Erbil'in Hristiyan mahallesi Ainkawa'daki düğün salonunda bin kadar Ermeni toplanmış. Erbil Işık Lisesi'nde bir müsamere Gençler hızlı müzikleri bekler, ihtiyarlar masalarda konuşmaya dalar, çocuklar birbirini kovalarken, orta yaş grubu yanak yanağa slow dans yapıyor. Kucaklardan inmeyen iki yaşındaki ciddi bakışlı Nonoş'un babası Bağdat'da öldürülmüş. Salondakilerin çoğu Erbilli değil.
Canlarını kurtarmak için Bağdat'dan, Basra'dan, Musul'dan ve Kerkük'ten gelmişler. Slow dans ve hızlı müziğin ardından, son ferdine kadar halaya duruyor Iraklı Ermeniler. Sanki hiç keder görmemişler. Omuz omuza, sabaha kadar.. Halay üzerine hayali bir makale kuruyorum o anda aklımda. "Anadolu ve Mezopotamya halklarının travmayla başetmesinde halayın rolü" gibi.
Bölgede sanayi ve tarım üretimi, yani iş alanı yok. Ekonomik kalkınmanın alt yapısını oluşturan temel unsurlar da yok. Şebekeden günde üç saat elektrik verilebiliyor. Herkesin kapısında jeneratörler.. Benzin, bidonlarla karaborsada. Doğru dürüst su ve kanalizasyon şebekesi yok. Kiralar tavana vurmuş. Ama tıpkı Ermeniler gibi Irak'ın diğer kesimlerinden bir çok insan hala buraya akıyor.
Bölgeyi Irak'ın geri kalanından ayıran ilk ve en önemli özellik can güvenliği. Bir başka fark ise hiç bir yerde Amerikan üniforması görülmemesi. Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtsever Birliği'ne bağlı onbinlerce peşmerge hem iç güvenliği hem bölge sınırlarının denetimini sağlıyor.
Benzin karaborsada bidonla satılıyor
Bu nisbi istikrar ve güvenlik ortamıyla beraber, siyasi, askeri ve giderek ekonomik gücün bölgedeki iki büyük parti ve onların güçlü liderlerinde temerküzü, ekonomiyi de siyaseti de büyük ölçüde şekillendiriyor.
Erbil'in Sheraton olmayan ama herkesçe Sheraton diye anılan otelinin lobisi yabancı işadamları, diplomatlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve önde gelen bölge yöneticileriyle dolu. Kakuleli çaylar ve yoğun sigara dumanı arasında yüzlerce iş anlaşması ve proje konuşuluyor.
Kayseri Çarşısı memnun
Filistinlilerin onlarca yıldır hayalini kurduğu uluslararası havaalanına Kuzey Irak'taki özerk yönetim sahip. 2003 sonrası sınırların tamamen açılmasıyla ticarete müthiş bir canlılık gelmiş.
Erbil'in, esnafın çoğu Türkmen olan Kayseri Çarşısı tıklım tıklım. Baharatçısı, çaycısı, kumaşçısı, çiçekçisi memnun. Bölgede katma değer vergisi olmadığından herşey daha ucuz. Bölgeye paralı yabancılar geldiği ve memur maaşları arttığı için de satışlar iyi.
Erbil'in Kayseri çarşısında Türkmen esnaf memnun
Irak bütçesinden yüzde 17 pay alan bölgesel yönetim bütçenin yüzde yetmişe yakınını memur maaşlarına dağıtıyor.
Koca bir inşaat alanı
Kalan bütçenin çok önemli bir kısmı inşaat sektörüne gidiyor. Koca bir inşaat alanı adeta bölge.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi, inşaat ihalelerinin yüzde 90'ını Türk şirketlerine veriyor. Karayolları, su ve kanalizasyon şebekeleri, bakanlıklar, üniversiteler, köprüler, hapishaneler, havaalanları, hemen herşeyi Türk şirketleri yapıyor. Ayrıca işadamları, bir çok anlaşmaya, kullanılacak seramik, elektrik malzemesi, çimento ve demirin Türk malı olması koşulu konduğunu anlatıyorlar.
Bölge makamlarından, burada iş yapmak için izin alan irili ufaklı Türk şirketlerinin sayısı toplam 1200 civarında. Bu şirketlerin kurucuları ve çalışanlarından bölgeye yerleşenlerin sayısı da 14 bini buluyor.
Bunlar arasında lokantalar, marketler, güzellik salonları ve bir de okullar var. Fezalar Eğitim, Süleymaniye, Erbil ve Kerkük'te Türkçe eğitim veren 5'i lise, 7 okul işletiyor. Erbil Işık Lisesi'nde görüşüğüm bölge sorumlusu, "1994'den bu yana Kuzey Irak'tayız. İki bini aşkın öğrencimiz var" diyor. Eğitimin kalitesi nedeniyle bölgenin kalburüstü bir çok ailesinin çocukları bu okula gidiyormuş.
Petrol ve Türkiye
Bölge ekonomisi açısından en önemli başlık ise petrol. Hem olumlu hem olumsuz anlamda. Bölgede sanayi ve tarımın gelişememesinin başlıca müsebbibi ve bir çok muhalife göre bölgenin başına gelmiş en büyük lanet.
Bir Türk şirketince yapılan Erbil Çevre Yolu Planları
"Baas döneminden bu yana halkın büyük bir kısmının memur maaşına bağlanarak üretimden uzaklaştırıldı bu yüzden de bağımsız ekonomik ve siyasal alanlar oluşamıyor" diyorlar.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi ise petrolün olumlu etkilerine odaklı. Onay verdikleri yeni petrol yasasının Bağdat'daki mecliste onaylanmasını bekliyorlar. Yasa tüm doğal gaz ve petrol kaynakları Irak halkının tamamına aittir diyor. Dolayısıyla topraklarında çıkan petrol Kürdistan Bölgesel Yönetimine ait olmayacak ama petrolü doğrudan dışarı satmasına izin verilecek. O zaman, merkezi bütçeden kendilerine ayrılan bütçe aynı kalsa bile kasasına giren parayı denetleyebilecek. Satışlarından elde edeceği geliri de bütçe payına mahsup edecek.
Bölgenin petrol umutları ise sanıldığı gibi Kerkük'ten ziyade Erbil ile Süleymaniye arasındaki Taktak bölgesine odaklı.
Bölgedeki petrol arama, işletme haklarında da aslan payı Türk şirketlerinin.
İç içe üç halka halinde koruma altına alınmış, izinsiz kuş uçurulmayan bu bölgede, Türk şirketi Genel Enerji kuyular açıyor, harıl harıl çalışıyor. 2002'de bölgeye gelen şirket bir İsviçre firmasıyla birleşip Ttopco adını almış. İlk sismik belirlemeler sırf Taktak bölgesinde 2 milyar varillik petrol rezervi bulunduğuna işaret ediyormuş. Yani, Irak'ın şu anda bilinen rezervlerinin tümüne eşit. Bunun 750 milyon varilinin çıkarılabilir olduğunu düşünüyorlar.
Beş yıl içinde üç kuyudan günde toplam 250 bin varil kapasitesine ulaşmayı hedefliyor ve Türkiye'nin günlük ihtiyacının 45 bin varil olduğunu hatırlatıyorlar. Kuzey Irak petrolünü Kerkük-Erbil-Zaho üzerinden Ceyhan'a taşıyacak bir boru hattı projesiyle de ilgililer.
"Türkiye ile bölge yönetimi arasındaki son gerginlikler sizi kaygılandırıyor mu?" sorusuna bir şirket yetkilisi gülümseyerek dolaylı bir yanıt vermeyi tercih ediyor. "Bu bölgede istikrar ve ekonomik gelişme Türkiye'de de istikrar ve ekonomik gelişme anlamına gelir. Burayla ticaret ve ekonomik ilişkiler ne kadar gelişirse, Türkiye'nin güvenliği de o kadar artar."
*BBC Türkçe Servisi/7/5/2007