0 0
Read Time:4 Minute, 0 Second

Tabanın iradesi açığa çıkarılmalı, mücadele genel grev şiarı etrafında örgütlenmelidir!
Sermaye devleti SSGSS saldırısına başlatmak için son hazırlıklarını yaparken, sendikalar ve meslek örgütleri merkezi düzeyde “Herkese Sağlık Güvenli Gelecek” şiarıyla geçtiğimiz hafta Ankara’ya yürüdü. Ankara yürüyüşünün asmbolik gerçekleşmesi ve sendikal bürokrasinin denetiminde geçmesi eylemin gücünü ve etkisini baştan zayıflatmış olsa da, yine de eylemin belli bir anlamı oldu.

Baştan beri konuyla ilgili yaptığımız değerlendirmelerde, SSGSS saldırısını püskürtmek ve yeni haklar kazanmak için mücadelenin merkezine “genel grev”, “süresiz iş bırakma” çağrısının konulması ve bunun tabandan doğru örgütlenmesi gerektiğinin önemine ve zorunluluğuna vurgular yapıyoruz. Mücadelenin yerellere doğru genişlemesi, ete-kemiğe bürünmesi için buna uygun işleyişlere kavuşturulması gerektiğini söylüyoruz. Sendikal bürokrasinin mücadelenin önüne set çeken tutumlarına karşı mücadele etmek gerektiğini dile getiriyoruz. Ancak, gelinen aşamada mücadelenin seyrini belirleyecek olan temel eksiklik alanlarında ileriye doğru atılmış somut herhangi bir adım bulunmuyor. Saldırı yasasıyla ilgili yapılacaklar ve olması gerekenler temennilerin ötesine geçemiyor. Mevcut tabloda tabandan doğru örgütlenmesi gereken “genel grev”, “iş bırakma” eylemlerdir.

Böylesi bir durumda hareketin öncülüğüne soyunan platform bileşenlerinin tüm bu eksiklikleri giderebilmek için doğru adımlar atması gerekiyor. Bu adımların başında sendikal bürokrasinin mücadelenin önünü tıkayan tutumunu, tabanın basıncıyla parçalayacak bir hat izlemek gelmektedir. Sendikal bürokrasinin hareket üzerindeki denetimi ancak, fabrikalarda, işyerlerinde, sanayi havzalarında, kısacası tüm yerelliklerde, merkezine “genel grev-genel direniş” çağrısını alan, bu çağrının pratikte hayat bulması doğrultusunda oluşturulan bir mücadele programıyla parçalanabilir.

Bu çerçevede İstanbul’daki platformun önüne yerellikleri temel alan somut bir eylem takvimi koyması anlamlıdır. Toplantılar, paneller, toplu bildiri dağıtımları, sağlık kurumlarının önünde yapılacak eylemler, imza kampanyaları, afişler vb. araçlarla sürece müdahale etmeyi tartışan platform bileşenlerinin en temel görevi, mücadelenin yerelliklere doğru yayılmasının ve derinleşmesinin en önemli koşullarından biri olan tabanın iradesini açığa çıkarmak olmalıdır.

Yerelliklerde tabana dayalı komite, komisyon vb. inisiyatiflerin oluşturulması mücadelenin gelişmesi ve güçlenmesi için gerekli ve zorunludur. Zira halihazırda geniş bir işçi ve emekçi kesim saldırının kapsamından habersizdir. Üstelik sendikalara üye birçok işçinin durumu da bundan çok farksız değildir. Yüzünü ilk önce kendi tabanına dönmeyen, üyelerini bilgilendirmeyen ve harekete geçirmeyen sendikaların daha geniş bir emekçi kesimi harekete geçirme şansı yoktur. Gün geçtikçe gerileyen ve eriyen, mevcut durumunu dahi koruyamayan sendikal hareketin, gelinen aşamada dışındaki bileşenlere yaslanarak hem kendini hem de mücadeleyi geliştirme misyonuna soyunması gerçekçi değildir. Buna rağmen platformda yeralan hem DİSK hem de KESK bileşenlerinin tabanına dönük bir çalışma yapmaması anlaşılır değildir.

Tüm eksikliklerine rağmen, Türkiye’nin çeşitli illerinde oluşturulan diğer platformlarla karşılaştırıldığında, İstanbul’daki platformun tablosu daha ileri konumdadır. Zira hem İzmir’de, hem Adana’da, hem de Bursa gibi kimi illerde oluşturulan platformların şekilsizliği ayrı bir sorundur. Ankara’da ise platform oluşum aşamasındadır. İstanbul dışındaki illerde biraya gelen kurumlar önlerine ne merkezi anlamda ne de yerel anlamda somut bir eylem takvimi koymuş değildir. Düzenli toplanmayan, mücadelenin politik ve pratik sorunlarını tartışmayan, karar alamayan, kendisini denetleyemeyen, hem il düzeyinde hem de Türkiye genelinde mücadeleyi ortaklaştırmak ve merkezileştirmek için çaba harcamayan bileşenler görev ve sorumluluklarını yerine getirememektedir.

Oysa günün en temel ihtiyacı hem Türkiye genelinde mücadeleyi “genel grev-genel direniş” şiarı etrafında merkezileştirecek ve birleştirecek, hem illere doğru genişleyecek ve il düzeyinde merkezileşecek, hem de illerde sanayi havzalarına, fabrikalara, işyerlerine, emekçi asmtlerine, kısaca tüm yerelliklere doğru yayılacak bir mücadele hattıdır.

Örneğin İstanbul için düşünülen imza kampanyasının kapsamı yasanın geri çekilmesini talep etmenin yanısıra işçi ve emekçilere genel grev çağrısı yapan, bunu onaylatan bir içerik taşımalıdır. Dahası imza kampanyası Türkiye geneline yayılmalı, illerde de yerellikleri güçlendiren ve mücadeleyi merkezileştirilen bir araç olarak düşünülmelidir. İllerde yapılan tüm araç ve materyaller yine buralarda eş zamanlı yapılacak il merkezli mitinglerle bir gövde gösterisine dönüştürülmeli, bu mitingler Türkiye genelinde genel grevin bir provası şeklinde düşünülmeli ve sermaye iktidarına gözdağı verilmelidir. İl mitinglerinde genel greve çıkma çağrısı yapılmalı ve somut bir gün ilan edilmelidir. Mitinglerin ardından kullanılacak tüm araç ve materyaller genel grevi örmenin ve örgütlemenin bir imkanı olarak ele alınmalıdır vb.

Sınıf hareketinin ihtiyacı, birleşik ve hak alıcı bir mücadele tarzını hayata geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. Aksi durumda parçalı, dağınık ve etkisiz eylemliliklerle süreç heba edilecektir. Sonrasında ise bu sürecin asıl sorumluluğunu üzerlerinde taşıyanlar “biz yaptık ama olmadı” türü argümanların arkasına sığınarak kendilerini aklamaya çalışacaklardır. Kaybeden ise bir kez daha geleceği ve sağlık hakkı çalınan milyonlarca işçi ve emekçi olacaktır.

Artık kaybedecek, boşa geçirilecek tek bir gün bile kalmamıştır. Sınıf hareketinin ve mücadelenin ihtiyaçlarını temel alan tüm bileşenler, öncü, ilerici, devrimci işçi ve emekçiler, ilerici sendikacılar, devrimci güçler sürece bu bakış ve bilinçle yüklenmek zorundadırlar. Öncü işçi ve emekçiler işyerlerinde, fabrikalarında, şubelerinde, sendikalarında sorunu bu kapsamda ele almalı, tüm müdahalelerini bu temelde yapmalıdırlar.

Platform toplantıları sendikalı veya sendikasız tüm işçi ve emekçilere açıktır. Bu toplantılara katılım sağlamak, buralarda sendikal bürokrasinin mücadelenin önüne set çeken tutumlarına karşı mücadele etmek tüm öncü, ilerici, devrimci işçi ve emekçilerin görevidir. Mücadeleyi fabrika fabrika, atölye atölye, işyeri işyeri örecek ve örgütleyecek olanlar da onlardır. Artık sahneye çıkması ve inisiyatifi ele alması gerekenler onlar olmak zorundadır.

(Sosyalizm için Kızıl Bayrak, Sayı: 2008/05, 1 Şubat ‘08)

http://www.kizilbayrak.net/

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
News Reporter