0 0
Read Time:5 Minute, 0 Second

 Gençlik sorunu son derece karmaşık, çok yönlü boyutları içersinde barındıran ve yıllardır süregelen oldukça güncel bir konudur. Bu sorun çelişkileriyle, sürekliliğiyle can alıcı bir derinliği kapsamasıyla ve gelinen süreçte gençlik üzerindeki tahribatı nedeniyle her açıdan sorgulanmalı ve ciddi analizlerle çözüm noktaları ortaya konulmalıdır. 
Kapitalizmin yaşamın birçok noktasını işgal etmesi ve akıl almaz bir hızla gelişim göstermesi var olan problemleri katlayarak çoğalttığı gibi oluşan çoklu denklem…  Tıkanıklıkları, açmazları, anti-demokratik tutum ve davranışları da beraberinde getirmektedir. İçeriğinin pratikte fazlasıyla kendisini hissettirmesine rağmen, sermaye düzeninin üniversitelerin içine girip ısmarlama öğrenci siparişi vermeye gelecek kadar hayatı, insanları, gençliği ticarileştirdiği bir sürece rağmen, sisteme ve onun taşeronu haline gelmiş üniversite işleyişine ve yöneticilerine ciddi tepkilerin oluşmaması gençliğin pasifikasiyonu ve  apolitikleşmesinin ne boyutlara ulaştığının dalgalandırıcı bir yansımasıdır.

   Genel gençlik sorunlarını daha özelde Türkiye gerçekliğinde ele almaya çalışalım. Türkiye'de genç bireyleri statikleştiren, politikadan uzak tutan, toplumsal sorunları sorgulamasını türlü oyun ve stratejilerle engelleyen gerici-sömürücü, farklılıkları tehlike olarak algılayabilen, şabloncu ve militarist zihniyet 12 Eylül faşist askeri darbesi ile şekillenmeye başlamıştır. Bu süreçte uygulanan akıl almaz boyutlardaki işkence mantalitesi kitleler üzerinde ağır tahribatlar yaratmış, bireylerin psikolojileri üzerinde uzun yıllar tedavi edilemeyecek yıkıcılıkta etkileri ortaya çıkarmıştır.12 Eylül'ün toplumsal yapı üzerindeki etkisi o kuşaktan sonraki jenerasyonda da kendisini göstermiştir. Yani, bugünün gençliğini 12 Eylül karanlığını yaşamış insanların, ailelerin yetiştirdiğini gözden kaçırmamalıyız. Bahsettiğimiz psikolojik, toplumsal yönleriyle bir bütün olarak psiko-sosyal yıkımın uzun süren tahribatının ürünü olarak bu durum ortaya çıkmıştır. Ve yaşanılan süreç beraberinde paradokslarla dolu bilişsel birçok problemi de ortaya çıkarmıştır. Bu durumdan da şu şekilde bahsedebiliriz;

 Kapitalist düzenin oluşturduğu kirliliğin içerisine henüz girmemiş, hareket oluşturabilecek dinamiklere sahip genç kuşağı üretemeyen, tüketici kimliği ön plana çıkan, bağımlı bir kişilik haline getirerek, meta kültürünün etkisi altında hayatın doğal akışından uzaklaştırmışlardır. Toplumsal sorunlardan uzak, en iyisinin bile bütün yetenek ve özellikleriyle kariyerime yöneltildiği bu süreçte futbol, cinsellik ve magazinsel argümanlarla bilinç karartması gençlik üzerindeki çürütme stratejilerinin ön plana çıkan etkin yöntemleridir. Bu yöntemlerle genç bilincini sadece kapitalist toplumlara özgü niteliklerle doldurmaktadır. Oluşan insan modeli de ilerleyen süreçle beraber kendini her yönüyle metaya dönüştürür. Yaşama amacı ve gücü tamamıyla daha fazla kar getirecek ticari ilişkiler çeperinde yoğunlaşır ki bu süreçte azımsanmayacak kadar birey insani yönlerini köreltmesi nedeniyle ciddi anlamda psikolojik sorunlar yaşar ve bu durum depresyonla başlayıp intihara kadar sürebilir.

  Gözlemlenen,yaşanılan sıkıntıların yansıması çok net ve çarpıcı bir şekilde gözlerimizin önündedir.Hayatı;iktisadi,sosyal ve kültürel boyutlarıyla kritik edemeyen,istenilenin dışına düşünce dünyasında dahi çıkamayan,tamamıyla pasifize olmuş,fabrika yapımı gibi birbirinin aynısı insan motifleri hayalleri bile belirlenmiş bir genç profili sistemin çürümüş yüzünün açıkça göstergesidir.Tabi bu süreçte,yığınlardan bir kısmı alacalı,şatafatlı şekilde ön plana çıkartılır ki gençler arasındaki yarış hızlanarak devam etsin.Bu arada burjuva sınıfın, kalifiyeli eleman gereksinimlerini gidermiş olduklarını unutmayalım.

Eğitim sisteminin çarpıklığı ve birilerinin tekeline hizmet ettiği çok açıktır. Devlet üniversitelerindeki uygulanan eğitim müfredatı ve yine eğitimin ticarileştirilmesine bağlı olarak niteliksizleşmeye doğru hızla gittiği son yıllarda vakıf-holding üniversitelerine teşvik amaçlı bütçeden büyük paralar akmaktadır. Ortaya çıkan kirli tablonun tortusunu, yükünü yine biz yoksul ailelerin çocukları çekmektedir. Oluşturulan çarktan nemalanan yine burjuvazi ve onun sözcülüğünü yapan belli başlı son derece "şerefli, namuslu ve onurlu" yalaka tiplerdir. Yüzeysel olarak değindiğimiz bu çark işleyişinin ne derece kirli ve çürümüş olduğu daha detaylı ve derinlikli incelenebilir.

 Yeri ve zamanı geldiğinde dünyayı yerinden oynatabilecek bir potansiyeli ve dinamizmi kapasitesinde bulunduran gençlik bugün neden, nasıl, kimler tarafından kanadı kırılmışçasına edilgen, özgüven sorunu yaşayan, yalnızlığa itilen noktaya sürüklenmesi ebetteki sorgulanmalıdır. Bu soruların cevapları aranmaya başlandığında karşı duruş ivme kazanacaktır. Gençliğin bunu yapabilecek iradesi ve gücü vardır.

Tüm bu potansiyelini işlevselleştirmesi için ihtiyaç duyduğu temel tetikleyici gerçekliğin farkında olması ve geleceği şekillendirmede kendi gücünün bilincine varmasıdır. Ve şunu da belirtmek gerekir ki, bahsettiğimiz güç sistemi cepheden hedefleyen devrimci-sosyalist mücadelenin öznesi olmakla bilince çıkartılır. Böylece düzenin çürümüşlüğüne karşı bir alternatif oluşturabiliriz. Buna inanmanın motivasyonuyla devrimci mücadeleye katılarak sömürge sistemini alt edebiliriz.

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter