0 0
Read Time:6 Minute, 32 Second

Son dönemdeki gelişmeler sonucunda Türk devleti; muhalefeti, iktidar partisi ve Kürdistan'daki işgalci ordusuyla ortak bir kararlılık göstermiş ve sınırların dışına bir kez daha müdahale için net bir tutum sergilemiştir.Türkiye'de var olan düzen medyası da bu konuda durumdan vazife çıkararak alınan kararın haklılığını vurgulamış ve aynı koroya katılmıştır. Uluslar arası güçler ise operasyon seçeneğine karşı sadece cılız bir tutum sergilemiştir. NATO; "Türkiye'nin müdahalesine karşıyız ancak yapacak bir şey yok" biçiminde anlamsız bir tepki vermekten öteye gidememiştir.Yine Avrupa birliği de açık ve net bir tutum sergileme gereğini göstermemiştir. TC bu kararı alırken sadece kendi iradesini mi kullanmıştır? Yoksa başka yerlerden mesela okyanus ötesinden örtülü bir şekilde icazet almış olabilir mi? Mesele Ortadoğu olunca ABD'yi gözden kaçırmak mümkün mü? TC'nin güneye müdahalesine karşı olduğunu ifade eden kapitalist barbarlığın merkezi konumunda ki ABD'ye rağmen bu olasılık pratikleşir mi? Ya da ABD gerçekten bu ihtimale yani Türk ordusunun güneye müdahalesine karşı mı yoksa ortada olan bir takiye durumu mu? Yoksa istenen yeni bir denge durumu yaratmak mı? Türk ordusu, ABD dışında yönelimlere girebilir mi? Yine Türk ordusu ABD için en ucuz ve tükenmez insan kaynağı olarak farklı amaçlarla kullanılabilir mi? Yani kaçan teskere sonrası bu başka bir fırsat yaratmanın yeni bir metodu mu? Ve biz Kürtler için en önemlisi Türk ordusunun güneye müdahalesi ile Kürtler için nasıl sonuçlar ortaya çıkacağıdır?

Belirttiğimiz sorular dışında sayısız soru sorulabilir; yaratılmak istenebilecek sayısız denge durumu analiz edilebilir. Bu yazıda Türk devletinin kararlı ifadelerinin medyayı süslediği şu dönemde aklıma gelen bir olasılık üzerinde durmak niyetindeyim. Dünya dengelerini orta düzeyde bilen herkes gibi ABD'ye rağmen TC'nin böyle bir kararlılığı ifade edebilecek çapa sahip olmadığını biliyoruz. Büyükanıt ve benzerlerinin damarlarında ki "asil kana" rağmen bu gerçek yadsınamaz.

TC medyası ve gerçek iktidar odakları uzun bir dönemdir; 1 Mart tezkeresi sonrası bölgede aktif bir rol oynanamadığını bir tekerlemeye dönüştürmüştü. Bununla birlikte Kuzey Irak'ta ortaya çıkan yeni durum ve Kürt ulusal dinamiklerinin daha aktif rol almaya başlaması ile birlikte pişmanlığın kızgınlığını yaşamıştır."Hal böyle olunca" ABD'ye daha şirin gözükme ve asla vazgeçilemeyecek stratejik ortak (ya da köle) olduğunu dillerde pelesenk haline getirerek vurgulamış, bununla birlikte bir taraftan da Kürt halkına olan düşmanlığı ile ilintili olarak Güney Kürdistan'da birçok provakatif çalışmaya yön vermiştir.

TC'nin açmazı Kürt inkârıdır ve tüm gücüyle Kürt imhasını hedeflemektedir. Bu gerçekle birlikte hedef olarak gösterilen ve kendilerince operasyonun meşru gerekçesi olan PKK gerillalarının güneyde varlığı ve yine PKK kamplarının oluşu gösterilmiş ve adeta tekerleme haline getirilen "sınırı geçip vurup kaçıyorlar "sözcükleri ile operasyon ihtimaline kan taşınmıştır. Ancak kendilerinin de bildiği bir gerçek var. O da tek bir operasyonla ve ölüm silahları ile gerilla güçlerine karşı mutlak bir başarı kazanma olasılığının olmadığıdır. Bu gerçek karşısında operasyonla her şeyi çözecekleri iddiası koskocaman bir yalandır ve asıl amacı gözden kaçırma hedeflidir.

Her aklıselimin açıkça gördüğü temel neden, yer yer Büyükanıt'ın ve Türk medyasının da ifade ettiği gibi güneyli Kürtlerin kontrolsüz olarak bölgede daha aktif bir rol olması, TC'ye karşı daha bir cüret göstermesi ve bağımsızlık adına çok yol kat edilmesi gerçeğidir. Çünkü sıkça ifade ettiğimiz gibi; İmralı süreci ile birlikte sadece demokratik kültürel haklar kırıntısına çevrilen Kürt sorunu; en kaba hali ile özgürlük çizgisinden kopuş durumu ve Türk genelkurmayının açıklamalarına paralel düşecek ideolojik-politik tavır bir tehlike durumunu doğuracak potansiyel taşımamaktan uzaktır. Ancak Kürt sorunun (ulusal sorunun) dinamik ve karmaşık oluşu yine Güney Kürdistan'daki gelişmeler TC'nin daha genel ve özel politikalar geliştirmesini koşullamıştır.

Bu bağlamda adeta Türk devletinin elinde bir piyon durumuna gelen İmralı partisi ve hedefsiz politikaları uzun süredir dile getirdiğimiz gibi güneye müdahalenin gerekçesi haline getirilmiştir.

TC cephesinde özetle asıl hedef güneyli Kürtler öznelinde Kürt halkının kendisi, kazanımları ve imhasıdır. Tezkere ile kaçan fırsat bir kez daha ayaklarına gelmiş sömürgeci konumlarını güçlendirme durumu doğmuştur. Aynı zamanda belki de Irakta ki direnişçilere karşı kullanılacak bitmek bilmeyen Mehmet'in kanı ile büyük patron ABD'ye sadakatini ve vazgeçilmezliğini ispat edecektir. Yine PKK ile mücadele adına, yeni birçok düzenleme oluşturulacak ve kuzeydeki Kürtler içinde özel imha-bastırma politikaları devreye girecektir.

ABD için ise öncelikle belirtilmesi gereken onsuz TC'nin su dahi içemeyeceğidir. Açıkçası olası bir TC operasyonunun ABD'den bağımsız olamayacağı, ABD'nin belirlediği sınırlar dışına çıkamayacağı açık. Ancak operasyon karşıtı tavır takınıyormuş durumu sadece kendini uluslar arası kamuoyunda temize çıkarma çabası olarak değerlendirmek mümkündür.

Büyük patron ABD için dengeler ve hedefler daha karmaşık ve uzun vadeli gözükmektedir. Ancak kısa ve orta vadede TC'yi işgale ortak etmeyi yine TC üzerinden Kürdistanlı güçlere(KDP-YNK) tehditkâr mesajlar vereceği ve bu biçimi ile Kürtlerin olası kontrolden çıkma ihtimalini engellemek isteyeceği görünmektedir. Bir bölge savaşı ise uç olmakla birlikte ihtimal olarak ABD'nin hedefleri için orta yerde duran bir başka seçenek halindedir.

Kürtler içinse ABD'ye sonuna kadar güvenilemeyeceği açık. İşgalci bir güç olarak Ortadoğu'nun sakini haline gelen ve sahibi olma iddiası taşıyan ABD; çıkarları doğrultusunda Kürtleri unutabilir. Kürtler ABD'nin güvenilmeyecek bir ortak olduğunu bilmeli ve her an elde ettiği tüm statüleri kaybetme olasılığına karşı daha bir dikkatli olmalıdır. Tam da böyle bir anda PKK'nin düzen içine savrulmuş pozisyonu ve TC ile uluslar arası diğer güçlerin bir piyonu haline gelmesi devrimci seçeneğin ise henüz kendini ete kemiğe büründürememiş olması Kürtlerin en büyük handikabı olarak değerlendirilmelidir

16.10.2007

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter