Çiğdem Çidamlı: Petras, iyi akşamlar, Metin Yeğin’le birlikte Hayat TV’den Dünyanın Sokakları programından arıyoruz.
Metin Yeğin: Dayanışmanız için de ayrıca teşekkür etmek istiyoruz.
ÇÇ: 2 Aralık’taki Anayasal Referandum Venezüella’daki Chavezci devrimin bütünü açısından nasıl bir adım olarak değerlendirilebilir? Referandum sonuçlarıyla ilgili genel değerlendirmenizi alabilir miyiz? James Petras: Chavez bu radikal anayasal değişimlerin kabul edileceği konusunda aşırı bir kendine güven içindeydi ve bu çok yönlü anayasal değişikliğin destekçilerinin çoğu tarafından anlaşılamaması tehlikesini basite aldı. Açıkçası Chavez karşıtları seçmenlerin önemli bir kısmının desteğini alabilmiş değiller. Bir önceki seçimlere göre sadece yüzde 2-3 ilerleme kaydettiler.
Ama esas önemli olan gerçek, 3 milyon kadar Chavez destekçisinin sandığa gitmemiş olması. Bu durumun açıklanması gerek. Bu kısmen enflasyon yüzünden, kısmen gıda maddelerindeki kıtlıklar yüzünden, kısmen de kampanyanın iç yapısının kötü örgütlenmiş olması ve Chavezci hareketin bazı kesimleri tarafından sabote edilmesi yüzünden oldu.
Anlamamız gereken şudur: Chavezci hareket sosyalistleri, Marksistleri, sosyal demokratları ve hatta Tayyip Erdoğan benzeri liberalleri içeren bir harekettir. Yani bu son derece çelişkili bir hareket ve liberal kanattakiler kampanyayı desteklemediler. “Evet” oyunu desteklemediler ve bazıları da aslında kampanya sırasında öteki tarafa geçtiler. Esas ciddi sorun da buydu.
Aynı zamanda hatırlamalıyız ki, sağcı güçler de bütün enerjileri birleştirmeyi ve özellikle de öğrenci hareketini, sağın önceden demoralize olmuş olan birçok kesimini hareketlendirmek ve cesaretlendirmek için kullanmayı başardılar. Yani sağcı öğrenci hareketi sokaklara çıkarak ve polise meydan okuyarak sağa oyları etkileme konusunda bir ivme, bir motivasyon kazandırdı. Ancak sağ kaydettiği ilerlemeye karşın hala gerçek anlamda oyların yüzde 38-yüzde 40 kadarını temsil ediyor. Chavez’e referandumu kaybettiren 3 milyon kadar Chavez seçmeninin sandığa gitmemesi oldu.
Yine de Venezüella seçmenlerinin neredeyse yüzde 50, yani yüzde 49.2’si sosyalist bir dönüşüm lehine oy kullandılar. Bu son yıllarda benzeri görülmemiş bir gelişmedir. Açıkça sosyalist nitelikli bir anayasa değişimi önerisi bu seçimlerde önemli bir çoğunluğun desteğini almıştır. Bu da bu ülkede sosyalist fikirlerin yoksul kitlelerin büyük çoğunluğu tarafından desteklendiğine işaret etmektedir.
ÇÇ: Peki Chavezci hareketin kendi içindeki ayrımlar açısından bundan sonra neler olacak, Chavezci bürokrasinin sosyalist devrimin yeni bir adımını desteklememesinin arkasındaki nedenler neler?
Petras: Bugün aslında Chavezci hareketin kendi içinde üç ayrı konum mevcut. Hükümetteki bakanların bir bölümü anayasa değişikliği önerisinin yenilgisinin halkın sosyalizme henüz hazır olmadığını, hükümetin kapitalistleri yatırıma teşvik etmek için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini, kitle hareketinin basıncının azaltılması gerektiğini, kamu kaynaklarının kullanımına bazı sınırlamalar getirilmesi ve kamulaştırma sürecinin yavaşlatılması gerektiğini gösterdiğini düşünüyorlar. Merkez Bankası’nın birçok üyesinin, Maliye ve Ekonomi Bakanlıkları’ndakilerin konumu böyle.
İkinci konum hükümetin ekonomiye müdahale etmeye devam etmesi ve kapitalistlere toplumsal değişimlere uyum göstermeleri için basınç uygulamaya çalışması gerektiğini düşünüyor.
Üçüncüsü ise en radikal konum. Temel gıda maddeleri kıtlığı gibi sorunların temelde kapitalist sınıfın siyasal eylemlerinin ürünü olduğunu, enflasyonun sermayenin yatırım yapmaktan kaçması sonucunda meydana geldiğini ve ilerlemenin tek yolunun da ekonomideki toplumsallaştırmaların derinleştirilmesi ve yaygınlaştırılmasından geçtiğini söylüyorlar. Bu radikal gruplar arasında, işçi öz-yönetimi çağrısında bulunan bir grup ve yine kapitalistlerin elindeki mülkiyet araçlarının devlet mülkiyeti haline dönüştürülmesi çağrısında bulunan bir başka grup daha var.
Görünen o ki referandumun ilk sonuçlarından bir tanesi, daha muhafazakar bakanların inisiyatifi ele geçirmesi oldu. Öncelikle süt üzerindeki fiyat denetimlerini iptal ettiler. Diğer temel gıda maddeleri üzerindeki devlet fiyat kontrollerini gıda maddelerinin kıtlığına son vermek üzere kaldırmayı vaat ettiler. Bu da fiyatların büyük ölçüde artması ve tüketicilerin bundan etkilenmesi anlamına gelecek. Bu ciddi bir sorun. Süper marketlerde daha fazla mal olacak ama fiyatları artacak. Bu adım belki geçici olarak kapitalistleri tatmin edecek ama elbette kitleleri tatmin etmeyecek.
Referandumdan sonraki başlıca inisiyatif bu oldu. Temel gıda maddeleri üzerindeki fiyat kontrollerinin kaldırılması vaadi, Chavez hükümeti içindeki muhafazakar öğelerin, referandum sonrasındaki kafa karışıklığından yararlanmakta son derece aktif olduklarını gösteriyor.
MY: Biliyorsunuz, Chavez özellikle diğer Latin Amerika ülkeleri açısından son derece önemli birisi. Gelecek ay Bolivya’da da seçim olacak, orasının da kaybedilebileceğini düşünüyor musunuz?
Petras: Bolivya’da beş adet güney eyaleti Bolivya devletinden ayrılma tartışmasını gündeme getirdi. Bolivya devletinden ayrılmayı ve yeni bir devlet oluşturmayı düşünen bu beş güney eyaleti çok daha ciddi bir sorun oluşturuyor. Bunlar ülkenin doğalgaz ve petrol zenginliklerini kontrol etmeyi planlıyorlar.
Ne yazık ki Evo Morales hükümeti, bütün ülke 2005 Haziran ayında işçi, köylü ve yerli hareketlerinin kontrolü altındayken, sağın birçok biçimde yeniden iktidara yeniden gelmesine izin verdi.
2005 Mayıs-Haziran aylarında bir ayaklanma yaşandı. Halk sokakların denetimini ele geçirdi. Evo Morales Aralık ayında seçildi ve ülke çok köklü değişikliklere gebe gibi görünüyordu.
Ancak Evo Morales hemen oligarşiyle kurucu meclis seçimlerinin yapılacağı konusunda bir anlaşma imzaladı. Hareketin temsil edilmesi için onlara alan açtı. Bu da sağcıları yeniden canlandırdı, yeniden örgütlenmeye başladılar, kurucu meclis içinde varlık kazandılar ve meclisin çalışmalarını felç edebilme imkanına kavuştular.
Evo Morales sermayenin ekonomik iktidarına, topraktaki iktidarına, bankalardaki iktidarına kafa tutmadı. Sonuç olarak oligarşinin ekonomik iktidarı, politik aygıtını yeniden yapılandırmasına olanak sağladı. Evo Morales’in muhafazakar politikaları kitlelerin hareketsizleştirilmesine neden oldu ve sağın, bu yanlış politikalardan yararlanmasına izin verdi.
Şimdiye kadar sağ sadece hükümeti felç etmekle kalmadı, sokaklara da hakim olmuş durumda. Ülke şimdi son derece zor koşullar altında yaşıyor. Çünkü sağ kanat sokakta bir güce sahip, kurumlarda bir güce sahip ve bir ayrılma stratejisi formüle etmiş durumda.
Bolivya, güneydeki eyaletlerini yitirirse bir ülke olarak varlığını sürdüremez. Çünkü güneydeki eyaletler petrol ve doğalgaz sektörlerinden elde edilen ihracat gelirinin yüzde 90’ını kontrol ediyorlar. Sağcı eyaletler bu ihracat gelirleri sayesinde varlık içinde hayatlarını sürdürebilirler. Ayrıca ABD’nin bu ayrılıkçı harekete verdiği destek de ülkenin birliğine karşı bir tehlike oluşturuyor.
Evo Morales hükümetinin bir başka yanlışı da ordunun bu sağcı ayrılıkçı hareketi bastırmak üzere kullanılmamasıdır. Sağ kanat örgütlenmekte, ulusal hükümeti destekleyen köylülere baskı uygulamakta ve ülkenin politik gündemini kontrol etmekte serbest bırakıldı. Bu da bir başka zayıflık. Güney illerindeki ayrılıkçıların hükümete ve sokaklara hakim olmasına izin veremezsiniz. Evo Morales ise ülkenin birliği karşısındaki bu tehlikeler bakımından olağanüstü zayıf bir başkan durumunda.
ÇÇ: Venezüella ile ilgili son bir soru: Sağın inisiyatif alması gibi gelişmeler karşısında, Venezüella devrimindeki olumlu, ilerici gelişmelerin umudunu nerede görmemiz gerekiyor?
Petras: Venezüella’da şimdi her ikisi de aynı anda gerçekleşen ve karşılıklı bağlantıları olan iki çatışma düzlemi söz konusu. Bence hem hükümetin kendi içinde hem de hükümetle Chavez destekçilerinin büyük bir kesimi arasında büyük bir çatışma yaşanacak. Bu tartışma önemli öğeler arasında derinleşecek ve genişleyecek.
Chavez hükümeti içinde hem kapitalizm yanlısı bir hareket, hem de kapitalizm karşıtı bir hareket mevcut. Bu çatışmanın nasıl sonuçlanacağı henüz belirginlik kazanmış değil. Chavez gidip geliyor, bir yandan kitle hareketine çağrıda bulunuyor ve sosyalizmden söz ediyor. Ancak öte yandan bu programa karşı olan kişileri stratejik bakanlıklarda tutuyor. Yani Chavezci hareketin kendi içinde de muazzam bir sınıf mücadelesi sürüyor.
Aynı zamanda, muhalefet de çok bölünmüş durumda. Bir yandan Chavezci hareket içindeki muhafazakar kanatla sosyalizmin derinleşmesini baltalamak için resmi bir ittifak oluşturmak isteyen öğeler var. Bir yandan da referandumu, hükümeti devirmenin ilk adımı olarak gören sertlik yanlıları var. Yani işin içinde dört çeşit güç var.
Muhalefetin ılımlı kesimleri ile Chavezci hareketin muhafazakar kesimleri bir araya gelmeye yatkınlar. Öteki tarafta ise, sağın darbe ve emperyalizm yanlısı güçleri ile Chavezci hareketin solundaki devrimci güçleri yer alıyor.
Bu dörtlü güçler dengesinin gelecekte nasıl biçimleneceği ve nasıl bir güçler dengesi kurulacağı benim açımdan şu anda belirgin değil.
ÇÇ: Petras, katıldığınız için çok teşekkür ederiz…
*Bu söyleşi Sendika.Org’nin katkılarıyla hazırlanan HAYAT TV / Dünyanın Sokakları programının 17 Aralık tarihli ikinci bölümü için yapıldı.
http://www.sendika.org/ sitesinden alınmıştır.