Yoldaşlık topluluğu yeryüzünün en onurlu ve devrimci sosyalist yaşam tarzıdır. Bir devrimci kendi yoldaşlarına karşı ihanet ediyorsa bu yapılan ihanet aslında devrim ve sosyalizme karşı yapılmıştır. İmralı yaşam tarzı ya da eski aile yaşam tarzı yıllarca yoldaşlık, yani yoldaşlar topluluğu adı altında insanları tapınmacı kişilik haline sokmak için her türlü manipülasyon ve ayak oyununu oynadı. Bugün, İmralı ve müritleri onlardan farklı düşünenlere acımasızca saldırıp, çamur atıyorsa bu tavır ve davranışları eski yaşam tarzlarından kalan köhnemiş bir zihniyetin ürünü olduğu apaçık ortadır. Bilgi kirliliği ve bilinç katliamı da oradan gelmektedir.
Örneğin birçok yönetici konumundaki bireyler kendi kariyerist duygularını tatmin etmek için komplo, entrika ve ayak oyunlarıyla insanları eleştirel düşünmekten uzaklaştırarak kendilerine köle konumuna getirdiler. Böyle bir toplulukta, devrimci ve sosyalist bireyler yerine her söyleneni papağan gibi tekrarlayan iradesiz, mürit, ikiyüzlü, sabahtan akşama kadar birbirlerini yöneticilerine ispiyonlayan silik, pasif ve özgüvenden yoksun olan kişilikler yaratıldı. Tabii ki, bu toplulukta yaşayan gerçek devrimci ve sosyalistler de vardı. Ama birçoğunun deyim yerindeyse kolu kanadı kırılmış bir vaziyette kendi kabuklarına çekilmişlerdir. Var olan ortamda şekillenen kişiliklerin dayatmalarına karşı çıkan bir kısım devrimci ve sosyalistleri güç getiremediklerinden onları karalamak ve gözden düşürmeye çalışmaktan çekinmediler. Çünkü kendisi olamayanlar başkasına onun emeğine saygılı olamazlar. Aslında içine girdikleri ilişkilerin bilincinde olmadıkları içinde özgürlük, özgürleşme noktasında geri, statükocu konumda tıkanıp kalmakta böylece kendisine karşı da saygılı olmamaktadır. İhaneti-direniş, teslimiyeti-zafer biçiminde idrak etmeleri ve bu yanılsama üzerinden halka çarpıtılmış politikaları empoze etmeleri yaşadıkları iradesizliğin boyutunu göstermektedir. Teslimiyeti deşifre edenlere veya eleştirel yaklaşımlara duyulan öfkeleri, yaşadıkları huzursuzluk işte yaratılan kadro tipolojisinin sonuçlarından biridir.
Eğer yoldaşlar topluluğunda bireyler kendilerini Marksist ve Leninist birikimle donatamıyorsa veya sosyalist bireyler yaratılamıyorsa böyle hastalıklı anlayışlar ortaya çıkabiliyor. Yani, kendilerine demokrasi ve insan hakları isteyenler, konu kendi iktidar ilişkileri ve yönetim tekeli oldu mu farklı düşünenlere ve boyun eğmeyenlere despotik yöntemlerle sadistçe saldırıyor. İşte, ülkemizde ulusal kurtuluş mücadelesinde Marksist ve Leninist düşünceden uzaklaşmanın acı sonuçları ve oluşan zihniyetin pratik yansımaları. Ülkemizde yaratılan tüm değerleri sermayedar faşist haydutlara peşkeş çekerken, benden olmayana her şey mubahtır mantığı…
Gerçek yoldaşlık topluluğunda insanların kendi özgür iradeleriyle ifade hakkı ve insan hakları yüzeysel değil tamamen içseldir. Hak-hukuk bir bütün olarak herkes için vardır. Böyle ortamlarda yoldaşlar ayrı bedenlerde olsa da kolektif bilinç çeperinde ruhta ve düşüncede tek vücut gibidirler. Yoldaşlığa bağlı olmayanlar devrim mücadelesinde daima tökezlemeye mahkûmdur. Her zaman durdukları yerde patinaj yaparak hiçbir ilerleme kaydetmezler.
Bir devrimci sosyalist, daima kendisini aşmalı ve yeni bir yaşam içerisinde yeni insan tipini yaratmada iradi rol almalı ve Marksist Leninist birikimle geniş projeler üretmelidir. Bu edindiği bilgi ve birikimini tüm deney ve tecrübelerini her daim dostları ve yoldaşlarıyla paylaşmasını bilmelidir. Çünkü gerçek bir dost ve yoldaşa sahip olmak dünyanın en değerli hazinesine sahip olmak demektir.
Devrimci Sosyalist kadronun, yoldaşlarına karşı taşıdığı olumlu geliştirici özellikleri şunlardır; Marksizm ve Leninizm ilkelerine vazgeçilmez bir şekilde bağlı kalarak yaşamın tüm alanlarında kolektif bütünlüğü esas almalı, tarzda ve üslupta geliştirici aynı zamanda dönüştürücü olmalıdır. Doğruları iyi teşhis etmeli, iyi bir dinleyici olmalıdır. Yoldaşlarına hem öğretmen hem de öğrenci gibi eğitici yaklaşmalıdır. Mütevazı ve yapıcı konuşarak, doğrulukla işini severek yapmalıdır. Yıpratıcı olandan ve sekterlikten daima uzak durmalıdır. Düşence ile duyguyu kontrol etmeli birbirinden ayırt etmelidir. Eleştiri ve özeleştiri mekanizmasını dürüst bir şekilde kullanmalı, bireyselliği ve ikiyüzlülüğü kendisine her daim teslimiyet ve ihanetmiş gibi görmelidir. Devrimci Sosyalizm mücadelesinde, yoldaşlarına karşı sorumluluk duygusu beslemeli ve bu temelde hareket etmelidir. Alçak gönüllü, her yönüyle partili, ailesine ve kendisine samimi, dürüst yaklaşmalıdır. Kıskançlığı, bencilliği, dedikoduculuğu ve yalancılığı aynen yanardağdan fışkıran lav gibi tehlikeli, gizli birer düşmanmış gibi görüp uzak durmalıdır. Çocukça davranışlardan kendini arındırmalı, olgun düşünerek yaşamını disipline etmelidir. Toplumsal yaşam içersinde alternatif yaşam biçimini örmeli, mücadelenin kitleselleşmesi bağlamında emekçi kimliğini güçlendirmelidir.
Devrimci kadro, her zaman güler yüzlü olmayı başarabilmelidir. Gelecek güzel günleri yaratma kavgasında temsil ettiği sınıfa inat ve sebatla bilinç götürmeli, sınıfın devrimcileşmesini sağlayacak araçları oluşturmaya yoğunlaşmalıdır. Bilgiyi kendisine dost, bilgisizliğise düşman olarak görmelidir. Yerine getirebileceği sözleri vermeli, pratik içerisinde hata ve eksikliklerdense ders çıkarmasını bilmelidir. Mantıklı ve sabırlı hareket ederek yaşamında ilkeli ve insanlara da adaletli davranmalıdır.
Bana göre, dostluk ve yoldaşlık devrimin gerçek motor gücüdür. Dünyanın en ileri ve onurlu ilişki tarzıdır. Dünyada hiçbir şey yoldaşlığın yüreğindeki sevgi kadar sağlam bir sığınak olamaz. Bir devrimci eğer, yoldaşlarına ve dostlarına dost ve yoldaş olamıyorsa bu aynen can bedenden ayrı düşmesine benzer. Çünkü dostluk ve yoldaşlık en onurlu ilke ile mutluluğunda yaşam gıdasıdır. Sabır nasıl ki umudun temelini oluşturuyorsa dostluk ve yoldaşlıkta bu umudun zafere açılan kapısının anahtarıdır. Gerçek bir yoldaşlığı yaşayacak olursak bu Engels’in, Marks’a olan inancı, yoldaşlığı ve dostluğu gibi olmalıdır. İşte böyle gerçek yoldaşlıklar olmasaydı dünyada hiçbir güzellik yaratılamazdı. Yoldaşlığın ve dostluğun yüreklerindeki en güzel filiz, yoldaşlığa ve dostluğa olan sevgi filizidir. Yani, dünyada dostluğun ve yoldaşlığın yüreğindeki samimiyeti başkalarında bulmak mümkün değildir. Onun için hep söylüyorum bu dünyayı dünya olduğu için değil, içinde gerçek dostluk ve yoldaşlık topluluğu olduğu için seviyorum. Nasıl ki, devrim bir deniz ise yoldaşlık ve dostluk da onun incisidir.
Yoldaş
Zindanlarda boy veren gül
Betonlardan sevgi üreten devrimci
Dostluğun simgesi
Doğruluğun vazgeçilmez adı…
Saygıdeğer yoldaş
Gün gelir devran döner
Hesap defterleri açılır yavaş
Teraziler kurulur
Ve özgürlük, teslimiyet ve ihaneti yargılar
Bu dönem körlerin ve döneklerin dönemi yoldaş
Para eden sadece ihanettir
İyilik ve fedakârlık ayaklar altında
Ve paramparça
Gün gelir devran döner yoldaş
Biz de güleriz bir gün elbet
Kahkahayı basarız ihanete inat
Ve sararız kollarımızla mazlumları
Çünkü onlar en büyük değerlerimiz
Bilirim elbet
Sevda dolu kervanları
Hasret kaç zamandır gözlerim
İlmiklerden geçer gibi
Geçersin puslu kokan günleri
Ermişsin bilirim
al yoldaş sana bedenimin
en güzel parçası olan
gözlerimi göndereyim
Ya da iki kalbimizi yan yana koyalım
Daha çok yaşarız
Ve bunu gören
Teslimiyetçi ve ihanetçiler kahrolurlar
Al yüreğim sizin olsun
Yeter ki öpmeme izin verin
O beyazlaşan ak saçlarınızdan
Sevgi kokan gözlerinizden
Gün gelir devran döner yoldaş
Bizim de türkümüz söylenir elbet
Anılarda yaşarız ve yaşatırız
Her doğan gün de
Kıp kızıl bir gül olup
Yeni umutları yeşerteceğiz
Akan su gibi berrak
Mazlum gibi umut kutsal olur
Ve Ağit’in nişangâhında
Işık sesle yankılanır dört bir yana
Tohum olur sevgi filiziyle
Yeşerir tüm yüreklerde
Ve anılar gibi temiz olur yoldaşlığımız
Gün gelir devran döner yoldaş
İbo’lar ve Kemal gibi tükürürüz ihanete
Ve doktor Hayri oluruz borçlu kalırız ülkeye
Hayatın tüm zorlu yolları
Ancak zorluklarla aşılır
İbolar,Denizler,Mahirler, Hakiler
Mazlumlar, Kemaller, Hayriler
Ferhatlar, Ağitler
Ve nice isimsiz devrim çiçekleri
Bu zorlu ilmiklerden geçmediler mi?
Yaşamı sevdirtmediler mi?
Hayat akışkan zaman durgun
Ve zaman kollarımızda
Hep her an yanımızda
Ve başucumuzda
Bak yoldaş bak
Zafer çok yakın
Uzat elini yakala
Ve sarıl Nazlı’ya Pir gibi
Doğrul güneşi selamla
Yeni bir gün doğuyor
Adı Newroz
Adı Mazlum direniş
Ve adı YENİ YAŞAM
Şiir; Mehmet Yamaç
Muş E Tipi Hapishanesi