0 0
Read Time:5 Minute, 4 Second

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kandil Dağı'ndaki PKK mevzilerine yönelik harekâtı medya tarafından "zafer" olarak değerlendirildi. Her şeyden önce, medyanın 2 ay önce beklediği, hemen her gün "bugün-yarın" tahmini yürüttüğü harekât "nihayet" gerçekleşti; medya rahatladı. Aylardır dile getirilen niyet beyanı gerçek oldu. PKK'ya yönelik operasyonun sonucu ve bundan sonra olacaklardan çok, yapılmış olması öne çıkarıldı.

Hava harekâtını sadece zafer olarak değerlendirmek kadar kınayarak geçiştirmek ya da PKK gibi "fiyasko" olarak değerlendirmek de yanlış. Bu tür yaklaşımların bundan sonraki süreci anlamaya yeteceği kanaatinde değiliz. Bu sefer geçekleşen 1990'lı yıllarda benzerine çok rastladığımız hava harekâtlarından biraz daha farklı.

Farklı olan harekâtın yapılış şekli değil. ABD'nin, işgal öncesi Irak mevzilerini bombaladıktan sonra medyaya ulaştırdığı görüntülerin benzerlerinin Türk medyasına dağıtılmış olması hiç değil. Gerçekçi olmak gerekirse bu harekât, PKK konusunda bazı dengelerin değiştiğinin, Türk-Amerikan ilişkilerinde farklı bir sayfanın ilk adımı sayılabilir. Ayrıca, TSK harekatı medyanın istediği zaman değil hazır olduğu ve hiçbir noktayı şansa bırakmadığı anda gerçekleştirdi.

ABD İSTİHBARATININ KARŞILIĞI NE?
Birincisi, ABD'nin PKK konusunda Türkiye ile bilgi paylaştığı, hatta nokta istihbaratı verdiği teyit edilmiş oldu. Ancak, bu bilgi paylaşımının oranının ne olacağını önümüzdeki günler gösterecek. Çünkü ABD bundan böyle PKK riskini de göze almış oldu. PKK'dan gelen biraz da tehdit içeren mesajlar da bunu gösteriyor. Bugüne kadar ABD ile karşı karşıya gelmeyen, göz yumulan, görmezden gelinen örgütün, ABD'yi karşısına hemen alması beklenemez. Ta ki çok sıkışana kadar. Yani bu durum hem ABD hem PKK için iki yönü keskin bıçak gibi.

Ancak son kertede ABD, somut çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapar. Bu yüzden PKK, ABD için bir ara aktör sayılabilir; her an vazgeçilebilecek, harcanabilecek bir ara unsur. Bunun farkında olan PKK, açıklamalarında ABD'yi karşısına almaktan çekinmeyeceklerini açıkça ilan etmesine rağmen temkinli davranıyor. Çünkü aksi bir tavrın PKK'nın ömrünü kısaltacağını biliyor. Aynı zamanda Irak'ı işgal eden bir ülkeye "siz bu işe karışmayın" demek istiyor ki, bu pek mümkün görünmüyor. PKK en azından şimdilik Irak Kürt yönetimi ile karşılaştırıldığında, ABD için cazip bir unsur değil.

Ayrıca Amerikan hedeflerine yönelik herhangi bir eylem PKK'nın çifte kıskaca alınması anlamına gelir.

IRAK KÜRT YÖNETİMİ DE İŞİN İÇİNDE
İkincisi, Irak Kürt yönetimi PKK'ya karşı aldığı önlemlerle şimdilik durumu idare ederken, PKK ile somut olarak karşı karşıya gelmekten çekiniyor. Ama bu yeni süreçte sadece kenardan olup biteni seyretmesi mümkün görünmüyor. Bundan sonraki süreçte Irak Kürt yönetimi PKK'ya karşı daha somut adımlar atması için zorlanacak; gerekirse ABD tarafından ikna edilecek. PKK ile çatışmayı göze almasalar da, PKK bir süre sonra Kürt yönetimine yönelik eleştirilerini yoğunlaştıracak.

PKK açıklamasında bunu Kürt güçlerinin birlikte davranması şeklinde özetliyor ki, varolan koşullarda Kürt yönetiminin böyle bir yolu seçmeyeceğini biliyor. Çünkü, bölgesel yönetim kendisine tabii olmayan bir PKK ile yan yana gelmez. Harekâtı eleştirmeleri ise kendi kamuoylarına yönelik zorunlu bir açıklama. Bu harekâttan çok sıkıntı duymuş değiller.

Üstelik bir süre sonra Türkiye'nin Kürt bölgesel yönetimi ile herhangi bir düzeyde ilişkiye geçeceğini ve ilişkisinin daha yumuşatacağını söylemek abartılı olmaz. Özetle Türkiye-ABD-Irak Kürt yönetimi ilişkisini PKK belirleyecek. Bu ilişki bölgesel yönetimin tanınması, Kerkük, İran gibi konularda farklı taviz ya da açılımlarla devam edebilir. Herkesin yanıtını merak ettiği soru da bu zaten. Türkiye, ABD istihbaratı karşılığında ne gibi konuları kabul ettiğini göreceğiz.

ASKERİ DEĞİL SİYASİ ÇÖZÜM
Üçüncüsü ve en önemlisi PKK'nın bu süreçte ne olacağı. Hükümetin çıkarmayı düşündüğü "eve dönüş" projesi varolan haliyle daha öncekilerden farklı değil ve bu haliyle etkili olması zor. Türkiye'nin öncelikle Kürt sorununda yapacağı açılımlar PKK'nın hareket tarzını da etkiyecektir.

Ancak şu anda böyle bir ışık da görünmüyor. PKK'nın öne sürdüğü "barış" şartlarındaki bazı maddelerin kabulü de şimdilik zor. Eve dönüş ardından demokratik açılımlar gelmezse, sorunu çözmek mümkün gibi görünmüyor. Türkiye'nin önünde yeni ve zorlu bir dönem var. Başlatılan harekât ise bunun sadece bir boyutu. Asıl süreç bundan sonra başlaması gerekiyor

NTVMSNBC / 18 Aralık 07

 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter