Ankara'nın en işlek merkezlerinden olan Ulus'ta patlayan bomba sonucu 6 kişi öldü 100 kişi de yaralandı. Ne amaçla ve kimler tarafından konulduğu henüz açıklık kazanmamasına rağmen düzen ağız birliği ederek suçluyu ilan etti: PKK. Öyle ki, daha olay sıcaklığını korurken ve olay yerinden yaralılar taşınırken askeri ve sivil devlet yöneticilerin bu yöndeki açıklamaları birbirini izledi.
Medya da bu koroya eşlik etmekte gecikmedi. Bu koroya bakılırsa olay üzerinde tartışma götürmeyecek biçimde PKK'nin eseri ve bundan dolayı da terörle mücadelenin şiddetini yükseltmekten başka yol yok!
Fakat, olaya böyle bakılırsa bombanın adresi PKK'yi değil bizzat devletin kendisini gösteriyor. Öyle ya, medya bombanın askeri ve sivil devlet yöneticilerinin geçiş güzergahı olarak kullanılan bir noktaya konulduğunu iddia ediyor fakat, bu kocaman bir yalandan başka bir şey değildir. Bombanın patladığı mekan protokol güzergahı değil, bir emekçi asmti olan Mamak'a kalkan halk otobüslerinin duraklarıdır. Diğer taraftan bombanın zamanlamasına bakıldığında, böyle bir olayın PKK tarafından yapılmasının ne derece manasız olduğu kolayca anlaşılabilir. Zira, bomba DTP'nin bağımsız adaylarla seçimlere girmesi nedeniyle seçim sürecinin düzen için tam bir handikaba dönüştüğü bir dönemde patlatılıyor. Böyle bir ortamda PKK tarafından yapılacak böyle bir eylem, kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir sonuç yaratabilir mi? PKK'nin bunun yapabilmesi için tüm mantığını yitirmesi ya da daha da kötüsü devletin karanlık odakları tarafından planlanan provokasyonların basit aleti haline gelmiş olması lazım…
Ortada duran birçok açık olgu, böyle bir bombanın en çok da devletin, ama özellikle de ordunun işine yaradığını göstermektedir. Dahası bir de, bombanın atıldığının hemen öncesinde "Terörle mücadele sorumlusu" Edip Başer'in görevden alınması gibi bir gündem ortada duruyorken!
Aslında Şemdinli'den sonra böylesi bir olay karşısında bombacıların ilk aranacağı yer Genelkurmay Başkanlığı olmalıdır. Şemdinli'de halkın üzerine atılan sonra da PKK'ye maledilmeye çalışılan bombalamaların faillerinin bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından korunan jandarma astsubayları olduğu açığa çıkmıştı. Bu nedenle her bakımdan devletin, ama özellikle de ordunun yararına, yarar ne kelime can simidi gibi işlevsel olan bu bombanın faillerinin PKK'den ziyade Genelkurmay'da aranması gerekir. Ortada Şemdinli duruyorken, düzen güçlerinin olay henüz yaşanmışken hepbir ağızdan PKK'yi lanetlemelerinin başka bir izahı da olamaz.
Dikkatte değer bir biçimde, olay mahalinde ilk beliren devlet görevlilerinin başında Şemdinli "kahramanı" Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükkanıt gelmiştir. Büyükkanıt, olay yerinde yaptığı açıklamada bir benzer olayların sürebileceğine dair kötü bir kahenette bulunmuş, terörle mücadelenin süreceğini söylemiş, uluslararası desteğe vurgu yapmıştır. Belli ki, ortada duran klasik bir kirli propaganda savaş taktiğinden başka bir şey değildir.
Amaç, Kürt halkını sindirmek, amaç işçi ve emekçileri şoven ve milliyetçi histeriyle zehirlemektir. Amaç, bu yolla baskı ve zoru meşrulaştırmaktır. Amaç, düzen içi kavgada güçlü bir konuma gelebilmektir.
İşçi ve emekçiler, düzenin kirli propagandasına prim vermemeli, tüm bu gerçeklerin ışığında Şemdinli halkının izinden gerçek katillerin yakasına yapışmalıdırlar.
www.kizilbayrak.net ten alınmıştır