Bu on maddenin Türklerin de Kürtlerin de içine sineceğine ve bu büyük sorunu çözeceğine inanıyor. Refah Partisi”nde siyasete atılan Altan Tan, bir dönem HADEP”in yönetiminde yer aldı. Cem Boyner”in Yeni Demokrasi Hareketi”ne de katılan Altan Tan”ın çeşitli dergi ve gazetelerde Kürt sorunuyla ilgili yayınlanmış çok sayıda makalesi var. Yakında da Güneydoğu”daki aşiretler üzerine bir kitabı yayınlanacak.
Kürt meselesiyle ilgili olarak muhalefet partileriyle Genelkurmay arasında ciddi bir tartışma çıktı. Bu tartışma bir Kürt entelektüeli olarak sizde nasıl bir düşünce ve duygu uyandırıyor?
Bir şirkette işler iyi giderken, kim ne yaptı, kim daha fazla harcadı, çok fazla tartışılmaz. Ama işler kötüye gittiğinde insanlar birbirini suçlamaya başlar. Şu anda da statüko açısından işler kötü gidiyor.
Nasıl kötü gidiyor?
Statükonun din anlayışı da, Kürt anlayışı da iflas etti. Kürt meselesini salt güvenlik sorunu olarak ele alırız ve bu işi askeri yöntemlerle bitiririz” söylemi artık iflas etti. Bu yüzden de statüko şimdi kendi içinde tartışıyor. Kürt sorununda askeri çözümü savunan CHP, MHP ve Genelkurmay şimdi tartışıyorlar. CHP ve MHP askerin daha fazla şiddet uygulamasını istiyor ama asker, daha fazla şiddet uygulanamayacağını gördü. Asker, siyasetçiye, “Ben Kürt meselesinde askeri olarak bundan daha fazlasını yapabilecek güce sahip değilim. Karşımda Amerika, İngiltere ve uluslar arası güçler var. Daha ileri gidemem” diyor. Çünkü fiili bir durum ortaya çıktı. Oysa beş ay önce, Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ, “Bizim birinci önceliğimiz PKK değil. Bizim birinci önceliğimiz Irak”taki yönetim, ikinci önceliğimiz Kerkük referandumu. PKK ise ancak üçüncü önceliğimiz” dedi.
MHP ve CHP askere niye operasyonu uzun tutmadın ve PKK”ya daha fazla vurmadın derken, aslında Kuzey Irak”a ve Barzani”ye niye vurmadın mı diyorlar?
Statükonun esas amacı Irak’ taki Kürt siyasi kazanımlarını berhava etmek ama bu amaca varamadılar. Daha kestirme söyleyeyim. PKK, bu operasyonun kod adıdır. Statüko açısından operasyonun esas adı, “Kürt Federe Yönetimi ve Kerkük referandumudur.
Türkiye Kerkük”ü mü almak istiyor?
Hayır. Kerkük”ün Kürt yönetiminin eline geçmesini istemiyor. Zaten Kerkük”te ne Kürtlerin ne de Türklerin istediği olacak. Irak’ta üç buçuk parçalı bir yönetim ortaya çıkacak. Kürt bölgesi, Şii bölgesi, Sünni Arap bölgesi ve de buçuk Kerkük. Kerkük”e özel bir statü verilecek. Barzani’ye gelirsek… Barzani bir Kürt duruşu sergiliyor ve bu, Türkiye”deki statükoyu rahatsız ediyor ama, -bölge için aslında bir şanstır Barzani. Çünkü naylon ve suni bir lider değil o. Amerika’nın her dediğini yapmıyor. Yerel şartları ve bulunduğu coğrafyayı bilen bir liderdir Barzani. Bölge dinamiklerine ve Türkiye’ye de düşman değildir. Türkiye”dekilerin Barzani’yi hedef almaları, kendi bindikleri dalı kesmeleridir aslında. Barzani”nin bazı yönleri törpülenebilir. Ama Barzani tasfiye edilirse, yerine gelecek olan suni lider bölge halklarının çıkarına değil de tamamen dış dinamiklere göre hareket edeceğinden, bu, Türkiye”nin de aleyhine olacaktır.
Peki sizce, “siyasetsiz” çözümden bu partilerin kastı ne?
Dillerinin altındaki bakla aslında şu. CHP de, MHP de, ordu da mevcut durumun devamını istiyorlar. Bunu isterken de, İsmet paşa”nın Kürt meselesiyle ilgili yazdığı asimilasyon politikalarını dayatıyorlar. Köylerde daha fazla okul açın, Türkçeyi daha çok öğretin. Bir taraftan şiddet eylemlerine karşı silah kullanın. Yani meseleye bir güvenlik sorunu olarak bakın. Diğer taraftan da asimilasyon politikalarını çalıştırın. Aslında savundukları görüş “inkar, baskı, asimilasyon”. Bu insanların her türlü kimlik talebi bastırılacak, Kürtçe okullarda öğretilmeyecek, kamusal alanda yasak olacak ve güçlü bir kültürel bombardımanla bu insanlar bizim istediğimiz kimliğe geçecekler. İsmet Paşa”nın 1935″te başbakanken hazırladığı raporda bu asimilasyonun bütün ayrıntıları var. Tabii bu asimilasyona ek olarak bir de şiddet var. Şiddet derken PKK”yle yapılan çatışmayı kastetmiyorum. Dağda silahla gezene silahla müdahale edilir. Dünyanın hukuk sisteminde bu böyledir.
Siz neyi kastediyorsunuz peki?
DTP Kars İl Başkanı Mahmut Alınak Başbakan”a Kürt meselesiyle ilgili Kürtçe mektup yazdığı için altı ay hapis cezası aldı. Diyarbakır Sur ilçesi belediye Başkanı, büyük çoğunluğu Kürt olan halkın Kürtçe müracaatlarını kabul edeceğini açıkladığı için görevden alındı.
Peki bu son hava ve kara operasyonları Güneydoğu”daki siyasi havayı nasıl etkiledi?
Son hava ve kara operasyonları olumsuz karşılandı. İnsanlar gerildi. Bölgede halk PKK”nin eylemlerini de istemiyor, askeri operasyonların olmasını da istemiyor. Kim silaha sarılırsa ona karşı antipati duyuyor. Otobüse konulan son bomba olayında da PKK”ye karşı Diyarbakır”da çok şiddetli bir tepki oluştu ” Parlamentoda Kürt kimliğini savunan milletvekilleri var. Ayrıca yeni anayasa hazırlığı var. Sen niye bu eylemlere devam ediyorsun” tepkisi yaşandı. Ama bu ülkede barış isteyenlerin her hamlesi şahinlerin pençesinde kalıyor işte.
AKP, son seçimlerde o bölgede büyük oy toplamıştı. Yaklaşan yerel seçimlerde AKP aynı başarıyı gösterebilecek mi sizce?
Yerel seçimlere bir yıl var. Eğer önümüzdeki bir yılda AKP, Kürt sorunu için tatminkar bir ekonomik, sosyal ve siyasi çözüm ortaya koyarsa oyları artar. Kürt sorununa çözümde yeni bir açılım yapmazsa, beklentileri karşılayamazsa oyları düşer, başarısız olur. Son operasyon AK Parti”yi olumsuz etkilemedi. Çünkü halkta, AK parti”nin bu operasyonu kerhen yaptığı, Dağlıca ve koruculara saldırı gibi olaylarla karanlık ellerin, şahinlerin bu müdahalenin yapılmasına Ak Parti”yi zorladığı görüşü hakim. Türkiye”de belli çevreler, askeri, siyasetin dozeri olarak kullanmak istiyorlar. “Sen dezor olarak önümüze geç. Bir şeyleri devir. Biz de arkandan gelelim” diyorlar. Ama operasyonlarla yaşanan bu son süreç, askeri dozer olmaktan çıkardı.
Ne değişti?
Asker dozer olmak istemiyor. Irak”a müdahalede, Kürt meselesinin çözümünde, başörtüsü sorununda daha fazla risk almak, parlamenter sistemle daha fazla çatışmak istemiyor veya çatışamıyor. Çünkü bunun bir adım sonrası darbedir. Bunun daha ötesi yoktur. Bıçak kemiğe dayandı. Birileri bu bıçağın kemiği kesmemesinden dolayı rahatsızlar.
Altı yıldır tek başına iktidarda olan AKP”nin Kürt sorununu çözmek için bir siyasi projesi, bir önerisi var mı peki?
AKP”nin kürt sorununu çözüm için bir siyasi çözüm projesi, bir çözüm paketi yok. DTP”nin de yok. Bölgede en fazla oyu alan iki partinin de, Kürt sorununu çözme konusunda net olarak ne söylediklerini toplum bilmiyor ve anlamıyor. Toplum AKP ve DTP gibi iki yetersizlik ve çözümsüzlük arasında sıkışmış durumda. AK parti bazı bölük pörçük şeyler söylüyor. DTP ise her gün yeni bir şey söylüyor. Bir gün demokratik özerklik diyor, öbür gün demokratik federalizm diyor. Ertesi gün de çevre, ekolojik bir şey diyor.
Başbakan Erdoğan geçenlerde Diyarbakır”a gitti ve Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu”nun Kürt sorunun çözümü için dile getirdiği çok makul önerilere “bekara karı boşamak kolay” cevabını verdi. Başbakan”ın bu açıklaması, bölge halkını AKP”nin Kürt sorununu çözeceği konusunda ümitlendirdi mi?
Hayır. Başbakan”ın o ifadesi bölge tarafından olumlu karşılanmadı. Siyasi çözümün önünü açan bir ifade değil bu. AK Parti”nin içinde siyasi çözümden yana olan ciddi sayıda isim olduğu gibi, statüko gibi düşünen ve çözümsüzlüğün devamını isteyen ciddi sayıda da isim var.
Son operasyonlar sizce DTP”nin oylarını nasıl etkileyecek?
Operasyon DTP”ye kısmi bir toparlanma getirdi. Çünkü DTP de şiddetten, gerilimden besleniyor. Gerilimin, çatışma kültürünün ötesinde bir ekonomik, sosyal, siyasi açılım, vizyon, politika ortaya koyamıyor. Çatışma ve gerilim DTP”ye yarıyor. Tansiyon düştüğü zaman DTP zayıflıyor.
Kürt vatandaşlarımızın genellikle dindar bir yapıya sahip olduğu biliniyor. AKP”nin MHP”yle birlikte çıkardığı son türban yasası seçmeni etkiler mi bölgede?
Başörtüsü meselesinin çözülmesi AKP”ye artı puan getirir. Şu anda ne olacağı bu meselenin nasıl sonuçlanacağı belli değil. AK parti”nin meseleye yaklaşımı yanlış oldu. Başörtüsünde adım, diğer demokratikleşme adımlarıyla birlikte atılmalıydı ve toplumda kavga ve gerilim bir sefer yaşanmalıydı. AK Parti demokratikleşmeyi sadece başörtüsüne sıkıştırmamalıydı.
DTP”de de din temasına bir yönelme var. Geçenlerde bir mitingde bir imam çıktı kürsüye. DTP din politikasını değiştiriyor mu?
Değiştirmiyor. Halkın hoşuna gidecek çok basit bir fırsatçılık yapıyor. DTP din politikasını değiştirmez. PKK”nin geçmişten bugüne dek gelen bir iddiası var. DTP”li arkadaşlar da bugüne kadar bu iddiayı dile getirdiler ve “birileri size din pompalıyor. Karşılığında dilinizi almak. İslami grup ve cemaatler dini bir afyon gibi kullanıyorlar. Siyasette bir araç olarak kullanıyorlar. Yapılan yardımların hepsi Kürt kimliğinizi unutturmak için” diyorlar. Hatta bazı DTP milletvekilleri daha yeni, “DTP”nin laiklik anlayışıyla TSK”nınki aynı. Türkiye”de asıl tehlike İslamizasyondur. Amerika ılımlı İslam projesini devreye sokmak istiyor. Kemalistlerle Kürtler ittifak yapmalı ve İslami politikalara karşı durmalı” dedi. İşte bu söze büyük tepki geldi. Şimdi DTP oy kazanabilmek için, halkın dini inanışlarıyla ters düşmemek için çok amatörce bazı dini argümanları kullanmaya başladı. Dün Kemalistlerle ittifak isteyen bugün meydanlarda Kuran”ı öne çıkarıyor.
DTP din konusunda AKP ile yarışabilir mi?
Yarışamaz. Bakın… Kürt halkı üç şeyi aynı anda istiyor. Hem dinini, hem Kürtlüğünü hem de refah içinde çağdaş standartlarda yaşamak istiyor.
Kürtler arasında dindar eğilimler artıyor mu?
Kürt halkındaki dindarlaşma Türkiye ortalamasının üzerinde. Sadece Türkiye”de değil, şu anda bütün Ortadoğu”da İslamlaşma artıyor. Güneydoğu”da da öyle…
Dindar Kürtler kendilerini en çok hangi partiye ya da örgüte yakın buluyor?
Şu an için AK Parti”ye daha yakın buluyorlar.
Dindar Kürtler PKK”ya nasıl bakıyor?
Şu anda olumsuz bakıyorlar. Baas partisi gibi görüyorlar. Dindar Kürtler, bir dönem PK”nin Kürt kimliğiyle ilgili taleplerini ve mücadelesini “anlaşılabilir” buldular. Sistemle çatıştığından ve de Diyarbakır cezaevindeki akıl almaz işkencelerden dolayı PKK”ye bir asmpati duydular. Ama PKK”nin toplumu sekülerleştirmeye çalışan, dini kültürün sadece ibre parçası olarak gören laikçi bakış açısı ortaya çıkınca bu asmpati antipatiye dönüşü.
Kürt meselesinin çözümü nedir sizce? Ne yapılırsa Kürt halkı iç rahatlığıyla “nihayet çözüm bulundu” der?
Cumhuriyet, bayrak, hudutlar ve Türkçe resmi dil muhafaza edilmeli. Kürtlerin ezici bir çoğunluğu birlikte yaşamaktan yana. Bu birlikteliğin yeni bir anayasal sözleşmeyle tescil edilmesi lazım. Yapılması gereken dokuz madde var. Bir, yeni anayasada vatandaşlık tanımı değiştirilmeli. Vatandaşlığa etnik bir vurgu olmamalı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınmalı. İki, farklı, dil din, mezhep ve etnik kimliklerin rahatça yaşayabilmeleri ve kendileri ifade edebilmeleri anayasal teminat altına alınmalı. Üç, Kürtçe ana dille eğitimin önü açılmalı. Dört, devlette ve özelde Kürtçe ana dilde eğitim gerçekleşinceye kadar Kürtçe dili seçmeli ders olarak okullara konulmalı. Üniversitelerde Kürdoloji enstitüleri açılmalı. Değiştirilen köy ve kasaba ve şehir adları iade edilmeli. Geçiş döneminde eski ve yeni adlar birlikte kullanılabilir.
Altı…
Altı, özel radyo ve televizyonlara süresiz Kürtçe yayın hakkının verilmesi. Bırakın, varsa ratingi bütün gün yayın yapsın. Ve, devletin bir kanalının da tümüyle Kürtçeye ayrılması. Yedi, üç bin köy boşaltıldı. Üç milyon insan metropollere orla göç etmek zorunda kaldı. Kızların intihar sorunları var. Diyabakır”ın yüzde 47″si 15 yaş altıdır. eğitimsiz ibr gençlik var. Uyuşturucu sorunu var. Köy koruculuğu sorunu var. Bunlar için bir sosyal rehabilitasyon politikası oluşturulmalı ve uygulanmalı. Sekiz, bölgede devlet ve özel sektör eliyle ciddi bir ekonomik kalkınma yapılmalı. Dokuz, bir siyasi af çıkarılmalı.
Affı niye sona koydunuz?
Çünkü Kürt sorununu çözmek istemeyenler affı birinci madde olarak getiriyorlar ve sorunu kilitliyorlar. Bu oyun AK Parti içinde de oynanıyor. Önce “Eve Dönüş yasası” deniyor. Bu çocuk hangi eve dönecek? Bu çocuk evden niye gitti bir kere? Önce bunun üzerinde durulmalı. Evin içindeki şartlar düzeltilmeden, dağdaki insanın eve dönmesi mümkün değil. Bu insanların büyük bir kısmı Diyarbakır Askeri Cezaevi”nden çıktı ve onuru dağda aradı.
Kendini demokratik hiçbir kanalda ifade edemedi. Onurlu bir dönüş hazırlanmadan ve sosyal ve siyasi politikalar olmadan bu insanların dönebilmesi mümkün değil. Döndüğünde bunca yıldır uğruna mücadele ettiğine inandığı veya inandırıldığı bazı şeylerin gerçekleştiğini görmek istiyor. On, Diyarbakır askeri cezaevi kapatılarak, bir insanlık ve kardeşlik müzesi haline getirilmeli. Bu, yaraların sarılması ve toplumsal barış için çok iyi olur.
Babanız da orada işkenceyle öldürüldü değil mi?
Evet. Babam da orada öldürüldü. 12 Eylül döneminde PKK”nin doğurtulduğu yer orası.
Kürt halkını rahatlatacak bir çözüm olarak on madde sıraladınız. Bir çözümden söz ediyorsak, bu çözümün Türk halkını da rahatlatması gerekir. Kürt halkını ve Türk halkını ortaklaşa rahatlatacak çözüm ne olabilir?
Dağda çocuğu ölen asker annesinin de içine sindirebileceği bir siyasi iklim yaratıldıktan sonra bir siyasi af olmalı zaten. Af, yapılacak en son barış harekatıdır. Temeli yapmadan çatıyı koyduğunuzda işi berhava edersiniz.
Kimler affedilmeli peki?
Sadece dağdakiler değil. Cezaevindekiler de affedilecek. Yurtdışından 20-30 yıldır dönemeyenler de, Avrupa”daki Kürt diasporası da affedilecek. Bakın…. Demokratikleşme yapıldıktan sonra af gerçekleştirilmeli. Çünkü birileri ila nihai terörü devam ettirmek, Türkiye”nin başına iş açılmasını isteyebilir. Siz birileri yüzünden yapmanız gereken demokratikleşmeleri sonsuza kadar erteleyecek misiniz? Bu yüzden meseleyi PKK”ye kilitlemek, dağdan insinler sonra demokratikleşme yaparız demek sorunu kilitlemektir. Üstelik PKK”yle bir şey yapılacaksa, PKK”nin başı da bugün İmralı”da oturuyor.
Ne demek istiyorsunuz?
Şunu demek istiyorum. Şu ana kadar avukatları vasıtasıyla bütün görüşlerini kamuoyuna iletiyor. Ayrıca devlet görevlilerinin de dönem denem kendisiyle İmralı”da konuştuklarını biliyoruz. Tasvip etmedikleri bütün hareketlerin ve talimatların İmralı”dan çıkmasına göz yuman veya izin veren insanların, çözüm yönünde de gayretleri olursa daha fazla netice çıkacağı kanaatindeyim. Bu konuşmalarını şerre değil hayra yorarlarsa, Kürt meselesi daha çabuk çözülür.
Öcalan derin devletin talimatları doğrultusunda mı dışarıya talimat veriyor?
Birileri öyle diyor. Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Bülent Orakoğlu”nin ve Şamil Tayyar”ın kitaplarında çok net ifadeler var. Bunları bizim bilmemiz mümkün değil ama birilerinin Öcalan”la konuştuğu kesin. Ama birilerinin Öcalan”la konuşmasına rağmen talimatlar çıkıyor. Bu birileri doğru düzgün şeyler konuşurlarsa, doğru düzgün şeyler çıkar oradan. Eğer istenirse bu diyaloglar sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir şekle de evrilir.
Kürt halkı barışa hazır mı?
Hazır. bence Türkler Kürtlerden daha fazla hazır. Başta Türklerin lehine değli bu kavga. Türkler yoruldular, bıktılar. Ama miğferli medyanın önünün kesilmesi lazım. Hiçbir anne dağda oğlunun ölmesini istemiyor. Kürtler neticede kendi kimlikleriyle ilgili bir kavganın içindeler. Ama Türk halkı bunu anlamıyor. Türk devletinin bu çatışmalara 400 milyar dolar parası gitti. Herkesin evladı gitti. Ama egemenlere bir şey olmadı.
Sizce barışın önündeki en büyük engel nedir?
Cesaretsiz siyasetçilerdir. En büyük engel cesur siyasetçilerin olmamasıdır. Benim oğlum Churchill”i, De Gaulle”ü biliyor ama yarın ben bile Süleyman Demirel”i unutacağım. Tansu Çiller”i, Mesut Yılmaz”ı çoktan unuttum. Özal”ı unutamıyorum.
Barış için Ankara”nın neler yapması gerektiği sürekli konuşuluyor. Peki, Kürt tarafı neler yapmalı?
Kürt sorunu PKK ve Genelkurmay sarmalından çıkarılmalıdır. Çözüm istemeyenler, sorunun Genelkurmay”la PKK kıskacından çıkmasını istemiyorlar. Ayrıca Kürt tarafı taleplerini netleştirmelidir. Birlikte yaşamla ne kastettiğini ortaya koymalıdır. Türkiye demokratikleşirse Kürt sorunu çözülür. Kürtler demokrasi kanallarını zorlamalı, demokrasi güçleriyle ittifaklarını genişletmeliler. ve silahların susması için bu noktada PKK”yede, Türkiye”deki derin güçlere de, Ergenekon”a ve çetelere de tavır koymalılar.
PKK sizce barışa hazır mı?
Lider kadroyu bilmiyorum ama bence PKK hazır. Herkes bu kavgadan yoruldu bıktı. Hayatını insanca yaşamak istiyor.
Neşe Düzel/ Taraf/10 Mart 2008