İsyanlar kanla bastırılmış olabilir, ancak Türkiye'nin Suriye, Irak ve İran'la birleştiği sarp ve rüzgarlı dağlarda "Kürdistan'a özgürlük" çığlığı yankılanıyor. Kürdlerin devlet kurmak için gerçekleşmeyen çabaları, şimdilerde Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giden yolunda ve Ankara'nın Birleşik Devletler ile ilişkilerinde önemli bir engel olarak ortaya çıkıyor.
Aynı konu bu yıl Türkiye'de yapılacak Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin başat konusu ve Birleşik Devletler, Avrupa ve yüzyıllarca kendilerini yönetme hakkından yoksun kalan etnik bir grup olan Kürdlerin yaşadığı Orta Doğu'nun önemli bir bölümünü de içeren önemli bir diplomatik rahatsızlık unsuru olma riski içeriyor.
Gün geçmiyor ki Türkiye, tahminen 37 bin insanın hayatına mal olan 32 yıllık gerilla savaşını yürüten Kürd asileri takip amacıyla Irak'ın kuzeyine girme tehdidinde bulunmasın. Irak'ın kuzeyi, Kürdlerin sınırlı bir özerklik oluşturma konusunda başarılı oldukları ve Türk Hükümetine göre, muhtemel bir Kürd devletinin çekirdeğini oluşturan bir bölge.
Bu kavram, Türk yetkililere göre, Kürd azınlığın resmi olarak "dağ Türkleri" olarak nitelendirildikleri ve milliyetçi heveslerinin mütemadiyen engellendiği Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri açısından dinamit niteliğinde.
Sorun geçtiğimiz ay içerisinde üst düzey iki Türk yetkilinin, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, Irak'taki Kürd gerilla üslerinin ortadan kaldırılması için ortak eylem arayışı ile Birleşik Devletler'i ziyaret etmelerinin ardından yeni bir aciliyet kazandı. Türk basınında yer alan haberlere bakılırsa, söz konusu yetkililer Türkiye'ye mutsuz döndüler.
Türk yetkililer Birleşik Devletlerin, sıkıntılı Irak savaşında belki de tek samimi Amerikan yanlısı grup olan Iraklı Kürdleri kızdırmak istemediğini düşünüyorlar. Bu konuda alışılmadık bir şekilde görüş birliğinde olan Türk ve Yunan gözlemciler, Washington'un, Orta Doğu petrol yollarını kontrol etmek amacıyla Irak'ın Kürd bölgelerinde sağlam bir üs kurmak istediğini iddia ediyorlar.
NATO üyesi ve Avrupa'nın Asya'yla birleştiği bölgede önemli bir Amerikan müttefiki olan Türkiye için, herhangi bir Kürd devleti oluşumu kabul edilmeyecek bir durum.
Özgürlük Umudu
Kesin istatistiksel bilgiler olmamasına karşın, büyük bir bölümü Türkiye'de olmak üzere, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de 15 ila 20 milyon Kürdün yaşadığı tahmin ediliyor ve tarihleri, yerine getirilmeyen vaatleri, uluslararası yardım için boşuna yapılan çağrıları, cinayetleri, köylerin tümüyle tahrip edilmesini ve devlet olma için gerçekleşmemiş feryatları yansıtıyor.
Türkiye ve Suriye'de baskıya maruz kalan Kürdler, İran'da son Şah'ın ihanetine uğradılar ve Irak'ta Saddam Hüseyin tarafından katledildiler. Yine de özgürlük sloganları dağlardaki sığınaklarında ve Türk kentlerinin gecekondu bölgelerinde devam ediyor.
Türkiye, son dönemde, Kürdçe'nin televizyonlarda sınırlı kullanımı da dahil olmak üzere, bazı tavizlerde bulundu. Ancak reformlar Kürtleri ve sürekli olarak ezilmiş olarak gördüğü büyük bir azınlığa yönelik politikalarında değişiklik isteyen Avrupa Birliği'ni tatmin etmekten oldukça uzak.
Kürd sorununda bir uzman olan Fransız Jean-Francois Perouse'ye göre, Türkiye'deki bazı Kürdler asimile olarak üst düzey hükümet görevlerine ulaşmış olsalar dahi, Türkiye Kürtleri "ekonomik olarak dışlandılar ve cumhuriyetin, şiddete eğilimli, ikinci sınıf vatandaşı haline geldiler".
Şiddet ve terör, Türkiye ve Birleşik Devletler tarafından terörist olarak kabul edilen en büyük gerilla grubu olan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) militanlarının en önemli silahları oldu. Örgüt, düzenlediği eylemler, şiddet dolu gösteriler, patlamalar ve daha fazla kan dökülmesi tehditleri ile anılıyor.
Türkiye ayrıca PKK'nın sayısız ateşkes önerisini reddetti ve bunun yerine koşulsuz teslimiyet talebinde bulundu.
Ayaklanmalar Bastırıldı
Halen 33. yılı içerisinde olan son ayaklanma dışında, Türkiye'de geçen 80 yıl içerisinde 29 Kürd ayaklanması bastırıldı. PKK'nın tek taraflı son ateşkesi, 1999 yılından, acımasız savaşın yeniden başladığı 2004 yılına kadar devam etti.
Geçtiğimiz yıl, hapisteki Kürd lider Abdullah Öcalan, hücresinden avukatları aracılığıyla yeni bir ateşkes çağrısında bulundu. Ancak çağrısı, Kürd sorununun Türkiye'nin koşullarıyla çözümlenmesinin, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma çabalarından daha önemli olduğunu söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmedi.
PKK ile mücadele koordinatörü Edip Başer, "İlk ve en önemli ilke, bu terör örgütünün tamamen ortadan kaldırılmasıdır" diyor ve ekliyor: "PKK silahlarını bırakmalı ve koşulsuz olarak teslim olmalıdır." Bazı Kürd liderler, Türkiye'nin, Iraklı Kürdlere ve onların Irak'ın kuzeyindeki yönetimlerine katılmak istedikleri yönündeki iddialarını reddediyorlar.
Daha fazla siyasi ve kültürel haklar talep eden Demokratik Toplum Partisi lideri Ahmet Türk, "Iraklı Kürdlerin kurduğu bir devlete katılmak istemiyoruz. Bizim vatanımız Türkiye'dedir, burada daha özgür ve açık bir toplum kurmak istiyoruz" diyor.
Bu tür açıklamalar genellikle Irak ve Türk Kürdleri arasında sürekli bağlantı olduğunda ısrar eden Türk Hükümeti tarafından görmezden geliniyor. Ankara'daki bazı yetkililer, ABD'nin PKK'yı terörist bir örgüt olarak tanımlamasına rağmen Irak'tan Türkiye'deki asilerin üslerine silah akışına göz yumduğunu ima ediyorlar.
Türkiye İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, "Terörist örgüt, Irak Hükümetinin denetimindeki silah kaynaklarına ulaşabiliyor ve bu engellenmelidir" diyor.
Özel Temsilci
Kürd sorunu ABD-Türkiye ilişkilerinde sürekli sıkıntı yaratmış ve bu durum geçen yaz Washington'un Türkiye'nin iddialarıyla ilgilenecek özel bir elçi atamasına yol açmıştır. ABD'de ve NATO'da üst düzey rütbelerle görev yapan emekli hava kuvvetleri generali Joseph Ralston, ABD'nin görevlendirdiği özel temsilci oldu.
General Ralston geçen eylül ayında, Türkiye'den sabırlı olmasını isteyerek, "Geniş çaplı önlemler alınacak, bu önlemlerin bir kısmı görünür, diğerleri ise kapalı kapılar arkasında olacak" dedi.
Altı ay sonra ise General Ralston, muhtemelen Türklerin PKK'ya karşı Amerikan askeri harekatı yapılması baskısı altında, "Hiçbir şey masadan kaldırılmadı ve bu şekilde en iyi yöntemlere ulaşmak için Türkiye ve Irak'taki meslektaşlarımızla birlikte çalışacağız" dedi.
Türk yetkililer, General Ralston'un çalışmalarının, ülkenin dengesini daha da bozabilecek olan Irak'a büyük bir Türk ordusu saldırısını engellemeye odaklandığını düşünüyorlar.
Bugüne kadar Kürdlerin ağırlıkta olduğu bölgeler, Irak'ın büyük bir kısmını rahatsız eden terörden uzak kalmıştır.
2003 yılında Türkiye, kuzeyden yapılacak saldırılar için topraklarının bir Amerikan üssü gibi kullanılmasına izin vermezken, Iraklı Kürdler, ABD'nin Irak'ı işgal etmesine yardım ettiler. Türkiye'nin ret cevabı, Washington'un Iraklı Kürdlere yakınlığını arttırırken Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri oldukça soğutmuştu.
Geçen ay, Irak Devlet Başkan Yardımcısı Adil Abdül Mehdi, Türkiye'den, Irak'taki Kürd asilere karşı sınır ötesi askeri harekat yapma tehdidine bir son vermesini istedi. Ankara, yaklaşık 3 bin PKK gerillasının Irak'ta Kürd bölgesindeki üslerden faaliyet gösterdiklerini ileri sürüyor ve geçtiğimiz aylarda yükselişe geçen Türk milliyetçiliğiyle birlikte, gerillaları takip etmek istiyor.
Ankara, ayrıca Iraklı Kürdleri, bu petrol merkezinin geleceği konusunda yapılacak referandumu etkileme beklentisi içerisinde Kerkük ve civarında nüfuslarını arttırmakla da suçluyor.
Kerkük Endişesi
Türk yetkililer, Kerkük'ün Kürdler tarafından yönetilen bölgeye katılmasının, Kürdlerin ayrı bir devlet umutlarını artıracağını söylüyorlar.
Erdoğan, "Kerkük'ün demografik yapısını değiştirme çabaları yürütülüyor. Bu tür gelişmelere seyirci kalamayız" derken, Gül ve Orgeneral Büyükanıt, ABD'ye ayrı ayrı yaptıkları ziyaretlerden somut sonuçlar almadan ve görünüşte yakın gelecekte herhangi bir politika değişikliği beklentisi olmadan ülkelerine geri döndüler. Her iki yetkili de, Irak'ın parçalanmanın eşiğinde olduğu ve bunun Türk Kürdleri üzerinde bulaşıcı bir etkisi olabileceği savını destekliyorlar.
İstanbul'da yayımlanan Turkish Daily News gazetesi, Kürd sorunu, Kıbrıs ve Kafkasya'daki rahatsız edici durum göz önüne alındığında, "Türkiye'nin, cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar sorun ile hiç karşılaşmadığını" belirtiyor.
Erdoğan'ın, bu yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koymayı planladığı düşünülüyor. Muhalifleri, Erdoğan'ı karizması olmayan ve yabancı dil bilmeyen, rahatsız edici bir kişi olarak nitelendiriyorlar. Laikler, ordu generalleri, bilim dünyası ve büyük iş dünyası, Erdoğan'ın İslamcı sicilinden endişe duyuyorlar.
Bazı Türk yorumcular, yaklaşan seçim yarışlarının, Kürd asilerin Irak'ta "sıcak takibini" de içeren strateji de dahil olmak üzere milliyetçi duyguları ateşleyeceğini düşünüyorlar.
* Washington Times gazetesi/4 Mart 2007
Hazırlayan: Kaya Vural
http://www.rizgari.com/ sitesinden alınmıştır.