0 0
Read Time:7 Minute, 9 Second

Etkin ve sonuç alıcı bir politik kampanya örgütleyebilmenin temel şartı, çalışma yürütülecek konu ile ilgili net bir idelojik-politik hattın belirlenmesidir. Gerisi, söz konusu açıklığa uygun bir çalışma tarzının tutturulabilmesi, inisiyatifli ve başarılı bir önderlik anlayışının hayata geçirilmesi ve politikayı ete-kemiğe büründünecek dinamiklerin doğru saptanıp, uygun araç ve yönelimlerin belirlenebilmesi sorunudur.

Sınıf devrimcileri 2007 seçim kampanyasının ön günlerindeler. Geçmiş kampanyalar ile karşılaştırıldığında güç, imkan ve deneyim açısından önemli bir birikimle bu çalışmaya hazırlanıyorlar. Özellikle geride kalan üç seçim çalışmasının deneyimleri ve işçi kurultaylarından bu yana süregiden yoğunlaştırılmış kitle çalışması, seçim kampanyası için önemli birikimler yaratmış bulunuyor. Denilebilir ki, geçmiş dönemle aynı düzeyde olan nerede ise tek şey, seçim süreçleri ile ilgili olarak sahip olduğumuz idelojik-politik açıklık düzeyidir. Çünkü ortaya konan idelojik yaklaşımlar ve buradan belirlenen politik hat, uzun yıllardır sahip olunan net bakışın mevcut gelişmelere uygun olarak güncellenmesi ile çizilmiştir. Sonuç almanın altın anahtarı olan bu hattın, bütün güçlerimiz tarafından ne kadar içselleştirilebildiği tartışılabilinir. Çok genelleştirmeden ve geriye gitmeden değerlendirsek, bir dönemdir sürdürülen asminer, iç toplantı vb. hazırlık etkinlikleri bize bu açıdan yeterli bir tablo sunmaktadır.

Alanlara göre belli farklılıklar göstermekle birlikte, seçimler ve alınması gereken devrimci tutum yalnız temel kadrolarımızın değil örgütlü bütün güçlerimizin, hatta çalışma ile organik bir ilişki içinde bulunan taraftarlarımızın asgari açıklığa sahip olduğu bir konudur. Bunda, belirlenen tutumun gücü, geçmişte yürütülen seçim çalışmasının öğreticiliği ve ön sürecin eğiticiliği belirleyici faktörlerdir.

Politikaya hayat verecek dinamiklerin doğru tespiti ve buna uygun araç ve yönelimlerin belirlenmesi sözkonusu olduğunda ise, yerellerde bu alanda önemli zorlanmaların hala da yaşandığını belirtmeliyiz.  Sorun hiç de çok yönlü araç kullanımının başarılmasında değildir. Bu konuda da alınması gereken belli bir yol olsa da, geçmiş deneyimler göstermektedir ki, esas sorun imkanların doğru kavranması ve buna uygun politik-pratik bir yönelimin sürekliliğinin sağlanmasındadır.

Sınıf devrimcileri olarak çok önemli bir sürecin içerisindeyiz. Burjuva düzen cephesinde sertleşen klik savaşları, bu savaşlar etrafında geniş kitleleri saflaştırmayı başaran manipülasyonlar, işçi ve emekçi hareketin bilinen durgunluk, artan devlet terörü, devrimci hareketi de etkisi altına alan ve her seçim dönemi basıncını artıran tasfiyeci rüzgarlar… Böyle bir atmosferde gerçekleşecek seçim sürecine devrim ve sosyalizimin bayrağını yükselterek müdahale etmek sağlam bir duruşla sağlanılabilinir. Tabii ki böyle bir sağlam duruşun temel kaynağı idelojik güçlülüktür. Ancak biz mevcut tabloya direnen değil, tabloyu değiştirmeyi hedefleyen bir müdahalede bulunmak durumundayız. Deyim yerindeyse, mevzilerimizi savunmalı ve karşı saldırıya geçmeliyiz. Bu da, yukarıda işaret edilen ve bir bölümü uzun yılların ürünü olan olumsuz koşullara rağmen yol almanın başarılması iddiasıdır.

Genel politikanın gücü bu yol alma çabasına çok şey katacaktır. Geçmiş seçim deneyimlerin aydınlatıcılığı, özellikle propaganda-ajitasyon faaliyetinde sürekliliğini koruyan düzey ve kendi iç önderliğini sağlamış çalışma alanlarının varlığı… Bunların tümü politik açıklıklarla birlikte başarılı bir seçim çalışmasının önemli dayanakları olacaktır. Ama tek başına politik kuvvet, bu politikayı hayata geçirebilecek kadrolar yoksaeğir, "hiçbir şeydir".

Şimdi esas soruya geçebiliriz. Genel politikayı güçlerimiz asgari planda kavradığına ve bugüne kadarki çalışmamız kendi çevresine azımsanmayacak kadar bir güç topladığına göre, döne döne ifade ettiğimiz, çalışmamız için kritik bir yerde durduğunu söylediğimiz kadro sorunu seçim çalışması için asgari ölçüde çözülmüş bir sorun sayılmaz mı?

Yapılacak işlerin çokluğu, tespit edilen imkanların genişliği, kullanılabilecek araçların çok yönlülüğü üzerinden yetişmiş örgütçü kadro ihtiyacınını altını çizen yerelliklerimiz ulaşılan düzeyi görmeyen bir tartışma mı yürütmektedir?

Seçim çalışmasının hakkı tek başına mevcut örgütsel omurgamız üzerinden gösterilen bir çaba ile verilemez. Nitekim  bütün planlamalar en geniş çevre-çeper ilişkilerinin tanımlı bir tarzda kampanyaya dahil edilmesi üzerinden yapılmaktadır. Bunun için "nicel olarak böyle bir çalışma için yeterli kadromuz var mı" sorusundan önce, çalışmaya katkı yapabilecek herkes zorlandı mı ve buna uygun iyi bir işbölümü yapıldı mı sorusu sorulmalıdır.

Nitelikli kadro sorununa gelince; politikanın genel olarak kavranması ön açıcı olmakla birlikte kendi başına sonuç alıcı değildir. Dahası merkezi politika ile onun mahalli birimlerce kavranması arasında her zaman doğal bir açı bulunmaktadır. Politikanın özgünleştirilmesi, yaşamın canlı pratiği içerisinde ete-kemiğe büründürülmesi, genel olanı kavrama ile bağlantılılı olsa da aynı şey değildir. Politikanın gündelik yaşam içerisinde karşılaştığı zorlanmalar ancak onu uygulayan kadronunu yaratıcılığı, bu zorlanmaları analiz edip çözümleyebilme gücü, ısrarı ve kararlılığı ile aşılır. Yeterince yetişmiş kadromuz var mıdır? Hayır yoktur! En azından karşı karşıya kaldığımız çok yönlü görevler için yeterli değildir. Ama işte tam da bu noktada başarılı bir kampanya için politikaya uygun bir çalışma tarzı sorunu devreye girmektedir. Çalışmanın iç disiplinini sağlamak, buna dayalı devrimci bir yaşamı hakim kılmak ya da sürekli bir denetimi örgütlemek sorunu karşımıza çıkmaktadır. Ancak bizim zorlanma alanımız bu da değildir. Özellikle yaygın kampanya süreçlerinde çalışmayı yetiştirme telaşı ile yol alan, ön planlamaların esiri olan, verimsiz sonuçlara rağmen ısrarcı olmayı verimsizliğin nedenlerini aydınlatmadan aynı şeyleri tekrarlamak zanneden bir pratik kendini hakim kılabilmektedir.

Politik gelişmelerin takibi tüm güçlerimiz tarafından yapılabilecek midir? Gerçekleşen her pratik, toplantı, eylem, dağıtım, bunu gerçekleştiren güçlerle birlikte vakit geçirmeden değerlendirilebilecek midir? Oluşturulan komiteler, komisyonlar düzenli olarak toplanıp zorlanma alanlarını ve nedenlerini tartışabilecek midir? Çevre-çeper ilişkilerimizi dahi cephenin ön safına sürmeyi planladığımız bir dönemde, bu yeni güçlerinin verimli olmasını sağlayacak pratikle bezenmiş bir iç eğitim sürecine hakkettiği değer ve zaman verilecek midir?.. Kısacası, kitlelerle doğrudan yüzyüze gelinecek bir kampanyanın zorlanma alanları, bizzat bunun örgütleyicileri tarafından günlük çalışmanını deneyimleri ile sınanarak düzenli ve sistematik bir değerlendirmeye tabi tutulup, dinamik bir müdahaleye konu edilebilecek midir?

Kritik halka şudur; yerel önderliklerimiz gündelik faaliyetin koşuşturması içinde kaybolmadan yukarıda söylenenlerin takipçisi, uygulayıcısı olabilecek midir?
    
Evet, belki henüz bu kapsamda bir seçim çalışmasının örgütlenmesi için yeterince yetişmiş kadromuz yoktur. Ama yılları bulan bir kitle pratiği içerisinde eğitilmiş yerel örgütlenmelerimiz vardır. Mesele, bu örgütlenmelerin sahip olduğu potasiyelin açığa çıkarılıp çıkarılamayacağında düğümlenmektedir. Büyük bir rahatlıkla söylenebilinir ki, politik yoğunlaşmanını sağlanması durumunda bunun önünde hiçbir engel yoktur.

(Kızıl Bayrak, Sayı: 20, 26 Mayıs 2007)

http://www.kizilbayrak.net/ sitesinden alınmıştır.

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter