Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un dün Diyarbakır'da yaptığı sert Nevruz uyarısının Ankara'da yankılandığı saatlerde Bağdat'tan beklenen haber geldi. Bu haber, Irak'a komşu ülkelerin hükümetler düzeyinde yapacağı ilk genişletilmiş zirve toplantısının, nisan ayında İstanbul'da yapılmasının düşünüldüğü idi.
Kabul edilirse, Türkiye için iki açıdan memnuniyet verici bir gelişme olur. Birincisi, Bu Türk diplomasisinin son zamanlarda aldığı en önemli somut mesafe sayılmalı. Türkiye bu fikri 2003'te ortaya attığında, dikkatleri askeri seçenekten dağıtmak istemeyen ABD hiç de hoşnut kalmamıştı. O dönem önce Başbakan, sonra Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Abdullah Gül, ilk toplantıların düzenlenmesinde sıkıntı çekmişti. Dün Bağdat'ta ABD, (onlarla el sıkışmaktan kaçınsalar da) İran, Suriye gibi Washington'un hâlâ 'Şer ekseninde' saydığı komşularının, BM Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri, İslam Konferansı yetkilileri ile bir araya gelip, hükümetler toplantısı için İstanbul'u düşünmeleri diplomatik açıdan önemli.
Siyasi açıdan da önemli. İstanbul'da ABD, İran, Suriye ve diğer hükümetlerin Irak'ın siyasi ve coğrafi birliği için buluşacak olması, Türkiye'nin başından beri ulusal çıkarlarını Irak'ın parçalanmamasında, Türkçe konuşursak, bağımsız Kürt devletinin ilan edilmemesinde görme siyasetine hizmet eder nitelikte.
Başbuğ'un Diyarbakır'daki Nevruz uyarısını bu çerçeve içinde değerlendirince, salt bir güvenlik uyarısı olmaktan öte, bölgesel siyasete ilişkin anlamlar taşıdığı görülebiliyor.
Habercilik açısından Orgeneral Başbuğ'un, muhtemelen bugün pek çok gazetede öne çıkacak cümlesi şu olacaktır: "Askeri ihtiyaçlar gerektirdiği zaman Anayasa ve yasalar ile uluslararası hukuk çerçevesinde, Türkiye, Irak'ın kuzeyindeki bölücü terör örgütüne karşı uygun göreceği tedbirleri her zaman alabilir."
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atila Ateş'in PKK lideri Abdullah Öcalan'ı topraklarından çıkarması için 1996 sonbaharında Suriye sınırında yaptığı açıklama kadar sert olmasa da, harekât üniforması içinde Başbuğ'un yaptığı açıklama, aynı içerikte sayılmalı. Başbuğ'un açıklaması, 21 Mart Nevruz bayramının PKK tarafından siyasi kalkışma gösterisine dönüştürülmesine karşı uyarı niteliğinde. Diyarbakır'daki açıklamayı yanında Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ve 2'nci ve 3'üncü ordu komutanları olduğu halde yapıyor. Yeni ve kapsamlı bir iç güvenlik harekâtı ile Irak sınırına yeni birlik kaydırmaların da işaretini veriyor.
Başbuğ'un dünkü açıklamasında, sıcak haber değeri düşük de olsa en önemli cümlenin şu olduğuna inanıyorum: "Türkiye'nin milli menfaati, bütün gelişmelere rağmen, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasını zorunlu kılmaktadır".
Bu yoruma dayanak, yine aynı konuşmada vardı. Başbuğ, Irak çerçevesinde Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ilgilendiren konuları, 1-PKK'nın Irak'taki varlığı ve 2-Irak'ın siyasi ve toprak bütünlüğünün korunması olarak sıraladı.
Üçüncü nokta, Başbuğ'un, Lozan görüşmeleri sırasında İsmet İnönü'nün bir sözüne atıfta bulunması: "Irak'ın güvenliği bakımından en iyi garanti, Irak'ta iktidar kimin elinde olursa olsun, Türkiye'nin dostluğunu kazanmaktır." Burada, Bağdat'taki Irak hükümetine olduğu kadar, Erbil'deki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne, Mesud Barzani'ye de bir çağrı var gibi.
Bu kadar sözden sonra şu sonuçlara varmak mümkün görünüyor: 1-Türk ordusu, PKK ile, Irak'ta ona destek veren Barzani yönetimini her şeye rağmen aynı kefeye koymuyor, 2- Ancak Barzani'nin çıkarlarının Türkiye ile işbirliğinde olduğunu anlaması sağlayacak önlemler düşünülüyor, 3- PKK ile mücadelede sınır ötesi operasyon dahil adımlar atılacak dahi olsa, bunlar süreli ve hedefli olacak, 4- İçeriden ve dışarıdan gelen kışkırtmalara
karşın Kerkük sorunu diplomasiye bırakılacak, 5- Bu çerçevenin gerekçesi, aynı zamanda hükümetin (en son MGK toplantısında da vurgulandığı üzere) Irak siyasetinin temelini oluşturan "Siyasi ve coğrafi birliğin korunmasına" azami önem ve özen gösterilmesi çizgisi.
Nevruz'da PKK'nın muhtemel eylemlerinin fazla hasar olmaksızın atlatılması Türkiye-Irak ve Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni adımların atılmasını sağlayabilir.
(Radikal, 11 Mart '07)