kitleler, başta ABD olmak üzere emperyalistlerin hegemonya savaşınını kendilerine kan ve gözyaşından başka bir şey sunmayacaklarının farkındalar. O yüzden özellikle Ortadoğu halklarından, İsrail'e ve ABD'ye nefret ve öfke çığ gibi büyüyor. Filistin, Irak, Lübnan ve Afganistan'da direnişe katılanların sayısı hızla artıyor. Ortadoğu halklarının direnişi, ABD'nin savaşı İran, Suriye ve Kuzey Kore'ye yayma planlarının önünde barikat oluşturuyor, emperyalistler bataklığa saplanıyor.

Emperyalist savaşı durdurmanın tek yolu, onu iç savaşa dönüştürerek devrimle taçlandırmaktır. Ekim Devrimi, bunun ilk ve en önemli kanıtıdır. Onun içindir ki, burjuvazi kitlelerin devrim ve sosyalizme yönelmesini engellemek için, başta öncü kesimler olmak üzere tüm halka, baskı ve şiddet ile yalan ve demagojiyi birlikte kullanarak, devrim fikrini köreltmeye çalışmakta, sosyalizme ve onun değerlerine saldırmaktadır. Fakat ne yaparsa yapsın, insanlığın eşit, özgür, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya özlemini ve bu uğurdaki mücadelesini durduramayacaktır. Savaş dönemleri, bu istemi ve kavgayı büyüten dönemlerdir. Ekim devrimi, insanlığın kurtuluşu yolunda çok önemli bir kilometre taşı olarak durmakta, yol göstermektedir.

Bütün ülkenin işçileri ve ezilen halkları birleşiniz!
Kurtuluş devrimde, sosyalizmde!

TİKB (Bolşevik) Yurtdışı Komitesi

www.kizilbayrak.net sitesinden alınmıştır.


 

 

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter