Yahudiler ne zaman İsrail’e karşı konuşursa, onlar irrasyonel eleştirilere maruz kalır: ‘Biz patolojik vakalarızdır. Dolayısıyla biz ya kötü Yahudiler ya da kötü inançlı Yahudilerizdir.’Siyonizm oldukça, anti-Siyonist Yahudiler de olacak. Aslında, anti-Siyonizm’in iyi kurulmuş
bir Yahudi ideolojisi olduğu onyıllar önce, Yahudi olmayanların dikkatini bile çekmişti ve İkinci Dünya Savaşı döneminde diasporada geniş bir desteği vardı. Bugün, tek parça olduğu farzedilen Yahudilerin İsrail’i desteklediği farzediledursun, çatlaklar artarken Siyonizm’i sorgulayan ve reddeden Yahudilerin sayısı artıyor. Yine de anti-Siyonist Yahudilerin varlığı, Yahudi ve Yahudi olmayan, birçok insana ‘anormallik’, ‘sapkınlık’, Hillel’in ilk etik aforizmasının ( “Eğer ben kendim için değilasm, kim benim için olacak?”) bozulması olarak çarpıcı geliyor.
Siyonizm bir ideoloji ve politik bir hareket. Dolayısıyla, rasyonel tartışmalara, birçok zemin üzerinde açık. Yahudiler, diğerleri gibi, Yahudi Filistin iddiasını irrasyonel, çağdışı ve esasında diğer yerlilere adaletsizlik olarak, pekala görebilirler. Onlar, Yahudi devletini, teoride ve pratikte, ayrımcı ve ırkçı olarak düşünebilir ve özel bir din ya da etnik grubun üstünlüğüne dayalı her devlete politik, felsefi ve özellikle de Yahudilik zemininde itiraz edebilirler. Yahudiler olarak, onlar Yahudi halkının bir ulus oluşturduğu, en azından toprak temelli bir ulus oluşturabileceğini ya da oluşturması gerektiği fikrini reddedebilir. Ya da onlar, İsrail’in Filistinlilere davranışını sınama temelinde çatışmanın altında yatan nedenin İsrail devletinin ideolojisi olduğunu söyleyebilir.
Yukarıdakilerin herhangi birisi ya da hepsi, bazı Yahudilerin neden anti-Siyonist olacağını açıklamaya yeterli olmalı. Ama bu, bizi kesinkes iflah olmaz nevrotikler alanına yerleştiren eleştirileri durdurmaz. Onların gözünde, biz kendisiyle çelişen, Yahudiliği izlemeye bir tehdit olmaya devam ederiz.
Yahudiler ne zaman İsrail’e karşı konuşursa, onlar irrasyonel eleştirilere maruz kalır. Onların motivasyonları, temsil edicilikleri, Yahudi olarak otantiklikleri sorgulanır. Sadece psikolojik bir sapma, nevrotik bir tedirginlik, sevelim ya da sevmeyelim bizim kendi davamız olması gerektiği iddia edilen İsrail davasından bir ayrılma olarak algılanabilir. Biz patolojik vakalarızdır. Dolayısıyla biz ya kötü Yahudiler ya da kötü inançlı Yahudilerizdir.
Elbette, anti-Siyonist bir Yahudi olmak negatif bir kimlik. Bu, genel olarak Yahudilere atfedilen bir kimliği reddetmek. Ve eğer birisinin anti-Siyonizm’i Siyonizm’in reddiyle sınırlı kalıyorsa, bu çok değerli değil. Benim ve tanıdığım anti-Siyonist Yahudiler için, anti-Siyonizm daha geniş bir ırkçılık ve eşitsizlik karşıtlığının bir parçası ve adaletsizliğin ve belirli bir biçimde sömürgeciliğin mağduru olan Filistinlilerle pozitif bir dayanışma ifadesi.
Şunu söylemeye gerek yok, ancak maalesef söylemeden de olmuyor: anti-Siyonist olmak, Filistin’de yaşayan Yahudilerin yok edilmesini arzu etmek ya da ima etmek anlamına gelmiyor. Tersine, anti-Siyonizm, dinsel ya da ırksal temellerle ayrımcılığının reddi üzerine kuruludur. İsrail’in Yahudileri güvenli yaşama, dini inançlarını uygulama (ya da uygulamama), kültürel miraslarına bağlı olma (ya da olmama), İbranice konuşma haklarına sahipler. Sahip olmadıkları şey ise diğer halkları mülksüzleştirmeye ve baskı altına almaya devam etmek.
10 Mart 2008
* Bu yazı, Musevi yazar Mike Marqusee’in son kitabı ‘Eğer kendim için değilasm?’ isimli kitabıyla ilgili olarak İngiliz The Guardian gazetesinde çıkan yazısının, Znet’te 6 Mart’ta yayımlanan kısaltılmış halidir. İngilizceden Barış Yıldırım çevirdi.