Yeni bir Newroz, yeni mücadele günü, yeni bir mücadele yılı halkımıza, emekçilere kutlu olsun!Newroz, yeni bir yaşama, direnişe, özgürlük ve kurtuluşa eylemli çağrı, bir isyan mesajı… Binyıllardan bu yana her yeni yıl ateşleri daha gürleşerek büyüyen, yeni değerler ve özelliklerle zenginleşen, 1980'lerin başında Çağdaş Kawa Mazlum Doğan ile devrimci anlamını yeni düzeylere taşıyan bir özgürlük ve isyan türküsü…
Halkımız, tüm baskılara, teslimiyet ve hedef saptırma kampanyalarına rağmen Newroz'una sahip çıkıyor, Newroz'u özüne ve devrimci anlamına uygun kutluyor…
Türk sömürgeciliği halkımıza dört bir koldan saldırıyor… Newroz öncesi psikolojik savaşı en üst düzeyde tırmandırmış bulunuyor. Kara Kuvvetleri Komutanı Diyarbakır'da halkımızı tehdit ediyor, sömürgeci tedip ve tenkil sopasını bir kez daha gösteriyor, süren saldırıları yeni bir aşamaya tırmandırmanın startını veriyor…
Her açıdan açmazları oynayan TC'nin sopadan başka, geleneksel inkâr ve imha siyasetinden başka bir çözüm politikası yok. Güneydeki devletleşme, bunun alt yapısını güçlendirecek Kerkük referandumu ve İmralı teslimiyetine rağmen bu düzene sığmayan ve kendisini kendine özgü kanallarda yeniden üreten Kuzey Kürdistan sorunu, TC'nin iç ve dış politika açmazlarını derinleştiriyor. Bunun verdiği öfkeyle halkımıza saldırıyor. DTP binaları basılıyor, gazeteleri yasaklanıyor, kimi sözcükler kullanıldı diye ceza davaları açılıyor, aylar ve yılları bulan cezalar kestiriliyor, tam anlamıyla terör estiriliyor. Psikolojik savaş bunu tamamlanıyor. Bununla birlikte derinden derine ırkçı şoven örgütlenmeler, katliamcı kontrgerilla birimleri dernek çatıları altında kuruluyor ve yaygınlaştırılıyor. Bu, daha büyük çaplı, Türkiye ve Kürdistan'ın tüm alanlarına yaygınlaştırılmış "6-7 Eylül Olayları"na çok ciddi bir hazırlık anlamına geliyor… Belli ki TC, "sivil soykırıma" ve halkımızı boğazlama seçeneğine çok derinden hazırlanıyor. Halkımızın, emekçilerin buna bir karşılığı var mı? Bu sorunun yanıtı, hem "evet", hem de "hayır"dır!
Potansiyel olarak ırkçı-şoven örgütlenmelere ve saldırılara karşı halkımızda ve emekçilerde belli bir bilinç ve duyarlılık var. Ancak bu bilinç ve duyarlılık, henüz bu saldırıları karşılayacak ve püskürtecek düzeyde değildir. Hrant Dink'in cenaze töreni bu duyarlılığı ve tepkiyi bir yönüyle gösterdi, ama bu duyarlılık örgütlü, sürekli ve kalıcı olma düzeyinde değildir. Bir birikime, bir bilince ve bir duyarlılığa işaret ediyor; hepsi bu. Bu da önemli olmakla birlikte 6-7 Eylül türü bir saldırıyı karşılayacak düzeyden, linç kültürünü parçalayacak bir örgütlü sürekliliği göstermekten uzaktır. Hatta "Hepimiz Ermeniyiz" sloganında ifadesini bulan duyarlılık, ırkçı-şoven, linççi cephede belli bir hareketlenemeye de yol açmış bulunuyor, saldırı hazırlıklarını daha da "tetiklemiş" bulunuyor…
Öte yandan düzen tarafından kabul edilme anlayışında olan İmralı teslimiyet çizgisi, halkımızın eylemli duruşu karşısında bir baraj işlevi görmektedir. Kuzeydeki mücadele dinamiklerini kontrol altında tutan İmralı Partisinin devletin ve onun örgütlediği tedip, tenkil ve ırkçı-şoven saldırılar karşısında etkili bir duruş sergileme, halkın devrimci enerjisini doğru kanallara akıtarak saldırıları geriletme durumu yoktur, olamaz!
Buradan çıkan sonuç çok açıktır: Halkımız ve onun emekçi kitleleri devrimci potansiyelini Newroz kutlamalarında bir kez daha ortaya koymuşlardır, koymaya devam etmektedirler… Türkiye emekçilerinde, devrimci demokratik ve sosyalist güçlerinde sayısız eksikliğine rağmen belli bir duyarlılık var. Doğru, devrimci ve toparlayıcı bir öncülükle, bunun etkin araçlarıyla ve doğru stratejik duruşla bu enerjiyi ortak bir kanalda akıtmak ve büyük yıkımlara yol açabilecek saldırılara karşı ortak bir tutum almak mümkündür. Mümkün olduğu kadar kaçınılmaz bir gerekliliktir de… Bunun dışında başka bu saldırıları, büyük yıkımları, halklarımızı boğazlama operasyonlarını önleme, kurtuluş ve özgürlük mücadelesini yükseltme ve başarılı sonuçlar elde etme olanağı yoktur. Tabii bu seçeneği kısa sürede geliştirmek pek mümkün olmamakla birlikte, bu seçeneğin kaçınılmaz gerekliliğinin bilincinde olmak, bu bilinci en duyarlı ve bilinçli kesimlere taşımak ve daha da önemlisi bu çalışmayı Kürdistan'da devrimci bir çekirdek geliştirme ekseninde yapmak yaşamsal önemdedir ve bu, günün ertelenemez devrimci görevidir!
2007 Newroz'unun anlamı bu devrimci görevlerin önemini vurgulamaktadır. Bizim açımızdan Newroz'a bu bakış açısı ve görev bilinciyle yaklaşmak, bu yılın Newroz'una verilecek en anlamlı karşılık olacaktır.
Tehlikenin büyüklüğünü etimizde ve kemiklerimizde hissetmek ve bu derinden duyuşla güncel görevlerimize yaklaşmak durumundayız!
Bu duygu ve düşüncelerle halkımızın, halklarımızın, emekçilerin, arkadaşlarımızın dostlarımızın Newroz Bayramını, Özgürlük ve İsyan Günlerini kutuluyoruz.
Bijî Newroz!
Cejna Newroz Pîroz be!
18 Mart 2007
SOSYALİS-ŞOREŞGER
(Kürdistan Devrimci Sosyalistleri)