0 0
Read Time:4 Minute, 56 Second

CHP'nin gerici-şoven kudurganlığı halk düşmanlığında sınır tanımıyor!..
Şimdi de "vatan millet" edebiyatıyla savaş naraları atmaya başladılar!
Bu hafta düzen gündemine damgasını vuran tartışmaları CHP'nin "Irak'a!" çağrısı başlattı.  

Açık bir savaş çağrısı olan Baykal'ın bu çıkışı, sadece tartışma başlatmakla kalmadı, hükümetin çağrının birinci adımını, yani mecliste görüşme açmayı kabulüyle, hükümeti/muhalefetiyle, düzen politikasının önüne yepyeni bir ‘iş' paketi yığmış oldu.

Aslında konuya ilişkin tartışmayı başlatan Baykal'ın çağrısından önce, ‘seyirci kalamayız' uyarısıyla dikkat çeken MİT raporu olmuştu. Bu raporu takibeden günlerde bu ifade Tayyip Erdoğan'ın diline de pelesenk oldu. Hemen her konuşmasında Irak konusunda güya birilerini ‘uyarma' adına bu ifadeyi değişik biçimlerde yineleyip durdu. Ama gene de, açık savaş narasıyla tartışmayı bu noktaya getiren CHP oldu. Onunki, ‘seyirci kalamayız' türünden dolaylı bir imayı aşan, ‘topla meclisi müdahaleyi görüşelim' türünden son derece açık bir ifadeyle ‘Irak'a sefer' ilan eden bir çağrıydı. Hükümetin de kabulüyle bu çağrısı 23 Ocak günü mecliste görüşülecek. Hem de gizli oturumda. Yani bu beylerin aslında neyi konuştuğunu ne kararlar aldığını, en az 10 yıl süreyle, asla bilemeyeceğiz. En az 10 yıl, çünkü çok iyi biliniyor ki, Türkiye'de yasanın koyduğu süre hep 3-5 katı olarak uygulanmıştır.

Biz, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları yani, bilemeyeceğiz ama, yine çok iyi bildiğimiz bir şey var ki, bizim ve dünya halklarının düşmanları, yani emperyalistler yine bütün ayrıntılardan haberdar olacak. Daha da doğrusu, emperyalistlerin masalarında çizilen ayrıntılardan, Meclis'teki vatan hainleri haberdar olacak. Ve onlara, halklara karşı kurdukları suç ortaklığının kendilerine yüklediği görevleri, halklarımıza, vatan-millet edebiyatıyla yutturmanın yol ve yöntemlerini arayıp bulmak kalacak. Görüşmenin gizli yapılmasının tek esprisi  bizce budur.

Şimdi düzen kalemleri CHP'nin önerisini enine boyuna tartışıyor. Az buçuk muhalif görünen kalemler Türkiye'nin "ABD'nin Irak'ı"na müdahale edemeyeceğinden dem vuruyor. Arsızlığı meslek edinen kimileri, "zamanında tezkereyi engellediler, şimdi geçmiş ola" diyen ahlı vahlı yazılar döktürüyor. Hatta, "yurtta sulh, cihanda sulh'a ne oldu" diyenler bile var. Çok farklı görünen değerlendirmelere konu edilse de, hemen tümü ortak bir noktada buluşuyor: ABD'ye rağmen bir müdahale sözkonusu bile edilemez!..

Fakat bundan, çıkara çıkara müdahalenin sözkonusu olmadığı, olamayacağı sonucunu çıkarıyorlar. Çünkü "Irak'a!" çağrısının ABD'ye rağmen ya da karşı yapıldığını sanıyorlar. Çünkü Türkiye'yi yönetenlerin Türkiye'nin çıkarlarını gözettiğini farzediyor, aslında bizlerin farzetmesini umuyorlar. Ancak bizler böyle olmadığını biliyoruz. Çıkarlar sözkonusu olduğunda, önceliğin emperyalist efendilerin çıkarlarında olduğunu, bunun karşısında ülkenin ve bu ülkenin gerçek sahibi emekçi halklarımızın esamesinin bile okunmadığını, üstelik bunun bu hükümet dönemine özgü bir şey olmadığını, on yıllardır böyle süregeldiğini, yeni gelenlerin sadece kölelik sürecini derinleştirecek ilişkiler geliştirdiğini de biliyoruz.

Bu bilgilere dayanarak, şimdiden iddia edebiliriz ki, CHP'nin çağrısı sadece hükümeti sıkıştırmaya yönelik bir ‘ucuz politika' olmayabilir. ABD'nin ‘yeni Irak stratejisi' adını verdiği yeni Ortadoğu stratejisi çerçevesinde üstlenilmiş bir kirli rolün, Türkiye halklarına ‘milli menfaatler' adına yutturulmasına yönelik bir kirli stratejinin el birliğiyle uygulamaya konmaya çalışılması olabilir. Türk ordusu Irak'a ABD emperyalizminin piyonluğunu yapmaya değil, ABD'ye rağmen ve milli menfaatlerin korunması için girmelidir anafikri, zaten çoktandır alttan alta işlenmektedir. Şimdi, bölgedeki gelişmelerden ve ‘Musul-Kerkük-terör' edebiyatından da yararlanarak, emekçi halklarımız, çocuklarının ‘büyük Ortadoğu seferi'ne sürülmesine itiraz edemez duruma getirilmeye çalışılır.

Ayrıntıyı elbet gizleyecekler, fakat aldıkları kararın kimi somut sonuçlarını açıklamak zorundalar. Özellikle de Irak'a müdahale yönünde bir karara imza attıkları takdirde bunun propagandasını yapmak, kitleleri ikna etmek mecburiyeti duyacaklar. Sonuçta, bu yönlü bir karar aldıkları takdirde bileceğiz ki, emperyalizmin bu aşağılık uşakları nihayet Ortadoğu halklarına karşı girişilen kirli savaşta aktif rolü üstlenmiştir. Yok eğer tersi bir karar sözkonusu olursa, o taktirde CHP'nin ordu şakşakçılığı konumundan da yararlanarak yürüttüğü ‘ucuz politika' tiyatrosunun kirli bir sahnesini daha izlediğimizi anlamış olacağız. Her şey 23 Ocak günü mecliste gerçekleşecek gizli oturumun ardından açığa çıkacak.

Fakat her iki durumda da değişmeyecek bir şey var, anti-emperyalist görevlerimiz… Bölge halklarıyla dayanışma sorumluluğumuz…

(Kızıl Bayrak, Sayı: 2007/2, 19 Ocak 2007)


http://www.kizilbayrak.net/ sitesinden alınmıştır.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter